Header Ads

Arap İsyanlarının Anatomisi

- yazı: HALUK YURTSEVER -
2010 sonunda Tunus’ta başlayan halk hareketi, birbirini izleyen dalgalar halinde birçok Arap ülkesine sıçradı. Birer isyan, ayaklanma olarak başlayan bu hareketler, birkaç ay içinde, çıkış güdü ve dinamiklerinden uzaklaştırılıp saptırıldı. İsyanın dipten gelen, kapsayıcı ve meşru içeriği ile siyasal sonuçları arasındaki açı farkı, olan bitenin çözümlenmesinde de farklı yaklaşımlara yol açtı.

Vijay Prashad, isyanların gerçekleştiği Arap toplumlarının tarihsel geçmişiyle, bugünüyle ilgili sağlıklı, zengin ve somut bilgi temelinde, güncel siyasetin yanıltıcı basıncının ötesine geçen bir sergileme ve analiz gücüyle Arap isyanları sürecine güçlü bir ışık tutuyor.

Arap isyanının kaynağında, tüm bileşenleriyle toplumsal proletaryanın ağırlaşan, kaldırılamaz, sürdürülemez hale gelen yaşam koşullarının ve onun yarattığı ruh halinin olduğu kesindir. Amerikan sosyolojisi kökenli “orta sınıf” teorilerine kapılmayıp bu eylemlerin proleter karakterini görmek gerekiyor. Genç ve eğitimli işsizler Tunus ve Mısır isyanlarının en aktif, en dinamik kesimiydi. Mısır’da nüfusun yarısının günlük kazancı yoksulluk düzeyi olan 2 doların altındaydı. Prashad’ın belirttiği gibi, Mısır’da 2004 ile 2008 arasında 1.7 milyon işçi 1.900’den fazla greve katılmıştı.

Prashad, içsel halk dinamiğiyle başlayan isyanların bu denli kolay saptırılıp, söndürülmesinin tarihsel nedenini, 1960’lardaki ulusal kurtuluş döneminin laik Baasçı/Nasırcı rejimlerinin zaman içinde kireçlenmesine, çürümesine ve Üçüncü Dünya Projesinin çökmesine bağlıyor. Toplumsal muhalefetin öncülüğünü İslamcı siyasallaşmanın ele geçirmesi bu sürecin sonucudur. Arap dünyasındaki İslamcı siyasallaşmanın kaynağı ve önderi olan Mısır Müslüman Kardeşleri neoliberal gündemle çok çabuk uzlaşmaya vararak, İsrail’le yapılan Camp David anlaşmasına karşı çıkmayarak küresel kapitalizmle İslamı barıştırma misyonu üstlenmiştir; bugün bu hizmetin karşılığını almaktadır.

Prashad, 25 Mayıs 1981’de Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin oluşturduğu Körfez işbirliği Konseyi’ne (KİK) son derece yerinde bir seçimle “Arap NATO’su” diyor. Bu ülkelerin süreçteki rolünü deşifre ediyor.

‘Arap Baharı, Libya Kışı’nın yarısından çoğu Libya’ya ayrılmış. Libya’da 2010 sonunda ne gıda krizi, ne de açlık vardı. Şubat’taki protesto hareketleri ekonomik değil, siyasal nedenlere dayanıyordu. Kaddafi Nasır çizgisinde bir ulusalcı olarak Yeşil Kitap’la kapitalizmi ve komünizmi reddederek “Üçüncü Evrensel Teori”yi ortaya atmış, sistemini İslami ilkeler üzerine inşa etmiş, Prashad’ın deyişiyle “İslamı ulusallaştırmayı” denemişti. 2000’li yıllarda Seyfülislam Kaddafi’nin başlattığı özelleştirme kampanyasıyla birlikte Libya’da da neoliberal programlar uygulanmaya başladı. Ne var ki, neoliberal “reform”ların “Cemahiriye” sisteminin kurucusu Kaddafi’nin varlığında istenen hız ve netlikte yaşama geçmesi zordu.

Obama’nın kararsızlığı
Tunus’ta yanlış ata oynayıp “çuvallayan” Fransa’nın başı çekmesiyle Batı, Libya’ya işte bu koşullarda müdahale etti. Obama’nın kararsızlığı nedeniyle Mısır’da kötü bir sınav veren ABD bu kez “arkadan liderlik” misyonu üstlendi. BM’den 1973 sayılı karar çıkarıldı; ABD gözetim, istihbarat ve keşif olanakları, yakıt ikmali sağladı; bombardımanın önemli bölümünü gerçekleştirdi.

Vijay Prashad, Libya “olay”ını şöyle özetliyor: “Libya yeni bir ‘soğuk savaş’ın ilk muhabere alanıydı, bu defaki ABD ile Rusya arasında değil, G7 ve askeri kolu olan NATO ile, askeri kol olarak pek fazla şeyi olmayan BRİCS arasındaydı.”

2010 Aralık ayından bu yana Tunus, Mısır, Libya’da yaşananların ve bugün Suriye’de yaşamakta olanların, tarihsel/verisel ayrıntılı ve işlevli bilgisine sahip olmak isteyenlerin bu kitabı mutlaka okuması gerekiyor.

ARAP BAHARI, LİBYA KIŞI
Vijay Prashad,
çeviren: Şükrü
Alpagut
Yordam Kitap,
2012, 256 sayfa, 16 TL.


*radikal kitap

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.