Header Ads

Fuentes Nietzsche'yle Veda Ediyor

- yazı: HEYZEN ATEŞ -
83 yıl. 60 roman, hikaye, deneme kitabı. 60 yıllık bir yazı kariyeri... İşte Carlos Fuentes. Dünyaya Meksika edebiyatını tanıtan, hatta Meksika edebiyatı diye bir şeyin var olduğunu, güçlü olduğunu, lezzetli olduğunu ispatlayan yazar, düşünür. 15 Mayıs Salı günü hayata gözlerini yumdu. Dünya, son anına dek kalemi elinden bırakmayan güzel bir yazarı kaybetti.
Kalem derken lafın gelişi değil. Fuentes, bir röportajında, nasıl yazıyorsunuz diye sorduklarında, 'Kalemi kağıda sürterek' demiş, sonra da eklemiş, 'kelimelerin daha fazlasına ihtiyacı yok,' diye. (Ne kadar üretken bir yazar olduğu düşünülürse 'devrim' kabul edilebilecek bu yöntemin işe yaradığı aşikar.) Yıllarca Meksika'nın Fransa büyükelçiliğini yapmış, politik nedenlerle istifa etmiş, Sandinista meselesinde yakın arkadaşı Octavio Paz'la yollarını ayırmış bir isim.

Yeri gelmişken uzunca bir parantez açalım; bu büyükelçilik meselesi ilginçtir. Bir Güney Amerika klasiği... Roberto Bolano'nun '2666' romanında Meksikalı bir entelektüelin ağzından özetlediği veya kendisi de bolca büyükelçilik yapan ve aynı Fuentes gibi politik nedenlerle istifa eden Neruda'nın 'Yaşadığımı İtiraf Ediyorum'da anlattığı üzere gelecek vaat eden bir yazar veya şairseniz; yazdıklarınızla hayatınızı idame ettiremeyeceğinize göre, bir güney Amerika hükümetinin size yapabileceği en büyük 'kıyak' sizi bir yerlere 'elçi' yollamaktır. Belki biraz da hükümetlerin ülkede kaldığında gürültü yapabilecek, halkı ateşleyebilecek insanları uzak tutma, evcilleştirme çabası... İstifalara bakılırsa her zaman işe yarayan bir taktik değil anlaşılan. 

Paz ile Sandinista ve Zapatista sempatizanı Fuentes'in kavgası 1998'de Paz ölene kadar devam eder, hatta Paz'ın onayıyla, Enrique Krauze'nin Fuentes'i 'Meksikalı Dandy' ilan etmesiyle mahkemelere taşınır. Gündemdeki soru şudur o dönemde: 'Fuentes özünde Meksikalı mıdır, yoksa Meksika'lı gibi yazan bir Avrupalı/Amerikalı mı?' (Bu sorunun yanıtını vermek bana düşmüyor. 'Meksika Devriminin Artemio Cruz'unu Seçkin Selvi çevirisiyle okuyun. Kendi kararınızı kendiniz verin.) 

FUENTES'İN SON KİTABI
El Pais'teki ölüm haberi oldukça şiirsel; 'Federico en Su Balcon' (Balkondaki Federico) -Federico dediği de Friedrich Nietzsche- romanından, yani yazarın ölmeden hemen önce tamamladığı son kitabından bahsetmişler. The Guardian ve New York Times'ta ise 'Artemio Cruz'un Ölümü'nden çok, Jeanne Moreau ile yaşadığı aşkın ve Jean Seberg'le (hayali veya gerçek) kaçamağından esinlenerek yazdığı 'Diana: Yalnız Avlanan Tanrıça' kitabının konuşulduğunu görüyorum. Oysa Gallegos Ödüllü 'Terra Nostra' (Bizim Toprak), ki yazarın Joyce ile kıyaslanmasına neden olan eserdir; 'İtalo-Latino Americano' ödüllü 'Koca Gringo'; 'Mazatlan' ödüllü (ki yazar ödülü reddetmiştir) 'Meksika Zamanı' var. 'Körlerin Şarkısı' var, 'Deri Değiştirmek' var. Fuentes'e Cervantes Ödülü başta olmak üzere İspanyolca konuşulan dünyanın neredeyse tüm ödüllerini kazandıran bir külliyat var. (Can Yayınları sağ olsun, hemen hepsi Türkçeye çevrilmiş.) 

Ben de El Pais'i örnek alıp yazarı yazdıklarından bahsederek uğurlayacağım. Yıllardır Fuentes'in editörlüğünü yapan Pilar Reyes'e göre, Kasım'da basılacak olan 'Federico'yu bu kadar önemli kılan, yazarın bunun son kitabı olacağını bilmemesi, elbette şimdi kitabın inanılmaz bir sembolik değeri var. Yapıt, yazılanlardan anladığım kadarıyla 'Tesadüfen tanıştık' diye başlayan kurmaca bir Fuentes-Nietzsche sohbeti. Sabahın beşinde, Nietzsche birden bire Fuentes'in balkonunda beliriyor. Bir de Temmuz'da yayınlanacak olan 'Personas' (Kişiler) adlı denemeleri içeren kitap var. Carlos Fuentes'in tanıdıkları (François Mitterand'dan Susan Sontag'a, Reyes'ten Neruda'ya), tanımak istedikleri (Edith Stein), hayatından geçip gidenler. İz bırakanlar. Ünlü kişiler, sıradan insanlar. Fuentes'in kalbinde yeri olan iyi kötü kim varsa...

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.