Sahaflar Çöp Uygarlığına Direniyor
Eski kitaplar, plaklar, gazete ve dergiler, film afişleri,
fotoğraflar, gravürler... Kısacası eskiye dair tüm yaşanmışlıkları
bulabileceğiniz tek adres sahaflar.
Sahaf, eski kitap satmak anlamına geliyor. Eski kitaptan türemiştir. Osmanlı döneminde, Beyazıt'ta el yazması kitapların satıldığı günlerden günümüze uzanıyor. Sahaflar 1 liralık da kitap satıyor, 1000 liralık da kitap satıyor. Her türlü kitap bulunabiliyor. Baskısı olan olmayan, Türkçe, Rumca, Ermenice, Osmanlıca, hatta imzalı kitaplar dahi satılıyor.
Beyoğlu'nda açılan Sahaflar Festivali ile yok olup gitmeye yüz tutan bir meslek yeniden canlandırılıyor. Tepebaşı TRT binası yanına kurulan sahafları her gün yüzlerce genç, yaşlı, kitap tutkunu, eski hayranı, koleksiyoner ziyaret ediyor. Sahaf Festivali, bu yıl geçen yılların üstünde bir ilgi gördü. Gençlerin katılımı da eskiye göre farkedilir düzeyde arttı.
Kerime, "eski olana neden insanların ilgi gösterdiği" sorumuza "Eski tarih demek. Bir fotoğrafta o yıllara ait birçok şeyi görebiliyorsunuz. Arkasında duran bir araba modelinden, orada bir esnaf vardır esnafın yaptığı işten, işlerin nasıl yapıldığını görürüz. Bir şekilde bir tarih anlatıyor. Kıyafetlerden, kıyafet tarzı, modeli, saç tarzı, makyajı, kolyesi tek tek hepsini fotoğraftan görebiliyorsunuz" şeklinde yanıt veriyor.
Görsel malzeme ve mizah dergileri satan Nurtap Emin ise branşlaşmadan yana olduğu için bu şekilde çalıştığını belirtiyor. 15 yıldır bu işi yapan Nurtap Emin de ilgiden mennun. "Özellikle mizaha, çizgi romana rağbet var. Pek çok arkadaş bulamadığı sayılarını eskiden hatırladığı dergileri almak için uğruyor. Kendileri de memnun biz de memnunuz" diyor.
İnsanların eskiyi hatırlamak adına sahaflara geldiğini belirten Emin, "Eskiden okuyup kaybettiklerini hatırlamak adına satın alıyorlar. Koleksiyonerden alıp koleksiyonere satıyoruz. Ama bu arada yeniler de var, eskiyi alan yeniyi de alıyor. Yeni, eskinin tekrarı olarak günümüzde aylık olarak çıkmaya devam ediyor" diyor.
Dükkanında bir kutuplaşmaya gitmediğini belirten Ali, "Edebiyat, felsefe, sosyoloji, şiir, kayda değer ne varsa gündeme alıp getirip satıyoruz. İnsanlarla buluşsun istiyoruz yeniden" diyor.
15 yıldır bu işi yaptığını anlatan Ali şunları anlatıyor: "Özel müşteriler var. 15 yıldır sürekli yüzünü gördüğümüz insanlar var. Memleket değiştirip, yurt dışına gidip ama yeniden o tutkuyla bizi biraraya getirip bir gün nerede karşılaşırız diye tahahül edersek ya sahaflar olur, ya kitapçılar olur dediğimiz insan tiplemeleri var hala."
Yazı: Dicle Müftüoğlu/Etha
Sahaf, eski kitap satmak anlamına geliyor. Eski kitaptan türemiştir. Osmanlı döneminde, Beyazıt'ta el yazması kitapların satıldığı günlerden günümüze uzanıyor. Sahaflar 1 liralık da kitap satıyor, 1000 liralık da kitap satıyor. Her türlü kitap bulunabiliyor. Baskısı olan olmayan, Türkçe, Rumca, Ermenice, Osmanlıca, hatta imzalı kitaplar dahi satılıyor.
Beyoğlu'nda açılan Sahaflar Festivali ile yok olup gitmeye yüz tutan bir meslek yeniden canlandırılıyor. Tepebaşı TRT binası yanına kurulan sahafları her gün yüzlerce genç, yaşlı, kitap tutkunu, eski hayranı, koleksiyoner ziyaret ediyor. Sahaf Festivali, bu yıl geçen yılların üstünde bir ilgi gördü. Gençlerin katılımı da eskiye göre farkedilir düzeyde arttı.
'ESKİ TARİH DEMEKTİR'
Sahaflardan Kerime, ilk yıllarda belli bir yaşa hitap ettiklerini ama şimdi gençlerin de geldiğini belirtiyor.Kerime, "eski olana neden insanların ilgi gösterdiği" sorumuza "Eski tarih demek. Bir fotoğrafta o yıllara ait birçok şeyi görebiliyorsunuz. Arkasında duran bir araba modelinden, orada bir esnaf vardır esnafın yaptığı işten, işlerin nasıl yapıldığını görürüz. Bir şekilde bir tarih anlatıyor. Kıyafetlerden, kıyafet tarzı, modeli, saç tarzı, makyajı, kolyesi tek tek hepsini fotoğraftan görebiliyorsunuz" şeklinde yanıt veriyor.
Görsel malzeme ve mizah dergileri satan Nurtap Emin ise branşlaşmadan yana olduğu için bu şekilde çalıştığını belirtiyor. 15 yıldır bu işi yapan Nurtap Emin de ilgiden mennun. "Özellikle mizaha, çizgi romana rağbet var. Pek çok arkadaş bulamadığı sayılarını eskiden hatırladığı dergileri almak için uğruyor. Kendileri de memnun biz de memnunuz" diyor.
İnsanların eskiyi hatırlamak adına sahaflara geldiğini belirten Emin, "Eskiden okuyup kaybettiklerini hatırlamak adına satın alıyorlar. Koleksiyonerden alıp koleksiyonere satıyoruz. Ama bu arada yeniler de var, eskiyi alan yeniyi de alıyor. Yeni, eskinin tekrarı olarak günümüzde aylık olarak çıkmaya devam ediyor" diyor.
HAYAT İKTİSADİDİR
Kibrit Sahaf'ın sahibi Ali ise, Marks'ın da dediği gibi "hayat iktisadidir" diyor ve ekliyor: "Ekonomi politik bir dünyada yaşıyoruz dolayısıyla matematiksel kaygı mutlaka var. Bununla birlikte baskısı tükenen, artık bulunamayan kitaplar da var. Yeni kitapların fiyatlarının etiketleri var. Unutulan nostalji olan birçok materyel karşınıza çıkabilir. Eski film afişleri, eski plaklar... 200-300 yıllık bir tarih dilimi söz konusu burada. Bu sebepten bir çekim gücü oluşturuyor."Dükkanında bir kutuplaşmaya gitmediğini belirten Ali, "Edebiyat, felsefe, sosyoloji, şiir, kayda değer ne varsa gündeme alıp getirip satıyoruz. İnsanlarla buluşsun istiyoruz yeniden" diyor.
15 yıldır bu işi yaptığını anlatan Ali şunları anlatıyor: "Özel müşteriler var. 15 yıldır sürekli yüzünü gördüğümüz insanlar var. Memleket değiştirip, yurt dışına gidip ama yeniden o tutkuyla bizi biraraya getirip bir gün nerede karşılaşırız diye tahahül edersek ya sahaflar olur, ya kitapçılar olur dediğimiz insan tiplemeleri var hala."
ÇÖP SEPETİ UYGARLIĞINA KARŞI
Ali'ye göre, bu festival ayrıca mesleğin yok olmasına karşı bir çağrı: "Çöp sepeti uygulaması, çöp sepeti uygarlığı, çöp sepeti sosyolojisi, çöp sepeti teknolojisi üretilip duruyor. Hiçbirşey artık insan ömrü kadar bile yaşamazken 200-300 yıllık şeyler yaşıyor, insanlar bunu görüyor. Kurumsallaşmış bir kimlik, 'evet hala kitap okuyan var' diye bir çağrışım yapıyordur."TEK AŞKIM ARKA BAHÇEM...
Gençlerin kendilerine imrenerek baktığını, "çok güzel bir işiniz var, yanınızda çalışalım, para da istemeyiz" diyenler olduğunu anlatan Ali, sahaflığın sevgiyle yapıldığı koşulda memnun kalınacak bir iş olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Hala tek aşkım budur. Arka bahçemdir de aynı zamanda."Yazı: Dicle Müftüoğlu/Etha

YORUM YAZIN