KÜÇÜK! Kalk ayağa!
![]() |
- TUĞÇE ÖZSOY - |
“Küçük” dememi yadırgadıysanız, hemen baştan söyleyeyim. Ben demiyorum bunu; TCK diyor. Çocuk mahkemelerinin kuruluşu, görev ve yargılama usûlleri hakkında kanunda, çocuk mahkemelerinde yargılanması karar verilen her kişi için, “her” satır başında, cümle arasında,
“küçük”, “küçüğün psikolojisi”, “küçüğün yargılanması” deyip duruyor. Hoş, küçüklük de göreceli ama neyse...
Öncelikle belirteyim, tarafsız olmaya çalıştığım filan yok; kaldı ki bir hayli taraflı da olabilirim. Gayet duygusal düşünüyordum araştırırken de çocuk mahkemelerini, zira.
Konuya ilişkin, Hrant'ın Arkadaşları'nın kaleme aldığı düşünceleri baştan sona destekliyorum. Küçük O.S'nin – ki bence bundan sonra basında da kendisinden böyle bahsetmeliyiz. Küçüklüğünün her şartını uygulamaktan yanayım bir kere. Küçük olduğuna karar verilmiş olması ya da çocuk mahkemelerinde yargılanacak olmasına hiçbir itirazım yok. Katil olduğunda 18'den küçükmüş; yasa da 18'den küçükse kıymayın sabiye, biz onu sosyal yardımlarla sarmalayıp, çevresini inceleyeceğiz; küçükler dışsal faktörlerden etkilenir, o etkeni bulmak ve rehabilite etmektir bizim görevimiz, diyor. O yüzden Hrant'ın Arkadaşları da buna karşılık olarak, “abileri gelsin” çağrısında bulunuyordu.
O:S için kanunun dördüncü bölümü 20. maddesinde (2552/8 md. ) şöyle yazıyor:
Bu kanunda gösterilen ceza ve tedbirlerin uygulanmasında önce küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni, akli ve ruhi durumu mütehassıs kimselere tespit ettirilir.
Mütehassıs kimseler ne buldu, bilemiyorum; ancak halk olarak küçüğü “küçük” saymak ile “kahraman” görmek arasında bir ayrım yaşadık. Daha önce de söyledim, O.S'yi küçük sayanlardanım. Büyüklerinin üzerinde yarattığı iğrenç etkiyle alâkadar olabildiğimiz sürece de, yasaları küçükleştirmekten kurtarabileceğimize inanıyorum. Gerçi bir hayli, beklentisiz olmakta da fayda var; ölülerin üzerinden atlayarak yürümeye bayılıyoruz çünkü. Yine de yasaya geri dönelim; buyrun:
Ceza ve tedbirin uygulanmasından önce gerekirse küçüğün aile, terbiye, okul durumu, gidişatı, içinde yetiştiği ve bulunduğu şartlar veya bunlar gibi gerekli görülen sair hususlar çocuk mahkemeleri nezdinde görevlendirilmiş olan sosyal hizmet uzmanları veya yardımcıları veya pedagog veya psikolog veta psikiyatr gibi uzmanlar marifetiyle araştırılır.
Mevzu bahis “taş atan çocuklar” olarak bilinen küçükler olunca, küçüklüklerini kabullenmekte zorlanan çocuk mahkemeleri kanunu, aslında satır satır ne büyük eşitlikler sunarmış dedirtiyor insana okudukça. Küçük O.S de, o vakit, madem daha önce çocuk mahkemelerinde bakılmıyordu, çocuk mahkemesinde yargılanacağında görüş birliğine varıldığına göre, “çevreye bakma sırası” da gelmiş demektir.
Çocuk mahkemelerindeki en önemli husus, çocuklara birer suçlu gibi davranılmaması; aksine rehabilitasyon ve tedavi imkanı tanınmasıdır. Çünkü çocuk, çevresinden, etrafında olup bitenlerin etkisinden ve/veya baskısından bağımsız sayılamaz. Bu sebeple, “küçük” O.S de, sosyal hizmetlerin ve görevlilerinin raporlarından her şekilde faydalanmalıdır işte.
Kanunun düzenlemesine göre, rehabilitasyon ve küçüğün psikolojisinin tahribatını önlenmesi için, sosyal hizmet görevlileri mutlak surette yer almalı; şayet uzmanlar bulunamıyorsa, bu konularda faaliyet gösteren resmi veya gönüllü kurumlar gözeticilik yapmalıdır. Kanunun “bizi” rahatsız etmesi gereken kısmına gelecek olursak; bu görevliler “hayırseverler”den de bulunabilir. Hayırsever gözeticilerin mahkeme tarafından ahlaki ve içtimai durumları incelendikten sonra, tabii ki.
Hayırseveri bol; cinliği “yerine göre” işleyen bir sistemde bu maddeyi görünce huzursuzca kıpırdanmamak elde değil. Çünkü, aradığımı “abiler”, derin sevgileriyle, adeta korumalı siyah pencerelerin ardındadır.
Hayırsever ya da değil, sosyal hizmet görevlilerinden, suça ilişkin bir karar getirilmesinin ardından, düzenli raporlamalar beklenir. Bu raporlarda küçüğün çevresi incelenmeye daimi olarak sürmesi gerekiyor. Öyle ki; durum değişikliği tespit edildiğinde, hakimin kararını değiştirme hakkı bile vardır.-mış-
Düzenlemenin 44. maddesi de yargılanma ve karar sonrası için şu detayları sunuyor:
Çocuk suçluluğunun sebep ve faktörleri üzerinde incelemeler yaparak önlenmesi çarelerinin araştırılması, bu hususta yerli, yabancı ve milletlerarası kurum ve teşekküllerle temas temini,
Çocuk suçluluğu konusunda gereken istatistiklerin hazırlanması, velayet ve vesayetin nezi ve küçüklere vasi tayinine dair işlemlerin takip edilmesi.
O.S'nin kararın ardından gelecek ya da çok yakın gelecek zamanda vasileri kim olur, bilemem. Ama vasi olacak adayı bol olur, ondan eminim. Rakel Dink'in dediği gibi, kundaktakinden katil yaratan abi-vasilerine sıranın gelmesini istemekten öte iyi niyet duyamıyorum maalesef.
Ancak, bu toprakların antibiyotik etkisi, nasırlaşmama sebep olsa da, iyi niyet balonlarımın da çoğunu patlatıp sallandırmaktadır henüz. Ne diyordu Yeşilçam bu durumlarda?
“Allahtan umut kesilmez” mi?
YORUM YAZIN