Günün Kitap Önerisi: Alçaklığın Evrensel Tarihi
Latin Amerika´nın ve dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden J.L. Borges, çok sayıda yazarın üslübunu, tekniğini ve edebiyat hakkındaki düşüncelerini neredeyse tek başına değiştiren, eserleriyle çağımıza damgasını vuran bir şair, öykü ve deneme yazarı.
Formenter Ödülü´nü aldığı 1961´den bu yana eserleri klasik sayılan ve giderek artan bir hayran kitlesi kazanan, defalarca Nobel Ödülü´ne aday gösterilen Borges, Poe, Kafka, H.G. Wells, Valery, Mallarme ve daha birçok yazardan etkilendi ve kendini her şeyden önce bir okur olarak gördü.
Dost canlısı ve bonkör bir kişiliği olan Borges´in metinlerini dergilere gönderirken fazla rahat davrandığı, eserlerine ilgi gösteren dostlarına öykülerinin teliflerini armağan ettiği, hatta bazılarıyla ortak öyküler yazdığı biliniyor. İ
letişim Yayınları 1989´da kurulan Jorge Luis Borges Vakfı´yla yaptığı anlaşmaya uygun olarak, yazarın kimi zaman keyfi sıralamalarla derlenen öykü, düzyazı ve şiirlerini ilk basıldıkları halleriyle yayımlıyor.
Borges, 1930´larda, Arjantin´de çok satan Critica gazetesinin pazar ekine yazdığı yazıları, Alçaklığın Evrensel Tarihi´nde biraraya getirdi.
Gerçek ile hayalin birleştiği bu yazılarda, yaşamöykülerini bilerek çarpıttğı Keşiş Eastman,Kadın Korsan Çingi, Billiy the Kid gibi kötü şöhretli kimseleri anlatırken, kurgunun olgudan daha gerçek, daha inanılır olduğunu belirtmeyi hedeflemişti.
İlk kısa öyküsü ´Mahalle Kabadayısı´nın da yer aldığı bu kitabı Borges, 1954´te yazdığı önsözde, `öykü yazmayı göze alamayan, dolayısıyla da başkalarının masallarını bozup çarpıtarak kendini eğlendiren utangaç bir delikanlının sorumsuz oyunları` olarak nitelemişti.
Buna karşılık kitap, Latin Amerika edebiyatını derinden etkiledi ve yayımlandığı tarih (1935) bu edebiyatın bir dönüm noktası olarak nitelendi.
Jorge Luis Borges24 Ağustos 1899’da bütün malvarlığını kaybetmiş, İngiliz asıllı bir ailenin ilk çocuğu olarak Buenos Aires’te doğdu. Babasının edebiyata olan düşkünlüğü, Borges’in çocukluğundan itibaren edebiyata yönelmesine sebep oldu. Küçük yaşta İngilizceyi öğrendi. 1914’te babasının göz ame-liyatı sebebiyle ailesiyle yurtdışına çıktı ve Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle, savaş yıllarını yurtdışında geçirmek zorunda kaldı. Cenevre’de Calvin Koleji’ne devam eden Borges burada Almanca, Fransızca ve Latince öğrendi. Bu dönemde sembolizmden etkilendi. 1921’de Buenos Aires’e geri dönen Borges iki yıl sonra ilk kitabını yayımladı. 1931’den itibaren Arjantin’in en önemli edebiyat dergisi Sur’da düzenli olarak yazmaya başladı. Babasının ölümünden sonra 1937’de geçimini sağlayabilmek için bir halk kütüphanesinde çalışmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı sırasında iktidardaki Juan Perón’a muhalif duruşu sebebiyle kütüphanedeki işinden uzaklaştırıldı. 1946-1955 yılları arasında para kazanmak için ders vermeye ve yazmaya ağırlık verdi. Düzyazıyla şiiri birleştiren kendine özgü yazım tarzında çok sayıda eser verdi. Juan Perón devrildiğinde Buenos Aires Kütüphanesi’ne müdür oldu. Borges, 1955’te aileden gelen kalıtsal rahatsızlığından dolayı görme yetisini tümüyle kaybetti. Yapıtlarının yazımını annesi, sekreterleri ve arkadaşları devraldığı için uzun metinlerden ziyade kısa öykü ve şiire yöneldi. 1961’de Samuel Beckett’le paylaştığı Formentor Edebiyat Ödülü, Avrupa’da ün kazanmasını sağladı. Şiir, kısa öykü ve denemelerden oluşan eserleri dünya çapında yayımlandı. Borges fantastik öğeleri ağır basan kendine özgü tarzıyla, 20. yüzyılın önemli edebiyatçılarını etkiledi. 14 Haziran 1986’da hayatını kaybetti. İletişim Yayınları tarafından yayımlanan kitapları: Ficciones (1998), Alef (1998), Brodie Raporu (1999), Alçaklığın Evrensel Tarihi (1999), Kum Kitabı (1999), Yedi Gece (1999), Dantevari Denemeler / Shakespeare’in Belleği (1999), Sonsuz Gül (2002), Evaristo Carriego (2002), Öteki Soruşturmalar (2005), Şifre (2009), Yaratan (2011), Atlas (2012), Tartışmalar (2014).

YORUM YAZIN