Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (1 Temmuz 2014)


İngiltere Basını
Bu sabah, İngiliz gazetelerinin hemen hemen tümünün ana sayfa manşetinde TV yıldızı Rolf Harris'in cinsel taciz suçundan suçlu bulunması var.

İngiltere eğlence ve TV dünyasının önde gelen simalarından Harris dün 12 taciz vakasından suçlu bulunmuştu.

84 yaşındaki Harris'in 1960'lar, 1970'ler ve 1980'ler boyunca taciz ettiği kişiler arasında kız çocukları da bulunuyor.

Guardian manşetinde, Harris'in İngiltere'de son derece popüler olması ve önemli bir konumunun bulunmasına dikkat çekiyor.

Gazetenin başlığı 'Ulusal hazine… pedofil. Harris cinsel tacizden hapisle karşı karşıya'.

Guardian, Harris'in 2005 yılında Kraliçe İkinci Elizabeth'in portresini yapmasına da dikkat çekiyor.

Independent ise Harris'in ünlü olmaktan gelen konumunun kendisini dokunulmaz yaptığını yazıyor.

Gazete, Harris'in gücünü güçsüz insanları sömürmek için kullandığını belirtiyor.

Daily Telegraph ana sayfa manşetinde iki satırlık uzun bir başlık atmış: 'Şovmen, sanatçı ve tacizci Rolf Harris hapishanede ölebilir'.

IŞİD'in halifeliği ilanı
IŞİD'in (Irak Şam İslam Devşeti) halifeliği ilanı da İngiltere gazetelerinden önemli yer tutuyor.

Guardian'ın Orta Doğu editörü Ian Black, halifelik ilanının dini anlamda değil politik anlamda bir açıklama olarak görüleceğini söylüyor.

Independent'ın şu an Bağdat'ta bulunan deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn, halifeliğin ilanıyla birlikte Irak'ta IŞİD'le hareket eden Sünni grupların işlerinin zorlaştığı görüşünde.

Cockburn'e göre bu grupların, halifeliği ilan eden, Allah ve tarihin kendi yanında olduğunu söyleyen IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'den kurtulmaları çok zor ve tehlikeli olacak.

Daily Telegraph'ın görüş sayfasında Shasank Joshi imzasıyla yayınlanan analizde is El Bağdadi'nin devletini ilan etmiş olsa da ilan ettiği devletin düşmanlar tarafından sarıldığını ve işinin çok güç olduğunu yazıyor.

FT: Kürtler bağımsız yolunda yavaşlamalı
Finacial Times'ta, gazetenin editoryal görüşlerini yansıtan bölümde yer alan analizde Irak'ın geleceği bağlamında Kürdistan'ın bağımsızlığı tartışmaları ele alınmış.

Gazete, Kürtler'in bağımsızlık yolunda yavaşlamaları gerektiğini söylüyor.

Financial Times, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Kerkük'ü ele geçirmesine, zengin petrol kaynaklarına, güçlü ekonomisine ve peşmerge güçlerine dikkat çektikten sonra özetle şu yorumu yapıyor:

"Kürtler, ABD'nin 2011'de Irak'tan ayrılmasından sonra acımasız bir mezhepçi politika izleyen Bağdat'taki Maliki hükümetine hiç bir şey borçlu değiller. Bağdat federal bütçeden Kürtler'e hak ettiklerinden çok daha azını aktarıyor ve Peşmerge'yi idame ettirmek için hiçbir ödeme yapmıyor. Maliki'nin IŞİD tehdidini kontrol altına almak için şimdi Kürtler'e ihtiyacı var. Kürtler'in neden Maliki'ye ihtiyaçları olduğuysa açık değil. Ortak bir olağanüstü durum zamanında, ülkenin parçalanmasını hızlandıracak herhangi bir şey yapmak aceleci olur. Öncelik, IŞİD'i durdurmak olmalı."

Financial Times, İran ve Türkiye'nin desteği olmadan Kürdistan'ın bağımsızlığının bir hayal olarak kalacağını söylüyor.

Gazete, Irak için tek geleceğin Bağdat merkezli gevşek bir federal yapıdan geçtiğini yazıyor ve Sünni, Şii ve Kürt bölgelerine ayrılmasının ülkedeki kanlı etnik çatışmaların yıllarca sürmesine neden olacağını aktarıyor.

Financial Times'a göre IŞİD'in yenilgiye uğratılması halinde Kürtler Irak'ın toprak bütünlüğünü korumayı tercih etmeliler.

Irak'ın ülkedeki tüm toplulukların liderlerinin içinde yer alacağı kapsayıcı bir hükümete ihtiyacı olduğunu belirten gazete, 'Dünya güçleri, bu süreçle uğraşmaları için, saati geç olsa bile Kürtler'e baskı yapmalılar' diyor.

Times: Erdoğan cumhurbaşkanlığıyla iktidarı elinde tutmak istiyor
Times'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın olası cumhurbaşkanlığıyla ilgili bir haber var.

İstanbul mahreçli haberde 'Türkiye'nin otoriter başbakanı' olarak tanımlanan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamasının beklendiğini belirtiliyor.

Gazeteye göre bu olası adaylık açıklaması, Erdoğan'ın başbakanlık görevi için son döneminin dolması sonrası Türkiye politikasının ön saflarında kalacağı anlamına gelecek.

Times, haberde Haziran ayında yayınlanan iki kamuoyu yoklamasının Erdoğan'ın Ekmeleddin İhsanoğlu karşısında büyük bir zafer tadacağını gösterdiğini aktarıyor.

Haberde uzmanların, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda cumhurbaşkanlığının yetkilerini hızlı bir şekilde artırabileceği ve tıpkı Rusya'daki Vladimir Putin-Dimitri Medvedev örneğinde görüldüğü gibi başbakanlığa atanan kişiyi yönetebileceği belirtiliyor.

Haberde görüşüne başvurulan uzmanlardan Sabancı Üniversitesi öğretm üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Kalaycıoğlu Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda muhtemelen başbakanlığa kendisine sadık birini seçeceğini söylüyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Sinan Ülgen ise böyle bir senaryoda sonunda AKP'yi zayıflayabileceğini söylüyor.

Almanya Basını
Lübecker Nachrichten adlı gazetenin IŞİD’in hilafet devleti ilanına ilişkin yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:
“On yıllar boyunca Filistin sorunu Ortadoğu’yu bir barut fıçısına dönüştürmüştü. Şimdi ise buna İslamcı terör sorunu patlayıcı madde olarak eklendi. Avrupa ile ABD ve ‘hilafet devletinin' doğrudan komşusu olan Türkiye bu gelişme karşısında hayrete düştü ve çaresiz kaldı. Her şeyden önce de bu devletlerin bölgede uygun müttefikleri yok. Suriye’de Beşar Esad adlı diktatörü, Irak'ta ise yeteneksiz ve inatçı Başbakan El Maliki'yi desteklemek durumundalar. İran ile zoraki yapılacak bir ittifak ise sonuçta şeytanla işbirliği anlamına gelebilir.”

Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme adlı gazetenin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Sünni terör örgütü IŞİD, Irak ve Suriye'de ele geçirdiği topraklarda hilafet devleti ilan etti. Kürt peşmergelerin ham petrol kaynaklarının bulunduğu Kerkük’e girmeleri ise bağımsız bir Kürt devletinin ilk işaretlerini veriyor. İlan edilen hilafet devleti ve kurulması olası diğer devlet, temelde Saddam Hüseyin’in 1979’daki İran devriminden sonra bu ülkeye saldırmasıyla başlayan, bölgede petrolden sağlanan dolarlar ve savaşla sürdürülen ve dış güçlerin malzemesi haline gelen bir iktidar mücadelesinin sonucudur. Bu gelişmelerde Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra çizilen sınırların hâlâ büyük bir rol oynadığı pek söylenemez. Sonuçta Ortadoğu’nun haritası yeniden çizilecek gibi görünüyor. Ama böylesi bir durumda şimdilerde bir Kürt devletine destek veren İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da bir Filistin devletini engellemeye devam etmemesi gerekir.”

Almanya’nın mülteci politikalarına ilişkin yoğun tartışmalara Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck da dahil oldu. Köln’de yayımlanan Kölner Stadt-Anzeiger Gauck'un bu yöndeki çıkışına ilişkin şu değerlendirmede bulunuyor:

“‘Hiçbir Avrupalı, Avrupa’ya sığınmak üzere yola çıkan mültecilerin bu uğurda gün be gün yaşamlarını yitirmelerini kanıksamamalıdır’ diyen Cumhurbaşkanı Gauck haklı. Bu çıkışıyla Gauck, eleştiriler karşısında hiçbir Avrupa ülkesinin Almanya kadar mülteci kabul etmediğini rakamlarla savunmaya çalışan fedaral hükümet ile de görüş ayrılığına düşmekten çekinmedi. Ne var ki Cumhurbaşkanı gerçekçi olmayan bir biçimde sınırların ardına kadar açılmasını da talep etmiyor. Almanya'nın sığınma ihtiyacı olan herkese bu imkanı sağlayamayacağını o da biliyor. Ama ne demişti Gauck? ‘Bazı şeyleri daha fazla ve daha iyi bir biçimde yerine getirebiliriz. Kendimizi illâ ki haklı çıkartma zorunluluğumuz yok.”

Alman Federal Meclisi'nde hararetli tartışmalara neden olan bir başka konu da, Alman Ordusu'nun silahlandırılmış insansız hava araçlarını kullanıp kullanmaması… Nürberger Zeitung'un bu konudaki yorumunu okuyoruz:

“Politikacıların Alman Ordusu'na ilişkin kaygılarını anlamak mümkün değil. Eğer 2001 yılı Aralık ayında Sosyal demokratlar-Yeşiller koalisyon hükümetinin yaptığı gibi Alman askerleri savaşa ya da operasyona gönderiliyorsa, o zaman -askerlerdeki yerleşik görüşe göre- ordunun bu askerlerin hayatını korumak üzere elinden gelen her şeyi yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Somut durum göz önüne alınacak olunursa, bu yükümlülük, en modern ve en etkili silahların bu hedef doğrultusunda devreye girmesi anlamına gelmektedir.”

(bbc türkçe)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.