1995'ten 1999'a Öğrenci Hareketi: "Elini Tutsam Çoğalırdık"
hep 68 anlatıldı, 68 gösterildi. 68 gerçeklik statüsünden çıkarıldı göz göre göre, efsane mertebesine yükseltildi. sanki deniz gezmiş hiç yaşamamış, che hiç vurulmamış gibi.
sonra 78'lilerin sesini duyurası geldi haklı olarak. acının en büyüğünü belki de onlar çekmişti, hoş; her ateş düştüğü yerlerin tamamını yaktıysa da. onların ateşi, onların can havli hepimizin kabulü, türkiye'nin teki idi. 68'li amca-teyzelerden sonra 78'li abi ablaların hikayesine de kulak kabarttı bu nesil. bir yandan ilmek ilmek kendi hikayesini örer iken; çok da zor oluyordu inanın dinlenen hikayenin ağırlığında ezilmek. bu hikaye; hala adam yerine konmamış olan ve muhtemelen asla adam yerine konmayacak olanın, son meşru ilk gayrı-meşru muhalefetin, 98 kuşağının sesidir.
95'ten önce de alevlendiyse de yürekler ; aslında her şey 95'te başladı. 1995'in türkiye'sini bir canlandırmaya çalışalım gözümüzde.
özal öleli iki sene olmuş, demirel çankaya'da. baba'nın kızı çiller ilk kadın başbakanımız. güler yüzü alabildiğine sinsi. özal'dan da, demirel'den de daha sağcı çiller. daha bize karşı. daha kukla. gel gör ki çiller'in koltuğu da sağlam değil. ondan evvel 20 ekim 1991 milletvekili genel secimleri'nde kendisini ilk kez hissettirmiş milli görüş; ve 27 mart 1994 yerel secimlerinde artık gücünü ispatlamış durumdaydı. bir yandan sallanan başbakanlık koltuğu, öte yandan toplumu serseme çevirmiş 1994 ekonomik krizi. yarı yarıya fakirleşmiş milyonlar. çözülemeyen güneydoğu sorunu, girilemeyen ab.
muhalefete bakarsan, ayakta paso. her ne kadar cumhurbaşkanı demirel, başbakan çiller, başbakan yardımcısı karayalçın üçlüsü; hiç bir demokratik açılıma kafa patlatmıyorduysa da; muhalefet 12 eylül sonrasının ataletini, 90'ların başının şaşkınlığını yenmişti. sosyalistler içinde bsp, stp gibi legal alternatifler yüksek ilgi görüyorken, mlkp ve dhkp c bağlı oldukları geleneklerin 1994 yılında partileşmesiyle kurulan iki güçlü militan devrimci parti olarak türkiye gündemini etkiliyordu. (evet sayın sözlük yazarı şimdi senin türkiye'yi sallıyor dediğin ekşi sözlük on bin yazarıyla faaliyetini sürdürüken, 90'ların türkiye'sinde senin sadece terörist yaftasını yapıştırıp, haklarında ötesini bilmediğin bu örgütler 30-40 bin kişiyi meydanlara dökebiliyordu. şiddete karşı olmak başka şey, yakın tarihin gerçeklerini göz ardı etmek başka. aman dikkat)
95 yılına muhalefet açısından damgasını vuran bir kaç olay vardı. birinci sırada 12 mart 1995 gazi mahallesi olaylari sayılmalıdır. diğerleri de, devletin muhalefeti susturmak adına giriştiği kaybetme politikası (bkz: hasan ocak), cezaevlerini sindirme politikası (bkz: eylül 1995 buca cezaevi katliamı) (bkz: ocak 1996 ümraniye cezaevi katliamı) (bkz: metin göktepe) ve de 5 nisan sonrasında hala düze çıkamamış; ekonomik olarak cortlamış türkiye cumhuriyeti devleti'nin (bkz: te ce) düze çıkmak için vergileri artırması ve karşılığında gördüğü tepkilerden bahsedilebilir.
zaten okuduğunuz başlığın miladı olarak 1995'i seçilmesinin sebebi tam da budur. 12 eylül sonrasında uğradığı sektelere rağmen gücünü toplayan; bogazici rektorluk isgali (bkz: genç komünarlar) gibi eylemlerle dönem dönem gündeme oturan öğrenci gençiğin içindeki ateş artık tavan yapmıştır. zira harçlara yapılan zamlar (95 yılı için %400) sadece zengin çocuklarının okumasına izin verir hale getirmiştir üniversiteleri. ilk kuvvetli tepki de 95 sonbahar'ında yıldız teknik üniversitesi'ndeki özgür gençlik taraftarlarınca verilmiş, okulların açılmasıyla açlık grevi başlatılmıştır. örgütlülüğünü günbegün yükseltmekte, yeni bir sol sima olarak o güne kadar meydana çıkmayan insanları etrafında toplamakta olan istanbul üniversite öğrencileri koordinasyonu da bu gelişmelere sessiz kalmamaktadır. bir yandan harçlara karşı tepki örgütleme peşinde olan koordinasyon, diğer taraftan 1 ekim 1995 dinar depremine kayıtsız kalmamış, "halkımızın gündemi bizim gündemimizdir" diyerek kalkıp dinar'a depremzedelere el uzatmaya gitmiştir.
o esnada üniversitelerde iki büyük sol, muhalif cephe oluşmuştur. harçlara tepkili, yök'ün karşısında binlerce öğrenci onlarca çatı altında gücünü birleştirmiştir elbette. ve bu bir sürü çatının üstünde iki büyük çatı daha oluşmuştur istanbul üniversite öğrencileri koordinasyonu ve üniversiteli öğrenciler platformu.
dönem dönem stratejik ve politik sebeplerle zıt düşen bu iki cephe örgütlenmesinin içinde yer alan her bir birey, 90'ların en güçlü öğrenci muhalefetini yaratmış olmaktan ötürü tarihe damgasını vurmuştur. alınlarından öperim hepsinin.
üöp; tödef, özgür gençlik, partizan gençlik, yurtsever devrimci gençlik, devrimci proleter gençlik, sosyalist gençlik, ekim gençliği, sip gençliği, komünist gençlik, kaldıraç, barikat, döb ve genç sosyalistler'in katılımıyla kurulan bir birliktelikti. platform, bir çok devrimci örgütün gençlik kollarının birlikteliği iken, koordinasyon solun o güne kadar erişemediği insanları; uzun saçlıları, rock'çıları, bireysel muhalifleri, dev yol'cuları, ödp'lileri yani politize olma oranı daha düşük kitleleri bünyesinde topluyordu.
95 bitmiş, 96 gelmiş idi. metin göktepe aramızda değildi, manisalı gençler'in bir kısmı yılbaşını işkencede geçiriyordu. devlet her muhalife gücü yettiğince yükleniyor, yıldırmaya çalışıyordu lakin üniversitelerden tek bir ses yükseliyordu:
sokağa eyleme özgürleşmeye
her bir üniversite, her bir meydan artık isyan eden gençlerle doluyordu. sokak gerçek sahibini bulmuştu, meydanlar; taksim, beyazıt, kızılay, konak yıkılıyordu artık. devir hak arama devriydi. döneme damgasını vuran sloganları anmadan olmaz,
sermaye defol üniversiteler bizimdir
ferman devletin üniversiteler bizimdir
yök kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek
artık haraç ödemiyoruz
büyük eylemler ardı ardınaydı. 4 ve 5 şubat eylemleri patladı üstüste. 4 şubat 1996'da taksim, 5 şubat 1996'da kızılay doldu binlerce gençle. ödemiyoruz işte, bizim bu üniversiteler. hadi işinize.
devrim bu. bu ülkede 17 yaşındaki çocuklar; erdal eren'e ant, pankart pankart kampüs kampüs devrime giriştiler iş mi bu? beyazıt, maslak, ege, dil tarih, hacettepe, yıldız, van, sivas, cebeci, boğaziçi, odtü hep bir devrime durdu. kim dayanır bunun önünde?
29 şubat 1996, 4 yılda bir gelir 29 şubat ki 29 şubat 1996 kırk yılda bir gelir, istanbul üniversitesi'nde harç vermeksizin kayıt olmak isteyen öğrenciler yönetimin reddetmesi üzerine istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'ni işgal ettiler. yüzlerce yürek, sabaha kadar amfilerde marş marş, deniz deniz, ibo ibo, mahir mahir, yürek yürek salladılar ülkeyi. kim hatırlıyor? ben hatırlıyorum yeter. hukuk fakültesinin amfileri yumruklarla kaldırdı başını göğe. işgal sabahına, istanbul devrim olmuş beyazıt'a akıyordu. herkes oradaydı, herkes ama. pazarlığı, 15-20 tane lideri vermeyi reddetti işgalciler; biz çıkacağız dediler. ellerinde pankartlar yardılar polis ablukasını. işgali başlatanlar bitirdi, polis değil. polis bizi beyazıt'ta ararken, meclis'teydik biz. pankart pankart haykırdık.
ferman devletin üniversiteler bizimdir
çevik kuvvet basmış da, onlarca gözaltıymış, oluk oluk kan akmış da. hadi canım hadi. tarih kazananları yazar. baskın basanındır. çeviklere ısmarladım çay gele. bakmayın siz şimdinin provokatör edebiyatı yapan medyasına; o zaman anıt baba'dan, itü inşaaat'tan bir tödef'liden, merkez kampüsten bir koordinasyoncudan röportaj için, işgalden bir resim için dergi bürolarının önünde sıraya giriyordu o koskoca medya. biz biliriz.
haftasına, çok geçmeden 9 mart 1996; konak meydanı. binlerce kişi, yumruk yumruk bağırıyordu. 12 mart'ta izmir'de dgm'de, yemedi kimsenin gözü işkenceyi, yüzlerce öğrenci yalnız bırakmadı manisalı'ları. "yapmayın, o daha bir çocuk" derken bir ana, bir tek öğrencilerin vicdanı rahattı. işkenceciler iğrenç gözleriyle gözüne bakamazken insanların.
23 mart 1996 dtcf işgali. rektörler panikte, "üniversiteler öğrencilerin mi olacak?" korkusu gözlerinde. hepsi demirel'le toplantıdayken, öğrenciler dtcf'de. hadi durun karşımızda. dünyayı istiyoruz kırıntı değil. hadi gelin pazarlığa...
kaç kere kırıldı beyazıt'ın tarihi kapısı, kaç gözaltı, kaç cop darbesi. kim sustu?
al işte hepsi kadıköy'de konak'ta kızılay'da 1 mayıs kutluyor halay halay.
öğrenci güzel olur
le le le, le le le, le le le hanım
katiller özel olur
96'nın yazı. cezaevleri yanıyor ölüm ölüm.
tabutluklara girmeyeceğiz
diyor tutsaklar. can can düşüyorlar. hicabi, erkut, serkan...öğrenci gençliğin cezaevine düşenleri, hücre hücre direniyor girmiyorlar hücreye. sür atını dağlara, sevdaya. utansınlar senden umut kesenler.
al işte.. ne de çabuk geçti zaman, aman aman ey.
96 girişliler üniversitede.
susurluk korksun. çeteler korksun. sloganlar hala gür.
çeteler mecliste öğrenciler hapiste
96'nın 6 kasım'ı. üniversiteler ayakta hala. okulu terketmiyor ege'liler. çadır çadır direniyor. üç gün olmuş henüz kamyon mercedes'e vuralı. susurluk hala pislik kokuyor. 6 kasım 1996. beyazıt'tayız hepimiz. copa karşı yürek. ite karşı yürek. laciverte karşı kızıl. akşam vatan inledi gümbür gümbür. kim susar?
beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp
yarasını
yıktı şahmeran'ın mağarasını
her yer afiş, her yer pankart, her yer kuşlama. susturun hadi onbinlerce yüreği.
97 oldu sene.. 96 yıl hapis vız gelir bize.
97'nin 16 martı. 7 cana karşı 7 bin kişi. gelin hadi.
taksim zafer, beyazıt zafer, kızılay zafer, konak zafer...
17 aralık 1997. ankara'da 96 yıl hapisin davası, neyin davası? biz meşruyuz. meclis bizim, sokak bizim, üniversiteler bizim.
binlerce yürek ankara'da garda mahsur, kalanı kızılay'da kar altında.
spor salonları yetmiyor bizi gözaltına almaya..
üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek
haftasına intikam mı alıyorsunuz? serkan eroğlu, burhanettin akdoğdu nu alıyorlar bizden. hepimiz birer serkanız, burhanettiniz. çekin ellerinizi. kaç serkan'ı, kaç burhanettin'i alıp bitireceksiniz bizi? durmak olmaz gayrı düşek yollara.
97 de bitti. ne hatırlarsın 97'den? 28 şubat mı? 28 şubat şeriat'a karşıymış. hadi oradan. 28 şubat'ta indirdikleriniz şimdi başbakan. ben aptal mıyım, anlamıyor muyum kime karşı. bütün şubatları alın gelin, gücünüz yettiğince. biz buradayız.
kenan mak'ı katletti faşistler 98 mayıs'ında. habire öğrenciler öldürülüyor. sahi bir tek taylan özgür'ü mü bilirdin? 30 sene oldu taylan gideli, hala ölüyoruz. zaman çok kötü vay ben öleydim. beyazıt'ta yıldız'da direniyoruz satırlara karşı. resmi güçler yetmedi, satırlı itler geliyor destek kuvvet. hala direniyoruz kampus kampus. her yer yangın yeri, iü, itü, yıldız, boğaziçi, marmara, odtü, hacettepe, dtcf, ege, dokuz eylül, cumhuriyet, atatürk, dicle, harran, fırat, izzet baysal, karaelmas, akdeniz, çukurova....her yerde biz varız, gelin alın. vurmak ile bitmeyiz, kırmak ile yitmeyiz.
98'in sonu oldu. gücünüz yetmedi, adam gibi karşı durmaya şam'daki apo'nun intikamını bizden mi alacaksınız? 98'in 6 kasım'ı...beyazıt'tan yenikapı'ya, laleli, aksaray, kumkapı her yer öğrenci peşinde robocop dolu. kurşun sıkıyorlar can alıcı. durur muyuz? susar mıyız?
yök e hayır
işte 98'i de bitirdi senin çocuk dediklerin, ana babalarına mektup gönderip terörist ilan ettiklerin. 99 oldu. var sen apo'yu yakalama adına iki kişi yanyana şarkı söyleyeni gözaltına al, vatan bize yabancı değil. kaç sene oldu bu ülke sarsılalı inançlı gençlerle? ( ki o gençler şimdi 24 -30 yaşında yarın senin ülkeni yönetecek bunu da bil afedersin)
fiili sıkıyönetimlerle, tüzüklerle, soruşturmalarla, cezalarla, mezun edip göndermekle sindirdiğini san o gençleri. biz buradayız hocam. deniz, umut, özgür, erdem, engin, ayşen, barış, sinan, taylan, sinem, hakan, ibo, eylem, yakup, derya, remzi, bülent, ersin, sema, savaş, ...burdayız hepimiz. de ki devrim öldü, biz he deriz çaktırmadan. sen öyle san..valla öyle san, biz işimize bakarız.
boru değil 98 kuşağını yaratmışız. ne dersen de sen. biz bizi biliriz. elini tutsam çoğalırdık. ben bunu bilirim.
rrr
* https://eksisozluk.com/entry/10442181
** foto: "Manisalı Gençler" davasından bir görüntü.
YORUM YAZIN