Header Ads

Başbakan Erdoğan: Akil İnsanlar Heyetini Tespit Ettik, Perşembe Akşamı Buluşacağız


AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda konuştu.

'Akil insanları tespit ettik'
Erdoğan, çözüm sürecinde rol alacak olan akil insanlarla ilgili açıklamada bulundu. Erdoğan, çözüm sürecinin önemli bir aşaması olarak süreci takip edecek, sürece yönelik toplumsal desteği perçinleyecek, çözüm iradesini güçlendirecek, toplumsal algıyı olumlu istikamette geliştirecek, farklı kesimlerin görüşlerini değerlendirecek bir heyeti, kamuoyunda yaygın kullanılan adlandırmayla ''akil insanları'' tespit ettiklerini bildirdi.

Erdoğan, sözüne güvenilen, sözü dinlenen, meseleyle ilgili birikimi olan, toplumun çeşitli kesimlerinin itibarını kazanmış yazar, akademisyen, sanatçı ve sivil toplum örgütlerinden oluşan bir heyeti teşekkül ettirdiklerini ifade ederek, bir havuz oluşturduklarını kaydetti.

Bu havuz içinde bugün çalışmalarını yapacaklarını ifade eden Erdoğan, 7 ayrı coğrafi bölgeye göre bir planlama yapıp kısa süre zarfında da bu heyettekilerin isimlerini kamuoyuna duyuracaklarını söyledi.

Erdoğan, heyetle büyük ihtimalle Perşembe akşamı bir araya gelerek istişare edeceklerini belirterek, şöyle konuştu: ''Hem biz bu heyetteki akil insanların görüş ve önerilerini dinleyecek, onlarla istişarede bulunacağız hem de onlar bölgelerimizde bir kısım etkinlikler gerçekleştirerek halkımızla, kanaat önderleriyle bir araya gelecekler. Oralarda dolaşırken birçok belki sempozyumlar, paneller, konferanslar düzenleyebilecek, orada bire bir görüşmeler yapabilirler. Yerel, ulusal, uluslararası medyayla yine görüşmelerini yapabilirler. Bu konuda geniş bir çalışma zeminini onlar için hazırlamak istiyoruz. Yeter ki bize bu bir aylık süre içinde bu çalışmaları yapıp ondan sonra bize raporlarını sunsunlar. Tabii onlar bu süreçte ne kadar aktif yer alırlarsa alsınlar, Türkiye'nin tüm akademisyenlerine, sanatçılarına, yazarlarına da ihtiyaç olduğu, onların da katkısının son derece önemli olduğu gayet açıktır.''

'Temsili bir kadro...'
Erdoğan, buradakinin ''temsili bir kadro'' olduğunu ve bunun dışındaki kesimlerle de irtibatlarının olmayacağı anlamına gelmeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tahriklere, sabotajlara, süreci bozmaya ve bulandırmaya yönelik girişimlere karşı herkesin gücü nispetinde sürece dahil olmasını özellikle rica ediyoruz. Hemen zaten başladılar yazmaya, çizmeye, televizyon kanallarında, ekranlarda falan bazı şeyler. Akildi, akil değildi, akil olsun olmasındı. Akiller kimisi oburdu, obur değildi, bilmem neydi. Böyle garip garip...Bakıyorsunuz; Arapça ve Türkçe arasındaki harflerin, bunların analizini yapmaya varacak kadar bu işlerden uzak... Diyorum ya, siz bir şeyi çözmenin gayreti içerisindesiniz, onlar da kendilerine göre bakıyorsun, Arapça bilim dilinde çok çok başarılı insanlar, hemen buradan yaklaşarak bunu buradan değerlendirmenin gayreti içine giriyorlar. Biz burada Arapça gramerler üzerinde çalışma yapmıyoruz, bunun dilimize yansıması neyse buna göre bazı adımlar atıyoruz. Ama bunu halkla, bu işi takip edenler de zaten dinliyorlar. Akleden dinliyor, akletmekten nasibini almayanlar bunu farklı yerlere çekiyor olabilirler. Biz iş üretmenin peşindeyiz; bunun gayreti içindeyiz. Bu gayret içinde bu sürece destek verenler-vermeyenler bizim için çok da önemli değil. Biz destek verenlerle yolumuza devam ederiz. Buradaki derdimiz başka, biz milletçe üzümü yiyelim, bağcı ile bizim işimiz yok. Birileri bağcıyı dövmeye gayret edecek, o dövülen bağcı bizsek, bir yere kadar sabrederiz. Ondan sonra da biz bir yanağını vur, öbür yanağını uzat, o anlayışta da değiliz. Onu da söyleyeyim. Bizim bir yanağımıza vuran, karşılığını bulur. Onu da bilmelerini isteriz.''

'Tüm toplumsal kesimler...'
Bu süreçte en geniş katılımla başarıya ulaşmanın gayreti içerisinde olduklarını ifade eden Erdoğan, ''Bu gayretimizi ortaya çok açık ve net koyuyoruz ve koyacağız'' dedi. Tüm toplumsal kesimlerin sürece destek vermesini, teröre karşı duyarlılık ortaya koymasını arzu ettiklerini kaydeden Erdoğan, ''Ama şimdi biz bu eleştirileri yapanlara bakıyoruz; bazı sanatçılar korkuyor, niye korkuyor? 'Beni dışladılar, ben bu tür şeylere katılmak istedim, beni aforoz ettiler. Bana bir çok yerlerden program vermez duruma geldim.' diyorlar. Ama lafa geldiği zaman demokratız. Sol öyle diyor ya 'böyle demokratız, şöyle demokratız...' Ne demokrasisi? Bunların düşünce dünyasını paylaşmadığın zaman tamamen aforoz ederler. Onların bağlı olduğu yerler bellidir zaten'' diye konuştu..

'Bunlar ikiyüzlü'
Başbakan Erdoğan, yeni bir ilkbahara, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye rağmen hep birlikte ulaştıklarını ve ulaşmaya da devam ettiklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sayın Bahçeli'nin, bu süreçle ilgili olarak 'ihanet süreci' ifadesini aynen kendisine iade ediyorum. Çünkü onlar bugüne kadar hep bu ihanetlerle bu ülkeyi küçülttüler. Hep bu ihanetlerle, bu ülkedeki emperyalist yapılara maalesef alt yapı oluşturdular. Bizden önce 3,5 yıl iktidar oldular. Bu iktidarlarında devletin bankalarını malum şebekelere peşkeş çektiler. Faizi bir gecede yüzde 7500'lere çıkaran bu şebekeydi. Onlara yataklık yapan da ve bu ülkenin maalesef adeta ihaneti içinde olan başta Sayın Bahçeli'dir. Bunlar, bunu yaptılar. Bütün bu adımları atarken şimdi sıkılmadan, bu ülkede ciddi bir sıçramayı meydana getirelim, güven, istikrar, yatırım, üretim ortamını artıralım derken onların bu çözüm, barış, milli birlik sürecine ihanet süreci demelerini anlamak mümkün değil. Eğer bu ülkede, bu anlamda bir ihanet varsa bu ihanetin içinde olan Bahçeli'dir, Kılıçdaroğlu'dur. Bunlardır. Çünkü hiçbir zaman bu işi nasıl çözelim diye bir araya gelmeye asla yanaşmamışlardır. Sürekli olarak nasıl karıştırırız. İşte okullar, üniversiteler karışmaya başladı. Niye; bunlar ikiyüzlü, bunların iki dili var, bir de görünmeyen dilleri üç. Bu iki dil, 'Biz ülkücüleri sokağa dökmeyeceğiz'... Peki Bursa'da 'vur de vuralım, öl de ölelim' dediklerinde, 'Onun da zamanı gelecek, onun da zamanı geldiğinde talimatı vereceğim' diyen Bahçeli'nin kendisi. Bu açıklamadan sonra şimdi buyurun Bahçeli'nin gençleri Erciyes Üniversitesi'nde ellerinde 'vur de vuralım, öl de ölelim' pankartlarıyla, saldırılarıyla, Muğla Üniversitesi'nde orada karşıt görüşlü gençlerle vuruşmaya başladılar. O karşıt görüşlü gençler de malum. Onlar da zaten bugüne kadar böyle bir zemini arayan aşırı sonuçlar. İstedikleri bu. Yapmak istedikleri bu. Bunların derdi ilim değil, bunların derdi terör. Bunların milliyetçiliğinin tanımında da bu var. Sayın Bahçeli zaman zaman bize de bu meydanları okumadı mı, okudu. Gördüğün zaman, böyle ikili olduğunda melek yüzlü zannedersin ama arkasında başka şeyler var. Sayın Bahçeli, biz seni tanıyoruz. Sen bizden önceki iktidarın borçlusu durumundasın. Siz bu ülkeyi adeta çöküşe götürdünüz, bu ülkeyi adeta bitiriyordunuz. Ama milletimiz bunun farkına vardı, sizi parlamentonun dışına bıraktı, bizi de tek başına iktidar yaptı. O günden bugüne milletimiz AK Parti'yi devamlı yükseltti, yüceltti. Şimdi ne yapalım da yeniden toparlanalım diye bu yanlış yollara başvurmaya başladılar. Ne demek vur de vuralım, öl de ölelim.'

'Kan, çatışma ve gençlerin hayatı üzerinden istismar son bulmalı'

Erdoğan, terörün varlığı üzerine, çatışma kültürü üzerine inşa edilmiş bir anlayışın miadını tamamen doldurduğunu belirterek, ''(Vur de vuralım, öl de ölelim) diyerek, bu sloganlar karşısında 'bunun da zamanı gelecek' diyerek kan, çatışma ve geçlerin hayatı üzerinden istismar üretmek artık son bulmalıdır'' dedi.

Kendisinin 12 Eylül sonrasında yaşanan idamları anlattığını, gencecik yaşında hayatına son verilen gençleri örnek verdiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu gencecik ölümlerden geriye acıdan, hüzünden başka ne kaldı? Sokakta vurulan nice gençten geriye ne kaldı? Kaç tanesinin hazin öyküsünü hatırlıyoruz? Birileri 'vurun' dedi, birileri 'ölün' dedi, 'öldürün' dedi, birileri 'bir sağdan, bir soldan' dedi ve gencecik fidanları, gencecik hayatları söndürdü. Soruyorum; kim kazandı? Gençler, hiçbir suçu olmayan gençler asıldı da kim kazandı? Hiçbir günahı olmayan delikanlılar birbirine düşman edildi de kim kazandı? Küçücük çocuklar birbirine düşürüldü, birbirine kırdırıldı da kim kazandı? Kimin kazandığını bugün çok net görüyoruz. Çatışma kültüründen beslenenler kazandı. Ayrılıktan, bölünmüşlükten, parçalanmışlıktan, kardeşler arasında husumetten çıkar sağlayanlar kazandı. Toplumu korkutmak, toplumu dizayn etmek isteyenler kazandı. Bunların kazanmasına daha ne kadar seyirci kalınabilir? Gençlerin kaybetmesine ama bunların koltuklarını muhafaza etmelerine daha ne kadar müsamaha edilebilir. 'Benim oy oranım yükselsin de kaç genç şehit olursa olsun' diyenlere daha ne kadar tepkisiz kalınabilir? 'Çözümsüzlük devam etsin yeter ki ben koltuğumda oturayım' diyenlere karşı daha ne kadar sessiz kalınabilir?''

'Bu meseleyi çözmek zorundayız'

Erdoğan, 10 yıllardır gençlerin kanı ile beslenen kan tutkunlarına rağmen bu meseleyi çözmek zorunda olduklarını belirterek, ''Gençleri, çocukları sokağa sürüp onların arkasında saklanan korkaklara rağmen biz bu sorunu çözmek zorundayız. 3 tane oy almak için gençleri tahrik eden gözü dönmüşlere rağmen biz bu meseleyi çözmek zorundayız'' dedi.

Millete seslenmek istediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Buradan aziz milletime sesleniyorum; AK Parti'ye oy versin ya da vermesin her bir kardeşime sesleniyorum. CHP, MHP ve BDP'ye oy veren kardeşlerime de sesleniyorum. Herkes ama herkes gönlünü ferah tutsun. Hiç kimse tedirgin olmasın. Hiç kimse yersiz endişelere kapılmasın. Çatışma kültüründen beslenen siyasi partilerin yaydıkları korkulara hiç kimse aldanmasın, prim vermesin. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'de inşallah acılar bitecek, gözyaşları dinecektir. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'nin ayağında artık prangalar olmayacak. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki 76 milyonun daha güçlü bir şekilde bir olduğu, beraber olduğu, kardeş olduğu, çalıştığı, ürettiği ve büyüdükçe büyüdüğü bir Türkiye olacak. Ekonomisiyle daha güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Dış politikasıyla çok daha aktif, itibarlı, etkili, güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Demokrasisiyle örnek bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Bütün planlara, senaryolara, tezgahlara rağmen birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş bir ve beraber olmuş Türkiye'yi inşa ediyoruz. 76 milyonun kendisini ifade edebileceği, yaşam tarzıyla, kimliğiyle, kültürüyle, gelenekleriyle varlığını idame ettireceği, kimsenin kimseye zulmetmeyeceği, hakkına tecavüz etmeyeceği Türkiye'nin özlemiyle yürüyoruz. Açık söylüyorum; Bu Türkiye yeni bir Türkiye değil; normalleşmiş, aslına rücu etmiş, tabi mecrasında akan bir Türkiye'dir. Bu Türkiye 23 Nisan 1920'de TBMM açılırken tasavvur edilen, tahayyül edilen bir Türkiye'dir. Bu Türkiye, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ruhuna, onların adaletine, özgürlük anlayışına, onların muhafaza ettiği kardeşlik ruhuna sahip bir Türkiye'dir. Bu Türkiye'de dışlama, horlama olmayacak, artık ayrı gayrı olmayacak. Bu Türkiye'de ikinci, üçüncü sınıf vatandaş olmayacak, çatışma kültüründen beslenenler kazanamayacak, işte biz sadece ve sadece böyle bir Türkiye inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Bir tarafı yaparken bir tarafı bozmanın değil, 76 milyon için yaşanılabilir bir Türkiye'yi imar etmenin mücadelesi içindeyiz. İşte onun için milletim rahat olsun, gönül rahatlığı ve ferahlığı içinde olsun. Milletim söylenene değil, yapılana, sonuca baksın. 10 yıldır milletimize korku salanlar nasıl mahcup oldularsa, inanın şu anda ağızlarından köpükler saçarak nefretin diline teslim olanlar da mahcup olacaklar. Korkaklar ve korkutanlar kaybedeceklerdir. Göreceksiniz, milletimiz kazanacak, Türkiye kazanacak.''

Başbakan, karate elbisesi giydi

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, güreş ve karate şampiyonalarında madalya kazanan milli takım sporcuları ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da milli sporculara eşlik etti.

Erdoğan önce, Ümit Genç Avrupa Karate Şampiyonası'nda 18 madalya kazanan Ümit Genç Karate Takımı ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Başbakan Erdoğan kendisine hediye edilen, arkasında ''26 Şubat 1954, Recep Tayyip Erdoğan'' yazılı siyah kuşak karate elbisesi giydi.

Başbakan Erdoğan, Gürcistan'da yapılan Avrupa Güreş Şampiyonası'nda madalya kazanan güreşçiler ile de hatıra fotoğrafı çektirdi. Güreşçiler adına kadın güreşçi Erdoğan'a çiçek verdi.

Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abbas Gündüz ve Yönetim Kurulu üyeleri ise çözüm sürecine destek çerçevesinde Başbakan Erdoğan'a plaket takdim etti.

Erdoğan, Bosna-Hersek Üniversitesi'nden gelen öğretim üyeleri ile de hatıra fotoğrafı çektirdi. Grup Toplantısı'nda, özellikle kadın izleyiciler Erdoğan'a yoğun sevgi gösterisinde bulundu. Partili kadınlar, sık sık ''Allah'ına kurban, Recep Tayyip Erdoğan'' sloganı attı. (ajanslar)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.