Devrimin Dinamikleri
![]() |
| - REHA ALPAY - |
İzleyen yıllarda bir yandan felsefi çalışmalarını ilerletirken, devrimler tarihini detaylı olarak incelemeye ve bunları son kitabında okuyucularıyla paylaşmaya yoğunlaştı. Orijinal adı “Üçüncü Devrim” olan bu yapıtın ilk cildinin Türkçe çevirisi Köylü İsyanlarından Fransız Devrimine altbaşlığıyla nisan ayında Dipnot Yayınları’ndan çıktı. Fransız Devriminden İkinci Enternasyonale adıyla yayımlanan ikinci cilt ise bugünlerde okurlarla buluştu. Birinci cilt ortaçağdaki köylü ayaklanmaları ile başlayıp 17. yüzyıl İngiliz devrimi, 18. yüzyıldaki Amerikan ve Fransız devrimlerini özetliyor.
Bookchin mevcut kalıplar içinde bu devrimleri ‘burjuva devrimler’ olarak nitelemek yerine, emekçi halkın nasıl böyle bir ayaklanma noktasına geldiğini ve halkın kendi çıkarlarını korumak için ne tür örgütlenmelere yöneldiği üzerinde yoğunlaşıyor. Bu çerçevede yarattığı doğrudan demokratik örgütlenmelerle halkın, kendi kendisini yönetme potansiyelini görebiliyoruz. O dönemdeki halkın bilinç düzeyi her zaman güçlü örgütlenmeler yaratmaya el vermiyor. Ancak bu potansiyelin her devrimle birlikte nasıl büyüdüğünü izleyebiliyoruz. Fransız devriminde örneğin, Paris halkının mahallelerdeki seksiyon örgütlenmelerinde kendi yaşamlarını organize etmenin ötesinde, Ulusal Meclis’in kararlarına müdahale ederek devrimi yönlendirmeye çalıştığını görebiliyoruz.
Kitabın girişinde Bookchin’in de belirttiği gibi, tüm bu devrimleri özgürlükçü bir toplumsal dönüşümün başlangıcı kılmaya çalışan devrimcilerin adları, yaptıkları, idealleri unutulurken, sonrasında iktidara gelen Robespierre ya da Stalin gibi tiranlar o devrimlerle özdeşleştiriliyor. Oysa bizim asıl hatırlamamız gerekenler doğrudan demokratik örgütlenmelerin başını çeken devrimciler olmalı. Dolayısıyla kendimizi kapitalizmi aşacak ve yok edecek devrimlere hazırlamak istiyorsak geçmişteki devrimleri farklı bir bakış açısıyla belleğimizde tazelememiz gerekiyor.
Bu gözden geçirme bizi devrim sürecini farklı bir şekilde görmeye de itiyor. Devrimlerin önce geniş yığınların bir ayaklanmayla eski rejimi çöpe atmalarıyla başladığını, ancak bunu ikinci bir devrimin izlediğini görebiliyoruz. İkinci devrim siyasi gücün merkezi bir devlette toplanması ve birinci devrimi gerçekleştiren emekçi halkın politik karar alma sürecinden dışlanması ile sonuçlanıyor. Bunu halkın doğrudan demokratik örgütlenmeler yaratarak kaybettiği politik gücü geri alma çabası izliyor. Üçüncü devrimi yükseltmeye çalışan bu hareket ise Bookchin’in asıl üzerinde durmak istediği dinamik. İkinci cilt 19. yüzyıldaki Fransız devrimlerine (1830, 1848-50, 1871) ve I. Dünya Savaşı’ndan önceki proleter sosyalizm düşüncesine odaklanıyor.
Bookchin bu büyük çalışmasında yalnız devrimi önceleyen koşulları ve devrimci süreçleri analiz etmekle yetinmiyor, aynı zamanda güçlü bir işçi sınıfı olmasına karşın radikal bir devrime hiç yönelmemiş olan İngiltere ve Almanya’daki işçi hareketlerini de analiz ediyor. Fransa’nın sanayileşmede daha geri olduğu halde birçok devrime sahne olmasının ve 20. yüzyılda bir başka ülkede değil de Rusya’da devrimin ortaya çıkmasının nedenleri üzerine kafa yoruyorsanız eminim bu analizler çok yardımcı olacaktır. Aynı zamanda işçi sınıfının daha sonra radikalizmini neden yitirdiği konusundaki tartışmalara da önemli bir katkı sağlıyor.
Reha Alpay
FRANSIZ DEVRİMİNDEN İKİNCİ ENTERNASYONALE
Murray Bookchin
Çeviren: Deniz Keskin
Dipnot Yayınları
2012, 284 sayfa, 25 TL.
*radikal kitap

YORUM YAZIN