Header Ads

Kate Bush: 50 Words for Snow

- DONAT BAYER -
1970 sonu İngiltere’si halkın gerek politik, gerek sosyokültürel gerekse sanatsal açıdan bir süre önce “beklenmedik” şeklinde tanımlanabilecek her türlü gelişmeyi neredeyse “sıradan” bir durum olarak algılamaya başladığı bir döneme işaret eder. Özellikle popüler müzikte olan gelişmelerden bahsedecek olursak; 1977 yılı boyunca Sex Pistols ve Clash gibi önde gelen punk grupları ilk albümlerini yayınlayıp müzik listelerinin en üst sıralarındaki yerlerini aldılar.

Müzikal olarak punk neredeyse 10 yıl gibi bir süredir endüstriyi etkilemeyi başarmış glam rockın teatralliği ve progressive rockın komplike akor yapıları, klasik müziğe göz kırpan düzenleme teknikleri ve gösterişli sahne şovlarına tepki olarak ortaya çıkmıştı. Punk aynı zamanda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaza, git gide artan işsizliğe ve devletin işleyişindeki aksamalara verilmiş tepkinin sonucuydu.

Üzerinde güneş batmayan imparatorluk bir gitar bir bas bir davul ve üç akor eşliğinde yerin dibine sokuluyor, kraliçe yerden yere vuruluyor, bütün sistemin altı üstüne getiriliyordu. Kate Bush ilk 45liği ‘Wuthering Heights’ı punkın etkisi henüz sürerken 1978 Ocak ayında yayınladı. Şarkı umulmadık bir biçimde, müzisyenlerinden gelecek her türlü aşırılığa hazır halkın üzerinde neredeyse şok etkisi yarattı.

Estetik olarak punk ve dinleyici karşısına bir 19. yüzyıl romanından, Emily Brontё’nin Uğultulu Tepeler’inden esinlenilerek yazılmış bir şarkı ve koreografisi fazlasıyla özenli hatta biraz abartılı bir biçimde yapılmış videosuyla çıkan 20 yaşındaki Bush arasında hiçbir ilişki yoktu.

Müzikal olarak ise gerek ‘Wuthering Heights’ gerekse içinde bulunduğu albüm The Kick Inside neredeyse 1970lerin ilk yarısından 70 sonuna çekilmiş gibiydi. Ancak tüm bu farklılıklara rağmen Bush’un İngiltere popüler müzik sahnesinde belirmesini punktan bağımsız düşünmek hatalı olur. Her şeyden önce, bir alt kültür olarak punk sanatçılarına var olan sistemin karşısında güçlü bir biçimde durabilecekleri bir zemin sağladı. Bunun da ötesinde The Slits ve vokalisti Ari Up, X-Ray Spex ve vokalisti Poly Styrene ve Siouxsie Sioux gibi isimler popüler müziği kadınların bastırılmış enerji ve kızgınlıklarını sonuna kadar dışa vurabilecekleri bir alana dönüştürdüler.

Söz konusu sosyokültürel atmosfer Bush’a pek de başkalarınkine benzemeyen artistik dünyasını sonuna kadar keşfetme ve dışa vurma özgürlüğü tanıdı. Bush’un ilk videosunda kendini bir hayalet –başka türlü söylemek gerekirse ölmüş bir kadın olarak sunması 70 sonu İngiltere’sinin üzerine çökmüş olan umutsuz havayla büyük bir uyum içindeydi. Tıpkı punklar için olamayacağı gibi çılgın bir biçimde dans edip sevgilisinin ruhunu öteki dünyaya götürmek üzere almaya çalışan bu hayalet kadın için de yarın yoktu. Gerek şarkı söyleme tekniği (özellikle ses rengi), gerek görüntüsü gerekse şarkılarının çoğunun konusuyla Bush en az diğer punk dönemi müzisyenleri kadar ilgi çekici/şaşırtıcı bir figürdü.

Bush’u 30 yılı aşkın bir süredir yayınladığı albümlere bakarak kolay kolay taklit edilemeyecek, limitleri öngörülemeyecek bir müzik dünyasının tek yaratıcısı olarak tanımlamak hiç de hatalı olmaz. Neredeyse tüm kariyeri boyunca David Gilmour ve Peter Gabriel gibi isimleri üzerinde etkili olmuş en önemli müzisyenler olarak gösteren Bush’u popüler müzik sahnesinde hareket eden diğer birçok kadın figürden ayıran başlıca özelliği tıpkı akıl hocaları gibi eserinin tüm kontrolünü elinde tutmasıdır. Laura Nyro ve Joni Mitchell örneklerinde gözlendiği üzere Bush tüm şarkılarını kendi yazar. Bunun da ötesinde neredeyse tüm albümlerinin tek prodüktörü, tüm şarkılarının tek aranjörüdür.

1985 yılında yayınladığı ve birçok kişiye göre sanatçının başyapıtı olarak kabul edilen Hounds of Love albümünün ardından git gide uzayan aralarla albüm yayınlayan Bush 2005 tarihli Aerial’ın ardından bu yıl beklenmedik bir biçimde iki albüm birden yayınladı. Tamamı The Sensual World (1989) ve Red Shoes (1993) albümlerinde yer alan kimi şarkıların yeni versiyonlarından oluşan bir süre önce yayınlanan Director’s Cut Bush hayranlarını ikiye ayırdı. Kimileri Bush’un eski şarkılarının bu hallerini büyük bir coşkuyla kucaklarken kimileri özellikle ‘The Sensual World’ ve ‘This Woman’s Work’ isimli şarkıların yeni düzenlemeleri karşısında yaşadıkları hayal kırıklığını cömert bir biçimde dile getirdi. Director’s Cut’ın sebebiyet verdiği bir başka tartışma konusu ise Bush’un yaratıcılığıydı. Tüm kariyeri boyunca neredeyse konser vermeyi reddedecek kadar ileri giderek eski şarkılarını ele almaya karşı olan Bush ne olmuştu da şimdi tamamı daha önce yayınlanmış şarkılardan oluşan bir albüm yayınlıyordu. Yoksa artık eskisi gibi üretemiyor muydu?

Tüm bu tartışmalar henüz durulmadan bir süre önce Bush’un bütünüyle yeni şarkılardan oluşan yeni bir albüm yayınlamak üzere olduğu haberi internet üzerinden yayınlandı. 50 Words for Snow 2011’in son aylarında piyasadaki yerini aldı. Albüm adından da anlaşılacağı üzere kar üzerine yazılmış şarkılardan oluşuyor. Tüm kariyeri boyunca tarih, mitoloji ve edebiyat tarihinden yararlanarak kurduğu sayısız karakter üzerinden konuşan Bush 50 Words for Snow’un açılış parçası ‘Snowflake’te sesini, daha doğrusu oğlu Albert McIntosh’un sesini düşmekte olan bir kar tanesine ödünç veriyor: ‘Bir bulutun içinde doğdum / Düşüyorum / Tutmanı istiyorum beni / Yukarı bak göreceksin’. Ardından gelen şarkı ‘Lake Tahoe’de ise Viktorya dönemine ait elbiseleriyle bir gölün altında donmuş bir kadının hikayesini dinliyoruz. ‘Misty’ 50 Words for Snow’un en ilgi çekici şarkılarından biri. Parça boyunca Bush’un ertesi sabah yatağında erimiş olarak bulacağı bir kardan adamla geçirdiği gecenin izlenimlerini dinliyoruz. Albümden yayınlanan ilk single ‘Wild Man’le beraber Bush’un Elton John’la birlikte söylediği ‘Snowed In At Wheeler Street’ 50 Words for Snow’un popüler müzik formlarına en yakın duran parçası. Bush ve John bu şarkıda Roma İmparatorluğundan itibaren yolları kesişen ancak fırsatı değerlendiremeyen iki aşık olarak önümüze çıkıyor.

Bush’un ağırlıklı olarak bir piyano eşliğiyle kaydettiği şarkılardan oluşan 50 Words for Snow  2005 tarihli Aerial albümünden ödünç alınmış birçok müzikal fikirle dolu. Ancak bu fikirler albüm boyunca bir tekrardan öte Bush’un önünde yepyeni kapılar açmasını sağlayan eski anahtarlar gibi de algılanabilir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.