Sevgimiz Sevgisizliğin Üzerini Çizecektir
![]() |
- HASAN COŞAR - |
Ve işte, biz de şaşılacak derecede farklılıkları silinmiş, devlet zorunun hedefindeki insanlarız. Bazen on iki yaşında bedenimize on üç kurşun saplanır; bazen havan topuyla havaya uçuruluruz. Yaşımız on ikidir yine. Bazen sınırda “kaçakçıyız”, “terörist” addediliriz. Savaş uçakları üzerimize bomba yağdırır. Yan yana dizilirken naaşlarımız, “otuz beş” diye sayılırız. Bazen de kılıç darbelerinden kurtulmuş sayarız kendimizi ama, tek sıra halinde dizilir, alfabetik harflerle anılan F, L, E, M... tiplerine gönderiliriz. Geride kalan bir ömrün çakıltaşları olur. Yapılan vaatlere kanarak, hayat yeniden yeşerecek diye egemen siyaset kulvarına yatırdığımız umut, tacirlerce iktidar çemberinde yer aldıkları konuma göre bozuk para gibi kullanılır. İktidarın iştah açıcı kokusu insana dair her şeyi yer yutar. Ortalık retinanın algı mesafesini kapatacak bir sisle bulandırılır.
Artık hepimizin üzerinde aynı damga. Hedefteyiz ve her soluk alış verişte ürkütücü derecede suç işlemiş sayılırız. Suçları tasnif edip ayrımsamak tuhaf gelir. Ortak payda; “terörist olmak” ya da bu büyük unvana sahip değilsek “terörist gibi davranmak”tan suçlu olmaktır! İktidarın dümen suyunda yürümüyor veya üzerimize basılan damganın altında eritilip kalıba dökülmemişsek yüksek mevki sahiplerinin şefkatli ateş hattındayız demektir. Birbirini kovalayan yıllar içimiz, dışımız, çevremizle söz konusu öldürücü afetin dizanterik girdabında tutulduğumuzun resmidir. İktidarlar itiraz edenleri sevmez. Ne var ki insanlık da itiraz edenlerin sayesinde statükoyu bozmuş ve ileriye sıçrayışın kanallarını açmıştır. Bu büyük suçu insanlık tarihi boyunca işledik ve öyle sanıyorum ki bundan sonra da aynı suçu işlemeyi sürdüreceğiz.
İnsanız ki, insanlığımızdan utandırmıyor, korkunun gerginliğinde yalnızlaştırılan hayata yenik düşmüyoruz. Gazeteci değiliz yalnızca; gerçeklerin içine eğip bükmeden düpedüz bakan insanlarız. İşçi, hamal, şair ya da kadın, eşcinsel, kara derili... kaderi ortak olanların türkülerinde sıkı sıkıya birbirine bağlanmış büyük bir kardeşlik topluluğu oluşturuyoruz. O toplulukta hayallerimiz hiçbir zaman yarım kalmaz. Yüzlerce kilometrelik mesafede mülkün temeline yatırılmış adaletin üst üste serdiği yılları süsleyen acı, kan ve gözyaşından başka şeyler, ağız dolusu gülüşlerimiz renklendirecektir düşlediğimiz topluluğun yaşam öyküsünü...
Her şeye karşın umutluyuz yine de. Bilincimizi, tarihin karşımıza çıkardığı tablodan; gücümüzü insanlığın haklı yürüyüşünden alıyoruz. Umudumuz ve sevgimiz derin. Bu sevgide insan saklı. İnanıyorum ki sevgimiz sevgisizliğin üzerini çizecektir.
(*) Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden 8 Aralık 2011 tarihinde tahliye oldu. Tutuksuz yargılanması sürüyor.
YORUM YAZIN