Header Ads

'Pasta'laşan Ortadoğu

- TUĞÇE ÖZSOY -
Haftalar öncesinden sayfalar dolusu açıklamayla beyinlerimiz Başbakan'ın Arap Baharı'nı ziyarete gideceği haberleriyle dolmaya başladı ve sonunda bu hafta tam kapasite başka ses duyurulmaz, başka görüntü görülmez, başka algı çalıştırılmaz hâle geldi. Arap Baharı'nın müthiş karşılaması, Arap Baharı'nda atılan tohumlar, “barış” müjdeleri, “size benzemek istiyoruz” haykırışları, “demokrasi” öğretmenliği.... Ama en güzeli yalnızca bir gün sayfaya yansıyan, ajanstan düşen açıklama oldu. Hem de başbakandan filan değil. Ya da Arap Baharı için uğraşanlar için. Onun yerine Arap Baharı'nın tohumlarını cebine indirmek isteyenlerin, tohumları gömüp çiçekleri satmak isteyenlerin açıklaması.

Irak savaşının en doruk noktasına çıktığı zamanlarda oraya ne zaman McDonalds'ın gideceği, Burger King'in zincirlerini ne zaman konduracağı, Irak borsasının ne zaman yeniden ortaya çıkarılacağı ve kapış kapan ettirileceği Wall Street'in en merak ettiği konuydu. Şimdi de bu durum Arap Baharı'nda Türk işadamları tarafından bekleniyor. Tohumlar fidana, fidanlar ağaca oyunuyla başlamasının ardından, sonunda ağaçların en iyi ihtimalle odunlara dönüştürüleceğinin hesaplarının yapıldığı döneme erişmiş bulunmaktayız; hayırlı olsun. Sağolun, varolun rant düşkünleri! Zaten bildiğimiz şeyi söylemekle çok bekletmemiş oldunuz, mutlu ve huzurluyuz (!)

Türkiye'nin anlı şanlı müteahhit tarihini götürüp, “bahar”la kesintiye uğrasa da 8 yıldır devam ettiği gibi, şimdi daha da artırıyoruz. Ve tabii diğer bol rantlı işleri de. Eller ovuşturulmaya başlandı.

Dün Anadolu Ajansı'nın geçtiği bir habere göre, Başbakan'ın ziyaretinden en memnun olanlar Ortadoğu'da karşılayanlar değil; Türkiye'deki “oh oh kıvama geliyor” diyenler. Türk-Arap İşadamları Derneği Başkanı bu ülkelerdeki ticaretlerini önümüzdeki 2 yıl içinde mevcut hacminin 2 katına çıkaracaklarını söyledi. Başkanın sözleri şöyle yer alıyor:

“Şu an bu ülkelerde başta müteahhitlik olmak üzere hemen her sektörde yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Bugün yaşanan sıkıntıların atlatılmasının ardından ciddi bir yapılanma süreci başlayacak. Bana göre bu süreçte de Türkiye büyük bir avantaja sahip olacak.”

“Şu an geçmişten gelen dostluk ve yakınlık, ziyaretler sayesinde daha da pekişti. 'Arap Baharı'nın yaşandığı ülkeler için Türkiye kadim dost haline geldi. Ayrıca Başbakanımızın gezileri sırasında çok sayıda iş adamını da yanına alması, bizim için farklı bir öneme sahip. Türkiye'nin bugünkü yapılanma sürecinde hızlı davranması, dünyaya ve Arap alemine dostlarımızın kötü günlerinde de yanında olacağımızı gösterdi. Hali hazırda yeni hükümetlerin kurulduğunu veya kurulacağını gözlemliyoruz. Bu sürecin çok hızlı tamamlanacağı aşikar. Bu yüzden önümüzdeki 2 yıl içinde mevcut ticaret hacmimizin en azından 2'ye katlanmasını bekliyoruz. “

Konu Arap Baharı ve Araplar olunca, “kadim dostluk” mertebesi de hâliyle iç gıcıklayıcı olabiliyor. Milli eğitimimizin çok naçizane tarih derslerinden sonra aşılanmış olan ve halk içinde pek yaygın olan, 1. Dünya Savaşı nefreti menşeili “hain Araplar” söylemine ne oldu, diye sorası geliyor insanın. Hadi o geride kaldı, sonunda o nefreti aşabildik diyelim; bu kez de Libya ve Tunus'ta olayların ilk patladığı zamanlarda sürekli yüz buruşturan ve muhaliflerden şikayet eden işadamlarına n'oldu?

Ben böyle GORA'daki 'mavi adam' tonlamasında “n'olmuş?” diye sorsam da, maalesef ki biliyoruz ne olduğunu. Yalnızca Türk işadamları da değil. Ortadoğu'daki baskıcı rejimlere dünyaca ünlü yatırım şirketlerin yaptığı yatırımlar, İngiliz think-tank'lerce de afişe edildi bundan 2 ay önce. Ve bu şirketler çok sevgili NATO'cuların, demokrat(!) sultanlarının ambargolarına ve hesap dondurmalarına rağmen tüm yatırımlarını korudular Kaddafi ve Mübarek'ten kalma. Şimdi ise “Ah eski güzel günler!'ini, “yaşasın yeni altyapının kurulacak olması!”na çevirmeye hazır bekliyorlar.

Rant>Tüm söylemler

Haberde Türk Arap İşadamları Derneği Başkanı da bu durumu açıkça ifade ediyor zaten. Hem de tam algıladığımız bir şekilde, kaçamak cevaplara yer vermeden. “Pasta büyük, rakipler harekete geçiyor” diyen dernek başkanı, bir de güzel açıklıyor ve müjdeyi veriyor; “pastanın en büyük sahibi biziz.”

“Şu an bazı Avrupalı liderlerin Ortadoğu'ya gitmek istemesi, pastanın büyük olduğunu ve rakiplerin de harekete geçtiğini gösteriyor. Türkiye, Başbakanın ziyaretiyle bir ilki gerçekleştirdi. Bu yüzden geçmişten gelen dostluğun da etkisiyle, ilk tercihlerde biz yer alacağız. Fakat bunu düşünerek rehavete de kapılmamalıyız. Aksine avantajlarımızı kullanıp harekete geçmeliyiz. Başbakanımızın başlattığı girişimi, işadamlarımızın da artırarak sürdürmesi, her fırsatta bu ülkelere olan yakınlığını göstermesi gerekir. Pasta büyük, rakipler harekete geçiyor. Bizde pastanın en büyük sahibiyiz.”

Her ne kadar NATO'ya biat etmeleriyle eleştiriler olsa da oradaki hareketi, “canına doyma”yı yansıtan ve dünyaya bir umut veren muhalifler, bunu görüyorlar mı acaba? Onlar ve yaptıkları, uğraşları, yılmadan direnişleri aslında yalnızca kocaman bir “pasta.” Tıpkı eskiden olduğu gibi, dünya için aynı yerdeler.

Arap Baharı'nı bir tür “Türk işadamları şenliği”ne çevirmeye mutlu bir şekilde hazırlanan Türkiye, aklıma TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in Bülent Arınç'la “porno” tartışmasının ardından söylediklerini getiriyor. Boyner, “ İleride çocuklarımız Cumhuriyet tarihinin en yakıcı günlerini geçiriyorken ‘Siz ne yaptınız’ diye sorduklarında, ‘Bizler daha çok mağaza açmak, AVM’lerde en iyi yerleri kapmak için çalışıyorduk’ mu diyeceksiniz. Bir kere geldiğimiz hayat bundan ibaret olmamalı” diyerek, yine bizim düşündüğümüz şeylerle günah çıkarmıştı.

Ve ne yazıktır ki büyük pastanın sahibi olduğunu söyleyenler, tüm mekanları doldurup AVM'ler, bol duvarlı ve güvenli kaleler diktikten sonra oradaki çocuklara da aynı şeyi söylemek zorunda kalacaklar.

“Evet, sizin ülkeleriniz yeniden doğmaya çalışırken, biz bunu pasta olarak görüp, içinde bol miktarda Amerikan ve Avrupa mağazalar zincirli AVM'ler diktik.”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.