Hukuk Hopa'da İşlemiyor
Hopa'da 31 Mayıs-2 Haziran günleri arasında gözaltına alınan 30 kişi Erzurum'a sevk edildi. Gözaltına alınanlar, savcılık kararı gereği 4 gün boyunca avukatlarıyla görüştürülmedi. Avukatlara getirilen kısıtlamayı değerlendiren Avukat Özlem Gümüştaş, savcılık talimatıyla savunmanın soruşturmanın dışına çıkarıldığına dikkat çekti.
31 Mayıs-2 Haziran günleri arasında 30 kişinin gözaltına alındığı bilgisini veren Avukat Gümüştaş, 65 kişilik bir isim listesinden bahsedildiğini ve aramaların devam edeceği yönünde bilgi edindiklerini söyledi.
'SAVUNMA KISITLANDI'
31 Mayıs'tan 3 Haziran gecesine kadar müvekkilleriyle hukuki anlamda görüşme yapmalarının engellendiğini belirten Gümüştaş, şöyle söyledi: "2 Haziran akşamı, soruşturmayı yürüten Erzurum Özel Yetkili Savcısı Rasim Karakollukçu tarafından bir emrin geldiği söylendi. Bunun içeriği de şu; her avukat ancak bir kişiyle soruşturma sürecinde görüşebilir. Gerekçe olarak da gözaltında bulunan kişiler arasındaki menfaat çatışması gösterilmiş durumda. Ceza Muhakemeleri Usul Kanununa göre böyle bir uygulama mümkün değil. Şüpheli 'soruşturma sürecinde 3 avukat yardımından faydalanabilir' diyor kanun, bu 'bazı durumlarda tek avukata indirilebilir' deniyor. Fakat burada tersten bir uygulamayla karşı karşıya kaldık, avukatlara kısıtlama getirildi. Örgütlü suçlarda şüphelinin mutlaka avukat yardımından faydalanacağını söylüyor yasa. Özel avukatı varsa özel avukatı gelir ve vekalet aranmaksızın avukatıyla görüştürülür şeklinde bir düzenleme var. 'Eğer avukatı yoksa kendisine baro tarafından bir müdafi atanır' deniyor."
'MENFAAT ÇATIŞMASI YOK'
Gözaltına alınanlar arasında birden fazla müvekkilleri bulunmasına, bu kişilerle aralarındaki ilişki avukat-müvekkil ilişkisi olmasına rağmen görüşmelerinin engellendiğine işaret eden Avukat Özlem Gümüştaş, "Böyle bir hukuki dayanak yok. Savcı buna gerekçe olarak herhangi bir usul hükmü gösterebilecek durumda değil, bu nedenle menfaat çatışmasını gerekçe gösteriyor. Menfaat çatışması olduğu durumda avukatın o çatışma kapsamında şüphelilerden birkaçından çekilmesi gerekir, böyle bir usul var. Fakat burada bir menfaat çatışması yok. 30 kişi aynı eylem gerekçesiyle gözaltına alınmış durumda. 31 Mayıs günü 'Suyumuza, deremize, çayımıza sahip çıkıyoruz' içerikli basın açıklaması yapan insanlar gözaltında. Bunlar aynı açıklama için, aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmiş ve akabindeki gelişmeler nedeniyle gözaltına alınmış insanlar. Aralarında menfaat çatışması yok" dedi.
Savcılık kararındaki "menfaat çatışmasının ne demek olduğunu" öğrenemediklerini söyleyen Avukat Gümüştaş şunları ifade etti: "Soruşturma savcısıyla görüşmek için dün gün boyu hem Artvin Barosu'nun girişimi hem İzmir Barosu'ndan değişik arkadaşların girişimleri oldu, hiçbir telefona yanıt vermedi. Bu menfaat çatışmasının ne demek olduğunu da öğrenememiş olduk. Yasa dışı ve fiili biçimde engellenmiş olduk, soruşturma savcısının bizzat talimatıyla.
Gözaltında 30 kişi var, yaklaşık yarısıyla görüşülmedi. Savcılık aşamasında nasıl bir durumla karşılaşacağız bilemiyoruz. Bu karar savcılık ifadesi bakımından da uygulamaya riayet edecektir, onu da orada çözmeye çalışacağız."
SAVCIDAN YENİ BİR ENGELLEME: VEKALETSİZ GÖRÜŞEMEZSİNİZ
Gümüştaş, kente giden 5 avukatın sadece 5 kişiyle görüşebildiklerini, Artvin Barosu'ndan atanan 6 avukatın da 6 kişiyle görüştüğü bilgisini verdi, "Bu 5 kişiyle görüşmemiz sırasında da dün gece savcı tarafından yeni bir talimat geldi. Vekaletnamemiz olmaksızın görüşmenin sağlanmayacağı söylendi. 'Zorunlu müdafilik kapsamında Artvin Barosu'ndan avukatları görevlendireceğiz. Eğer onlarla çözemezsek sizinle görüştüreceğiz' yanıtını verdi emniyet bize. Saatlerce İlçe Emniyet Müdürlüğü, Polis Merkez Amirliği ve Jandarma Karakolu önünde bekletildik. Böyle bir uygulamanın yasal hiçbir dayanağı yok" dedi.
'GÖZALTI SIRASINDA İŞKENCE YAPILDI'
Gözaltına alınan kişilere, gözaltı işleme ve karakola getiriliş sırasında işkence yapıldığını tespit ettiklerini kaydeden Avukat Özlem Gümüştaş şöyle konuştu: "Ben Önder Öner ile görüştüm. Diğer arkadaşlarım da İdris Akbıyık, Efrail Vayiç, Tanju Aksu ve Şenol Çelik ile görüştüler. Gözaltı süresince nezarethanelerde bir müdahale yok ama yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında, bunların bir kısmı basına yansımış durumda, böyle bir uygulamaya maruz kaldıklarını ifade ediyorlar.
Bir kişinin kaburga kemikleri kırık, İbrahim Aksu. İbrahim Aksu hastanede tutulması gerekirken, şu anda bir araca bindirilmiş Erzurum'a sevk ediliyor. Erdal Türker isimli bir müvekkilimizin sara hastası olduğunu ve sıkıntılı bir gözaltı geçirdiğini biliyoruz, fakat ulaşabilmiş değiliz ona.
Devlet hastanesindeki nöbetçi doktorlarla görüşme yaptık. Onlar da darp, cebir izleri bulgusu fikrine sahip olduklarını ve bunları kayıtlara geçirdiklerini söylediler. Benim görüştüğüm müvekkilim de kendisini gören doktorun bütün izleri kaydettiğini söyledi. Yani yakalama anında, karakola getiriliş anında polisin bilerek zor kullanma yetkisini aştığı görülüyor. İşkenceye maruz kalmış durumdalar."
Bir kişinin kaburga kemikleri kırık, İbrahim Aksu. İbrahim Aksu hastanede tutulması gerekirken, şu anda bir araca bindirilmiş Erzurum'a sevk ediliyor. Erdal Türker isimli bir müvekkilimizin sara hastası olduğunu ve sıkıntılı bir gözaltı geçirdiğini biliyoruz, fakat ulaşabilmiş değiliz ona.
Devlet hastanesindeki nöbetçi doktorlarla görüşme yaptık. Onlar da darp, cebir izleri bulgusu fikrine sahip olduklarını ve bunları kayıtlara geçirdiklerini söylediler. Benim görüştüğüm müvekkilim de kendisini gören doktorun bütün izleri kaydettiğini söyledi. Yani yakalama anında, karakola getiriliş anında polisin bilerek zor kullanma yetkisini aştığı görülüyor. İşkenceye maruz kalmış durumdalar."
'SAVCILIK MARİFETİYLE İŞKENCE GİZLENDİ'
Gözaltı süresince müvekkilleriyle görüşmelerinin engellenmesinin işkenceyi örtbas etmek amacı taşıdığına da işaret eden Avukat Gümüştaş, "Savcılık makamı zaten savunmayı soruşturmanın dışına çıkarmak için yasa dışı bir uygulamaya gitmiş oldu. Bu polis bakımından da şöyle bir sonuç yarattı, işkence var bu çok somut, fakat biz müvekkillerimizi üç gün boyunca görmedik, bu bulguları tespit edemedik ve hastane süreçleriyle de olağan sevk işlemleri dışında özel bir biçimde ilgilenememiş olduk. Hem işkence yapıldı hem de savcılık marifetiyle polis işkence izlerini bu biçimde gizlemiş oldu."
haber: etkin haber ajansı
YORUM YAZIN