Header Ads

Umudumuz İçin, Adalet İçin..

- OYA ASLAN -
19 Aralık 2000 yılında yaşanan vahşeti hangimiz unutabilir? Devlet güçleri sabahın beşinde yirmi hapishaneye aynı anda girdi. Adına “hayata dönüş” dedikleri operasyonda 28 kişiyi öldürdü. Bayrampaşa hapishanesinde 12 kişi öldürülürken altı kadın yakılmıştı. Siyasi tutuklu ve hükümlüler insan doğasına aykırı olan F tipi hücrelerine gömülmek istemiyor ve direniyorlardı. Direniş kamuoyu tarafından sahiplenilmiş, değişik eylem ve etkinliklerle de desteklenmişti. Bu yüzden önce ölüm orucu haberlerinin yayınlanması yasaklandı. F tipi hapishanelerine sevkin yapılmaması amacıyla düzenlenen mitingler yasaklandı, eylemciler gözaltına alındı, işkence gördü.

Operasyon yapıldıktan sonra dönemin başbakanı Ecevit, “operasyonu yapmasaydık IMF politikalarını uygulayamazdık” demişti. Operasyon sonucunda şaşkınlık ve korku tüm topluma hâkim oldu, dernekler kapatıldı, eylemler yasaklandı, operasyonu eleştirenler tutuklandı, yayınlar toplatıldı. 19–22 Aralık, tarihe hapishaneler katliamı olarak geçti. Şu anda ise F tipi hücrelerde tecride karşı mücadele kesintisiz sürürüyor.

Kanlı operasyon yargı eliyle de tamamlanmak istendi. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan operasyonun bir yıl öncesinden en ince ayrıntısına kadar planlandığını açıklarken, tutuklu ve hükümlülere hapishane idaresine isyan etmekten, devlet malına zarar vermekten ötürü davalar açılıyordu.

Operasyonu aklamak için açılan davalarda operasyonun boyutu ve niteliğini gösteren belgeler ortaya çıktı. Tutuklu ve hükümlülerin açtığı ateşle yaşamını yitirdiği söylenen uzman çavuş Nurettin Kurt’a yapılan otopside ölüme yol açan yaralamaya “yüksek kinetik enerjili bir silahın” sebep olduğu belirlendi. Ümraniye Hapishanesi’nde bulunduğu iddia edilen beş tabancanın içinde “yüksek kinetik enerjili silah” olabilecek uzun namlulu silahlar yoktu. Raporda, ölüme yol açan silahın sadece AK– 47 ya da G–3 piyade tüfeği olabileceği belirtildi ve Kurt’un askerlerin silahıyla öldüğü kesinleşti.

Bayrampaşa Cezaevi’ne yapılan operasyonla ilgili Adli Tıp bilirkişi raporları, “Kalaşnikofla ateş ettiler” diyen dönemin Adalet Bakan’ı Hikmet Sami Türk’ün demeçlerinin asılsız olduğunu ortaya çıkardı. Rapor’a göre, koğuşlardan ateş edilmemişti ve güvenlik kuvvetleri tarafından öldürücü dozda gaz bombası kullanılmıştı. Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’ndeki C–1 koğuşundaki kadın tutukluların güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri belirlendi. Adli Tıp uzmanları, yanarak ölen Yazgülü Güler Öztürk, Seyhan Doğan, Özlem Ercan, Şefinur Tezgel ve Gülser Tuzcu’nun giysi parçaları ve ciltlerinde yanıcı olan solvent maddelerinin bulunduğunun tespit etti. Yine Adli Tıp raporuna göre silahlı bir direniş olmamıştı. Kömüre dönmüş koğuşlarda silah bulunmamıştı. Tüm silah atışlarının güvenlik görevlilerinin bulunduğu dışarı taraftan içeriye doğru yapıldığı kaydedildi. Raporda ayrıca operasyonda kullanılan bombaların etkin maddesinin 20 gramının 38 dakikada insanı öldürdüğü vurgulanarak, “C-1 koğuşunda 35 gram bomba maddesi bulundu” denildi. Yine aynı koğuşta patlamamış 45 adet gaz bombası tespit edildi. C–14 ve C–15 koğuşlarına da ateş açıldığı ve içeri, üzerinde “Kapalı yerlerde kullanmayın” ve “Bombayı insan ve yanan madde olmayan sahaya fırlat” yazılarının bulunduğu çok sayıda göz yaşartıcı bomba ile gaz bombasının atıldığı kaydedildi. Tutukluların silahla birbirlerini öldürdüğü iddiası da, tutukluların uzun mesafeden açılan ateş sonrası öldüğünü belirleyen adli tıp raporuyla çürütülüyordu. Rapor ayrıca, kimi delillerin karartıldığını ve jandarma tutanağında yer alan verilerdeki bazı çelişkileri de ortaya çıkartmıştı.

Tüm bunlar açığa çıkarken, F tipi hapishanesinin mimarlarından olan ve Operasyon sırasında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Ali Suat Ertosun’a 2004 yılında AKP hükümetince ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na layık görüldü.

Açığa çıkan bilirkişi ve keşif raporları operasyona katılan kimi jandarma görevlileri hakkında dava açılmasını sağladı, ancak açılan davalar ya sürüncemede bırakıldı ya da jandarma görevlileri beraat ettirirdi. 12 kişinin öldürüldüğü Bayrampaşa hakkında ise, operasyonun onuncu yılında 39 sıradan asker hakkında dava açıldı. Operasyon planına göre müdahale ekibinde yer alan, Bayrampaşa’ya özel silahlarla giren, operasyonda ağır sorumluğu bulunan Ankara Jandarma Özel Komando birliğinde yer alan hiçbir asker hakkında ise dava açılmadı.

Her yargısal sonuç, adalete olan özlemimizi artırırken, katliamcılara olan öfkemizi büyüttü. Gerçek adaleti ise hep mücadelemizi birleştirdiğimizde ve yükselttiğimizde elde ettik. Öldürülen devrimciler, yakılan kadınlar, yok etmeye çalıştıkları umudumuz için, adalet için Bayrampaşa operasyonu davasını sahiplenmeliyiz. Herkesi ilk duruşmasının olacağı 23 Kasım 2010 günü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna davet ediyoruz.

* Oya Aslan, Çağdaş Hukukçular Derneği üyelerinden ve mağdurların avukatlarından.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.