2012: Şarkı Peşinde Koşarken Albümleri Unutmamak
![]() |
- DONAT BAYER - |
2012 tıpkı daha önceki yıllarda olduğu gibi bu tip iddiaların gerçekle pek bir ilişkisinin olmadığını bir defa daha görmemizi sağladı. CD satışları tarihe karışmadığı gibi uzun bir süredir yavaş yavaş tekrar hayatımıza giren plaklar da sonunda dolu dizgin geri dönüp raflardaki yerlerini aldılar. Hatta 2012’de İngiltere’de müzik piyasasının gerçek rakibi gerek yeni basılan gerekse ikinci, üçüncü, beşinci el plaklar oldu. Bu da hepimize, ustalıklı bir biçimde, müzik dinleyicisinin iddia edildiği üzere şarkı peşinde koşarken albümleri unutmadığını gösterdi.
Gerek eski tüfekler gerekse adını ilk defa duyduğumuz kimi müzisyenler bu yıl 2000’li yılların en iyi işleri arasında kabul edilebilecek albümlerini yayınladılar.
Bir çoğumuz için yılın en heyecan verici albümleri Bruce Springsteen’in Wrecking Ball’ı, Leonard Cohen’in Old İdeas’ı ve Bob Dylan’ın Tempest’ı oldu.
Dylan 35. stüdyo albümünde de 90lar itibariyle yayınladığı diğer albümlerde inşaa ettiği ses evrenin peşinde koşmaya devam ederken Cohen uzun yıllardır ilk defa keyboardlar yerine stüdyoda bir grup eşliğinde kaydedilmiş şarkılarla çıktı karşımıza.
2012'nin en büyük süprizi ise yıl sonunda raflarda yerini alan Scott Walker’ın Bish Bosch’u oldu. Walker’ın bir orkestra, bir yaylı sazlar orkestrası, elektronik gitarlar, çeşitli vurmalı sazlar ve elektronik ritim aletleri eşliğinde kaydedilmiş şarkıları kuşkusuz 21. yüzyıl popüler müziğinin geldiği en ileri noktalardan birine işaret ediyor.
Patti Smith’in içinde Amerigo Vespucci’den Amy Winehouse’a, Johnny Depp’den Andrei Tarkovsky’e, Fuji-san’dan Konya mozaiklerine selam çaktığı şiirden şarkıya, şarkıdan uzun hikayelere uzandığı Banga’sının şair-şarkıcının diskografisinde en üst sıralardaki yerini şimdiden aldığını iddia etmek hiç de abartılı sayılmaz.
Damon Albarn’ın XTC’den Byrd’e, Purcell’e kadar bir çok İngiliz müzisyene saygı duruşunda bulunduğu, bunu yaparken de sonuna kadar kendi dehasını gözler önüne serdiği Dr Dee operası her ne kadar ilk yayınlandığında hakettiği ilgiyi görmediyse de yıl sonunda Mojo’dan Uncut’a neredeyse tüm yılın en iyileri listelerinde yerini aldı.
Paul Weller da Graham Coxon ve Noel Gallagher gibi müzisyenlerle beraber kaydettiği 11. stüdyo albümü Sonik Kicks’le 2012nin en iyi işlerinden birine imza atmış oldu.
Yukarıda saydığım albümlerin ötesinde Jack White’ın Blunderbuss’ı, Mumford and Sons’ın Babel’i, Orbital’ın Wonky’si, Django Django’nun kendi isimlerini taşıyan ilk albümleri, Bat for Lashes’ın üçüncü stüdyo albümü The Haunted Man, Michael Kiwanuka’nın akustik soul’un tüm büyüsünü barındıran, sadeleştikçe güzelleşen Home Again’i, Bill Fay’in 40 yıl aradan sonra yayınladığı üçüncü albümü Life is People, Dexys’in 27 yıl aradan sonra yayınladığı son albümleri One Day I’m Going, Bobby Womack’ın The Bravest Man in the Universe’i, Cat Power’ın Sun’ı ve Jake Bugg’ın kendi adını taşıyan ilk albümü 2012’nin en iyi işlerinin başında geliyor.
Yeni albümlerin yanı sıra Blur’un tüm stüdyo albümleri, daha önce gün yüzü görmemiş kayıtları ve üç DVD’den oluşan 21’i, Can’in 3 CD’den oluşan ve tamamı daha önce duymadığımız kayıtları içeren The Lost Tapes’ı, rock müzik tarihinin belki de en önemli albümlerinin başında geldiğini iddia edebileceğimiz Velvet Underground and Nico’nun 6 CD’lik yeni baskısı, Joni Mitchell’in 1968-1979 tarihleri arasında yayınladığı ve Ladies of the Canyon, Blue, Court and Spark, The Hissing of Summer Lawns ve Hejira gibi diskografisinin en önemli albümlerini bir araya getiren The Studio Albums 1968-1970’si, Roxy Music’in The Complete Studio Recordings 1972-1982’si ve My Bloody Valintine’ın Loveless’ının iki Cd’den oluşan yeni baskısı 2012’yi bir çoğumuz için fazlasıyla heyecan verici hale getiren tekrar baskılar oldu.
Donat Bayer
foto: 'Bob Dylan ve Patti Smith' Ken Regan/1975
YORUM YAZIN