Header Ads

Cumartesi Anneleri'nin 339. Buluşması: Darbeciler ve İşbirlikçileri Yargılansın

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'ndaki 339. oturma eyleminde 12 Eylül askeri darbesinden 6 gün sonra gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Morsümbül'ün akıbetini sordu.


Lise öğrencisi Hüseyin Morsümbül'ün Bingöl'deki evi, 18 Eylül 1980 tarihinde polisler ve Albay Durmuş Coşkun Kıvrak komutasındaki askerler tarafından basılır. Annesine, "İfadesini alıp bırakacağız" denilerek Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı'na götürülür.

Ertesi gün karakola giderek oğlunu soran anne Fatma Morsümbül'e, "Burada" yanıtı verilir ve getirdiği yiyecekler alınır. Birkaç saat sonra ise kardeşi Cengiz, meyve götürür. Bir asker Cengiz Morsümbül'ün çenesine yumruk atarak, "Hüseyin firar etti" der.

Morsümbül ailesinin evi bir gün sonra yeniden basılır ve baba Hanefi Morsümbül, evine gelen timler tarafından gözleri bağlanarak gözaltına alınır. Elektrik verilerek, tuvalet borusuna asılır. 24 saat bekletildikten sonra gözleri açılarak boş bir araziye bırakılır. Baba Morsümbül, askıdayken polislerden birinin, "O buradan kaçtı", diğerinin de "Yok öldürüldü" dediğini duyar. Askerler, Hüseyin Morsümbül'ü kaçmış gibi göstererek, "yerini söylemesi için" baba Morsümbül'e işkence yapmışlardır.

ÖLDÜRÜP NEHRE ATTILAR

Anne Fatma ve baba Hanefi Morsümbül birkaç gün sonra askeri savcılığa giderek ifade verir, olup biteni anlatır, sorumlular hakkında şikayetçi olduklarını söylerler. Olaydan 4 yıl sonra evlerine telefon eden bir kişi, "Hüseyin'in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak karakoldan çıkarıldığını, Murat nehrine atıldığını" söyler.

Morsümbül Ailesi, 31 yıl boyunca oğullarının akıbetini öğrenmek için mücadele verir. Ailenin ve avukatların yaptığı başvurulardan birine İçişleri Bakanlığı Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, "Hüseyin Morsümbül Bakanlar Kurulunun 10.09.2003 ve 2003/6174 sayılı kararı ile askerlik yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılmıştır" yanıtı verilir.

Anne Fatma Morsümbül, yıllarca Cumartesi Meydanı'ndan, diğer kayıp yakınlarıyla birlikte oğlunun akıbetini sorar. Anne Morsümbül, şimdi kanser hastası olduğu için eyleme katılamıyor, ama diğer aileler, kendi yakınlarıyla birlikte Hüseyin Morsümbül'ün akıbetini de soruyor.

'FATMA ANA SEN MERAK ETME...'

Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, Fatma Morsümbül'ün yerine konuştu: "Fatma Morsümbül yıllarca oğlunu aradı, mücadele etti. Maalesef kansere yakalandığı için artık aramıza katılamıyor. Aylar önce burada yaptığı bir konuşmada, 'Oğlumun kemiklerini bulsam, sırtımda taşıyacağım. Çünkü kokusunu çok özledim' dedi. Fatma ana sen merak etme, binlerce ana, senin yerine de mücadelemizi sürdürüyoruz."

'DARBECİLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ YARGILANSIN'

Cumartesi Anneleri'nin bu hafta buluşmasında açıklamayı Seza Mis Horuz okudu. Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilme hikayesini aktaran Horuz, 31 yıl boyunca anne Fatma Morsümbül'ün verdiği dilekçelerin işleme konulmayarak imha edildiğini söyledi.

Horuz şöyle devam etti: "Bizler Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden Albay Durmuş Kıvrak'ı doğrudan sorumlu tutuyor, sorgusuna katılan diğer askeri unsurların, 12 Eylül cuntasının baş aktörü Kenan Evren'in, 'insanlığa karşı işlediği suç'larından dolayı yargılanmasını istiyoruz. Ölen konsey üyelerini ise vicdanlarımızda mahkum ediyoruz. Savcıları hukuku işletmeye, 12 Eylül darbecilerini işbirlikçileriyle birlikte yargılamaya çağırıyoruz."

İçişleri Bakanlığı'nın arşivlerinin kamuoyu ile paylaşılmasını isteyen Seza Mis Horuz, "Biliyoruz ki, arşivler açıldığında kayıplarımızın akıbetlerine yaklaşmış olacağız" dedi.

haber: etha

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.