Kılıçdaroğlu: Rıza Sarraf tutuklandı. Çoğunun gözüne bu gece uyku girmeyecek.
iha/dha
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisin grup toplantısında konuştu. Brüksel'deki terör saldırılarını kınayan Kılıçdaroğlu, "Terör nereden ve kimden gelirse gelsin, nerede olursa olsun amasız, fakatsız, lakinsiz lanetleyeceğimiz bir olaydır" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Türkiye öyle bir konuma geldi ki bırakın terörü bitirmeyi canlı bomba olmanın eğitim alanına dönüştü" dedi.
Brüksel’de yaşanan terör saldırısına değinen Kılıçdaroğlu, “Terör nereden ve kimden gelirse gelsin, nerede olursa olsun amasız, fakatsız, lakinsiz lanetleyeceğimiz bir olaydır. Terör bir insanlık suçudur ve kim olursa olsun herkesin ortak tavır takınması gereken bir olaydır. Brüksel’de patlayan bombalar insanlığa karşı yapılmış bir suçtur. Bütün Belçika’ya, orada yaşayan bütün insanlara bizim yurttaşlarımız dahil hepsine geçmiş olsun dileklerimizi, ölenler için başsağlığı dileklerimizi CHP Grubundan kendilerine gönderiyoruz. Terör konusunda, terörün önlenmesi konusunda en net tavrı en ilkeli duruşu sergileyen tek parti vardır. O da CHP’dir.” diye konuştu.
Kısa bir terör tarihi sunacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“7 Haziran seçimlerinden sonra attıkları twitlerle ne dediler, ‘milleti kaosu seçti’ dediler. Evet millet kaosu seçti. Oysa bunlar düne kadar ne diyorlardı. ‘Milli irade, milli irade en güçlü iradedir, milli iradeye dokunamayız, milli iradeye saygı göstereceğiz.’ Milli irade kaosu seçti. Şehit cenazeleri gelince söz veriyoruz dediler. ‘1 Kasım’da bizi tek başına iktidara getirin şehit cenazeleri gelmeyecek’ dediler. En yetkili ağızlar söyledi bunu. Seçimler oldu. Yine aynı şekilde dediler. ‘Bizi tek başına iktidara getirin ekonomide istikrarı sağlayacağız’ dediler. Her ortamda bunu dile getirdiler. 1 Kasım’da tek başlarına iktidar oldular. Biz mili iradeye saygı duyduk, seçmenin iradesine de saygı duyduk. Madem seçtiler getirdiler o zaman millete verdiğiniz sözü tutun dedik. Neydi şehitler gelmeyecekti, terör bitecekti, ekonomide istikrar sağlanacaktı. Biz bunu istiyoruz. İstediğimiz farklı bir şey mi? Emin olun sokakta yürüyen vatandaşın da derdi bu. Terörü bitirin kardeşim. Size söz verenler verdikleri sözleri yerine getirmediler. Sizleri kandırdılar. Tehditle ve şantajla kandırdılar. Bütün vatandaşlarımın bu konuda çok duyarlı olması lazım. Türkiye öyle bir konuma geldi ki bırakın terörü bitirmeyi, canlı bomba olmanın eğitim alanına dönüştü Türkiye. Canlı bomba mı olmak istiyorsun git Türkiye’ye eğitimini al. Böyle bir tablo olabilir mi? Sorumlusu kim? Vatandaşıma şu soruyu açık ve net soruyorum, bütün bunların sorumlusu kim? Bu soruyu sormazsan yurttaş olarak görevini yapamazsın. Eğer sorumlusu diyorsan ki, ülkeyi yönetenlerdir o zaman bir daha düşüneceksin.”
Fenerbahçe Galatasaray derbisinin iptal olmasıyla ilgili ise Kılıçdaroğlu, “İstanbul’da bombalar patladı. Fenerbahçe Galatasaray maçını iptal ettiler. Şimdi ne diyorlar vatandaşa ‘Efendim sokaklara çıkalım. Turist niye gelmiyor.’ Sen bir maçı bile yapmaktan aciz, bir maça gidenlerin güvenliğini bile sağlamaktan acizsin turist buraya niye gelsin. Üstelik seçilmiş bir yer. Aranarak girilen bir yer. Sen oranın dahi güvenliğini sağlayamıyorsun. Sen Türkiye’nin güvenliğini nasıl sağlayacaksın, bu millet sana nasıl güvenecek? Kendi vatandaşını korumaktan aciz olan bir hükümet ülkenin sorunlarını çözemez. Can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir hükümet kendi ülkesinin sorunlarını çözemez. Bu son olaylarda bir şeyi daha öğrendik. Türkiye’de yabancı ülkelerin büyükelçilikleri var. Bunların kendi vatandaşlarına yaptıkları uyarıların ne kadar doğru olduğunu öğrendik. Şöyle bir tablo ortaya çıktı, hükümetin yaptığı açıklamalar doğru değil ama yabancı ülkelerin buradaki büyükelçiliklerinin terör dolayısıyla yaptıkları açıklamalar doğru. Bu ne anlama geliyor? Bu hükümetin işlevini bitirdiği anlamına geliyor. Verilen bilgilerin doğru olmadığı anlamına geliyor. Buradaki yabancı unsurların büyükelçiliklerin bizi bizden daha iyi tanıdıklarını terörü bizden daha iyi takip ettikleri anlamına geliyor. Neden diyoruz bunlar ülkeyi yönetemezler? Bu gerekçeyle” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin neden bu hale geldiği konusu üzerinde durmak istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye terörle mücadele edeceğim diye terör örgütleriyle masaya oturdu. En büyük hata daha başlangıçta yaptı. Gömleğin iliği daha en baştan yanlış iliklendi. Türkiye Cumhuriyeti bir terör örgütüyle eşit koşullarda masaya oturdu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti, anayasası olan bir devleti, Bakanlar Kurulu olan bir devleti, yargısı yürütmesi yasaması olan bir devleti nasıl bir terör örgütüyle aynı masada biraraya getirebilir. Bunun hesabını her vatandaşımızın sorması lazım. Masaya oturdular ama terör örgütünün güçlenmesine ortam hazırladılar. Silahları bırakın diye çağrı yaptılar. Onlar dediler ki, ‘hayır biz silahları bırakmayacağız.’ Masaya oturdular. Terör örgütünün elinde silah var, bizimkilerin elinde silah yok. Eşit koşullarda değiller. Silahı bırakmayacağım, masaya oturacağım bana hesabını vereceksin diyor. Güvenlik birimlerine dediler ki, ‘silah kullanmayacaksınız bunlara karşı.’ Valilere talimat verdiler. Neden diyoruz bu hükümet, AKP’nin yöneticileri terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor işte bunun için diyoruz. Daha geçen gün televizyonlara çıkmış diyor ki, ‘biz söyledik güvenlik güçlerine bunlara dokunmayın’ diye. Hukukun üstünlüğüne inanan bir devlet, yasadışı bir organı görüp ona ses çıkaramamazlık edemez. Ona müdahale etmesi lazım. Tutuklaması, yargının önüne çıkarması lazım. Tam tersine bunlara dokunmayın diye valilere talimat verildi” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İçişleri Bakanı Efkan Ala, ‘Ak Parti ile PKK görüşüyor’ diye açıklama yaptı. Devletin bir organı Türkiye Cumhuriyeti’nin bir organıdır bir siyasal parti. Hükümetteki bir organ. Şimdi ben sosyal medyadan bizim milletvekillerimizi linç eden, linç kampanyası başlatan o trollere seslenmek istiyorum. Siz de ahlak varsa, vicdan varsa, siz neden kalkıp da Efkan Ala’nın bu açıklamasını bütün kitlelere, bütün dünyaya, bütün Türkiye’ye yaymıyorsunuz. Hangi ahlaktan söz ediyorsunuz siz? Kazara bizden bir milletvekili veya herhangi bir ilçe başkanı deseydi ki, ‘biz ilçe olarak PKK ile görüşüyoruz.’ Emin olun Türkiye’de kıyamet kopardı. AKP’li bir bakan söylüyor. ‘Biz PKK ile görüşüyoruz’ diyor. Gayet açık, gayet net, gayet küstahça. Ses veren var mı, eleştiren var mı, Davutoğlu ne diyor? dut yemiş bülbül gibi mübarek. Bizi eleştireceğine çağırsana İçişleri Bakanını. Senin gücünün yetmediğini biliyorum. Ona kızamazsın zaten. Çünkü ağabeyin buna izin vermez. O nedenle sen vesayet altındasın. Pazarlıklarını yaptılar, oturup konuşuyoruz dediler. Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Sonra bir baktık, Kandil’den 5’er 6’şar kişilik gruplar geliyor ‘biz teslim oluyoruz’ diyorlar. Teslim oluyorlar sonra serbest bırakılıyorlar. Nereye gidiyor bunlar. O şehir yapılanması var ya, şehirleri silah deposuna döndürenler var ya işte bunlar. Peki koskoca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bunun farkına varmadı mı? Vardı biliyordu neden önlem almadı? Kendi vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir iktidarın kesinlikle gitmesi lazım. ”
Terör örgütünü besleyenler bunlar. Masayı kuranlar bunlar. Hükümet ne yapıyor? Terörle mücadelede… Gücü kime yeterse onu gidip hapse atıyor. Kime yetiyor? Akademisyenlere yetiyor. Bildiri yayımladılar. Katılmazsın, eleştirirsin. Bizim de katılmadığımız yönleri var. Bir akademisyeni bildiri imzaladı diye hapse mi atılır ya? Hangi çağda yaşıyoruz. Muzaffer Kaya, Esra Mungan, Kıvanç Ersoy… Hangi gerekçeyle? Terör örgütü propagandası. Bütün dünyaya bizi rezil ettiler. Bugün gazetelerde var. Dünyanın değişik yerlerinden çok sayıda akademisyen protesto ediyor.
Siyasal iktidarın sopası olan bir yargı varsa o ülkeden demokrasiden söz edemezsiniz. Yoktur o ülkede demokrasi… Öcalan'ın Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor. Kim bunu diyen, AKP milletvekili. Nerede bu savcılar, hakimler? PKK terör örgütü değildir diye açıklama yapan AKP milletvekili var. Nerede bu savcı, hakimler. Çünkü güçleri onlara yetmiyor. Çünkü onlar bir makamdan talimat alıyorlar. Onlar için hukuk yok. Bir makamdan talimat alıp gereğini yerine getirenler satılık insanlardır.
Yargı satılık insanların alanı değildir. Dürüst ve namuslu insanların alanıdır. Yargı tüm baskılara rağmen doğruların arkasında duran kişidir yargıç. AKP'ye çok yakın olan akademisyenler de var. Sebahattin Zaim Üniversitesi'nden bir rektör yardımcısı. Ülkeyi ayakta tutacaklar ilkokul bile okumamış cahil kesimdir. Türkiye'nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Gidişatı okuyamıyorlar, zihinleri bulanık. Lütfen, eğer bu adamı burada tutacaksanız üniversiteyi kapatın. Kimseyi okutmayın. Niye üniversite açtınız? Bu adam birilerine yalakalık yapsın diye mi oralara getirdiniz. Bu adamın bilgi çağından haberi yok. Nasıl okumuş, nasıl profesör olmuş. Hani gerizekalı desem adama hakaret etmiş olurum. Geri zekalılığın da bir düzeyi var. Sorun nasıl çözülür? Bir, Türkiye kurucu ayarlarına dönmek zorundadır. Ülkenin çıkarları ve barış eksenli bir politikaya dönmek zorundadır. Dış politikayı 180 derece değiştirmek zorundadır."
Kılıçdaroğlu, "AB ile mülteci anlaşması imzalandı. Büyük başarıların altına imza attıklarını söylediler. Türkiye bir mülteci bakımevidir ve bu sözleşmenin altına Davutoğlu imza attı. Türkiye, mülteciler açısından tampon bölge olmamalıydı" sözleriyle mülteci anlaşması konusuna değindi.
"Baktığımız kadar baktık zaten bu mültecilere, niye daha fazla bakacağız" diyen CHP lideri, "Gitmek istiyorlarsa gitsinler, onların sorunu. Çıkıp şu yürekliliği gösteremediler: kardeşim ne 6 milyar eurosu, ben vereyim o parayı siz bakın mültecilere" diye devam etti.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'ye gelen sayısı kadar AB’ye sığınmacı gidecekmiş. Bir insan yapılan en büyük saygısızlıktır. Doktorları, mühendisleri Avrupa'ya alacaklar. Diğerleri Türkiye'de kalacak. Çoluk çocuk gitmişler oraya, al bak." diye devam etti.
Kılıçdaroğlu, Avrupa'nın da tavrını eleştirerek, "Ne zaman mülteciler gitti ağlamaya başladın. Avrupa’nın nüfusu 500 milyon. Kişi başı gelir 27 bin dolar. Türkiye’nin 78 milyon. Biz size para verelim siz idare edin diyorlar. Bu, Türkiye’yi aşağılamaktır" ditye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hükümetin vizesiz Avrupa seyahati için yerine getirmesi gereken 72 şartın tamamına destek vereceklerini söyledi fakat hükümet bu şartları yerine getirmeyeceğini ifade etti:
"Adım gibi biliyorum ki getiremeyecekler. Getirdikleri zamazn demokrasi olması lazım. Diktayı arzu eden bir yönetim demokrasiden yana tavır mı alacak? Adına da Kayseri pazarlığı diyorlar. Bari Kayserilileri karıştırmayın bu işe."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin AB üyeliği tamamlaması gereken fasılları anımsatarak, "Müzakere dolayısıyla 5 başlık açacaklardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 'hayır' dedi, vetomu kaldırmıyorum dedi. Ayıp olmasın diye Fransa 33 numaralı başlıktaki blokajımı kaldırıyorum' dedi."
Kılıçdaroğlu, "Bu fasıl geçerse, kaçak sarayın maliyetini öğrenmiş olacağız. En azından bu işe yaradı" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Rıza Sarraf Amerika’da tutuklandı. Ben eminim çoğunun gözüne bu gece uyku girmeyecek. Yataklarında rahat uyuyamayacaklar. Bakın FBI bölge direktörü ne diyor, 'Bu suçlamaların gerçek ortaklara uyarı olduğunu' söylüyor. Deniz Feneri davasında da asıl failler Türkiye’de demişlerdi" dedi. CHP lideri, "Rıza orada konuşur, göreceksiniz. Biz de böylece dört bakanla ilgili gerçekleri öğreneceğiz" diye devam etti.
PARTİDEN İHRAÇ EDİLEN NAZLIAKA DA GRUP TOPLANTISINDA
Öte yandan, CHP’den YDK kararıyla ihraç edilen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın Grup Toplantısına katılması dikkat çekti. Nazlıaka, Kılıçdaroğlu salona girerken ayağa kalkarak alkışladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisin grup toplantısında konuştu. Brüksel'deki terör saldırılarını kınayan Kılıçdaroğlu, "Terör nereden ve kimden gelirse gelsin, nerede olursa olsun amasız, fakatsız, lakinsiz lanetleyeceğimiz bir olaydır" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Türkiye öyle bir konuma geldi ki bırakın terörü bitirmeyi canlı bomba olmanın eğitim alanına dönüştü" dedi.
Brüksel’de yaşanan terör saldırısına değinen Kılıçdaroğlu, “Terör nereden ve kimden gelirse gelsin, nerede olursa olsun amasız, fakatsız, lakinsiz lanetleyeceğimiz bir olaydır. Terör bir insanlık suçudur ve kim olursa olsun herkesin ortak tavır takınması gereken bir olaydır. Brüksel’de patlayan bombalar insanlığa karşı yapılmış bir suçtur. Bütün Belçika’ya, orada yaşayan bütün insanlara bizim yurttaşlarımız dahil hepsine geçmiş olsun dileklerimizi, ölenler için başsağlığı dileklerimizi CHP Grubundan kendilerine gönderiyoruz. Terör konusunda, terörün önlenmesi konusunda en net tavrı en ilkeli duruşu sergileyen tek parti vardır. O da CHP’dir.” diye konuştu.
“TÜRKİYE ÖYLE BİR KONUMA GELDİ Kİ BIRAKIN TERÖRÜ BİTİRMEYİ, CANLI BOMBA
OLMANIN EĞİTİM ALANINA DÖNÜŞTÜ”
Kısa bir terör tarihi sunacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“7 Haziran seçimlerinden sonra attıkları twitlerle ne dediler, ‘milleti kaosu seçti’ dediler. Evet millet kaosu seçti. Oysa bunlar düne kadar ne diyorlardı. ‘Milli irade, milli irade en güçlü iradedir, milli iradeye dokunamayız, milli iradeye saygı göstereceğiz.’ Milli irade kaosu seçti. Şehit cenazeleri gelince söz veriyoruz dediler. ‘1 Kasım’da bizi tek başına iktidara getirin şehit cenazeleri gelmeyecek’ dediler. En yetkili ağızlar söyledi bunu. Seçimler oldu. Yine aynı şekilde dediler. ‘Bizi tek başına iktidara getirin ekonomide istikrarı sağlayacağız’ dediler. Her ortamda bunu dile getirdiler. 1 Kasım’da tek başlarına iktidar oldular. Biz mili iradeye saygı duyduk, seçmenin iradesine de saygı duyduk. Madem seçtiler getirdiler o zaman millete verdiğiniz sözü tutun dedik. Neydi şehitler gelmeyecekti, terör bitecekti, ekonomide istikrar sağlanacaktı. Biz bunu istiyoruz. İstediğimiz farklı bir şey mi? Emin olun sokakta yürüyen vatandaşın da derdi bu. Terörü bitirin kardeşim. Size söz verenler verdikleri sözleri yerine getirmediler. Sizleri kandırdılar. Tehditle ve şantajla kandırdılar. Bütün vatandaşlarımın bu konuda çok duyarlı olması lazım. Türkiye öyle bir konuma geldi ki bırakın terörü bitirmeyi, canlı bomba olmanın eğitim alanına dönüştü Türkiye. Canlı bomba mı olmak istiyorsun git Türkiye’ye eğitimini al. Böyle bir tablo olabilir mi? Sorumlusu kim? Vatandaşıma şu soruyu açık ve net soruyorum, bütün bunların sorumlusu kim? Bu soruyu sormazsan yurttaş olarak görevini yapamazsın. Eğer sorumlusu diyorsan ki, ülkeyi yönetenlerdir o zaman bir daha düşüneceksin.”
“SEN BİR MAÇI BİLE YAPMAKTAN ACİZ, BİR MAÇA GİDENLERİN GÜVENLİĞİNİ BİLE SAĞLAMAKTAN ACİZSİN TURİST BURAYA NİYE GELSİN”
Fenerbahçe Galatasaray derbisinin iptal olmasıyla ilgili ise Kılıçdaroğlu, “İstanbul’da bombalar patladı. Fenerbahçe Galatasaray maçını iptal ettiler. Şimdi ne diyorlar vatandaşa ‘Efendim sokaklara çıkalım. Turist niye gelmiyor.’ Sen bir maçı bile yapmaktan aciz, bir maça gidenlerin güvenliğini bile sağlamaktan acizsin turist buraya niye gelsin. Üstelik seçilmiş bir yer. Aranarak girilen bir yer. Sen oranın dahi güvenliğini sağlayamıyorsun. Sen Türkiye’nin güvenliğini nasıl sağlayacaksın, bu millet sana nasıl güvenecek? Kendi vatandaşını korumaktan aciz olan bir hükümet ülkenin sorunlarını çözemez. Can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir hükümet kendi ülkesinin sorunlarını çözemez. Bu son olaylarda bir şeyi daha öğrendik. Türkiye’de yabancı ülkelerin büyükelçilikleri var. Bunların kendi vatandaşlarına yaptıkları uyarıların ne kadar doğru olduğunu öğrendik. Şöyle bir tablo ortaya çıktı, hükümetin yaptığı açıklamalar doğru değil ama yabancı ülkelerin buradaki büyükelçiliklerinin terör dolayısıyla yaptıkları açıklamalar doğru. Bu ne anlama geliyor? Bu hükümetin işlevini bitirdiği anlamına geliyor. Verilen bilgilerin doğru olmadığı anlamına geliyor. Buradaki yabancı unsurların büyükelçiliklerin bizi bizden daha iyi tanıdıklarını terörü bizden daha iyi takip ettikleri anlamına geliyor. Neden diyoruz bunlar ülkeyi yönetemezler? Bu gerekçeyle” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin neden bu hale geldiği konusu üzerinde durmak istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye terörle mücadele edeceğim diye terör örgütleriyle masaya oturdu. En büyük hata daha başlangıçta yaptı. Gömleğin iliği daha en baştan yanlış iliklendi. Türkiye Cumhuriyeti bir terör örgütüyle eşit koşullarda masaya oturdu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti, anayasası olan bir devleti, Bakanlar Kurulu olan bir devleti, yargısı yürütmesi yasaması olan bir devleti nasıl bir terör örgütüyle aynı masada biraraya getirebilir. Bunun hesabını her vatandaşımızın sorması lazım. Masaya oturdular ama terör örgütünün güçlenmesine ortam hazırladılar. Silahları bırakın diye çağrı yaptılar. Onlar dediler ki, ‘hayır biz silahları bırakmayacağız.’ Masaya oturdular. Terör örgütünün elinde silah var, bizimkilerin elinde silah yok. Eşit koşullarda değiller. Silahı bırakmayacağım, masaya oturacağım bana hesabını vereceksin diyor. Güvenlik birimlerine dediler ki, ‘silah kullanmayacaksınız bunlara karşı.’ Valilere talimat verdiler. Neden diyoruz bu hükümet, AKP’nin yöneticileri terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor işte bunun için diyoruz. Daha geçen gün televizyonlara çıkmış diyor ki, ‘biz söyledik güvenlik güçlerine bunlara dokunmayın’ diye. Hukukun üstünlüğüne inanan bir devlet, yasadışı bir organı görüp ona ses çıkaramamazlık edemez. Ona müdahale etmesi lazım. Tutuklaması, yargının önüne çıkarması lazım. Tam tersine bunlara dokunmayın diye valilere talimat verildi” ifadelerini kullandı.
“KENDİ VATANDAŞININ CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAMAYAN BİR İKTİDARIN KESİNLİKLE GİTMESİ LAZIM"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İçişleri Bakanı Efkan Ala, ‘Ak Parti ile PKK görüşüyor’ diye açıklama yaptı. Devletin bir organı Türkiye Cumhuriyeti’nin bir organıdır bir siyasal parti. Hükümetteki bir organ. Şimdi ben sosyal medyadan bizim milletvekillerimizi linç eden, linç kampanyası başlatan o trollere seslenmek istiyorum. Siz de ahlak varsa, vicdan varsa, siz neden kalkıp da Efkan Ala’nın bu açıklamasını bütün kitlelere, bütün dünyaya, bütün Türkiye’ye yaymıyorsunuz. Hangi ahlaktan söz ediyorsunuz siz? Kazara bizden bir milletvekili veya herhangi bir ilçe başkanı deseydi ki, ‘biz ilçe olarak PKK ile görüşüyoruz.’ Emin olun Türkiye’de kıyamet kopardı. AKP’li bir bakan söylüyor. ‘Biz PKK ile görüşüyoruz’ diyor. Gayet açık, gayet net, gayet küstahça. Ses veren var mı, eleştiren var mı, Davutoğlu ne diyor? dut yemiş bülbül gibi mübarek. Bizi eleştireceğine çağırsana İçişleri Bakanını. Senin gücünün yetmediğini biliyorum. Ona kızamazsın zaten. Çünkü ağabeyin buna izin vermez. O nedenle sen vesayet altındasın. Pazarlıklarını yaptılar, oturup konuşuyoruz dediler. Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Sonra bir baktık, Kandil’den 5’er 6’şar kişilik gruplar geliyor ‘biz teslim oluyoruz’ diyorlar. Teslim oluyorlar sonra serbest bırakılıyorlar. Nereye gidiyor bunlar. O şehir yapılanması var ya, şehirleri silah deposuna döndürenler var ya işte bunlar. Peki koskoca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bunun farkına varmadı mı? Vardı biliyordu neden önlem almadı? Kendi vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir iktidarın kesinlikle gitmesi lazım. ”
Terör örgütünü besleyenler bunlar. Masayı kuranlar bunlar. Hükümet ne yapıyor? Terörle mücadelede… Gücü kime yeterse onu gidip hapse atıyor. Kime yetiyor? Akademisyenlere yetiyor. Bildiri yayımladılar. Katılmazsın, eleştirirsin. Bizim de katılmadığımız yönleri var. Bir akademisyeni bildiri imzaladı diye hapse mi atılır ya? Hangi çağda yaşıyoruz. Muzaffer Kaya, Esra Mungan, Kıvanç Ersoy… Hangi gerekçeyle? Terör örgütü propagandası. Bütün dünyaya bizi rezil ettiler. Bugün gazetelerde var. Dünyanın değişik yerlerinden çok sayıda akademisyen protesto ediyor.
Siyasal iktidarın sopası olan bir yargı varsa o ülkeden demokrasiden söz edemezsiniz. Yoktur o ülkede demokrasi… Öcalan'ın Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor. Kim bunu diyen, AKP milletvekili. Nerede bu savcılar, hakimler? PKK terör örgütü değildir diye açıklama yapan AKP milletvekili var. Nerede bu savcı, hakimler. Çünkü güçleri onlara yetmiyor. Çünkü onlar bir makamdan talimat alıyorlar. Onlar için hukuk yok. Bir makamdan talimat alıp gereğini yerine getirenler satılık insanlardır.
"GERİZEKALI DESEM HAKARET ETMİŞ OLURUM"
Yargı satılık insanların alanı değildir. Dürüst ve namuslu insanların alanıdır. Yargı tüm baskılara rağmen doğruların arkasında duran kişidir yargıç. AKP'ye çok yakın olan akademisyenler de var. Sebahattin Zaim Üniversitesi'nden bir rektör yardımcısı. Ülkeyi ayakta tutacaklar ilkokul bile okumamış cahil kesimdir. Türkiye'nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Gidişatı okuyamıyorlar, zihinleri bulanık. Lütfen, eğer bu adamı burada tutacaksanız üniversiteyi kapatın. Kimseyi okutmayın. Niye üniversite açtınız? Bu adam birilerine yalakalık yapsın diye mi oralara getirdiniz. Bu adamın bilgi çağından haberi yok. Nasıl okumuş, nasıl profesör olmuş. Hani gerizekalı desem adama hakaret etmiş olurum. Geri zekalılığın da bir düzeyi var. Sorun nasıl çözülür? Bir, Türkiye kurucu ayarlarına dönmek zorundadır. Ülkenin çıkarları ve barış eksenli bir politikaya dönmek zorundadır. Dış politikayı 180 derece değiştirmek zorundadır."
Kılıçdaroğlu, "AB ile mülteci anlaşması imzalandı. Büyük başarıların altına imza attıklarını söylediler. Türkiye bir mülteci bakımevidir ve bu sözleşmenin altına Davutoğlu imza attı. Türkiye, mülteciler açısından tampon bölge olmamalıydı" sözleriyle mülteci anlaşması konusuna değindi.
"Baktığımız kadar baktık zaten bu mültecilere, niye daha fazla bakacağız" diyen CHP lideri, "Gitmek istiyorlarsa gitsinler, onların sorunu. Çıkıp şu yürekliliği gösteremediler: kardeşim ne 6 milyar eurosu, ben vereyim o parayı siz bakın mültecilere" diye devam etti.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'ye gelen sayısı kadar AB’ye sığınmacı gidecekmiş. Bir insan yapılan en büyük saygısızlıktır. Doktorları, mühendisleri Avrupa'ya alacaklar. Diğerleri Türkiye'de kalacak. Çoluk çocuk gitmişler oraya, al bak." diye devam etti.
Kılıçdaroğlu, Avrupa'nın da tavrını eleştirerek, "Ne zaman mülteciler gitti ağlamaya başladın. Avrupa’nın nüfusu 500 milyon. Kişi başı gelir 27 bin dolar. Türkiye’nin 78 milyon. Biz size para verelim siz idare edin diyorlar. Bu, Türkiye’yi aşağılamaktır" ditye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hükümetin vizesiz Avrupa seyahati için yerine getirmesi gereken 72 şartın tamamına destek vereceklerini söyledi fakat hükümet bu şartları yerine getirmeyeceğini ifade etti:
"Adım gibi biliyorum ki getiremeyecekler. Getirdikleri zamazn demokrasi olması lazım. Diktayı arzu eden bir yönetim demokrasiden yana tavır mı alacak? Adına da Kayseri pazarlığı diyorlar. Bari Kayserilileri karıştırmayın bu işe."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin AB üyeliği tamamlaması gereken fasılları anımsatarak, "Müzakere dolayısıyla 5 başlık açacaklardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 'hayır' dedi, vetomu kaldırmıyorum dedi. Ayıp olmasın diye Fransa 33 numaralı başlıktaki blokajımı kaldırıyorum' dedi."
Kılıçdaroğlu, "Bu fasıl geçerse, kaçak sarayın maliyetini öğrenmiş olacağız. En azından bu işe yaradı" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Rıza Sarraf Amerika’da tutuklandı. Ben eminim çoğunun gözüne bu gece uyku girmeyecek. Yataklarında rahat uyuyamayacaklar. Bakın FBI bölge direktörü ne diyor, 'Bu suçlamaların gerçek ortaklara uyarı olduğunu' söylüyor. Deniz Feneri davasında da asıl failler Türkiye’de demişlerdi" dedi. CHP lideri, "Rıza orada konuşur, göreceksiniz. Biz de böylece dört bakanla ilgili gerçekleri öğreneceğiz" diye devam etti.
PARTİDEN İHRAÇ EDİLEN NAZLIAKA DA GRUP TOPLANTISINDA
Öte yandan, CHP’den YDK kararıyla ihraç edilen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın Grup Toplantısına katılması dikkat çekti. Nazlıaka, Kılıçdaroğlu salona girerken ayağa kalkarak alkışladı.
YORUM YAZIN