CIA İşkence Raporu: İşkenceler Detaylandırıldı, Gizli Hapishaneler Resmileşti
Aydoğan Vatandaş-Sezai Kalaycı/cha
ABD Senatosu’nun beş yıldan fazla süren çalışmasıyla hazırlanan ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA) 11 Eylül saldırıları sonrasında, terör şüphelilerine karşı uyguladığı işkence yöntemlerini gözler önüne seren rapor kamuoyu ile paylaşıldı.
Uzun süredir açıklanıp açıklanmaması konusunda tartışmalara neden olan CIA’in işkence raporu bugün nihayet kamuoyu ile paylaşıldı. Beyaz Saray raporun üzerinde aylar süren çalışmalarından sonra nihayet açıklanmasına izin verdi. Toplamda 6 bin 300 sayfa olan raporun yaklaşık 600 sayfalık özeti yayınlandı. Yayınlanan raporda, bugüne kadar politikacıların CIA’in sorgulama yöntemleri ile ilgili dile getirdikleri işkencelerin daha ötesinde uygulamalara gidildiği görüldü.
Raporun açıklanması, ABD tarihinin en karanlık dönemlerinden birisi olarak nitelenen 11 Eylül saldırılarından sonra devletin izlediği politikalarla ülkenin yüzleşmesi olarak yorumlanıyor. CIA raporu, eski başkan George W. Bush döneminde hem uluslararası insan haklarının hem de ABD’nin kendi ilkelerinin ihlal edildiği belgeledi. Siyasilerin ‘geliştirilmiş sorgulama teknikleri’ diye yıllarca nitelediği işkencelerin nedenleri arasında CIA personelinin sistematik ve bireysel başarısızlıkları ile ihtiraslarını şüpheliler üzerinde nasıl tatmin ettiklerini gözler önüne koydu.
Raporda, su ile boğulma hissi veren "waterboarding" işkence yöntemi başta olmak üzere CIA’in denizaşırı gizli hapishanelerinde birçok işkence yöntemi uyguladığı görüldü. Bununla birlikte rapor, CIA bugüne kadar ‘ileri sorgulama teknikleri’nin sadece çok az sayıda teröre bulaşmış zanlılar üzerinde uyguladığı savunmasını da çürütmüş oldu. CIA, 100’den az terör tutukluları ile şüpheliler üzerinde "waterboarding" yönetiminin uygulandığını savunuyordu. Ancak Senato müfettişlerinin ortaya koyduğu belgelere göre su ile boğulma hissi veren işkenceye 119 mahkumun maruz bırakıldığı ve bunların da 26’sının yasadışı yöntemlerle tutulduğu ortaya çıktı. Raporda ayrıca, CIA’in yalnızca su ile boğulma değil cinsel tehdit, dayak, uykusuz bırakma, soğuk ve karanlık hücrelerde alıkoyma gibi birçok farklı işkence yöntemine de başvurduğu görüldü.
İŞKENCE İLE MAHKUM ÖLDÜRÜLMÜŞ
Raporda dikkat çeken bir diğer ayrıntı da, 2002 yılının Kasım ayında gizli bir CIA hapishanesinde beton zemin üzerine zincirlenmiş, kısmen çıplak bir tutuklunun soğukta bırakılarak ölümüne yol açılması.
CIA'in, hiçbir tıbbi destek almadan başları üzerinde elleri zincirlenmiş bazı mahkumları, 180 saatten fazla uykusuz bırakma, ‘anal yolla besleme veya anal yolla sıvı verme’ gibi çeşitli işkence yöntemlerine başvurduğu da raporda ifade edildi.
Rapor, CIA’in gizli hapishaneleri olduğu iddialarını resmileştirdi. Ancak yerleri konusunda açık bir bilgi verilmediği görüldü. CIA'in bu zindanlarındaki izole edilmiş hücrelerde, tamamen karanlıkta tutulan mahkumlara aşırı gürültülü müzik dinleterek yalnızca ihtiyaçlarını gidermeleri için kova verdiği yazıldı. El-Kaide üyesi olmakla itham edilen Abu Zubaydah isimli mahkuma CIA'in, 83 defa "waterboarding" işkence yöntemini kullandığı, bir ara zanlının hayat belirtilerini yitirdiği ancak daha sonra ilk yardımla tekrar yaşama döndürüldüğü de yazıldı.
Raporda mahkumlara yönelik işkence yöntemlerinin de bir bir kaleme aldığı görüldü. Raporda bulunan şu ifadeler ise dikkat çekti: "Siyasilerin dile getirdiğinden daha vahşice uygulamaların olduğu açık... Başlarına siyah çuval geçirilen ve çırılçıplak soyulan mahkumlar hapishane koridorlarında sürükleniyordu. Tamamen karanlık odalarda zincirlenerek alıkonuluyordu. Uyumalarına izin verilmiyor, kimi zaman ise çıplak halde dövülüyordu."
Rapor gerek ABD eski Başkanı Bush, Başkan Yardımcısı Cheney ve gerekse eski CIA yöneticilerinin geçmişte iddia ettikleri gibi söz konusu sorgu tekniklerinin, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in 2011 Mayıs ayında Pakistan’da yakalanmasında hayati bir rol oynamadığını da gözler önüne serdi.
Rapor ayrıca bizzat CIA’nin kayıtlarına dayanarak gerçekleştirilen 20 olay incelemesinde, en aşırı sorgu tekniklerinin bile terörizmin engellenmesi ve teröristlerin yakalanmasında hiç bir rol oynamadığı iddiasında.
CIA GÖREVLİLERİ DE İŞKENCELERE DAYANAMADI
Söz konusu raporun alıntılandığı Ağustos 2002’deki resmi yazışmalarda, CIA görevlilerinin belirtilen yöntemlerin hukukiliğini ve işlevselliğini sorgulamaya başladıkları yer alıyor.
Raporda aynı zamanda 11 Eylül’ün planlayıcılarından biri olduğu iddia edilen Abu Zubaydah’dan istihbaratın, 17 gün süren aşırı işkence tekniklerinin ardından bilincini kaybetmesiyle elde edildiği; CIA’nin bu bilgileri hangi yöntemlerle elde ettiğini rapor etmediği; ancak Senato’nun CIA’in kullandığı bu yöntemleri sağlık personelinin e-mail yazışmalarından elde ettiği belirtildi.
Bazı CIA görevlilerinin ise kurumun Tayland’da bulunan tesislerinde, Abu Zubaydah’a, yüzüne su dökerek yaptıkları işkence sonucu gözyaşlarını tutamadıkları ve nutuklarının tutulduğunu; işkenceli sorguların devam etmesi durumunda başka bir birime transfer edilmek istediklerini belirtmelerine yanıt olarak, dönemin CIA Kontrterör Dairesi Başkanı Jose A. Rodriguez’in söz konusu tekniklerin hukukiliğinin tartışılmasına sert bir dille karşı çıktığı kaydedildi.
HAKSIZ TUTUKLAMALAR
Raporda CIA’nin elindeki tutuklu sayısı konusunda da gerçekleri gizlediği iddia edildi. CIA’nin elinde en az 119 tutuklunun bulunduğu ortaya çıkarken, CIA yetkililerinin bu sayıyı 100 olarak sunduğu belirtildi. En az 6 tutuklunun tutuklanma kriterlerini taşımadığı belirtilirken, CIA yöneticilerinin zaman zaman söz konusu tutukluların nerede tutulduklarını bilmedikleri de ortaya çıktı.
Raporda, eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin, tutukluların bulunduğu bir ülke yüzünden diplomatik sorun yaşadığı bilgileri de yer aldı.
Bu arada rapor CIA’in terörist oldukları şüphesiyle, iki haber kaynağını da yanlışlıkla tutuklayıp, 24 saat süreyle ayakta tutmak suretiyle işkence ettiğini de ortaya çıkardı.
CIA Direktörü John Brennan, kurumun bazı hatalarının olduğunu kabul etmekle birlikte Senato komitesinin eleştirilerine karşı çıktı. CIA’in toplamış olduğu bilgileri, tutukları sorgulamasıyla elde ettiğini belirten Brennan, "Bugün düşman hem stratejik hem de taktik olarak verilen bu bilgiler sayesinde avantaj etmiş durumda." diyerek raporun kamuoyu ile paylaşılmasını eleştirdi.
HRW RAPORUN AÇIKLANMASINDAN MEMNUN
Raporda CIA’in kendisine tanınan yasal sınırı ihlal etmesine, hem Amerikan Sivil Haklar Birliği hem de İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tepki gösterdi. Amerikan Sivil Haklar Birliği, Obama yönetiminin raporla kabul etmiş olduğu işkence için açıkça özür dilemesini ve "Amerikan hükümeti asla bir daha işkence yapmayacak." şeklinde açıklamada bulunmasını istedi.
HRW adına bir açıklama yapan bu kurumun Başkanı Kenneth Roth, raporun hala açıklanmayan birçok gizli bölümlerinin olduğunu dile getirerek, "Senato’nun raporu, CIA’in işkence yapmadığı inkarını ilelebet boşa çıkardı ve ortaya çıkanlar ise işlenen suçun asla haklı çıkmayacağını gösterdi." dedi.
İŞKENCELER MANTIK SINIRININ ÇOK ÖTESİNDE
Konu ile ilgili Cihan’a açıklamalarda bulunan Washington merkezli düşünce kuruluşu Council for the National Interest’in (CNI) başkanlığını yürüten Philip Giraldi, CIA için “İşkenceyi herhangi bir kimsenin mantıklı ya da orantılı kabul edebileceği sınırın çok ötesine taşımışlar.” ifadelerini kullandı. Raporun CIA açısından oldukça yıkıcı etkileri olacağını belirten Giraldi, ancak CIA’nin diğer dost istihbarat örgütleriyle ilişkilerine zarar vereceği ifadelerine katılmadığını söyledi. CNI başkanı, “İstihbarat örgütleri birbirlerini sevdiklerinden ötürü değil; birbirlerine ihtiyaç duyduklarından dolayı işbirliği yaparlar.” dedi.
Raporun “beklenenden çok daha açık” ve bu yüzden “CIA açısından oldukça zarar verici” olduğu değerlendirmesinde bulunan Giraldi, “CIA ise söz konusu tekniklerin işe yaradığını belirterek kendini savunmaya çalışıyor ki bu kesinlikle doğru değil. John Yoo ve Jay Bybee tarafından dillendirilen yasal kılıfın sağlam olmadığını, rapordaki alt metinde CIA’nin Kongre’ye ve hatta kendisine oldukça dostça davranan Bush yönetimine de yalan söylediğinin belirtilmesinden anlıyorum." diye konuştu.
CIA UZUN ZAMANDIR HÜKÜMET KONTROLÜ DIŞINDA
Ortadoğu uzmanı ve araştırmacı yazar Joe Lauria ise işkence raporu konusunda yaptığı değerlendirmede, CIA’nin uzun zamandır ABD yönetimlerinin kontrolünün dışında hareket ettiğinin bilindiğini söyledi. Lauria ,“CIA, 1963 yılında Harry Truman’ın Washington Post için kaleme aldığı ‘İstihbaratta CIA’nin rolünü sınırlayın’ başlıklı makalesinde yazdığı gibi çoktan kontrol dışına çıktı. Truman biliyordu. Örgütü o kurmuştu.’ diye konuştu.
Sözlerine devam eden Lauria, “Bundan sadece bir ay önce New York Times Gazetesi, Kennedy yönetiminin Vietnam’da CIA üzerindeki kontrolünü nasıl kaybettiğini ortaya çıkardı. Uzun zamandır CIA’nin dehşet verici, yasal olmayan işkence metotlarını kullandığını ve bu konuda yalan söylediğini biliyoruz. Ve bugün iki askeri psikoloğun işkence teknikleri pazarlayarak milyonlarca dolar kazandığını öğreniyoruz. Soru, bundan sonra ne yapılacağıdır.” dedi.
Ortadoğu ve terör örgütleriyle ilgili kitaplarıyla tanınan Joyce Davis ise “Amerika Birleşik Devletleri’nin tutuklulara işkence gibi çirkin bir şeyi uyguladığını öğrenmek çok acı. Ancak bu tür davranışları sonlandırmak adına gerçeğin açık bir şekilde ifade edilmesi ferahlatıcı. Raporun işkencenin güvenilir istihbarat sağlamadığını tasdik etmesi de şaşırtıcı değil. Eskiler şöyle der: ‘Bal ile yakalayacağın arı sayısı sirkeyle yakalayacağından fazladır.’” ifadelerini kullandı.
BUSH 11 EYLÜL SALDIRILARINDAN SONRA CIA’e İNFAZ YETKİSİ VERMİŞTİ
Rapor, 11 Eylül terör saldırılarından sonra dönemin ABD başkanı George W. Bush’un CIA, "Yargısız infaz, gözaltı ve sorgulama" yetkisi verdiğini de dile getirdi. Raporda ayrıca, Bush'un görev süresi dolmadan önce CIA’e verdiği geniş yetkilerin birçoğunu geri aldığı ve Başkan Obama’nın yemin ederek göreve gelmesinden hemen sonra 2009 yılında ‘ileri sorgulama tekniğini’ eleştirdiği ve bu işkence yöntemini yasakladığı yazıldı.
YORUM YAZIN