Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (29 Ağustos 2014)


İngiltere Basını
Economist dergisi, Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığını değerlendirdiği yazısında "Yeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisine sadık bir başbakan seçti" diyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Geçiş, kusursuz oldu. Erdoğan 10 Ağustos'ta oyların yüzde 52'sini alarak halkoyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. 27 Ağustos'ta AKP liderliğinden ayrıldı, yerine Davutoğlu seçildi. Erdoğan partililere veda konuşmasında yeni Türkiye vizyonunu ortaya koydu. Çoğu bilinen unsurlar: AKP'nin inkâr edilemeyecek başarıları ve Erdoğan'ın Türkiye'ye daha fazla refah, dindarlık ve küresel nüfuz getirecek 'yeni bir dönem' planları."

'Yeni dönem'
"Cumhurbaşkanlığı hâlihazırda daha çok törensel bir makam olsa da Erdoğan'ın hedefi, gelecek yaz yapılacak seçimlerden sonra tam icra yetkisine sahip olmak. Bu ancak AKP'nin parlamentoda anayasayı yeniden yazmak için yeterli sandalye kazanabilmesiyle mümkün olacak. (üçte iki - ya da sonrasında referandumla beşte üç çoğunluk.)

"Erdoğan şimdiye kadar kutuplaştırıcı olsa da başarılı oldu. (Seçmenlerin yarısı Sünni mezhepçiliği nedeniyle ondan haz etmiyor.) AKP'nin tek başına iktidar geldiği 2002'den bu yana dokuz seçim zaferi kazandı. Konuşmayı seven Davutoğlu'nu seçmesi tartışmalı görülebilir. Akademisyenlikten diplomatlığa geçen Davutoğlu, "komşularla sıfır sorun" politikasının çökmesi nedeniyle eleştiriliyor. Ve Haziran'da Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nda IŞİD tarafından rehin alınan 49 kişi hâlâ serbest bırakılmadı."

"Batılı ülkelerin, Türkiye'nin 'cihatçı otoyolu' üzerinden Suriye'ye radikal militan akınından duyduğu rahatsızlık artıyor. Türkiye bunu reddediyor. Ancak (gazeteci) Firdevs Robinson Türkiye'nin bu konuda daha fazla incelemeye tabii olacağını tahmin ediyor. Behlül Özkan, politikalarını incelediği Davutoğlu'nun kendisini "yanılmaz, tarihi şekillendiren biri gibi gördüğünü" ancak Orta Doğu'dan Balkanlara Türk nüfuzu altındaki bir Sünni egemenlik alanı yaratma hayallerinin boşa çıktığını söylüyor."

'Rahat birliktelik'
"Davutoğlu'nun İslami geçmişi ve Erdoğan'a sadakati, rahat bir birlikteliğe işaret ediyor. Erdoğan'ın en güvendiği kurmayı, MİT Başkanı Hakan Fidan'la iyi geçiniyor. Erdoğan'ın Gülen hareketiyle mücadelesini sürdüreceğini söylüyor. Seküler ana muhalefet partisi, darmadağın. Türkiye'nin stratejik önemi nedeniyle Batılı hükümetler Erdoğan'la çalışmaya devam edecekler."

"En büyük baş ağrısı ekonomi olabilir. AKP'nin göz alıcı yükselişini destekleyen güçlü ekonomik büyüme keskin bir şekilde yavaşladı. Ekonomi yönetiminin saygın sorumlusu Ali Babacan Davutoğlu'nun kabinesinde kalmayı kabul etti ama Haziran'a kadar. O olmazsa, Erdoğan Merkez Bankası'na daha fazla baskı yapabilir. Ve ikinci Boğaz (Kanal İstanbul) gibi dev projelerde ısrar ederse Türkiye daha fazla mali zorluğa düşebilir."

"Erdoğan'ın bir zayıf noktası da Kürtler. PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan'la yürütülen görüşmeler çok yavaş ilerliyor. Öcalan'ın komutanlarının huzursuzlanıyor. Fakat Erdoğan darbe girişimleri dahil büyük zorluklarla atlattı. Ve hâlâ bir rakibi çıkmadı."

'Rus birlikleri Ukrayna topraklarında'
İngiliz gazetelerinin hemen tümünde NATO'nun Rus birliklerinin Ukrayna topraklarına girdiği açıklaması baş sayfalarda yer buluyor. Tümes'a göre Kiev hükümeti, "Rus işgalinden" söz ederken NATO en az bin Rus askerinin ayrılıkçıların saflarında çarpıştığını savundu.

Gazete, "Kremlin destekli birlikler ve Rus ağır teçhizatı son birkaç gün içinde savaşın gidişatını değiştirmiş görünüyor. Ukrayna ordusu Temmuz başından bu yana ilk kez savunma konumuna geçti" diyor. Gazete, NATO'nun Ukrayna topraklarındaki Rus askerleri ve askeri teçhizatı gösteren uydu görüntüleri yayımladığına dikkat çekiyor.

Daily Telegraph, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın Rusya'yı Ukrayna'da "kışkırtıcı, kabul edilemez ve hukuk dışı" bir işgale girişmekle suçladığını ve Rusya Fedarasyonu Başkanı Vladimir Putin'i bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı konusunda uyardığını aktarıyor.

Gazeteye göre Almanya Başbakanı Angela Merkel de, yarın Brüksel'de yapılacak Avrupa Birliği liderler zirvesinde Moskova'ya yeni yaptırımlar uygulanabileceğini söyledi.

Almanya Basını
Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak göreve başlaması ve tırmanan Ukrayna krizinde Putin’in rolü basında geniş yer buluyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmesini değerlendiren Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Erdoğan’a bazı uyarılarda bulunuyor:
“Erdoğan, demokratik parlamenter sistemden, kendine daha çok güç sağlayacak başkanlık sistemine geçemediği sürece tehlike altında olacak. Bizzat Erdoğan tarafından AKP’nin başına getirilen yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partiyi bir bütün halinde tutup seçimler kazanabilmesi konusunda büyük kuşkular var. Aralarında çok popüler bir isim olan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bulunduğu Erdoğan tarafından dışlanan isimler yeni bir parti kurabilirler. İşte o zaman AKP’nin iktidarı kırılabilir, hem de artık hareketin öncüsü Erdoğan’dan yoksun kalmışken. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkisi dışında günlük siyasete burnunu sokması da gerilimler yaratmaya devam edecektir.”

Aynı konu Saarbrücker Zeitung gazetesinde de kapsamlı bir şekilde işleniyor. Yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yeni Başbakan Davutoğlu’nun ‚Yeni Türkiye‘yi inşa etmek istediklerini belirten gazetenin yorumu şöyle devam ediyor;
“Bu yeni Türkiye’nin, Batı’nın kendisine söz söylemesine izin vermeyen, bölgesinde öncü rol üstlenecek bir kuvvet haline gelen, ekonomisi güçlü, modern Müslüman bir devlet olması hedefleniyor. Ancak Erdoğan Sistemi’nin önemli zayıf noktaları var. Örneğin kendine yönelik eleştiriye tamamen kapalı. Geçtiğimiz yıl yaşanan Gezi olaylarından bu yana hükümet her sorunu ve engeli sözde komplo teorilerine bağlıyor, hem de bazen Batılı müttefiklerini suçlayarak. Bu durumun Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında da böyle kalacağı beklenebilir. Batı ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha uyumlu olmayacağı açık.“

Die Welt gazetesi ise Ukrayna krizini değerlendiren bir yoruma yer veriyor; “İstediğiniz gibi evirip çevirebilirsiniz. Sihirli jeopolitik söylemlerde bulunabilir ya da üstün retorik yeteneğiniz ile cümlelere takla attırarak Kiev yönetimi ile Batı‘nın Doğu Ukrayna’da yaşananlarda sorumlulukları bulunduğunu ifade edebilirsiniz. Ancak ne beyin jimnastiği ne de laf hokkabazlığı orada yaşananları gizleyemez. Dünya bir Rus işgali ile karşı karşıya. Şimdilik sessiz ve dolaylı yoldan oluyor bu. Adını ne koyarsanız koyun, Rusya’nın bir savaş yürüttüğü gerçeği değişmez. Putin, Kırım’ın ilhakının ardından ikinci kez sapına kadar Makyavelist bir politikacı olduğunu gösteriyor. Bir yandan askerlerini cepheye sürerken diğer yandan sahte endişe mimikleri ile konferans salonlarında barış üzerine nutuk çekiyor. Bu gerçeğin kurbanları ise Ukraynalılar ve Batı, olan biteni sadece seyrediyor.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna krizindeki rolü Frankfurter Rundschau gazetesi tarafından da analiz edliyor. İşte gazetenin yorumu:
“Putin henüz geçtiğimiz salı günü Ukraynalı mevkidaşı Petro Poroşenko’ya, Ukrayna krizini bitirmek için Rusya yanlısı ayrılıkçılarla görüşeceğini söylemişti. Sanki tüm yaşananlar, diğer komşu ülkeler tarafından olduğu gibi Rusya açısından da bir an önce bitmesinin beklendiği bir iç savaşmış ve kendinin bunda hiç payı yokmuş gibi… Rusya en başından beri ayrılıkçıları destekledi. Ancak tarafsız gözlemcilerin Ukrayna topraklarında giderek artan oranda Rus birlikleri gördüklerini bildirmesinden bu yana, artık Moskova’nın savaşa dâhil olmadığı yönündeki açıklamaları birer maskaralıktır. Aynı Kırım’ın ilhakında olduğu gibi, Rusya’nın uluslararası hukuka bağlı kaldığına dair beyanların maskesi düşmüştür. Bu duruma Batı bir reaksiyon göstermek zorundadır.”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.