'Soma'da Yaşamını Yitiren Ama Sigorta Prim Borcu Olan Madencilerin Yakınlarına Ölüm Aylığı Bağlanmadı'
KESK'e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES), Soma raporunu açıkladı.
İlk etapta Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından hayatını kaybeden maden işçilerinin ailelerine maaş bağlamak üzere görevlendirilen SGK çalışanlarıyla görüştüğünü kaydeden BES, "Yapılan görüşmede Ankara, İzmir, Zonguldak, Aydın, Muğla, Manisa ve Uşak illerinden yaklaşık 25 SGK çalışanının maaş bağlama işiyle ilgili olarak Manisa'da bulunduğu ve 29 Mayıs itibariyle resmi kayıtlara göre hayatını kaybeden 301 işçinin tamamına ölüm geliri bağlandığı, 900 gün prim gün sayısını doldurmayan az sayıda işçi yakını ile geçmişe dönük SGK ve Bağ-Kur prim borcu olan 15 civarında işçi yakınına ölüm aylığı bağlanmadığı; hem ölüm geliri hem de ölüm aylığı almaya hak kazanan işçi yakınlarına yaklaşık bin 300 TL maaş bağlandığı ifade edildi" dedi.
İşçilerin mezarlarını da ziyaret eden BES, "Soma'da işçi katliamıyla ilgili hemen herkesin kanaati işçi ölümlerinin kaza değil katliam olduğu doğrultusunda. Katliamın madenlerin özelleştirilmesinin ve fiili olarak uygulanan Dayıbaşı (bir çeşit taşeron) sisteminin sonucu olduğu herkesin dilinde. Dolayısıyla asıl suçlu devlet ve hükümet" diye belirtti.
'DAYIBAŞI İLE TAŞERON UYGULANDI'Taşeron sisteminin "dayıbaşı" denilen sistem ile katmerli bir şekilde uygulandığına dikkat çekilen raporda, şöyle denildi:
"Aslında kadrolu olarak çalışan dayıbaşı aldığı normal maaşın dışında hem sorumluluğu altındaki işçi başına ücret almakta, hem de fazla üretim üzerinden prim almaktadır. Bunun için de sorumlu olduğu işçilerin fazla üretim yapması için sürekli fazla çalışmaya zorlamaktadır. Normal işçiler çok düşük ücret ve güvenliksiz koşullarda çalışırken dayıbaşı olan işçiler muazzam paralar kazanmakta, kazandığı paralar ise zarf içerisinde gayri resmi olarak kendilerine verilmektedir. Soma A.Ş’ye bağlı çalışan bazı işçilerin ciddi mal varlıklarının olduğu tespit edilmiş durumda."
Katliam için "bağıra bağıra gelmiş" diyen BES, "Madende çökmeye karşı çelik konstrüksiyon kullanılması gerekirken tavanlarda ahşap malzeme kullanılmış. Son günlerde artan metan gazı oranının yüksekliği işçiler tarafından bilinmesine ve ifade edilmesine rağmen hiçbir adım atılmamış. Yine ocaktaki ısı oldukça artmış. İşçiler bolca su tüketmeye başlamış. Öyle ki işçiler çalışırken terden çizmelerinin içi su doluyormuş. Maden işçileri köle gibi çalıştırılırken hiçbir güvenlik önlemi alınmamış olması da katliama ortam hazırladığı tespitleri yapılıyor" diye belirtti.
'EĞİTİM KAĞIT ÜZERİNDE'BES, işçilere verilen eğitimin de tamamen kağıt üzerinde olduğunu belirtti, "İşçiler Celal Bayar Üniversitesi'nde aldıkları iki günlük eğitimin ardından işbaşı yaptırılıyor. Verilen eğitim o kadar yetersiz ki gaz maskesi takamadan hayatını kaybeden işçiler tespit edilmiş durumda" dedi.
Sendikanın da katliama ortak olduğu eleştirisinde bulunan BES, raporunda şunları kaydetti:
"Katliam sonrasında işçilerin bir kısmı madenlerde çalışmama eğilimi taşıyor. Diğer kısmı ise iş güvenliği önlemleri alındığı takdirde çalışacağını ifade ediyor. DİSK'e bağlı Dev Maden-Sen yetkilileri ve Soma maden katliamından sağ kurtulan işçilerle Dev Maden-Sen Soma Temsilciliği'nde yapmış olduğumuz görüşmede işçilerden gelen talep üzerine örgütlenme çalışmalarını başlattıklarını, yaklaşık 2 bin işçinin üye olduğunu beyan ettiler. İşçiler çalışma koşullarının artık değişmesi gerektiği düşüncesiyle 'kendilerini satmayacak bir sendika' arayışı içindeler. Ancak AKP'li, MHP'li, Alevi ve Çepni diye farklı gruplara bölünmüş olması ve farklı eğilimler taşıyor olması ortak hareketin önündeki en önemli engel olarak duruyor.
İş kolumuzdaki kurumlar işçi katliamı sonrasında işçi yakınlarının işlemleri konusunda doğrudan muhatap konumunda. Otopsi ve veraset ilamı konusunda yargı çalışanları, veraset ve intikal vergisi konusunda maliye çalışanları, maaş bağlama konusunda ise SGK çalışanları çoğu zaman gönüllülük temelinde katkı sunmaya çalışmış. Soma'da yakınlarını kaybeden büro emekçilerine yaptığımız başsağlığı ziyaretlerinde işçi yakınlarıyla doğrudan muhatap olan büro emekçilerinin de yaşananlardan olumsuz etkilendiği görüldü. Ziyaretimizde bazı çalışanlar psikolojik yardıma ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştir. Son 17 bin işçinin bulunduğu bir ilçede İş Mahkemesi'nin bulunmayışı da yargı çalışanlarının ortaya koyduğu önemli bir detaydı."
(etha)
YORUM YAZIN