İhsan Eliaçık: "Türkiye’de 81 İl Varsa 81’i de Demokratik Özerk Olmalıdır"
Demokratik İslam Kongresi, Abdullah Öcalan’ın mesajının okunmasının ardından, yazar İhsan Eliaçık ve Ayhan Bilgen’in konuşmacı olduğu “Demokratik İslam” adlı açılış oturumuyla devam etti.
İlk olarak söz alan Eliaçık, “demokrasi ve İslam” ilişkisini değerlendirirken, dinin adının “İslam” olduğunu, “din anlayışının ise “demokratik İslam” olduğunu söyledi.
“Demokratik İslam toplumun sivil ve çoğulculuğunu ortaya çıkarmak içindir. Bu konferansın en önemli özelliği, devlet dışında bir sivil oluşum tarafından yapılıyor olması” diyen Eliaçık, bir diğer özelliğinin bölgenin sahici sorunlarıyla ilgilenmesi olduğunu ifade etti. Eliaçık, kan gölüne dönmüş Ortadoğu’da düzenlenen bu kongreyi “tarihi ve bilinç devri” olarak değerlendirdi.
Eliaçık, şöyle konuştu: “Din esasında nedir? İnanç mı yaşam mı, hangisi esas hangisi kuraldır. Dinin esaslarını bizlere hep inançlar ve ritüeller olarak vaaz ettiler. Böyle olunca bir şeyi yapıp yapmama değil bir şeye inanıp inanmama geldi. O ritüeller yargılama konusu olamazlar. Namaz kılmayanın, oruç tutmayanın cezası yok. Öldürmenin, çalmanın, zinanın, iftiranın cezası var. Cezası olanlar birinci derecede önemlidir, özdür, esastır. Din esasında yaşamdan ibarettir. İnançlar ve ritüeller, evrensel, adil, eşit ve özgür yaşamı beslemek ve büyütmek için vardır.”
Medine Sözleşmesi’nin bugünkü tabirle demokratik toplum projesi olduğunu ifade eden Eliaçık, bu girişim bir süre sonra yürürlükten kalksa da bugün önemli olduğunu, bu sözleşmenin başlangıcını esas aldıklarını kaydetti.
Eliaçık, şöyle devam etti: “Peygamberimizin Medine’de yaptığı gibi hak, hukuk, eşitlik temelinde buluşalım. Evrensel değerlerde buluşup barış içinde bir arada yaşamanın formülünü geliştirelim. Araya sınır koymadan, sınıf yaratmadan, birbirimizi sömürmeden, saldırmadan ve savaş çıkarmadan barışı içerisinde yaşayalım. İşte bunun formülüdür Medine Sözleşmesi.”
Bazı kavramların esas alınması gerektiğini söyleyen Eliaçık, bunlar arasında “rıza” olduğunu söyledi. Eliaçık, ayrıca tekçi olmaması gerektiğini belirterek, “Allah tektir ama çeşitliliği sever. Yarattığı renkli doğa bunun en güzel örneğidir. Çoğulculuğu teklik haline getirmek Allah savaşa açmak anlamına geliyor” dedi.
İslam’da savaş ve barışın hükümleri olduğunu söyleyen Eliaçık, “Öldürdüğün düşmanın cesedini bile saygıyla kaldırmak zorundasın” dedi. Eliaçık, oysa bugün Ortadoğu’da her şeyi yakıp yıkan serseri hareketlere dönüştüğünü, buna da “cihat” denildiğini söyledi.
DEMOKRASİ DEĞİL SALTANAT KÜFÜRDÜREliaçık, “Saltana küfür demezler, demokrasiye küfür derler. Ama sanat küfürdür çünkü bir kişi tanrı yerine geçiyor. Saltanat denildiği zaman kimsenin tüyleri diken diken olmuyor da, demokrasi denilince bazılarının tüyleri diken diken oluyor. Çünkü İslam dünyasındaki bütün işgal hareketleri demokrasi adına yapıldı. Demokrasi işgal eden batılıların sembolüne dönüştü” diye konuştu.
Eliaçık, yönetim anlayışına ilişkin ise şunları söyledi: “Yönetimin birinci amacı adalet, ikincisi emanettir. Yönetim dediğin şey halkın emanetidir. Üçüncüsü ehliyet. Yönetime ehil olanlar gelmelidir. Dördüncüsü meşveret, yani işler danışılarak yürütülmelidir. İşte demokrasi burada İslam ile örtüşüyor. Beşincisi de maslahat, yani iyinin yanında, kötünün karşısında, ezilenlerin yanında ezenlerin karşısında, ezilenleri yeryüzünde önder yapmaya yönelik bir yönetim anlayışı.”
Demokrasinin iktidarı ve devleti değil toplumu önceleyen bir anlayış olması gerektiğini ifade eden İhsan Eliaçık, şöyle konuştu: “Demokratik cumhuriyet halkın doğudan yönetime katıldığı, kendi kaderini yöneticilere bırakmadığı, yönetici diktanın olmadığı, merkeziyetin giderek yok olduğu, yerinden yönetimin öne çıktığı bir durumu ifade ediyor. İslam’da bu durum, ‘Allah ne güzel vekildir’ ayetiyle ifade edilir. Yani aslında vekile bile gerek yok. En iyi vekil halkın, toplumun kendi şahitliğidir. Demokratik özerkliği de bu çerçevede anlamak gerekir. Türkiye’de 81 il varsa 81’i de demokratik özerk olmalıdır. Sadece Ankara’da değil 81 ilde meclis olmalıdır. İlginin ve servetin tabana yayılması gibi yetkiler de tabana yayılmalıdır. Mülkün Allah’a ait olmasının temeli budur.”
Kur’an’ın ihtiyaçtan fazlasının aktarılmasını emrettiğine işaret eden Eliaçık, iktidarın da biriktirilmemesi gerektiğini ifade etti. Eliaçık, ekledi: “İhtiyaçtan fazla yetki, iktidar, güç merkezden yerele doğru kaydırılmalıdır.”
Halkların birbirine egemenlik taslamadan nasıl ortaklıklar kuracağının yol haritasının Medine Sözleşmesi’nde olduğunu söyleyen Eliaçık, “Demokratik İslam Kongresi, bu ortaklığın bir arayışı olarak görülmeli” dedi. Eliaçık, “Ezilenlerin Rab'bı olan Allah ikbalin dediği gibi mazlum milletlerle birlikte tarihin meydanında yürür ve tarihi onlarla birlikte yeniden yapar. Böylesi yüce bir davaya memur olmakla biz davaya şeref katmaz, tam tersi şeref kazanırız” diye konuştu. Eliaçık, Demokratik İslam Kongresi’nin hayırlara vesile olmasını diledi.
(ETHA)

YORUM YAZIN