Avrupa Basınında Bugün (29 Mayıs 2014)
İngiltere BasınıFinancial Times gazetesinde yer alan "Türkiye'nin açıkları modern ekonomi iddiasını çürütüyor" başlıklı bir haberde, "Kötü yönetişim ve yatırımsızlık yeni büyüme modeli arayışını baltalıyor" deniyor.
Daniel Dombey imzalı haberde, Koç grubunun Yeniköy'deki Ford Otosan fabrikasının açılışına gönderme yapılarak 511 milyon dolara mal olan tesisin, Türkiye'nin modern ekonomi olma iddiasını yansıttığını, ama törende neredeyse tüm konuşmacıların 301 kişinin öldüğü Soma'daki maden faciasından söz ettiğini belirtiyor.
Haberde şöyle deniyor:
"Facia, Türk ekonomisi öyküsünün, pek çok düşük katma değerli sektörün olduğu, yatırımın bulunmadığı ve kuralların uygulanmasında lakayıtlığın hakim olduğu diğer yüzünü hatırlattı."
Yazıda Massachusetts Institute of Technoloy'den ekonomi uzmanı Daron Acemooğlu, Türk ekonomisinin geniş ölçüde çifte bir yapısı olduğunu belirtiyor.
Acemoğlu, İstanbul ve Ankara gibi bazı bölgelerde orta sınıf ve ihracat sektörü için üretim yapan çok modern tesislerin bulunduğu, fakat diğer taraftan, kayıt-dışı, iş güvenliğinin düşük olduğu, çalışanların düşük ücretler aldığı çok sayıda şirketin olduğuna dikkat çekiyor.
'Orta gelir tuzağı'
Haberde Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın verilerine dayanılarak son 10 yıl içinde yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracat içindeki payının yüzde 4'ünün altına düştüğü, bunun Türkiye'yle kıyaslama yapılabilecek birçok ülkedekinden düşük bir seviye olduğu kaydediliyor:
"Bu eğilimi geri çevirecek yeterli yatırım da yok. Tüketim ve kamu harcamalarıyla ayakta duran ekonomide özel sektör sermaye harcamaları geçen yıl sadece binde 7 arttı. Lira yılın başlarında çökmesine rağmen Türk piyasaları toparlandı, yılın ilk üç aylık döneminde ihracat yüzde 9 oranında arttı ve göreceli olarak güçlü sanayi üretimi, karamsar tahminleri yanlış çıkardı."
"Ama Prof. Acemoğlu'nun ortaya koyduğu tabloda, ekonomin geleceği kötü yönetişim ve hukukun üstünlüğünün zayıf olması yüzünden gölgelenmiş durumda. Bu durum Türkiye'nin, gelişmekte olan ülkelerin daha önceki büyüme oranlarını tutturamaması halinde karşı karşıya kaldıkları orta gelir tuzağından uzak kalmasını daha da zorlaştırabilir"
Pakistanlı kadının ölümü
Pakistanlı kadının Times gazetesi, başyazısında Pakistan'da kendi istediği kişiyle evlendiği için ailesi tarafından mahkeme binası önünde tuğla ve sopalarla dövülerek öldürülmesiyle ilgili olarak "Bu acımasız cezalandırma yöntemi, Müslüman ülkeler için utanç vericidir" diyor ve recim cezası uygulayan ülkelere yardımların kesilmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Yazı özetle şöyle:
"Pakistan Hükümeti namus cinayetlerine karşı bariz kayıtsızlığının halk tarafından desteklendiğine inanıyor. Pew Araştırma Kuruluşu'nun anketine katılanların yüzde 83'ü zinanın recimle cezalandırılması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Pakistan'da geçen yıl 870 kadın namus cinayeti kurbanı oldu. Bu kadınların hepsi taşlanmadı, bazıları vuruldu."
"Vatandaşlarını böyle dehşet verici bir şekilde öldüren ya da sakat bırakan ülkelere yardımları askıya almayı meşru kılacak zemin var. Recim Birleşmiş Milletler sözleşmelerine aykırıdır. Recim, Moritanya'da Nijerya'daki 36 eyaletin üçte birinde, Katar'da, Suudi Arabistan'da Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen'de yasal cezalardan biri. Somali'de 13 yaşındaki bir kız çocuğu üç adamın tecavüze uğradığını söyledi. Ama zina suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Bir futbol sahasında boynuna kadar gömüldü, bin kişinin önünde taşlanarak öldürüldü. Artık Dışişleri Bakanlığı, bu tür olaylar gün ışığına çıkınca, üzüntü ve kaygı açıklamalarıyla yetinmemeli. Tüm seviyelerde tepki gösterilmeli."
ABD dış politikası
Guardian Gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın West Point Akademisi'ndeki dış politika konuşmasını değerlendirdiği başyazısında şöyle diyor:
"Amerikan başkanları ne zaman West Point'te kürsüye çıksalar, bir askeri girişim başlatılıyor. George Bush 12 yıl önce "terörle savaş" doktrinini buradan duyurdu dokuz ay sonra da Irak işgal edildi. Obama 2009'da kürsüye çıkınca Amerika'nın Afganistan'daki asker sayısını hızla artıracağını duyurdu. Ama şimdi farklı bir ortam var. ABD, Irak'tan çekildi, Afganistan'ı hızla terk ediyor. Libya'da diğer ülkelerin arkasında kalan ABD, Suriye'de ve Ukrayna'da askeri müdahaleye yanaşmadı. "
"Obama, dünkü konuşmasında Amerika'nın uzun bir savaş döneminden çıkmakta olduğunu söyledi. Kamuoyu bu eğilimi destekliyor. Ama kamuoyu dış politika için güvenilmez bir pusula. Ülkesini bataklıklardan kurtarmak Obama'nın halk desteğini artırmadı. Aksine küresel liderlik gösterememekle eleştiriliyor. Obama konuşmasında evde takılıp kalmanın bir seçenek olmadığının bilincinde olduğunu gösterdi. İflas etmiş ya da iflas etmek üzere olan devletler, ABD'nin iç güvenliğine ölümcül bir tehlike oluşturabilir. Ancak Obama müdahalecilikle, kendini tecrit etme politikası arasında bir orta yol bulmakta zorlanıyor."
Almanya BasınıStraubinger Tagblatt gazetesi, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa Komisyonu başkanlığı için yaşanan tartışmaları konu alıyor. Gazete, seçimleri kazanan Hrıstiyan Demokratların adayı Jean-Claude Juncker’in Başkan olmamasının AB’nin inandırıcılığını tehlikeye sokacağı uyarısında bulunuyor.
“AP seçimlerinde zirve için aday göstermek, genelde vatandaşa uzak, tepeden bakan Avrupa imajına bir çehre kazandırma çabasıydı. Seçmene, ‘herhangi soyut bir şey değil, geleceğin yönetim kadrosunu ve siyasi gündemini seçiyorsunuz’ hissi verme çabasıydı. Eğer AB Komisyonu Başkanlığı tacı Juncker’i gerçekten de teğet geçerse, seçmeni daha fazla hayal kırıklığına uğratmamak için gelecekte bu seçim sirki bir kenara bırakılabilir.”
Mitteldeutsche Zeitung'un seçimlerin ardından düzenlenen AB liderler zirvesiyle ilgili yorumu ise şöyle:
“Jose Manuel Barroso başkanlığındaki iki Komisyon’da da regülasyonlar yerine genelde ulusal hükümetlerin sözünü geçirme yarışı belirleyici oldu. AB krizden iyi bir şekilde çıkmış olabilir ama temel ödevlerini çözemedi. 27 milyon kişinin işsiz olması bir skandaldır. Çözülememiş enerji güvenliği sorunu gelecek için risk olmayı sürdürüyor. Bu noktalarda kolayca uzlaşı yolu bulunabilir. Ama üye ülkelerin kararlaştırılmış tasarruf önlemlerini gevşetebilmesi gibi temel sorular ne olacak? Ana adaylara bakıp seçmene yönelik bir vaatten bahsedeceksek, bu daha ziyade gelecekteki krizlere karşı hazırlık yapıp güvenli istihdam sağlamak olacaktır.”
Essen kentinde yayımlanan Westdeutsche Allgemeine Zeitung ise Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA’in gizli bilgilerini ifşa eden eski NSA çalışanı Edward Snowden’ın Amerikan NBC televizyonuna yaptığı açıklamaları değerlendiriyor:
“Kahraman mı hain mi? Edward Snowden, Amerikan gizli servisi NSA’in dünya çapında verileri ne kadar azimle emip yuttuğunu ortaya çıkardığından bu yana, yaptığı işin değerlendirilmesinde birbirinden tamamen farklı iki bakış açısı var. Amerikalılar, dünya çapında Snowden’a yakıştırılan kahraman mitosuna karşı başından beri savaş veriyor ve Snowden’ın istihbarat servisinde sadece önemsiz bir görevde bulunduğunu tekrarlayıp duruyor. Gerçekten de sessiz görünümlü bu genç adam şimdi medya yoluyla atağa geçiyor. Rusya’da iltica süresinin dolmasına kısa bir süre kala imajını yeniden cilalamak istediği açıkça görülüyor. Snowden’ın sadece yurtdışında değil, ABD’de de siyaset ve toplumun sempatisine ihtiyacı var. Çünkü bir şekilde günün birinde geri dönmek istiyor. O zaman geldiğinde adil bir yargı süreci ve perspektife ihtiyacı olacak. Ve kendisine bu ikisi de sağlanmazsa o zaman ABD’nin bunu açıklaması kolay olmayacak.”
Google’ın kendi otomobilini üretme planı geniş yankı uyandırdı. Direksiyonu, gaz ve fren pedalları bulunmayan iki kişilik elektrikli otomobil kendi kendine hareket edebiliyor. Westdeutsche Allgemeine Zeitung, prototipi kamuoyuna tanıtılan bu projenin, büyük köklü otomobil üreticileri için bir tehdit olduğu yorumunda bulunuyor:
“Olabildiğince zararsız görünüyor. Daha ziyade tatlı, minik bir oyuncak gibi. Görünüşe bakınca BMW, Daimler, Volkswagen gibi büyük otomobil devlerine ciddi bir tehdit oluşturabileceği akla gelmiyor bile. Ama görünüşe aldanmamak lazım. Google'ın otomobili, küresel taşıt sanayisinde güç dengelerini değiştirebilecek potansiyele sahip… Artık otomobillerin çoğu yürüyen bilgisayar gibi. Park asistanı, navigasyon sistemleri standart haline geldi. Bilgisayarların yakın vadede kontrolü giderek daha fazla ele alması son derece mümkün. Temel soru, gelecekte yazılımın mı otomobilin mi baskın olacağı. Geleceğin otomobiline dijitallik hakim olacaksa, Alman otomobil üreticilerinin odak noktası olan klasik mühendislik geri plana düşecektir. Google otomobilinin BMW, Daimler ve Volkswagen'a tehdit oluşturmasının bir nedeni de bu.”
(dw türkçe/bbc türkçe)

YORUM YAZIN