Header Ads

Abdullah Cömert'in Annesi Hatice Cömert: 'Adalet Arıyorum. Katil Polisin Tutuklanmasını İstiyorum'


Arzu Demir/Antakya

Abdullah Cömert ya da arkadaşlarının deyimiyle söylersek Abdocan da, Ali İsmail ve Ahmet gibi, Armutlu'nun gençlerinden.

CHP Gençlik Kolları Başkanlığı yapan Abdocan, bir yıl önce 3 Haziran günü, polis tarafından gaz bombasıyla başından vurularak öldürüldü.

İNSANLIK GÖREVİNİ YAPIYORDU
İlk gününden itibaren direnişin içindeydi Abdocan.

Ağabeyi Adnan Cömert, kardeşi için "İnsanlık görevi için sokaktaydı" diyor ve ekliyor: "1 Mayıs'a katılırdı, Suriye'deki savaşa karşı çıkardı. Abdullah, Reyhanlı ve Roboskî için de alanlardaydı. İnsanlık görevini yapıyordu. İnsanlar Roboskî'de, Reyhanlı'da katledildi. Ama kimse yargılanmadı. Kardeşim, katliamcıların yargılanması için insanlık görevini yapıyordu ve sokağa çıkıyordu."

Cömert ailesi bütün fertleriyle Gezi sürecinin içindeydi. Ama Abdocan en öndeydi.

3 Haziran günü Abdocan, görevini diğer direnişçilere teslim etti.

GEZİ, İNSANLARIN DİKTATÖRE 'DUR' DEDİĞİ ANLARDI
Ağabey Adnan Cömert, yıllar yıllar sonra bile ağızda kekremsi bir tat bırakacak olan o günü anlattı: "Kardeşimin öldürüldüğü gün biz de eylemdeydik. Kardeşimin yanında olmak istedik o gün. Gezi, AKP'ye olan tepkinin ifadesiydi. Son damla bardağa gelir de bardak taşar ya... İşte o andı Gezi. Gezi, insanların korkmadığı günlerdi. Diktatöre 'dur' dediği anlardı ve beni de çok heyecanlandırıyordu. 17 Aralık operasyonu AKP'nin aslında bir çete olduğunu gösterdi. Bu çeteci düzene karşı insanlar sokağa dökülmüştü.

O gün, ben, eşim, kızım ve annem de eyleme katıldık. Abdullah vurulmadan 40 dakika önce saat 22.30'da eve geldik. Abdullah'ı aradım, 'Alanda duyduk, bugün polisler gerçek mermi kullanacak, insanları öldürecek. Eve gel' dedim. Gelmedi, aramızda münakaşa da oldu. Bir an uykuya daldım. 23.16'da bir anda irkildim. Birkaç kez aradım Abdullah'ı, yanıt vermiyor. Kontörü olmadığı için arkadaşının telefonundan bana bir mesaj atmıştı. O mesaj atılan numarayı aradım, arkadaşı çıktı. 'Abdullah neden telefonuna yanıt vermiyor?' diye sorduğumda, arkadaşı, hemen hastaneye gelmemiz gerektiğini, Abdullah'ın yaralandığını söyledi. Benim aklıma ya polisin dövdüğü ya da biber gazının koluna geldiği gibi düşünceler geliyordu. Daha ötesi gelmemişti aklıma. Hastaneye gittiğimizde güvenlik görevlileri bizi kardeşimin yanına geçirmediler, yaralı olduğunu söylediler. Ancak, sonradan öğrendik ki, kardeşim yolda yaşamını yitirmişti."

ÇİÇEKLER ANNELER GÜNÜNDE GELDİ
Armutlu'da iki katlı evin, giriş katındaki oturma odasının köşesi, Abdocan'a ait. Fotoğrafları, afişler, onun için gelen hediyeler ve çiçekler.

Avizede ise siyasi tutsakların boncuklarla işleyerek gönderdiği küçük süs eşyaları asılı.

Anne Hatice Cömert, çiçekleri gösteriyor, "Anneler gününde geldi" demeye çalışıyor. Sonra Türkçesi yetmeyince anadili Arapça bir şeyler söylüyor. Benim anlamadığımı görünce yeniden Türkçe anlatmaya çalışıyor.

"Ben Abdullah'ın annesi" diye söze başlıyor Hatice Ana: "Adalet arıyorum. Katil polisin tutuklanmasını istiyorum. Adalet, adalet, adalet."

Oğulsuz geçen bir yılı hatırlatıyor Hatice Ana ve soruyor: "Oğlum hakkını arıyordu, niye onu öldürdüler? Bir yıl oldu, katil polisler niye tutuklamadı? Savcı bana söz verdi. Niye tutuklamadın?"

Öfkesini anlatmaya sözcükler yetmediğinde, katil polise beddua ediyor.

Sonra nefessiz kalıncaya kadar aralıksız, "Katil, katil, katil..." diyor.

Ardından da sözcükler, gözyaşı olarak dökülüyor.

Soma'yı da unutmuyor Hatice Ana. "Acılarını anlıyorum. Hepimizin içi acıyor" diyor, başsağlığı diliyor.

POLİS HALA TUTUKLANMADI
Abdocan'ı öldüren, gaz bombası 36 metre gibi çok yakın bir mesafeden atıldı, üstelik başına. Bu kadar yakından atıldığı için hastaneye kadar bile nefesi yetmedi.

Cinayetin ardından Ahmet Kuş adında bir polis hakkında "Kasten adam öldürme" suçundan dava açıldı. Ancak polis hala tutuklanmadı. Avukat Hatice Can'ın tutuklanması için yaptığı başvurulardan birine, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden "Tutuklanması gerekir ancak takdir mahkemenindir" yanıtı geldi.

ÖC DEĞİL ADALET İSTİYORUZ
Ağabey Adnan Cömert, polisin hala tutuksuz yargılanmasına tepkili: "Kardeşim katledildi ve her şey ortada. Onu katleden polis hala tutuklanmadı. Sadece kardeşimin öldürülmesi değil, Roboskî de, Reyhanlı da cezasız kaldı. Belki de Soma da kalacak. Son bir yıl içerisinde Türkiye'de adaletin olmadığını gördük. AKP'ye karşı gelen herkesin artık vatandaş olarak bile görülmediğini gördük, dışlandığını gördük. Polisler cezalandırılmadığı sürece, halk onları katil olarak görecektir. Biz öc istemiyoruz, adalet istiyoruz. Devlet bu adaleti sağlamayacak. Bunu biliyoruz. Ancak biz bu adaleti alacağız."

Sık sık Soma'daki işçi katliamını hatırlatıyor ağabey Cömert, "Soma, Roboskî'nin de, Gezi'de öldürülen gençlerin de, diğer katliamların da devamıdır. İnsanlar göz göre göre öldürüldü. Başbakan, 'Kaderdir, normaldir' diyor. Başka ülkelerde bir kişi yaşamını yitirdiğinde bakanlar, başbakanlar istifa ediyor, biz de 'normaldir' diyerek halkla aday ediyorlar" diyor.

Ağabey Adnan Cömert'in çağrısı çok net: "İnsanlar sokağa inmeli. Faşist ve diktatör bir hükümet karşısında sokaktan başka şansımız yok. Soma'dan sonra söylenecek bir söz var mı sizce? Artık sözün bittiği yerdeyiz. Özgürlük sokaklardadır artık."

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.