Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (22 Ocak 2014)


İngiltere Basını
Guardian gazetesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın polis ve yargının üst kademelerini değiştirme operasyonunun uluslararası alanda ilk eleştiri okuna dün Brüksel'de hedef olduğunu yazıyor.

Gazete, Tayyip Erdoğan'ın HSYK'da planladığı değişiklik planlarına ilişkin Avrupa Birliği yetkililerinden tasarının Avrupa standartlarına uymadığı ve yeniden düzenlenmesi gerektiği mesajını aldığını bildiriyor.

En son beş yıl önce Brüksel'e gitmiş olan Erdoğan'ın bu ziyaretinin Türkiye'de birkaç hafta önce patlak veren yolsuzluk skandalının ertesine rastladığını yazan Guardian, Başbakan Erdoğan'ın savcılar ve yargıçlar üzerinde yürütmeyi yetkili kılmayı hedefleyen tasarısının kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düştüğü gerekçesiyle Brüksel'de eleştirildiğini belirtiyor.

'Büyük bir gerileme'
Guardian, Recep Tayyip Erdoğan'ın kuvvetler ayrılığına olan inancını vurgulamakla birlikte Türkiye'de yargıçların bağımsız hareket etmediklerini söyleyerek, AKP'nin hazırladığı tasarının yargının bağımsızlığı gayesini taşıdığını açıkladığını yazıyor.

Gazetenin ifadesiyle, Erdoğan'ın ülkenin polis ve yargı teşkilatıyla giriştiği savaşın arkasında eski müttefiki Fethullah Gülen'le sert bir üslupta cereyan eden iktidar kavgasının olduğu düşünülüyor.

Guardian'ın Türkiye'ye bakan bir Avrupa Birliği yetkilisi diyerek isim vermeden tanıttığı bir diplomat, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verildiğini ve bunun büyük bir gerileme olduğunu belirtiyor.

Gazetenin alıntıladığı bir diğer kişi, ''Erdoğan'ın attığı adımlar nedeniyle Türkiye'yle Kasım'da yeniden başlatılan üyelik müzakerelerinin dondurulabileceği'' uyarısında bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier.

Guardian, 11 yıldır Türk siyasetine hakim olan Başbakan Erdoğan'ın Gezip protestolarının patlak verdiği geçen Mayıs ayından bu yana giderek otoriterleştiğini yazıyor.

'Arka kapıdan' buyur edilen faiz artırımı
Türkiye ekonomisini değerlendiren Financial Times, Merkez Bankası'ndan dün faiz oranlarına dokunmama kararı çıkmış olsa da, aslında faiz artırımına ''arka kapıdan müsade edildiğini'' yazıyor.

Gazete, gösterge niteliğindeki faizlerde artırıma gidilmese de, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'ndan yapılan dünkü açıklamada, ''istisnai günlerde'' bankalar arası piyasalardaki faizin yüzde 7,75'ten yüzde 9'a kadar çıkmasına müsade edileceğinin söylendiğini aktarıyor.

Financial Times'ın görüş aldığı analistler, bunun borçlanma maliyetinin yükseltilmesine kapının açık bırakıldığı anlamına geldiğini belirtiyorlar.

Gazete, Merkez Bankası'nın dünkü toplantısı öncesinde hükümet kanadından faizlerin yükseltilmemesi yönünde yoğun açıklamalar geldiğini hatırlatıyor.

Cari açık uyarısı
70 milyar dolarlık bir fonu idare eden Pimco'nun gelişen pazarlar ekibinden Francesc Balcells, Financial Times'a verdiği mülakatta, ''eğer şartlar zorunlu kılmazsa'' Mart ayındaki yerel seçimlere doğru Türkiye Merkez Bankası'nın dolambaçsız şekilde faiz artırımına gitmesini beklemenin daha da zorlaşacağını, zira bu adımın siyaseten hassas olduğunu kaydediyor.

Gazete, IMF'nin ve çok sayıda analistin Türkiye'ye uzunca bir süredir, 60 milyar dolarlık cari açığın önüne geçilebilmesi ve liranın istikrarı için faiz oranlarını artırması çağrısında bulunduklarını yazıyor.

Almanya Basını
Die Tageszeitung konuyla ilgili haberinde “Anlaşmazlık sürüyor” başlığını kullanıyor. Gazete “Özgür ve bağımsız yargı konusunda taraflar birbirine yakınlaşmak yerine daha da uzaklaştı” diye yazıyor.

Der Spiegel Başbakan Erdoğan'ın inatçı bir görünüm çizdiğini kaydediyor. Konuyla ilgili haberde, “Erdoğan, ülkesinin yargısına karşı hareket tarzı konusunda Avrupa Birliği'nin her türden eleştirisini geri çevirdi” deniyor.

Die Zeit görüşmelerde tarafların kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti konusunda bir yakınlaşma içinde olmadığına dikkat çekiyor. Gazete, “Brüksel'de Başbakan Erdoğan durumu başka türlü tasavvur ettiğini ortaya koydu” diye yazıyor. Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'un konuyla ilgili başlığı ise “etkin sonuçsuzluk.” Yorumda “Erdoğan esip gürlemedi ama sert çizgisine bağlı kaldı” deniyor.

Regensburg'da yayımlanan Mittelbayerische Zeitung ise Türkiye'de yargı bağımsızlığının olmadığını vurguluyor yorumunda. Ayrıntılar şöyle:

“Brüksel ile Ankara arasındaki ilişkiler hiçbir zaman kolay olmadı. Ancak Türk hükümetinin yolsuzluk soruşturması üzerine polisleri ve yargı görevlilerini ceza olarak başka yerlere sürmesinden sonra kapatılamaz bir yarık açılmış gibi görünüyor. Gezi protestolarına vahşice müdahale edilmesiyle birlikte beliren bir olgu, Erdoğan'ın temizlik operasyonlarıyla iyice netleşti: Türkiye'de bağımsız bir yargı artık yok. Ülke böylece üyelik adayı ülkeler için öngörülen Kopenhag kriterlerine karşı gelmiş oluyor. Hayal kırıklığı daha büyük olamazdı. Ankara daha ekim ayında iyi yolda görünüyordu. Avrupa Birliği önce yeni bir faslın açılması için kapıyı araladı, ardından da vize kolaylıkları vaadinde bulundu. Ancak Türkiye bu güven avansını boşa çıkardı. Dünkü buluşma da Başbakan Erdoğan'ın maskesini düşürdü. Kuvvetler ayrılığından hiçbir şey anlamadığını ortaya koydu. Avrupa Birliği'nde hukuk devleti prensipleri ne müzakere edilebilir, ne de bu konuda yoruma imkân tanıyan bir hareket alanı vardır. Birlik'e dâhil olmak isteyen, yargının hükümetin etkisinden bağımsız olarak hareket edebilmesini sağlamakla yükümlüdür.”

Münster'de yayımlanan Westfälische Nachrichten gazetesinin yorumu ise şu şekilde:

“Türkiye'nin görünümü, ünü hiç de hoş olmayan kötü bir geçmişe dair, hiç gönül okşayıcı olmayan şekilde ‘Boğaz'daki hasta adam' yakıştırması yapılan Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşe geçtiği 19'uncu yüzyıla dair anıları canlandırıyor. Erdoğan'ın Brüksel ziyareti, ülkenin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda şiddetli uyarılarda bulunan eleştirmenleri güçlendirdi, en çok. Erdoğan ülkesinin geleceğini tehlikeye atmaya devam ediyor.”

Bielefeld'de yayımlanan Neue Westfälische gazetesi Sırbistan ve Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'nin genişleme politikalarını masaya yatırıyor:

“Brüksel'e ziyaret düzenleyen iki hükümet başkanı, Avrupa genişleme politikalarının ihtişamını ve sefaletini cisimleştiriyor. İşte ülkesi yarım yüzyıldır Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan Türkiye Başbakanı Erdoğan… İslam ile demokrasinin kalıcı bir şekilde birleşmesine dönük umutlar onun kişiliğinde toplanıyordu. Ancak yazın barışçıl bir gösteri hareketini coplattığından beri bu ümit, yerini şüpheye bıraktı. Ve işte şiddete dayalı milliyetçi Miloseviç'in partisinin eski sözcüsü, Sırbistan Başbakanı Ivica Daçiç… Daha bir yıl öncesine kadar Sırbistan, Avrupa Birliği'nde katı bir sistemin ürkütücü örneği olarak görülüyordu. Daçiç şimdi barış meleği ve örnek öğrenci olarak ortaya çıkıyor. Erdoğan ve Sırp mevkidaşı Avrupa Birliği'nin genişleme politikasının neye vakıf olup neye olamadığını ortaya koyuyor. Geri kalmış bir ülkeyi, kendi gücüyle asla teşebbüs edemeyeceği gayretlerde bulunması yönünde teşvik edebiliyor. Ama ülkenin öz gücü, dışarıdan gelen söz ve baskılarla ikame edilemez. Avrupa Birliği üyeliği bir eğitimin değil bir gelişmenin sonucu. Bu ise her iki durumda da daha hâlâ kaydedilebilmiş değil.”

Avusturya Basını
Avusturya'dan Der Standard gazetesi, konferansa davet edilen İran'ın, BM'nin daveti geri çekmesi üzerine konferans dışında kalmasını taşıyor yorum sütunlarına:

“İran olmadan bir Suriye çözümü olmayacağı tartışmasız. Suriye'de sadece bir ayaklanma yok. Aynı zamanda aracılar üzerinden yürüyen bir savaş var. Bölgesel güçlerin masaya gelmesi gerekli. Yine de İran gibi Suriye'de askerî olarak angaje olmuş bir ülkenin, kaldı ki Hizbullah da İran'ın hanesine yazılmalıdır, bu kez uzak kalmasının iyi bir yanı var. İran'ın mevcudiyeti, Cenevre'ye ya da toplantı yeri olan Montrö'ye gitmek istemeyen ama gitmek zorunda olan, güçsüz, bölgede kökleri olmayan sürgündeki muhalefetin aşağılanması anlamına gelecekti.”

İsviçre Basını
İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung konferansın gündemi ile ilgili şu yorumu yapıyor:

“Cenevre-2'de gündem sorunun çözümü değil, sorunun yönetimi. Peki, ama savaşçılar, onaylamadıkları muhalefet delegeleri tarafından imzalanan bir ateşkese riayet edecek mi? Burada müttefiklerin çatışmanın taraflarına yapacakları baskı belirleyici olacak. ABD ile Rusya'nın ortak hareket etmesinden duyduğu öfke dikkate alındığında Suudi Arabistan'ın isyancılar üzerinde bu tarzda bir etkide bulunacağı şüpheli. Ve Şam ile ilişkilerini kullanabilen İran da Cenevre-2'nin dışında kalmasından sonra, buna yönelimi göstermeyecektir.”

Norveç Basını
Norveç'ten Dagsavisen konuyla ilgili yorumunda, Suriye'de sadece siyasi bir çözümün savaşı sona erdirebileceğinin altını çiziyor:

“Konferansın asıl hedefine ulaşacağına dair bir kabulde bulunmak için ortada çok az neden var, yani herkesin destek vereceği bir geçiş hükümeti üzerinde uzlaşma hedefine. Umut, acı çeken milyonlarca sivili gözeten anlaşmalara varılması. Suriye'de insanî yardım koridorlarının olmamasından Suriye rejimi kadar isyancılar da sorumlu. Uluslararası toplumun, sivil halka yönelik acil yardımların engellenmesini kabul etmediğini ve şiddetin sona ermesini talep ettiğini göstermesi gerekiyor. Kimyasal silahlar konusundaki mutabakat, taraflara baskı uygulanabileceğini gösteriyor. Bununla birlikte sadece siyasi bir çözüm savaşı sona erdirebilir ve bugünkü buluşmanın görünümü ne olursa olsun, en üst hedef olarak bunun benimsenmesi gerekiyor.”

İspanya Basını
İspanyol gazetesi El Pais yorumunda Montrö'deki görüşmelerin uzun bir yolun başlangıcı olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor:

“Suriye konferansının başlangıcında bir şüphenin hâkim olmasının önüne geçilemez. Ama diplomatik girişim, 100 binden fazla insanın hayatına mal olmuş bir savaşı durdurmak için tek yol. Konferansın başarısızlığa uğraması için her türlü koşul mevcut. Tartışma çerçevesi 2012 yılının haziran ayından kalma ve adeta bir başka ülke için tasarlanmış gibi görünüyor. Sorunun tarafları birbirine tamamen karşıt hedeflerle müzakerelere geliyor. Ne var ki hiçbir taraf bu savaşı askerî olarak kazanamayacak. Montrö'deki müzakereler uzun bir sürecin sadece başlangıcı. Suriye'deki güncel durumda geriye bir tek, imkânsızı gerçek kılmaya çalışmak kalıyor.”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.