Sincan Kadın Cezaevi'nde 3 Küçük Ot Bile Yasak
Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'nde 3 kadın, rüzgarların getirdiği tozları ve ot tohumlarını logar aralıklarında biriktirdi. Yeşeren ve büyüyen otlar, "yasak" denilerek gardiyanlardan tarafından tekmelendi.
Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'nde rüzgarların getirdiği topraklarda yeşeren otlar, gardiyanlar tarafından yok edilmek istendi.
Konu, politik tutuklu Deniz Tepeli'nin, yazar Adil Okay'a gönderdiği mektup ile kamuoyuna duyuruldu.
Tepeli, mektubunda Zozan adlı kadın tutuklunun, tamamen betondan ve demirden oluşan hapishanede küçük bir zindan mucizesi gerçekleştirdiğini belirtti. "Köklerindeki azıcık çamuru biriktirip bir şeyler ekeriz diye bize kantinden semizotu dahi satılmadığı, şık bir vazoya yerleştirilmiş harika bir çiçek gibi masamızı süslediğimiz çay bardağındaki, kök vermiş bir dal yeşil naneye gardiyanların "yasak" diyerek el koyması gibi olayların hayli sıradan olduğu; yüksek güvenlik önlemlerinin oldukça sıkı tutulduğu bu ortamda toprak ve yaşayan yeşil bulmak mucizedir gerçekten de. Ama bizler de, binlerce yıldır cehenneme dönüştürülmüş dünyamızı cennete çevirmeye soyunmuş mucize yaratıcıları, gerçekçi olup imkansızı isteyen zamane büyücülerinden bazılarıydık. Mucize bizim işimizdi" diyen Tepeli, rüzgarların getirdiği ot tohumları ve tozlarını, logar kapağının küçük aralıklarında biriktirdiklerini anlattı.
Tepeli, şöyle devam etti: "Doğa onu oluşturmuş, ekmiş ve biz tutsak kadınlara hediye etmişti. Hewal Zozan da her sabah ve akşam tatlı sözler söyleyerek, büyük bir sevgiyle onlara su veriyor; uzman bir ziraat mühendisinden çok daha fazla bir özenle ilgileniyor, topraklarını havalandırıyor, kafalarını topraktan çıkışlarını, ne kadar boy verip filiz sürdüklerini ilgiyle izliyor, iğne ucu kadar çıkmış bir sürgünü bile gözden kaçırmıyordu..."
OTLARI TEKMELEDİLERBu küçük "arazi" üzerine, "Yakında organik tarım komünümüzü de kuracağız", "Keşke karpuz ekeydik, ne güzel yerdik", "Devlet tarım arazimizi 3B kapsamına almış, golf sahası yapacakmış burayı" gibi espriler dahi yaptıklarını anlatan Tepeli, bir sabah sayım için gelen gardiyanların, otları şiddetle ve öfkeyle tekmelediğini belirtti.
Tepeli, "Öfkelenmiştik. Ve şaşırmıştık. Boyları bir karış bile bulmayan topu topu beş altı kök ota karşı bu öfke ve bir insanın böyle basit, zavallı, sevgisi, şuursuz hale getirilmesi şaşırtmıştı bizi" dedi.
Gardiyana tepki gösterdiklerinde "yasak" yanıtını aldıklarını belirten Deniz Tepeli, şöyle devam etti:
"Hani insanlığın eşit, insanca, yaşanılır bir dünyanın olabilirliğine derin inancının bir ifadesi, sembolüdür ya cennet fikri, işte bizim de bu dünyayı cennete dönüştüreceğimize inancımızın bir sembolüydü, küçük ama güçlü bir ispatıydı o yeşiller; imkansızı var etmenin, yenidünyalar kurmanın sembolü. Zindan kapılarının üzerimize kapanmasına, ama dünyanın önümüze açılmasına neden olan ideallerimizin her dem yeşil, taze, inatçı oluşunun simgesi, dünya cennetimizin küçük bir iremiydi onlar. 'Yasak' olan buydu. Ayakları altında ezip tarumar etmeye çalıştıkları yeşil bu. Ne yazık ki bazıları yeşili bir sermaye çeşidi, faşizmin bir türü ve üniforma rengi olarak seviyorlardı sadece"
Tepeli, hırpalanmış otların ölmediğini de ekledi.
(ETHA)

YORUM YAZIN