Header Ads

Avukat Tolga Çakır: "Gezi Direnişi'ndeki Polis Şiddeti Görüntüleri Savcılığa Ulaştırılmadı"


Haziran direnişi sırasında polis, eyleme katılan birçok kişiye gaz bombası, tazyikli su, plastik mermi ile müdahale etti. Polisin hedef gözeterek attığı gaz bombaları nedeniyle 7 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi gözünü kaybetti, yaralandı. Yaralananlar ve şiddete maruz kalanlar, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Yapılan suç duyuruları tek dosyada birleştirildi. Soruşturma devam ediyor. Bu soruşturmaya ilişkin Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatlarından Tolga Çakır, ETHA'nın sorularını yanıtladı.

Haziran direnişinde polis şiddetinden dolayı kaç kişi suç duyurusunda bulundu?

Haziran direnişi sırasında halkın uğradığı, polis kaynaklı şiddet dolayısıyla oluşturulan soruşturma dosyası var. Soruşturma devam ediyor. Şu anda 18 klasörden oluşan, 300 kadar müştekisi olan bir dosya var. Çok kapsamlı video görüntülerinin olduğu bir dosya. Bu dosyadaki polis şiddeti sadece Taksim'de yaşananlar değil, Taksim dışında Şişli'de, Feriköy'de yaşanan polis şiddetine uğrayanların başvuruları da var.

Hatta çok tuhaf bir şekilde avukatların adliye içerisinde uğradığı polis şiddetine ilişkin bir dosya da, bu 18 klasörlük birleştirilen dosya içerisinde, soruşturma dosyasının içerisinde yer alıyor. Birleştirilen dosyada savcılık doğru bir karar vererek bu ve buna benzer birkaç dosyayı bu genel Gezi dosyasından ayırmış durumda.

Dosya içerisinde bilinen vakalar var mı?

Dosya içerisinde halkın uğradığı polis şiddeti var. Dosya içerisinde bilinen vakalar da var. Berkin Elvan gibi çok bilinen vakalar da var. Bundan başka hiç duymadığımız, basına yansımayan vakalarda var. TOMA'nın dibinde tek başına olduğu halde tazyikli su sıkılıp takla atarak yere düşen bir kişi de var. Onun dışında biber gazının gereksiz yerde orantısız bir şekilde kullanılmasından dolayı şikayetçi olanların başvuruları da bu dosya içerisinde var, kendisine gaz kapsülü gelen kişilerin şikayetleri de bu dosyanın içerisinde.

DOSYA SÜRÜMCEMEDE BIRAKILMAK İÇİN BİRLEŞTİRİLDİ
Dosyanın birleştirilmesi doğru bir karar mı?

Esasında bu kadar çok şikayetin farklı farklı yerlerde muhatapları, şüphelileri farklı farklı polisler olmasına rağmen, şikayetlerin tek bir dosyada birleştirilmesi, en başından bizim karşı olduğumuz bir durumdu. Bu dosyanın çok kapsamlı bir hale getirilerek sürümcemede bırakılacağının, yürütülemeyeceğinin belirtisiydi. Bir kişi bir şikayette bulunur, bir dosya olur, bunun incelenmesi çok daha basittir. Buna ilişkin video görüntüsü 5-10 dakikalık bir görüntüdür. Bu görüntü bir bilirkişiye gider ihtiyaç halinde. Polisin burada halka karşı, vatandaşa karşı şiddeti kati bir şekilde tespit olunur. Şimdi 300 kişi, İstanbul'daki bütün mobese kameraları, yaklaşık 30 bin saatlik görüntüler. En son böyleydi, belki daha da artmış olabilir. 30 bin saatlik görüntü, bunun içerisinde mobese görüntüleri var, televizyon kanallarından, haber ajanslarından, gazetelerden istenen görüntüler var. Bunlar hepsi bir dosyada incelenince sıkıntı olacağı baştan belliydi ki bu da oldu.

30 bin saatlik görüntü nasıl incelenecek?

Dosya bilirkişiye gönderildi, bir büroya gönderildi. Bu büro teknik hazırlıklarını yaptı ve bu dosya kapsamında toplanan görüntüleri büronun da vereceği teknik destek ve hizmet ile birlikte İstanbul'daki Hukuk Fakülteleri'nin, Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinden bilirkişi istendi. Bilirkişilerin birçok üniversitelerin dekanlıkları, rektörlükleri böyle bir bilirkişi oluşturamayacaklarını ve veremeyeceklerini, hazır bulunduramayacaklarına dair savcılık müzekkerelerine cevabi yazılar yazdılar.

Savcılığa ne cevap verildi?

Bunlara esasta Türkiye'deki hukuk eğitiminin ne durumda olduğunu gösteren cevaplar da vardı. Bazı üniversiteler bizim elimizde yeterli ceza hukuk görevlisi yoktur, bundan dolayı biz bilirkişi heyeti oluşturamayız diyerek ret cevabı verdiler. Çok içler acısı bir yazı da gördüm ben, üniversitelerin verdiği cevabi yazılardan birinde bir üniversite şöyle bir cevap yazıyor: "Üniversitemiz bünyesinde sosyal bilimler enstitümüz var. Buraya ağırlıklı olarak polisler gelmektedir, dolayısıyla biz böyle bir dosyada bilirkişi olursak eşit davrandığımız söylenemez." En sonunda İstanbul Üniversitesi heyeti bu bilirkişiliği kabul etmişti. Bir heyet oluşturup gönderdiler. Bu bahsettiğim büroda teknik altyapıyı sağlayacak olan, savcılığın binlerce saatlik görüntüyü emanet ettiği bir büroda incelemeler yaptılar. İncelemeler sonrasında da İstanbul Üniversitesi tarafından oluşturulan bilirkişi heyeti de 'Biz bu dosyayı inceleyebilecek, bize sorduğunuz sorulara cevap verebilecek teknik yeterli yapıda değiliz, dolayısıyla biz de bu dosyadan çekiliyoruz' dedi. En son aşamada bu bilirkişi için savcılık YÖK'e yazı yazdı. Savcılık, amiyane tabirle 'yalvarırcasına' YÖK'e bir yazı yazdı. "Avrupa'nın bu dosyadan kaynaklı gözleri bizim üzerimizde, lütfen buna bir bilirkişi tayin edin, bilirkişi YÖK tarafından tayin edilemezse bu dosya sürümcemede kalır, sonuçsuz kalacak" türündün bir yazı yazmış durumda.

Soruşturma dosyasından bir beklentiniz var mı?

Dosyalar ayrılmalıdır. Bu durumda incelenmesi daha rahat olacak. En başta dediğim gibi her bir kişi için münferit başvurular için 5-10 dakikalık, ya da biraz daha fazla görüntüler vardı. Bunların incelenmesi, burada polisin şiddet uygulayıp uygulamadığı tespiti çok daha rahat olacak. Binlerce saatlik, binlerce terabaytlık kapasitesi olan görüntüyü inceleyip bunlar üzerinden polisin şiddet uygulayıp uygulamadığını tespit etmek daha zordur. Kaldı ki şu da var; genel bir tespit olmuş olacak. Videoları inceledik, polis şurada şiddet uygulamıştır, burada şiddet uygulamıştır. Polis genel olarak şurada şiddet uygulamış. Peki kime şiddet uygulamış? Burada dosyaların tekrardan ayrılması gerekecek. Dolayısıyla biz burada en başından beri duyduğumuz kaygıların doğru olduğunu, haklı olduğumuzu görüyoruz. Neydi o kaygımız; bu dosya sürümcemede bırakılmak için, sonuçsuz bırakılmak için böyle bir şey yapıldı, birleştirildi. Yani, bu aşamadan sonra çok da bir beklentimiz yok.

Polisler hakkında soruşturma başlatıldı mı?

Önemli, medyaya yansımış, kamuoyunun bildiği olaylar ile ilgili disiplin soruşturmaları açılmış durumda. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri bununla ilgili raporlar hazırlamış, o olayı gerçekleştirmiş örneğin; TOMA operatörü olan polis memurunun da gaz spreyini kullanan polis memuru ile ilgili, tespit edebildikleri ile ilgili, bazı polis memurlarının tespit edilemediğinden, açık bir şekilde suç işlendiği belli olduğundan amirleri ile ilgili disiplin soruşturmaları açmış durumda. Ama adliyece polislere açılmış yeni bir soruşturma dosyası yok.

POLİS ŞİDDETİ GÖRÜNTÜLERİ BİLİRKİŞİYE ULAŞTIRILMAMIŞ
Teknik büro savcılığa yazı yazıyor. Yazının içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bir de dosyadaki önemli bir sıkıntı, videoların incelenmesi ile ilgili görevlendirilen teknik büro savcılığa bir yazı yazıyor. Çok önemli günlerdeki ve kilit yerlerdeki MOBESE görüntülerinin ellerinde olmadığını bildiriyor. İşte 30 Mayıs, 31 Mayıs, 1 Haziran günlerinde Elmadağ, Taksim, Divan Oteli vs. bu tür yerlerdeki MOBESE kayıtlarının ellerinde olmadığını söylüyor. Daha doğrusu kendilerine gönderilmediğini söylüyor. Bu görüntülerin çok önemli olduğunu belirtiyor yazısında, savcılıktan istiyor ancak bu görüntüler ulaştırılmış değil. Teknik inceleme yapabilmek için bu büroya ulaştırılmış değil. Yani, bütün video görüntüleri kendilerine ulaştırılmış olsa da bu görüntüler eksik olacağından, bu günlerde, o yerlerde de çok önemli polis şiddeti gerçekleştirildiği için yine eksik olmuş olacak dosya ve tam bir araştırma yapılmamış olacak. Tam istenilen sonuca ulaşılmış olmayacaktı.

CEMAAT MEDYASI POLİS ŞİDDETİ GÖRÜNTÜLERİNİ SAVCILIĞA VERMEDİ
Savcılık TV, gazete ve haber ajanslarından görüntü istedi mi?

Savcılık ulaşabildiği iki kaynak olarak MOBESE kaynakları için gerekli yerlere yazıları göndermiş, yazışmalarını yapmış, ancak işte hepimizin gördüğü Taksim'de Gezi direnişi, Haziran direnişinde birçok televizyon kanalı da oradaydı, gazeteler oradaydı. Bunların ellerinde muazzam görüntü kaynağı var. Arşivleri var. Savcılık da buna istinaden bütün gazetelere, televizyon kanallarına, ajanslara yazı yazmış "elinizdeki polis şiddetini gösteren, polisin halka, vatandaşa uyguladığı şiddeti gösteren görüntüleri bize gönderin" demiş. Birçok kanal göndermiş ancak Zaman, Türkiye gazetesi ve birkaç tane televizyon kanalı yine aynı görüşte olan, aynı kafa yapısında olan televizyon kanalları ve içlerinde TRT'de var, göndermedi. Ancak TRT olumlu ya da olumsuz cevap vermiş değildi dosyayı en son incelediğimde. Ama bu bahsettiğim kanallar ve gazeteler, özellikle Zaman gazetesi şunu demiş, "Biz arşivimizi inceledik, elimizde çeşitli görüntüler var ama sizin istediğiniz gibi bir görüntü yok elimizde". Yani bir gazeteci orada bütün bir olayı çekiyor ancak içerisinde nasıl oluyor da polisin halka karşı uyguladığı şiddet gözükmüyor, onu merak ediyorum. Televizyon ve gazetelerin eksik bilgi göndermesi gibi bir sıkıntıda var.

Söyleşi: Serdal Işık/ETHA

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.