Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (10 Ekim 2013)


İngiltere Basını
İngiltere'de gazeteler bugün İngiltere'nin savaşlara katılması yönünde savunma bakanının açıklamalarını, Mısır'daki gelişmeleri ve Avrupa'daki ekonomik durumu ele alıyor.

Telegraph gazetesi, İngiliz savunma bakanı Philip Hammond'un "İngiltere'nin savaşlara kuşkulu gözle baktığı" yönündeki sözlerini okuyucularıyla paylaşıyor.

Gazete, savunma bakanının, halkın ancak 11 Eylül saldırıları gibi "olağanüstü durumlarda" durumlarda ülkenin savaşa gitmesini destekleyeceğini söylediğini aktarıyor.

Telegraph, savunma bakanının "Irak ve Afganistan'daki savaşların seçmenleri yurtdışı savaşlarından soğuttuğunu" söylediğini yazıyor.

'Süratli davayla Mursi idam edilebilir'
Times gazetesi, dışhaberler sayfalarında Mısır'ın devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin gelecek ay Kahire'de hakim karşısına çıkacağını yazıyor.

Gazete, hakkında idam cezası istenen Mursi'nin "şiddete azmettirmeyle" suçlandığını yazıyor.

Times ayrıca, davaya gidilmesi kararının Mursi destekçileriyle askerlerin desteklediği hükümet arasındaki gerginliği arttıracağını da belirtiyor.

Gazeteye konuşan Kahire Amerikan Üniversitesi'nden hukuk profesörü Amr Shalakany "Mursi için durum iyi gözükmüyor. Devletin delil toplama kurumları, savcılık ve İçişleri Bakanlığı onun aleyhine çalışıyor." demiş.

'Avrupa'da toparlanma bir hayal'
Guardian gazetesi ön sayfasından duyurduğu haberde Kızılhaç Örgütü tarafından yayınlanan bir raporda Avrupa'nın yoksulluk, işsizlik, sosyal dışlanma ve eşitsizlik batağına sürüklendiğinin söylendiğini yazıyor.

Gazetenin haberine göre Kızılhaç raporunda "Diğer kıtalar yoksulluğu azaltırken Avrupa arttırıyor." diyor.

'Yeni başlangıç isteyen Suriyeliler için hayat zor'
Financial Times gazetesi, Suriye'deki iç savaştan kaçanların "içinde bulundukları durumun vahametinden dolayı" insan kaçakçılarına dönmeye ve daha uzak diyarların yolunu tutmaya başladıklarını okuyucularına aktarıyor.

Gazete, Türkiye'de bulunan bir Suriyeli mülteciye konuştuklarını, ve ülkede artan Suriye karşıtı hislerden dolayı isminin açıklanmasını istemeyen kişinin Bulgaristan'a gidebilmek için bir insan kaçakçısına bin dolar ödediğini yazıyor.

Financial Times, mültecinin Bulgaristan sınırında yakalandığını ama bir kez daha mülteci başvurusu yaptığını da haberine ekliyor.

'Maduro Venezuela'yı kararnameyle idare etmeye çalışıyor'
Independent gazetesi dış haberler sayfalarının manşetini Venezuela'ya ayırırken ülkenin cumhurbaşkanının ülkede 'kaos haline gelen' ekonomiden ve artan yolsuzluktan Amerika'yı sorumlu tuttuğunu yazıyor.

Venezuela parlamentosunun cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler tanınıp tanınmamasını görüşmeye başladığını aktaran gazete, Maduro'nun bu yetkileri "kaos halindeki ekonomiyi düzeltmek" için istediğini söylediğini yazıyor.

Gazetenin haberine göre muhalefet bu isteğe şiddetle karşı çıkarken hükümetin de bu önergeyi kabul ettirmek için mecliste yeterli çoğunluğu bulunmuyor.

Almanya Basını
AB'nin mülteci politikası uzun süredir tartışma konusu. Özellikle geçen hafta Lampedusa açıklarında yüzlerce mültecinin hayatını kaybetmesi konuyu yeniden gündeme getirdi ve konu AB İçişleri Bakanları toplantısında ele alındı. Heilbronner Stimme gazetesinin yorumu şöyle:

“AB İçişleri Bakanları toplantısında Lampedusa açıklarında yüzlerce kişinin boğulmasının birliğin mülteci politikası açısından utanç verici olduğunda herkes hemfikirdi. Yine de aralarında Almanya İçişleri Bakanı'nın da bulunduğu büyük bir çoğunluk herhangi bir düzeltme için gerek görmüyor. Çünkü onlara göre, aslında bu acının suçluları insan tacirleri, yeteneksiz ve sürekli mızmızlanan İtalyanlar ve yeniden inşa edilmesi gereken Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi Frontex. Siyaset de tabii ki böyle şekilleniyor. Ancak hiçbir girişimde bulunmayan çok hata yapar. Şu anda olan da zaten bu.”

Neue Osnabrücker Zeitung, ABD Başkanı Barack Obama'nın, ABD Merkez Bankası (FED) başkanlığından boşalacak koltuğa bankanın başkan yardımcısı Janet Yellen'i aday göstermesiyle ilgili bir yoruma yer veriyor:

“ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, konjonktürü canlandırmak için dört yıldan uzun bir süredir fiilen sıfır faiz politikası uyguluyor. Obama, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Janet Yellen'i aday göstererek, para politikasında değişiklik olmasını istemediğini gösterdi. Janet Yellen, Bernanke'nin politikasına destek vermişti. Aday gösterilmesi gergin piyasaları da rahatlatmışa benziyor. Çünkü yeni başkanın aniden rota değiştireceğine ihtimal verilmiyor. Yine de Yellen'i çetin sorunlar bekliyor. Borsaların çökmemesi için düşük faiz politikasını adım adım ve başarılı bir şekilde sona erdirmek zorunda kalacak. Tanınmış iktisatçı bunu başarabilecek ehliyete sahip. Ancak gevşek para politikasından çıkışı başaracağını kimse garanti edemez."

Rostock'ta yayımlanan Ostsee Zeitung, AB Komisyonu'nun batmak üzere olan bankaları Euro istikrar mekanizmasından yararlandırma planlarını eleştiriyor:

“Avrupa Birliği (ASB) Komisyonu, Euro'yu kurtarmak için ihdas edilen istikrar fonunun müflis bankaların tasfiyesinde de kullanılmasını istiyor. Oysa istikrar mekanizması banka kurtarma operasyonları için öngörülmemişti. İflas tehlikesi içindeki bankaya şimdiye kadar, bağlı bulunduğu ülkenin ağır şartları kabul etmesi şartıyla yardım edilmekteydi. Yakında bankaların kurtarılması kolaylaşacak. Ülkelere tasarruf mecburiyeti getirilmeksizin doğrudan yardım fonundan para alabilecekler. Bu durumda vergi mükellefinin cebinden çıkan yardım paraları katlanarak artacak. Alacaklıları ve hissedarları bankanın kurtarılmasına en erken 2018 yılından itibaren ortak edilebilecek. Uzmanların hesaplarına göre, Avrupa bankalarının sermaye ihtiyacı 500 milyar ile iki trilyon euro arasında değişiyor. İstikrar mekanizmasının toplam sermayesi ise sadece 700 milyar euro. Bunun anlamı basit. Üzerimizdeki kefalet yükü daha da artacak. Ayrıca, sözüm ona sistemik bankaların doğrudan yardımlarla yaşatılmaya çalışılması demokrasiye de zarar verir. Şimdiye kadar parlamentolar, bankaların koruma şemsiyesi altına alınabilmesi için ücret ve emekli maaşlarının düşürülmesinin hesabını seçmene vermek zorundaydı. Komisyonun istediği olursa, sosyal devletin zayıflatılıp zombi bankaların suni teneffüsle yaşatılması arasındaki aleni bağlantı ortadan kalkmış olacak.”

Neue Osnabrücker Zeitung, yorum sütunlarında Frankfurt Kitap Fuarı ile ilgili bir yoruma da yer veriyor:

“Frankfurt Kitap Fuarı'nda bireysel yayıncılara ayrılan standları bulabilmek son derece zor. Yine de küçük bir forumla Alman kitap fuarında bu branşa değer biçilmiş olması bile küçük bir devrim sayılır. Kısa bir süre öncesine kadar kitaplarını kendileri yayınlayan yazarlara deyim yerindeyse gülünürdü. Teknik yenilikler ve en çok satanlar listesinde elde edilen başarılar bakış açısının değiştirilmesini kaçınılmaz kılıyor. Dijital platformlar kendi kitabını basma hayalini daha hızlı, daha ucuz ve daha bağımsız gerçekleştirmeyi mümkün kılıyor. Bu durum geleneksel yayınevlerini gerçekten zorlamaya başladı.“

Avusturya Basını
Avusturya'nın Der Standard gazetesi Uluslararası Para Fonu‘nun (IMF) küresel ekonomik büyüme tahminini düşürmesini konu alıyor:

“Uluslararası Para Fonu altıncı kez küresel büyüme tahminini düşürdü. Düşüşe bu kez Avrupa'daki siyasi kaos değil, kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde yaşanan huzursuzluklar yol açtı. Gerçekte bu ülkeler ABD'nin gevşek para politikası ve istekli yatırımcılar sayesinde pek çok şeyin üstünü örtebildiler. Hindistan ve Türkiye kısa vadeli yurtdışı finansmanlarına bağımlı ve borç alarak tüketiyorlar. Brezilya ile Rusya da hammadde ticareti hâsılatına dayanan zayıf iktisadi yapılanmalarını destekleyebilmek için yüksek petrol fiyatlarına ihtiyaç duyuyor.”

İspanya Basını
İspanya'da yayımlanan El País gazetesi ise Uluslararası Para Fonu'nun İspanya'ya ilişkin ekonomik büyüme tahminlerini değerlendiriyor:

“Uluslararası Para Fonu (IMF) son üç yıl içerisinde ilk kez İspanya’nın ekonomik büyüme tahminini yukarı yönlü revize etti. Lakin iyileşme minimal. Bu, İspanya’nın resesyonu atlattığı ama 2014’te yeni istihdam olanakları sağlayamayacağını teyit ediyor. IMF'nin tahminleri Avrupa ekonomisinin beklenenden hızlı toparlandığına ve İspanya ihracatının bundan fayda sağlayacağına işaret ediyor. Fakat IMF, Madrid yönetiminin ek tasarruf önlemleri alması gerektiği, aksi takdirde açığını kapama hedeflerini tutturamayacağı uyarısında da bulunuyor. Hükümet ise ek kesintilere karşı çıkıyor. Bu da İspanya'nın yeniden malî piyasa baskısıyla karşı karşıya gelmesine yol açabilir.”

Fransa Basını
İtalya'nın Lampedusa adası açıklarında yüzlerce kaçak göçmenin ölmesi ile birlikte oluşan baskı üzerine dün (08.10) AB içişleri bakanları bir araya geldi. İçişleri bakanları, insan tacirleri ile daha sıkı mücadele edilmesi, sınırların daha sıkı korunması ve sahil kurtarma ekiplerinin güçlendirilmesi gibi noktalarda fikir birliğine vardı. Fransız gazetesi Le Monde içişleri bakanlarının toplantıda AB mülteci politikasında reforma yanaşmamasını eleştiriyor ve dünyadaki mülteci sayısına dikkat çekiyor:

“BM'nin son verilerine göre Suriyeli mültecilerin sayısı 2 milyon 200 bin. Yılsonuna kadar bu rakam 3 milyon 200 bine hatta 2014 sonunda 5 milyon 200 bine ulaşacak. AB Parlamentosu milletvekilleri Kosova savaşı esnasında yapıldığı gibi mültecilerin hemen ve geçici olarak korunmasını sağlayan bir düzenleme getirilmesi yönünde devlet ve hükümet başkanlarına baskı yapıyor. Mülteci kabul etme kapasitesi ve ortak normları düzenleyen böyle bir metin, yükün AB ülkeleri arasında eşit olarak dağıtılmasına olanak sağlar. Oysa Avrupa'nın zaten insanî felaketlere yeteri kadar kaynak sağladığını söyleyen devletler böyle bir düzenlemeye engel olmak istiyor.”

Hollanda Basını
Hollanda'da yayımlanan de Volkskrant gazetesi ise Suriye krizine dair barış konferansı düzenlenmesi olasılığını tartıyor:

“Rusya ve İran, Suriye rejimini pazarlık masasına oturmaya zorluyor. Fakat esas nokta karşılarında kimin oturacağı. Müzakereciler arasında sürgündeki muhaliflerden oluşan ve kendi içindeki çatışmalarla meşgul durumdaki Suriye Ulusal Koalisyonu'nun olacağı kesin. Suriye Ulusal Koalisyonu, Batı'nın partneri ama isyancıların büyük çoğunluğu onlardan uzaklaştı. Suriye'ye yönelik ciddi ve yapıcı barış pazarlıkları henüz uzak bir hayal. Eğer gerçekten görüşmeler başlayacak olursa da uzun bir pazarlık süreci, tez bir ateşkesten çok daha muhtemel. Tüm bunlara bakıldığında alaycı bir tarzda şu sonucu çıkarmak mümkün: Esad rejimi gönül rahatlığıyla müzakere masasına oturabilir.”

(dw türkçe/bbc türkçe)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.