Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (8 Ağustos 2013)


İngiltere Basını
Mısır'daki krize çözüm bulmayı amaçlayan diplomatik girişimlerin dün herhangi bir sonuca ulaşmadan sona ermesi ardından ülkenin daha büyük bir çatışma ortamına sürükleneceği endişeleri bugünkü İngiliz gazetelerinde yer bulan başlıca uluslararası konulardan biri.

Independent gazetesi, görüşmelerin kesilmesiyle Mısır'ın 'topyekûn bir savaşa' bir adım daha yaklaştığını yazıyor. Ordunun desteğini alan geçici hükümetin, devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi taraftarlarının düzenlediği protestoları ve oturma eylemlerini sona erdirmeye kararlı olduğunu belirten gazete, Müslümanların Ramazan bayramını kutladıkları bu sabah Mısırlılar'ın daha fazla kan döküleceği endişesini taşıdıklarını vurguluyor.

Independent muhabiri Robert Fisk ise, Muhammed Mursi'yi deviren Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi ve ordunun önündeki seçenekleri değerlendiriyor bugünkü yazısında. Fisk'in yazısı özetle şöyle:

Bayram Katliamı'nın mimarı
"Hiçbir general, tarihe, Bayram Katliamı'nın mimarı olarak geçmek istemez. Belki de Mısırlılar, dün gece bu yüzden, geçici hükümetin, düşmanı olan Müslüman Kardeşler'le yaptığı görüşmelerin sonuçsuz kalmasını 'mutlak çöküş' olarak görmüyorlar.

"Abdülfettah el-Sisi, keyfi çok yerinde olan bir general. Sonuçta, bir hükümet kurdu, kendisini Başbakan Yardımcısı yaptı. Ancak Ramazan'ın sonunda, Bayram kutlamaları yerine, askerlerini yüz binlerce Müslüman'ın üzerine sürmek, ne Mısırlılar'ın ne de yılda 1,5 milyar dolarlık askerî yardım yapan Amerikalılar'ın hoşuna gidecek. Bu görüş biraz naif olabilir. Sonuçta, 'halkın desteğini' aldığına inanan el-Sisi, Mısır sokaklarındaki cesetlerden de paçasını kurtarabileceğine inanıyor.

"Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns, çantasında büyük bir başarısızlıkla Mısır'dan ayrılmış olabilir. Ancak Mısır ordusu, hâlâ Senatör John McCain'in 3 Temmuz'da yaptıkları müdahaleyi 'darbe' olarak nitelemesini hazmetmeye çalışıyor. Sonuçta, Müslüman Kardeşler‘in, Amerika Birleşik Devletleri'nden böyle bir destek görmesi her gün karşılaşılan bir durum değil.

"Mursi yandaşlarının eylemleri başladığında el-Sisi, kavurucu yaz sıcağında bunun birkaç günde biteceğini, birkaç mini katliamın da buna yardımcı olacağını düşünüyordu. Ancak şimdi, Mursi destekçilerinin, oyunu ordunun kurallarıyla oynamamaları canlarını sıkıyor.

"Müslüman Kardeşler, el-Sisi'nin 'kitlesel bir katliam' yapmak istemediğini biliyor. El-Sisi'de Amerikalılar'ın 'kitlesel bir katliam' istemediğini biliyor. Peki asıl önemli olan ne? Halkın orduya verdiği 'destek' mi, yoksa Mursi yandaşlarının sadakati mi? Peki ya ordunun onuru ne olacak?

"Kral Faruk, 1952'de, sürgüne giderken, kendisini deviren General Muhammed Nakıp'a dönüp "Orduya iyi bakın" demişti. Nakıp da kısa süre sonda Albay Cemal Abdül Nasır tarafından devrilecekti. Sonuçta herkes orduyu seviyor. Ordu da kendisini biraz fazla seviyor. Emlak, bankacılık ver sanayiye yaptığı yatırımlar, en yoksul Arap ülkelerinden birinin ordusunu en varlıklı Arap ordularından biri haline getirdi. Kahire sokaklarında bir savaş başlatmak ne ordunun ne de el-Sisi'nin işine gelecektir."

ABD'nin Yemen politikası
Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerin Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki diplomatik temsilciliklerini kapatmasıyla sonuçlanan ve olası bir El Kaide saldırı tehdidinin ardından gazeteler hem ortaya çıkan istihbarat ayrıntılarını aktarıyor hem de El Kaide’nin en kuvvetli kalelerinden birisi olarak görülen Yemen'deki durumu değerlendiriyor.

Guardian gazetesi, bir başyazıyla yorumluyor gelişmeleri.

"Nükseden tehdit" başlıklı yazısında gazete, "İki haftada insansız hava araçlarıyla beş saldırı, petrol yatakları ve boru hatlarını hedef aldığı iddia edilen saldırı planları, boşaltılan büyükelçilikler... Yemen, en yoksul Arap ülkelerinden birisi olarak ya da büyük bir kuraklık yaşayan, gıda sıkıntısı çeken, demokrasi boşluğu içindeki bir ülke olarak değil bölgesel güvenlik sorunlarının merkezindeki ülke olarak görülüyor" değerlendirmesini yapıyor.

"Gerçek insanların yaşadığı Yemen, iyi ve kötü adamlar arasındaki savaşın sürdüğü, insansız hava araçlarıyla El Kaide militanları arasındaki savaşın devam ettiği Yemen'in gölgesinde kalıyor" yazan Guardian, "Öldürülenlerin tamamının El Kaide militanları olduğuna inanıyorsanız, bu durumda kötü adamları öldürmek de 'tehdidi ortadan kaldırıyor' olmalı" görüşüne yer veriyor.

Üç farklı politika
Askerî olarak bir hareketlilik yaşansa da Amerika Birleşik Devletleri'nin Yemen konusundaki dış politikasının açık olmadığını belirten Guardian Washington'un üç farklı yol izlediğini belirtiyor ve bunları şöyle özetliyor.

"İlki Yemen'e, Pakistan'ın aşiret bölgelerinin bir uzantısı gibi muamele etmek. Böylece CIA ve militanlar 'kriz hilali' denen jeopolitik bir savaş oyununda faklı ülkelerde farklı kıtalarda kovalamaca oynayabiliyor. İkincisi, Washington'un bölgedeki asıl müttefiki olan Riyad'ı üzecek ve Suudi Arabistan'da istikrarı sarsacak hiçbir adım atmamak. Üçüncüsü ise Yemen'de diktatörlükten demokrasiye geçiş için Yemen’in cesur halkına sözlü destek vermek. Bilin bakalım kriz dönemlerinde bu politikalardan hangisi kenara itiliveriyor."

El Kaide'nin gücünü ne kadar yitirdiğiyle ilgili tartışmaların devam ettiğini belirten gazete, örgütün ve ona bağlı diğer grupların lider kadrolarından bir kısmı devre dışı bırakılsa bile yerlerini yenilerini aldığını belirtiyor. Gazete yazısını şöyle sürdürüyor:

"El Kaide lideri Eyman ez-Zevahiri'nin memleketi Mısır'da siyasî İslam yükselişte. Ancak, İslam'ın amacına seçim sandığında ulaşması gerektiği söylemi, Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk liderinin ordu tarafından devrilmesiyle büyük bir sınavdan geçiyor. Müslüman Kardeşler bu mücadeleyi kaybederse bundan kazançlı çıkacak olan liberaller değil militanlar olacaktır."

Bulaşıcı bir ideolojiden etkilenmiş radikal teröristler
Guardian gazetesi bir başka yazısında ise Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan El Kaide raporunu aktarıyor ve Usame bin Ladin'in ve diğer bazı komutanların öldürülmesi ardından örgütün üst düzey kadrosuna zarar verilmiş olsa da asıl tehdidin, El Kaide'ye bağlı diğer gruplardan geldiğini kaydediyor.

Haberde, Birleşmiş Milletler raporunun, 'Ana komuta kademesi zarar görmüş olsa da radikalleşmiş aşırı uçlardaki gruplarca desteklenen El Kaide, Batılı ülkeler için hâlâ bir tehdit teşkil ediyor' saptamasında bulunduğu aktarılıyor.

Raporda El Kaide, 'Gevşek bağlarla birbirine tutunan ama bulaşıcı bir ideolojiden etkilenmiş radikal teröristler' olarak tanımlanıyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi için çalışan 14 istihbarat uzmanı tarafından hazırlana rapor 'El Kaide’nin yarattığı küresel tehdit azalmış olsa da, ona bağlı grupların ve bulaşıcı ideolojisinin yarattığı tehdit hâlâ sürüyor' ifadesi yer alıyor.

Rapor, El Kaide örgütünün üst düzey yöneticilerinin, örgütün geneli üzerindeki etkisi konusundaki tartışmaları ise "El Kaide'nin Afganistan-Pakistan sınır bölgesindeki üst düzey yöneticileri açıklamalara yayınlamaya devam ediyorlar ama operasyonları merkezî bir kontrol ve kumanda ile yönetme becerisi gösteremiyorlar" değerlendirmesiyle yanıtlıyor.

Gazetenin haberine göre rapor, "El Kaide'nin içinde bulunduğu durum saldırı tehdidinin geçtiği anlamına gelmiyor. Özellikle örgüte sadık bireyler ve küçük terör hücreleri farklı hedefler, taktikler ve teknolojiler kullanmaya devam ediyor" saptamasını yapıyor.

Almanya Basını
Obama’nın Putin ile görüşmesini iptal etmesi, Mısır'da devam kriz ve Başbakan Erdoğan'ın izlediği iç politika Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

ABD Başkanı Barack Obama, Snowden krizi nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le planlanan görüşmesini iptal etti. 5 - 6 Eylül tarihlerinde St. Peterburg'da yapılacak Yirmiler Grubu (G20) zirvesine katılacak Obama’nın, zirvenin ardından Moskova'ya gitmesi planlanıyordu.

Münster’de yayımlanan Westfällische Nachrichten gazetesi, Obama'nın bu hamlesini yorum sütunlarında şöyle ele alıyor:

"Barack Obama imdat frenini çekiyor: Yirmiler Grubu zirvesinde Vladimir Putin ile görüşmeyecek. Kremlin’nin sayısız şamatası karşısında, Rusya ile yeni bir başlangıç planlayan bir ABD Başkanı’na insanın neredeyse üzülesi geliyor. Ancak eğer Obama gerçekten Putin ile görüşmezse bu, çok bayağı, hatta epey nahoş bir şey olur. İşinin eri bir Başkan izlenimi vermez. Eğer Obama görev süresinin, yerine getirilmemiş renkli sözlerden oluşan bir katalogla sonlanmasını istemiyorsa, uluslararası alanda acilen kendini göstermelidir. İşte o nedenle Putin, Obama için önemli bir müzakere ortağıdır."

Die Welt gazetesinin yorum sütunlarında ise aynı konuya ilişkin şu satırları okuyoruz:

"Amerika’nın dış politikası, giderek bir çelişkiler yumağına dönüyor. Bunu Suriye politikalarında da gördük. Ülkede iç savaşın patlak verdiği ilk dönemde Obama, uzak kalmayı tercih ederken bir yıl sonra Esad’ın gitmesi gerektiğini söyledi. Önce muhaliflere silah sevkiyatı ufukta gözükmezken Obama bir süre sonra bunu düzeltip askerî yardımlar yapılacağını duyurdu. ABD Başkanı, aynı zamanda da 6’ncı filosunu Akdeniz’den geri çekti. Hatta Rusya bu fırsattan istifade edip bölgedeki savaş gemilerinin sayısını artırırken Obama 6’ıncı filoyu geri göndermedi bile. Putin, Obama’nın zayıf olduğunu düşünüyor. İşte o nedenle de Snowden’a sığınma hakkı tanımaya cesaret etti. Obama’ya da ‘inanılmaz hayal kırıklığına uğramış’  gibi görünüp Moskova ziyaretini iptal etmekten başka bir şey kalmadı.”

Geçiyoruz Kuzey Afrika'ya... Çatışmaların yatışmadığı Mısır'da geçiş hükümeti, uluslararası diplomatların Mısır’daki arabuluculuk çabalarının başarısız olduğunu açıkladı. Stuttgarter Zeitung'un konuya ilişkin yorumu şöyle:

"Son üç güne bakılınca, Mısır'a sanki biraz izan geri dönmüş gibiydi. Ancak geçici Cumhurbaşkanı'nın, ülkedeki tüm uluslararası arabuluculuk faaliyetlerinin başarısızlığa uğradığı yönündeki açıklaması, en korkunç dönemin henüz geçmediğini ortaya koydu. Gazetelerde ve TV kanallarında yer alan çirkin siyasi karalama kampanyaları, Mübarek döneminde bile yoktu. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ordunun müdahalesi ile görevden el çektirilmesi, ülkede şovenizmle yoğrulan bir sersemliğe yol açtı. Bu, Mısır'ı bir şiddet sarmalına sürükleyebilir."

 Berliner Zeitung ise yorum sütunlarında Türkiye’yi ele alıyor. Gazete, Gezi Parkı protestoları ve Ergenekon davası kapsamında Başbakan Erdoğan’ın izlediği politikaları şöyle değerlendiriyor:

"Birçok Arap ülkesinin aksine Türkiye’deki kutuplaşan tarafların aralarındaki anlaşmazlığı aşma şansı var. Peki, ama Erdoğan ne yapıyor? Uçurumu kapatmak ve yeniden reformlara girişmek yerine, protestoların özgürlükçü karakterini yanlış anlıyor ve seleflerinin otoriter tarzına bürünüyor. Gezi eylemcilerini önce 'çapulcu' olarak, sonra da 'zavallı kemirgenler' olarak niteledi. Her hafta sonu TOMA’lar İstanbul, Ankara ve İzmir’in merkezinde her türlü gösteriye acımasızca müdahale ediyor. Devlet tarafından yönlendirilen yargı, Ergenekon davasının ağır torbasına, sağcısından solcusuna Türkiye’nin yeni İslami yapısına muhalif olan herkesi doldurmayı başardı."

Hollanda Basını
Hollanda'dan de Volkskrant Ergenekon davasından çıkar kararı yorum sütunlarına taşıyor. 'Erdoğan iktidarını güçlendirdi' başlıklı yorum şöyle:

"Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ ve diğer bazı generallerin müebbet hapis cezasına çarptırılması ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidarını güçlendirmiş oldu. Ordu uzun yıllar boyunca perde arkasında kalırken, ipleri elinde tutuyordu. Generaller kendilerini Cumhuriyet'in laik yapısı ve ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi mirasının koruyucusu olarak gördü. Ordu son 50 yıl içinde dört kez hükümet düşürdü. Başbuğ'a verilen ömür boyu hapis cezası gelecekte darbeyi düşünecekler  için caydırıcı olmuş olmalı. Diğer yandan bu karar, İslamcılar ile  laik güçler arasındaki çatışmayı daha da sertleştiriyor."
Fransız Le Figaro bugünkü sayısında Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Fransa ile ilgili olumsuz ekonomik tahminlerini ele alıyor. 'Cumhurbaşkanı François Hollande, IMF’nin tavsiyelerine uymalı' başlıklı yorum şöyle:
"Fransa Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'nın Uluslararası Para Fonu'nun tavsiyelerini dinlemesi temenni ediliyor. Para Fonu durumu az ve öz konuşarak özetliyor. İşletmeler için harcamaların azaltılmasını ve istihdam piyasasının liberalleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Cumhurbaşkanı François Hollande ne yazık ki bunlara çok uzak. Vergi artırımı gibi işletmelerin rekabet gücüne zarar veren uygulamaları içeren, eskimiş reçetelere başvuruyor. Cumhurbaşkanı'nın aşırı iyimser açıklamalarını dinleyen, onu gerçek hayata geri getirmek gerektiğini düşünüyor. Uluslararası Para Fonu önümüzdeki yıl 300 bin kişinin daha işsiz olacağını tahmin ediyor."

Fransa Basını
Fransız La Montagne Centre-France aynı konuyla ilgili yorumunda farklı görüşte. Gazete yorumunda, Uluslararası Para Fonu'nun bütçede tasarruf konusunda frene basılması tavsiyesinde bulunduğunu belirtiyor:
"Cumhurbaşkanı François Hollande pazartesi günü Uluslararası Para Fonu'ndan destek buldu. IMF, bugüne kadar ekonomi çevrelerinde konuşulanı bu kez daha güçlü bir şekilde ifade etti: Sıkı tasarruf politikası ekonomik krizlere verilecek yanıt olamaz. Gerçi bu konuda Uluslararası Para Fonu çelişkili bir biçimde devlet harcamalarının azaltılmaya devam edilmesi gerektiğini söylemekten de geri durmadı. Burada öne çıkan bunun dozunun ne olacağı ancak Cumhurbaşkanı François Hollande'ın bu fırsatı değerlendireceğine güvenilebilir."

Rusya Basını
Rusya'dan Moskovski Komsomolez bugünkü sayısında, tutuklu olan Kremlin muhalifi ünlü işadamı Mihail Hodorkovski'nin durumunu mercek altına alıyor:
"Ülkenin uluslararası imajı Hodorskovski olayı ile ağır bir darbe aldı, o dönemden beri de düzelmedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve G8’deki partnerleri arasında yeni bir çatlak daha oluşmuş oldu. Rusya’da Siloviki olarak adlandırılan güvenlik teşkilatlarından sayısız isim siyaset sahnesine akın etti. Yönetim gerçek seçimlerin tasfiye edilmesi için aktif çalışmalara başladı ve seçme özgürlüğünü tahrip etti. Hodorkovski'yi hedef alan ve açıkça uygulanan şiddet belki devleti güçlendirdi ama Rus siyasi yaşamındaki olumsuz gidişatın aynı şekilde trajik bir biçimde hızlanmasına da neden oldu.”

(dw türkçe/bbc türkçe)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.