Pınar Selek Sempozyumu: Pınar Selek Davası Türkiye’nin Demokrasi ve Barış Sınavıdır
Hala Tanığız Platformu, Cezayir Restoran'da "Pınar Selek'in Mücadelesinin Düşündürdükleri Akademide Özgürlük, Siyasette İrade, Yargıda Adalet" konulu uluslararası sempozyum düzenledi. Sempozyum Başka Haber'den de canlı olarak yayımlandı.
Sosyolog-yazar İsmail Beşikçi'nin video konferans yoluyla katıldığı sempozyumda, Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Francis Kern, Sosyolog Prof. Dr. Neşe Özgen, Prof. Dr. Zeynep Direk gibi isimler yer aldı.
İsmail Beşikçi konuşmasında Pınar Selek'in 1990'lı yıllarda şehirlere göç ettirilmiş Kürt çocuklarla ilgili çalışmalarından dolayı hedef seçildiğini belirterek, "Sosyal bilimcilere, iktidarlara her zaman kuşkuyla yaklaşmıştır. Birinci dalga Behice Boran ve arkadaşları, 2'nci dalga Oya Baydar, Pınar Selek ise 3'üncü kuşak olarak değerlendirilebilir" dedi. Beşikçi, "Bugün yüksek yargıdan adalet beklemek mümkün değildir. Çünkü resmi ideolojiyi en çok destekleyen kurumdur. Bununla baş etmenin yolu resmi ideolojiyi eleştirmektir. Türkiye'de sosyal bilimcilerin bu üniversitelerde eleştiriyi yapmak gibi bir görevi vardır" değerlendirmesinde bulundu.
'Araştırma özgürlüğünü kısıtlayan devlet yaratıcılığı kısıtlar'Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Francis Kern konuşmasında, "Son zamanlarda Fransa'dan Pınar Selek ile ilgili gelen mesajların hepsi akademik özgürlüğün altı çiziliyor" dedi. Selek'in beraat kararının bozulmasının ardından üniversite tarafından yapılan açıklamada Pınar Selek'in sahiplenildiğini hatırlatan Kern, araştırma özgürlüğünün akademik özgürlüğün temeli olduğunun vurguladı. Kern, "Eğer araştırma özgürlüğü olmazsa yaratıcılık diye bir şey olamaz. Eğer devlet araştırma özgürlüğünü kısıtlarsa yaratıcılığı kısıtlamak gibi bir risk var. Bu da ülkenin geleceği hakkında aldığı bir risk" diye konuştu.
Prof. Dr. Zeynep Direk ise, "Sosyal bilimler sembolik bir mücadele içinde bulunur. Kavramsal savaş verirler bu yüzden çok önemlidir. Her zaman resmi ideoloji ile sosyal bilimci arasında mesafe olması gerekir. Sosyoloji ezilenlerin dilini öğretir. Pınar Selek'i de böyle bir sosyolog olarak görüyorum" dedi. Direk, Selek'in toplumsal cinsiyet ve Kürt meselesi konusunda farkındalık kazanma sürecinde sorduğu sorular nedeniyle bedel ödediğini kaydetti.
'Sosyal bilimci tarafsız değildir'Prof. Dr. Neşe Özgen de, Pınar Selek, Ayşe Berktay, Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı gibi akademik çalışmalar yapan aydınların politik çalışmalarından dolayı tutuklandıklarını belirterek, bu isimlerin "eylemci değiller" şeklinde savunulmasının sakıncalı olduğunu belirtti. Özgen, "Sosyal bilimci tarafsız değildir. Eleştirel sosyal bilim kim kazanıyor kim kaybediyor onu sorar. Sosyal bilimci devletin politikaları ile arasına mesafe koymak zorundadır. Bu bir inzivaya çekilme meselesi değildir. Bu doğrudan doğruya devletle yüzleşerek sosyal bilim yapabilmekle ilgilidir. Merkezden uzak yapılan sosyal bilim bir eylem durumudur. Ayşe Berktayların, Büşra Ersanlıların yaptıkları da tam da budur" değerlendirmesinde bulundu.
“Sosyal bilimler biat etmez” sloganına gönderme yapan Samim Akgönül de aslında sosyal bilimlerin Türkiye’de biat eden bir yapısı olduğunu belirtti ve akademi ile yargının Türkiye’nin en önemli ideolojik aygıtları arasında yer aldığını vurguladı. Araştırmacı özgürlüğü bağlamında Fransa’da yaşanan sorunları da aktaran Akgönül, ancak Pınar Selek’in de doktora öğrencileri arasında yer aldığı Strasbourg Üniversitesi’nin araştırmacısının arkasında hiç koşulsuz durabildiğine, bunun da Türkiye’deki üniversiteler için örnek oluşturması gerektiğine dikkat çekti.
Oturumun son konuşmacısı MSGSÜ Sosyolojik Araştırma Kulübü’nden Senem Kahraman ise sosyoloji öğrencileri olarak Pınar Selek’in araştırma yöntemlerinden esinlendiklerini, onun araştırmalarını tartışarak yeni sorular üretmeye çalıştıklarını söyledi. Kahraman’ın konuşması yeni Pınar Selek’lerin çoğalacağını müjdeler nitelikteydi.
Yasemin Öz’ün moderatörlüğündeki ikinci oturumda, hukuk sistemi ile resmi ideoloji arasındaki geçişgenlik tartışıldı. Filiz Kerestecioğlu, hukukun her devletin kendi bekaasını korumak için oluşturulmuş bir kurum olduğuna değinerek, ayrıca Türkiye’deki yargının sadece kendi otoritesinin sarsılmasına karşı hassas olduğunu ifade etti.
'Hem skandal hem rezalet'Pınar Selek davasının avukatlarından Tora Pekin, bu davanın hem skandal hem de bir rezalet olduğuna dikkat çekerek skandalı “olağanüstü beklenmedik utanç verici bir olay”, rezaleti ise “ toplumun duygularını inciten bir olay” olarak tanımladı. Bu davada, hukukun kendi koyduğu kanunları bile çiğnediğini vurgulayan Pekin, davadaki sayısız hukuk ihlallerinden birkaçını örnekledi.
Martin Pradel ise Pınar Selek’in bir insan hakları savunucusu olduğunu ve bu anlamda uluslararası hukuk tarafından korunması gerektiğini belirtti. Selek’in masumiyet karinesinin halen devam ettiğini vurgulayan Pradel, savcılık makamının suçlamaları kanıtlamakla mükellef olduğuna, oysa bu davada suçlamaların ispat edilemediğine dikkat çekti.
'Selek'in sabıkaları'“28 Şubat süreci”nin ele alındığı üçüncü oturum Nil Mutluer’in moderatörlüğünde gerçekleşti. Konuşmacılardan Aydın Engin, Cumhuriyet gazetesinde çalıştığı dönemden hareketle genel hatlarıyla 28 Şubat sürecinin atmosferini tasvir etti. Pınar Selek’in ‘sabıka’larına değinen Engin, Selek ailesinin hep muhalif oluşundan bahisle Pınar Selek’in de “cinsel, dinsel, etnik ayrımcılığın tümüne karşı çıkmak, barış dilini ustalıkla kullanmak ve kutsal devletin dokunulmaz saydıklarına karşı ödünsüz ve sorgulayıcı bir tavır geliştirmek” gibi devlet nezdinde affedilmez eylemlerde bulunduğunu anlattı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Pınar Selek davasının siyasi boyutuna vurgu yaparak, “Selek’in mağduriyeti giderilmeden Kürt sorunu çözülemez” tesbitinde bulundu. Bu davanın adaletle noktalanması için herkesi dayanışmaya çağıran Gergerlioğlu, “Bu konuda herkes canla başla mücadele etmeli” dedi.
Sempozyum oturumlarının genel değerlendirmesini yapan Hala Tanığız Platformu’ndan Senem Donatan da Pınar Selek’in sadece sorunları tespit etmekle kalmayan, çözüm için yaratıcı ve kararlı bir şekilde sorunlara müdahale eden yaklaşımına dikkat çekerek, bu mücadeleden herkesin ilham alması gerektiğini ifade etti.
Sempozyum, sunumların ardından Esmeray'ın tiyatro oyunu ile sona erdi.
Katılımcıların soru-cevaplarla yoğun ilgi gösterdikleri sempozyum Başka Haber'den de canlı yayınlandı. Sempozyum vesilesiyle Cezayir salonlarında Pınar Selek’in ‘Su Damlası’ masalının ‘foto-roman’ sergisi de açıldı. Dilara Kızıldağ’ın hazırladığı sergi 26 Nisan’a kadar açık kalacak.
(Başka Haber-diha-pinarselek.com)

YORUM YAZIN