Header Ads

KCK Basın Davası: Zeynep Kuray ve Sadık Topaloğlu Tahliye Edildi


PKK'nin üst yapılanması KCK'ye ilişkin, aralarında gazetecilerin de bulunduğu 26'sı tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın 15'inci duruşması yapıldı. Savcı Işık, sanıkların sınırsız süre verildiği halde sanıkların delillerle ilgili savunma yapmayıp bunu geçiştirdiklerini ileri sürdü ve tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi. Duruşma sonucunda Zeynep Kuray ve Sadık Topaloğlu tahliye edildi. Tutuklu 24 sanığın ise tutukluluklarının devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 17 Haziran'da.

Duruşmada ne oldu?

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, 26 tutuklu ve 12 tutuksuz sanık katıldı. Avukatlar tarafından 2 Kürtçe tercüman da duruşmada hazır edildi.

Avukat Sinan Zincir, sanık savunmalarının alınmasına bir sonraki celsede devam edilmesini, bugün avukatların taleplerinin dinlenilmesini istedi. Mahkeme heyeti, avukatların taleplerinin alınmasına karar verdi.

Duruşmada ilk olarak söz alan Avukat Fırat Epözdemir, dün Kandil'de yapılan basın toplantısını çoğunluğu Türkiye'den olmak üzere 100'ün üzerinde gazetecinin izlediğini hatırlattı, "Aralarında devletin haber ajansı Anadolu Ajansı da vardır. Dünkü tabloya baktığımızda burada gazetecilerin yargılanmasını anlamak mümkün değil" dedi.

Dünkü basın açıklamasının bugün manşetlerine taşıyan Sabah, Yeni Şafak, Haber Türk gibi gazeteleri gösteren Av. Özdemir, "Bu gazetelerin yaptıkları suç değil. Ancak Özgür Gündem'in dünkü açıklamaya ilişkin haberi belki de birkaç ay sonra suç olarak dosyaya girecek" diye konuştu.

İddianamede illegal güdümünde yayın yapmakla suçlanan DİHA ve Fırat Dağıtım'ın SGK, Maliye Bakanlığı'ndan alınan belgeleri ile Telekom, GSM sözleşmelerini mahkemeye sunan Epözdemir, "İddianameye göre yasadışı olduğu öne sürülen bir kurumdan devlet neden vergi almıştır. İddianamenin bu mantığını anlamak mümkün değildir. Aslında görüldüğü gibi DİHA ve Fırat Dağıtım, illegal değil, Türkiye Cumhuriyeti'nde yayın yapan basın kuruluşlarıdır" diye konuştu.

Müvekkillerinin haberleriyle "kin ve nefret duygularını tahrik ettiği"nin ileri sürüldüğünü söyleyen Epözdemir, Star gazetesinin "Eşek Kürt" anlamına gelen "KERKürt valisi", Sözcü gazetesinin "Şehitler burada, kalleşler Meclis'te" başlıklı haberlerini gösterdi, "Bunlara hangi savcılar soruşturma başlatmıştır. Bunlar kin ve nefret yaratmak anlamına gelmiyor mu?" diye sordu.

Epözdemir, şöyle konuştu: "Müvekillerimin tek bir haberinde bile kin ve nefret, düşmanlık yoktur. Ancak buna rağmen suçlu sayılmışlardır."

Müvekillerinin Öcalan'la yapılan görüşmeleri haberleştirmesinin de suç sayıldığına dikkat çeken Epzödemir, Milliyet, Hürriyet ve Radikal'in Öcalan'la ilgili haberlerini gösterdi, "Bunlar neden suç değil?" diye sordu. Epözdemir, "Kaldı ki, sadece müvekkillerim Sayın Öcalan'a görüşmeleri haberleştirseydi bile bu suç değildir" dedi.

Gündem gazetesine müvekkillerinin dışında çokça kişinin haber yaptığını ya da yazı yazdığını hatırlatan Avukat Fırat Hepözdemir, Roj Tv ile bağlantı yapmanın da suç olmadığının altını çizdi. Derya Sazak'tan Oral Çalışlar'a, Lale Mansur'a onlarca kişinin Roj TV'nin yayınına katıldığını hatırlatan Hepözdemir, bu yayınlara ilişkin hazırlanmış iki CD'yi mahkemeye sundu.

Avukat Ercan Kanar, bir gazetecinin gazeteci olup olmadığının tartışıldığı yerin duruşma salonu olamayacağını belirtti, "Gazeteciliğin niteliğinin kriteri ise o mesleğin etik kurullarıdır. Tartışılacak yer duruşma salonları değildir" dedi. Kanar, "Daha şimdiden buradaki gazeteciler, dünya basın özgürlüğü tarihinde yerlerini almışlardır" diye konuştu.

Kanar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın "Adil yargılamaya uyulmayan yargı pratiği zulme dönüşür" şeklindeki açıklamasına dikkat çekti. Müzakere sürecine dikkat çeken Kanar, şöyle konuştu: "Pozitif barış sürecine girilmesi söz konusu. Barış hukukunu inşa eden yargı pratiğine ihtiyacımız var. Düşmanla savaş hukuku kurallarından vazgeçilsin artık. Tahliye kararları mahkemeyi de özgürleştirecektir."

Avukat Ramazan Tunçer ise gazeteciler Nadire Mater, Ragıp Duran ve Oral Çalışlar'ın "Gazetecilik nedir? Gazeteci nasıl çalışır, nasıl yaşar?" sorularına yanıt veren bilirkişi raporunu okuduktan sonra mahkemeye sundu.

Silivri Cezaevi Yerleşkesi içerisinde yer alan duruşma salonunda görülen davada, sanık ve sanık avukatlarının savunmalarının ardından tahliye taleplerine ilişkin talepler alındı. Taleplerin tamamlanmasının ardından ise duruşma savcısı İsmail Işık, tahliye taleplerine ilişkin mütalaasını açıkladı.

Savcı Işık, mütalaasında öncelikle avukatlar ve sanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

Savcı Işık, özellikle sanıklardan Ertuş Bozkurt, Kenan Kırkaya ve Yüksel Genç hakkında, "sanıkların iddianame için 'skeç ve düşmanname' gibi ifadeler kullanmaları veya 'biz tutsağız, rehineyiz' gibi sözler sarf etmelerini" gerekçe göstererek şikayetçi oldu.

Ayrıca Avukat Sinan Zincir için de düşman ceza hukuku ifadesini kullandığı için işlem yapılmasını istedi.

Savcı Işık, sanıkların sınırsız süre verildiği halde sanıkların delillerle ilgili savunma yapmayıp bunu geçiştirdiklerini ileri sürdü ve tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.

Duruşmaya ara kararın açıklanması için ara verildi.

(ajanslar)
foto: arşiv

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.