1999'da Sınır Dışına Çekilirken Yakalanan PKK'lı Ayşe Karabaş: Geçmişteki Vahşet Yaşanmamalı
Türkiye Barış Meclisi (TBM), Kürt sorununda yaşanan gelişmelerin ve barış sürecinin başarıya ulaşması açısından yapılması gereken yasal düzenlemeler ve alınması gereken önlemler konusunda Cezayir Toplantı Salonu'nda gazetecilerle kahvaltılı toplantı düzenledi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Cengiz Aktar ve PKK 1999 yılında sınır dışına çekilirken yakalanıp 6 yıl cezaevinde kalan Ayşe Karabaş'ın yanı sıra gazeteciler Necmiye Alpay, Ruşen Çakır, Aydın Engin, TBM Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz, TBM üyesi Prof. Dr. Gençay Gürsoy katıldı.
Tahmaz: Hükümet kibirli dilinden vazgeçmeliAçılış konuşmasını yapan Hakan Tahmaz, Türkiye'nin kritik bir sürecin eşiğinde olduğunu ve PKK güçlerinin sınır dışına çekilme ile ilgili sürecin önümüzdeki günlerde başlamış olacağına dair emarelerin olduğunu belirterek, bunun Türkiye açısından tarihsel bir fırsat, önemli bir eşik olduğunu kaydetti.
Sürecin hızlı ve olumlu ilerlediğini ifade eden Tahmaz, hükümet yetkililerinin kullandığı "kibirli" dilin ise süreç açısından sorunlu ve süreci tehlikeye atan bir yaklaşım olduğunu söyledi. Tahmaz, "Kibir dilinin süreci zorlaştırdığının görülmesi gerekir" dedi. Barışın kalıcı olmasının koşullarından birisinin sürece geniş katılımın sağlanması olduğunu belirten Tahmaz, sürece toplumsal tüm kesimlerin katılmasının gerektiğini kaydetti.
CHP'nin süreç karşısındaki sessizliğini eleştiren Tahmaz, sürece ideolojik nedenlerle katılmayacak güçlerin dışında tüm güçlerin bu sürece katılması ve destek vermesi gerektiğini söyledi. Tahmaz, "CHP'nin barış ve çözümden yana Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkı vermesi gerekmektedir" ifadesinde bulundu.
Hükümetin de acilen sürece destek sağlaması açısından "terörle mücadele" konseptinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Tahmaz, "Güvenlik konsepti hükümet tarafından hızla terk edilmeli. TMK, Anayasa çalışmalarından önce ortamın güven ortamına dönüştürmesi için kaldırılmalı. Koruculuk sisteminin tasfiyesi noktasında da hükümet hızlı bir çalışma başlatmalıdır" diye konuştu.
Karabaş: Geri çekilme sırasında geçmişteki vahşet yaşanmamalıTahmaz'ın ardından konuşan 1999 yılında sınır dışına çekilirken yakalanıp 6 yıl cezaevinde kalan Ayşe Karabaş ise, yaşanan süreçle geçmişte yaşanan süreç arasında kıyaslamalarda bulundu.
Geçmişte yaşanan geri çekilme sürecinde de PKK'nin çok yoğun tartışmalar yürüttüğünü; fakat sürece PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından ikna olduklarını söyledi.
Geri çekilme noktasında çok yoğun askeri operasyonlarla karşılaştıklarını ifade eden Karabaş, geri çekilme noktasında karşı karşıya kaldıkları operasyonlarda ise çatışmaya girdiklerini ve içinde yer aldığı birliğinden 14 arkadaşının yaşamını yitirdiğini anlattı.
Çatışmalarda yaşamını yitiren arkadaşlarına, insanlık dışı uygulamalar yapıldığını ifade eden Karabaş, "Böyle bir vahşet böyle bir savaş görülmemiştir. Yaşamını yitiren arkadaşlarımızın cenazeleri bile askerler ve korucular tarafından dipçikleniyordu. Ben yakalandığımda ise bana 'ya konuşursun ya da koruculara teslim ederiz tecavüz ederler' dediler" diye konuştu.
PKK Lideri Öcalan'ın felsefesinin barış felsefesi olduğunu, yıllardır da bunları dile getirdiğini ifade eden Karabaş, hükümetin ise bunu yıllardır görmezden geldiğini, şimdi ise Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin ardından bunu yeni fark etmiş gibi davrandığını söyledi.
Geri çekilme noktasında geçmişte yaşananların yaşanmaması gerektiğini belirten Karabaş, güven sorununun ve olumsuzlukların yaşanmaması için yasal güvencelerin alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Aktar: Süreç hukuksal zemine oturtulmalıCengiz Aktar ise, sürecin dünya örneklerinde olduğu gibi yasal güvence altında kurulacak komisyonlar eşliğinde yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
PKK militanlarının Türkiye'ye dönüşü noktasında gerekli çalışmaların ve düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade eden Aktar, sürecin hukuki temeli olmadan yürütüldüğünü bunun bir an önce hukuksal zemin üzerine oturtulması gerektiğini söyledi.
Aktar, "Hukuki bir altyapıya ihtiyaç var. Bunun da Meclis üzerinden yapılmasına ihtiyaç var. Gerilla ilk defa bu memleketten çekilmiyor. Bunun bir çok örneği var ve nasıl olması gerektiği de bellidir" diye konuştu. "Terör" söyleminden de bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Aktar, hukuki teminatlarla süreci hayata geçirmek gerektiğini, bireysel teminatların yerine hukukun geçmesi gerektiğini söyledi.
Tarhanlı: Taraflar tutarlı ve istikrarlı olmalıProf. Dr. Turgut Tarhanlı konuşmasında güven arttırıcı önemler konusuna değindi. Geri çekilmenin tek başına çözüm anlamına gelmediğinin altını çizen Tarhanlı, sürecin süregelen çatışma halinin bitmesi ve barışın inşa edilmesi olarak değerlendirildiği takdirde uzun bir dönemi kapsayabileceğini söyledi.
Tarhanlı, "Barış inşası durumu silahlı güçlerin çatışmaması dışında daha büyük bir durumdur. Güven arttırıcı önlemler çok kırılgandır. Bunların etkili olabilmesi için belli kriterlere sahip olması gerekir. Bunun için ise tarafların istikrarlı ve tutarlı olmaları gerekir. Güven arttırıcı önlemler alınırken taraflar arası güç dengelerine göre hesap edilmemesi gerekir. O zaman güven algısının yaratılmasından çok onun ötesinde stratejik hesaplaşma anlamına geldiği için genel sürece de olumsuz etki edebilir" dedi.
Hukukun güven arttırıcı önlemler konusunda büyük etkisinin olduğunu dile getiren Tarhanlı, Türkiye'de bu noktada hala ciddi sıkıntıların yaşandığını söyledi. Viranşehir Belediye Başkanı'nın çöp konteynırlarına belediyenin ismini Kürtçe yazdığı için geçtiğimiz günlerde tutuklandığını hatırlatan Tarhanlı, hukuksal düzenlemelerin bu noktada önemli olduğunu vurguladı.
Konuşmaların ardından basın toplantısı soru-cevap bölümü ile devam etti.
(diha/bianet/başka haber)
YORUM YAZIN