İmralı Görüşme Tutanaklarına Dair Kişisel Bir Kaygı Notu
![]() |
| - FOTİ BENLİSOY - |
Abdullah Öcalan’ın İmralı’da Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’la yaptığı, bir MİT yetkilisinin de hazır bulunduğu görüşmenin tutanakları bugün yayınlandı. Bu tutanakların gerçek olup olmadığı elbette ancak ilgililerin teyid edebileceği bir husus. Dahası görüşme tutanaklarının, aradaki kimi anlam kopuklukları nedeniyle eksik olduğu da anlaşılıyor. Dolayısıyla tutanakların yayınlanan bölümünden aceleci siyasal sonuçlar çıkartmamak gerek aslında.
Ancak görüşmenin (eğer tutanaklar doğruysa) bir bölümünde Öcalan’ın kullandığı bazı ifadeler oldukça (en hafif deyimle) sorunlu.
Şöyle diyor (tutanağa göre) Öcalan: “Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü doğruydu ama açıklayamadı. Kürtler kendilerine yer arıyorlar. Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldır. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Devreye giren İsrail lobisi, Ermeni ve Rumlar, ‘Kürtler ne kadar dışlanırsa o kadar başarılı oluruz’ diyorlar. Bu paralel devlettir. Bin yıllık bir gelenektir. Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak, o kadar Türk koparırız. Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse, taviz alırız diyorlar. Türk Kürdü ezmeli, Kürt Türkü vurmalı.”
Öcalan görüşmelerin (tutanağa göre) başka yerlerinde de “ Ermeni lobisi etkili. 2015’le gündem olmak istiyorlar” ya da “ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır” gibi ifadeler kullanıyor.
Kesinliğini bilmediğimiz bir görüşme tutanağında geçen bu ifadeleri büyüteç ve cımbız vasıtasıyla “deşmek”, öyle uzun uzadıya ele almak belki doğru değil.
Bu tutanakların yayımlanması devlet kaynaklı bir (Türkiye’de nedense herkesin sevdiği o ifadeyle) “psikolojik harp harekâtı” da olabilir pekâlâ. Zaten oldukça çetrefilli bir süreçte olduğumuz malum.
Ancak lütfen bir endişeyi da ifade etmeye izin verilsin: Kürt meselesinin çözümü, yani eşitlik temelinde bir barış gayrimüslimlerin ötekileştirilmesi, yeniden bir ortak düşman olarak kodlanmasıyla mümkün olabilir mi gerçekten? AKP’lilere, ortalama milliyetçi-muhafazakâr zihin dünyasına yakın gelecek bu argümanların (yani gayrimüslimlerin bir Türk-Kürt yakınlaşmasını baltaladığı, gayrimüslim “lobilerinin” derin devlet olduğu) kullanılmasıyla adil bir barış söz konusu olabilir mi?
Kürt hareketi ve bizzat Öcalan malum çevrelerin diline pelesenk ettiği “Ermenilik”, “lobilerin aracı olmak” gibi çirkin-mesnetsiz saldırıların yıllarca nesnesi olmuşken bu dili yeniden üretmek doğru mu?
Barış, Abdülhamid’in “İslam anasırının birliğini” andıran bu imaların işaret ettiği zeminde gerçekleşebilir mi, gerçekleşirse sağlam bir temeli olur mu?
Türklerle Kürtler arasında samimi ve adil bir barış için gayrimüslimlerin bir kez daha ve illa düşmanlaştırılması mı gerekiyor?
Bu satırlar lütfen bir eleştiri, polemik ya da yergi olarak değil, eşitlik temelinde adil bir barışa inanan birinin gerçekten samimi kaygıları olarak okunsun.
Foti Benlisoy
*http://fotibenlisoy.tumblr.com/post/44211530771/imral-gorusme-tutanaklar-na-dair-kisisel-bir-kayg

öncelikle bu yazının asıl kendisi bir başka "kaygı"ları ifade ediyor.. belirteyim..
YanıtlaSilbirilerinin., devşirme-dönme ve besleme türk-islam çerçevesinde "ermenilik" ve lobicilik fikrin zikri halleri ayrıdır.. ermenimilliyetçiliği ve lobiciliği olayı eleştirileri ayrıdır.. bunu bizzat hırant dink'de yapmaktadır..
bölgede., asala ile en sıkı ilişkiyi kuran örgüt pkk'dir.. türkiyesolu'nun nasıl baktığı bilinir..
ermeni katliamı konusunda duruşu bozuk kürt toplumunu doğruya eviren ve bunu içselleştiren de pkk-öcalan'dır.. ermeni katliamı olarak dillendiren ts örgütleri tabanının duruşu da bellidir.. bunu karşılaştırma ve eleştiri olarak sunmadım.. fikrin ne olduğu ve zikre nasıl yansıdığı görülsün istedim..
Türklerle Kürtler arasında samimi ve adil bir barış için gayrimüslimlerin bir kez daha ve illa düşmanlaştırılması mı gerekiyor?
elbette bunlara aklı-vicdanı olan bir komünist bir insan evet demez..
ama., bunları da gerek kürt özgürlük hareketine gerek ise öncü-önder şahsiyetlerine sanki bunu istiyorlar-"mış gibi" etiketlemek de olmamış..
bu anlamda.;
Bu satırlar lütfen bir eleştiri, polemik ya da yergi olarak değil, eşitlik temelinde adil bir barışa inanan birinin gerçekten samimi kaygıları olarak okunsun.
Foti Benlisoy
lafları da foti benlisoy nezdinde samimiyet ifadesi olarak şahsımca kabül edilmemektedir..
nerelerden kaygı duyması gerektiği konusunda kendisini sorgulamasını tavsiye ederim..
foti benlisoy'un bu "serzenişi" yada "eleştirisi".. veya kendi ifadesi ile., kaygıları .. ne kadar gerçekçidir.. bunu öcalan ve kürt siyasalının geçmiş zikirlerinden çıkartmak olasıdır.. bu yapılmadan böyle bir yazı.. asıl olarak başka "kaygıları" ortaya sermektedir..
foti benlisoy., süreç ile başlayan ve sağdan-sola!! artarak süren., kürt özgürlük mücadelesi karşıtı bir deformasyon-dezanformasyon işlevine katkı mı? sunuyor..
bu da benim.; ""Bu satırlar lütfen bir eleştiri, polemik ya da yergi olarak değil, eşitlik temelinde adil bir barışa inanan birinin gerçekten samimi kaygıları"" olarak okunsun.
ek olarak belirteyim..
bu topraklarda hıristiyanların bin yıllık öfkesi vardır ve haklıdır..bu topraklarda hak iddia ederler ve haklıdırlar da..
foti benlisoy.. aşağıdaki ifadeyies geçmiş..
""Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü doğruydu ama açıklayamadı""
bahsettiği., dağdan gelenler.; balkanlardan-kafkaslardan gelenler ve türk-islam yapılanlardır.. yani., devşirme ve dönmeler ile bu katmanlardır.. bağdakiler ise.; kürtler-ermeniler-rumlar ve anadolunun kadim halklarıdır..
açıklayamadı derken kasdettiği budur..
sözler doğrumu?-değil mi? ilgilenmiyorum..öcal an fikri nedir bilinmiyor değil.. bir sürü ifadeleri var.. bunların söylenmiş olup-olmadığı önemli değil.. fikir zaten biliniyor..
suat arabacı