'Vergilius'un Ölümü'nün Çevirisini 40 Yıl Sonra Bitiren Ahmet Cemal: Benim İçin Özgür Bir Alandı
1996'da Nevzat Erkmen, James Joyce'un 'Ulysses' adlı romanının çevirisini bitirdiğinde bir edebiyat efsanesinin de sonuna gelinmişti. Ulysses'in ardından Robert Musil'in 'Niteliksiz Adam' adlı dev romanının ilk cildi Ahmet Cemal çevirisiyle yayımlanmıştı ve doksanların ikinci yarısı çevrilemez denen kitapların Türkçe'de boy gösterdiği dönem olmuştu. Marcel Proust'un 'Kayıp Zamanın İzinde' adlı yapıtı, Don Quijote'un ilk kez tam metninin yayımlanması da aynı döneme rastlıyordu ama o yıllarda bile kimse Hermann Broch'un 'Vergilius'un Ölümü' adlı kitabının çevrileceğine inanmıyordu. Ahmet Cemal, Hermann Broch efsanesine de son verdi. Cemal, 1970'lerin başında başladığı çeviriyi tam 40 yıl sonra bitirdi...
UZUN BİR ARAYIŞIN ROMANI
- 'Vergilius'un Ölümü'nü çevirmek neden bu kadar zor?Buna cevap vermek için önce yazarın kimliğine bakmak lazım. Hermann Broch edebiyatı çok sevmesine rağmen hayata felsefeci olarak başladı ve özellikle kitle psikolojisi alanında çok önemli eserler verdi. Edebiyatı çok seviyor fakat hayatın nihai sorularına felsefenin cevap vereceğine inanıyor. Elli yaşına doğru bu görüşünü değiştiriyor ve bu kez sorulara en iyi cevapları edebiyatın vereceğini düşünüyor. Böylece bu alanda çalışmalar yapmaya başlıyor. 'Vergilius'un Ölümü' uzun bir üslup arayışının ürünü. Tam beş kere yazıyor Broch bu romanı... Şu an elimizdeki beşinci metin yani... Kendisi şöyle özetliyor bu durumu: 'Önümde James Joyce'un üslubu vardı ama deha taklit edilemezdi. Ve ben de bu yüzden kendime farklı bir üslup arama özgürlüğünü tanıdım...' Kitap 500 sayfalık bir düz yazı olarak görünüyor ama bu 500 sayfa aslında bir şiir. Kitaptaki kelimelerin aşağıya yukarı yüzde sekseni Almanca'dan Broch'un türetmiş olduğu kelimeler. Sözlükte bu kelimelere rastlayamazsınız. Çevirmeye kalktığınız dildeki sözcük bilginiz yeterli olmuyor. Kelime bilginizin yanında sözcük türetme çalışması da yapmanız gerekiyor. Son on yılda kendime böyle bir özgürlük tanıdım...
- Nasıl bir yol izlediniz çeviriyi yaparken?Var olan bütün Türkçe bilgimi kullandım. Eski ya da yeni kelime ayrımı yapmadım... Çünkü dil yaşayan bir şeydir ve eğer sözcükler hala kullanımdaysa eski-yeni ayırımı yapmak hata olur.
DİL BİLMEK YETMİYOR
- Bu kitapta sizi çeken neydi? Mesela neden bu kitabını çevirmek zorunda hissettiniz kendinizi ve tam 40 yıl boyunca zihninizin bir köşesinde bu kitabı taşıdınız?Yetmişli yılların başında İstanbul'daki Avusturya Kültür Ataşeliği'nde çalışıyordum... Bu kitapla da oranın kütüphanesinde tanıştım. 'Vergilius'un Ölümü'nü daha önce bilmiyordum, hatta Hermann Broch'u da o zamana kadar tanımıyordum. 'Vergilius'un Ölümü'nün ardından yazarın tüm kitaplarını okudum ama 'Vergilius'un Ölümü' çakılı kalmıştı zihnimde... O zamanlar çeviriler yapmaya başlamıştım. Çevirdiğim kitaplar yayımlanıyordu ve 'çevirmen Ahmet Cemal' olarak tanınıyordum. Ama bu kitabı okuduktan sonra bambaşka bir şey hissettim. Kendi kendime ancak böyle bir kitabı çevirirsem kendime çevirmen diyebilirim dedim... Fakat açık söylemek gerekirse çok da ümidim yoktu. Çalışmaya başladıktan sonra anladım ki sadece dilbilgisi yetmiyordu kitabı çevirmek için büyük de bir birikim gerekiyordu. Antik Çağ birikimi, felsefe birikimi, modern çağ birikimi gerektiriyordu. Bu birikimi edinip edinemeyeceğim konusunda emin değildim. 40 yıl sürekli bu kitap üzerinde çalışmadım haliyle ama 40 yıl boyunca sürekli geri döndüm bu kitaba. Benim için özgür bir alandı o...
O yıllarda hiçbir yayıneviyle anlaşmamıştınız değil mi? Kimse size 'kitabın çevirisini bitir' diye baskı da yapmıyordu...Evet, çeviriye başladığımda hiçbir yayıneviyle anlaşmış değildim. Hatta şimdi bile İthaki Yayınları'na aynı şeyi söylüyorum. 'Bu benim kitabım diyorum, kendim için yaptım bu çeviriyi...' Çok özgür olduğum bir alan oldu... Ama son on yıl tamamen 'Vergilius'un Ölümü'nün çevirisine yoğunlaştım.
- Neden son on yıl böyle bir yoğunlaşma oldu, neden daha önce değil mesela?Son on yılda gerçekten çeviriyi bitirecek birikimi edindiğimi anladım. Tam olarak zaman veremem ama bir an geldi ve yazarın ağzından Türkçe konuştuğumu fark ettim. Onu anlayınca çevirinin de biteceğini anladım. Ve son beş yıl çok hızlı ilerledi. Bazen bilgisayar benim hızıma yetişemedi mesela.
SON CÜMLE YAZILIRKEN
- Peki, kitapla tanıştıktan ve çeviriye başladıktan tam kırk yıl sonra, çeviriye son noktayı koyduğunuzda ne hissettiniz?Son cümleyi yazdığımda geceydi ve ressam bir arkadaşımı aradım. O kitabın tüm serüveni başından beri biliyordu... 'Bitti bu, ben şimdi ne yapacağım?' dedim. Büyük bir boşluk olmuştu içimde. 'Başka projelerin var, daha başka bir sürü iş, proje çıkacak' dedi... 'Bu başkaydı' dedim sadece. Çok başka bir serüvendi. Böyle bir çalışmanın bir daha olmayacağını biliyorum, çıktığına seviniyorum ama büyük bir mülkiyet hissi var içimde... 'Bu benim ve ben bunu kendim için çevirdim' diyorum hala...
- Peki, neydi sizi bu kitaba bağlayan? Neden başka bir kitap değil de 'Vergilius'un Ölümü'?Birden fazla sebebi var aslında bunun... Ben İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdim ama hiçbir zaman hukukçu olmadım. İstanbul Hukuk Fakültesi'nin altın yıllarıydı o yıllar. O yıllardan Roma tarihine karşı bir düşkünlüğüm vardı. Bu alanda da birçok çalışma yapmıştım. O yıllarda ve birdenbire böyle bir kitap çıktı karşıma. Kitap, İsa'dan önce birinci yüzyılda yani Roma'nın en önemli yıllarında geçiyordu... Augustus'un yani imparatorluğun kurucusunun iktidara geçtiği dönemde geçiyor ve karşısında da Latin dünyasının en büyük yazarı Vergilius var... Bir de bence sanat ve edebiyat alanında yapılmış en büyük hesaplaşmalardan biri 'Vergilius'un Ölümü'. Bütün kitap bir sanat tartışması... Vergilius'un sanat görüşleri ve onun karşısında günlük gerçekliği temsil eden bir iktidar var... Bütün bunlar bana çok ilginç ve çok kapsamlı geldi. Batı edebiyatında yayımlanmış en önemli tartışmalarından biridir 'Vergilius'un Ölümü'...
- Yazıldığı yıllarda Almanca'da nasıl bir etki yaratmıştı 'Vergilius'un Ölümü'?Almanca'da bile önce kolay anlaşılmadı... 'Ama sanat nedir? Sanat eseri nedir? Sanatta etiğin yeri var mıdır?' gibi konuların tartışılması 'Vergilius'un Ölümü' ile birlikte alevlendi.
*Ferhat Uludere
Akşam Kitap

YORUM YAZIN