Header Ads

Mazlum-Der: Üç Şüpheli Asker Ölümü Dosyası Çelişkili ve Yetersiz Soruşturmalarla Kapatıldı


Mazlum-Der İstanbul Şubesi'nin açıkladığı rapor, şüpheli asker ölümlerine ilişkin soruşturma süreçlerinin nasıl cezasızlıkla sonuçlandırıldığını gözler önüne serdi. Aydın Dere, Murat Oktay Can ve Mazlum Karabulut'un şüpheli ölümlerine ilişkin soruşturma süreçlerinde, deliller usulüne uygun toplanmadı, birbiriyle çelişen tutanaklar dikkate alınmadı, otopsiler eksik yapıldı. Her üç dosyada kapanırken, aileler, adalete olan güvenlerini kaybettiklerini belirtti.

Bugün açıklanan raporda, Aydın Dere, Murat Oktay Can ve Mazlum Karabulut'un askerlik yaptıkları kışlalarda şüpheli bir şekilde ölümlerinin ardından yaşanan hukuki süreç ele alındı.

AYDIN DERE

Raporda, 28 Temmuz 2000 tarihinde Çanakkale'nin Gökçeada 5. Komando Alay Komutanlığı'nda gece nöbeti sırasında ölen Aydın Dere olayında, delillerin usulüne uygun toplanmadığına dikkat çekildi. Raporda, "Aydın Dere'ye ait olduğu söylenen silah üzerinde parmak izi tespiti yapılabileceği nazara alınarak, silahın emniyete alınması gerekirken bu yapılmamış, silah alelade şekilde elle tutularak incelenmiştir. Maktulün el sıvapları ise hiç alınmamıştır. Bu usulle adeta delillerin yok edilmesine yardımcı olunmuştur" denildi.

Olayın cinayet olduğunu gösteren delillerin dikkate bile alınmadığını vurgulayan Mazlum-Der, raporunda şu görüşlere yer verdi: "Olay yerine giden savcılıkça maktulun silahı incelenmiş ve 'seri atış' konumunda olduğu tespit edilmiştir. Seri atış konumu ise G-3 silahlarında tetiğe dokunulduğunda birden fazla merminin aynı anda silahtan çıkmasına neden olmaktadır. Maktulün tek kurşunla öldüğü nazara alındığında ölümün bu silahla gerçekleştirilemeyeceği meselesi hiçbir yargı kurumu tarafından araştırılmamıştır."

Otopsinin İstanbul yerine Bursa Adli Tıp Kurumu tarafından neden yapıldığının sorgulanmadığı belirtilen raporda, hekimler hakkında yapılan şikayetlerin de sonuçsuz kaldığı hatırlatıldı.

Raporda, Gelibolu Askeri Savcılığı'nın 12 yıl boyunca hiç kimse için soruşturma yapmadığına dikkat çekilerek, şöyle denildi: "Sonrasında ailenin yaptığı şikayet neticesinde Önce Malatya Özel Yetkili Savcılığı şikayetleri almış, sonra dosya hakkında yetkisizlik kararı verilmiş, dosya İstanbul Özel Yetkili Savcılığa gönderilmiştir. Buradan da dosya yine HSYK'nın kararıyla Bursa Özel Yetkili Savcılığa gönderilmiş, üç hafta önce bu savcıkça suçun 'örgüt' suçu olmadığına karar verilmiş, dosya hakkında takipsizlik karar verilmiştir. Aile geçen hafta karara itiraz etmiştir. Ayrıca suç örgüt suçu olmadığı için dosya yine Gelibolu Askerlik Savcılığı'na gönderilmek istenmektedir. Aile yaptığı itirazdan netice almaz ise öce Anayasa Mahkemesi'ne, sonra AİHM'e gitmeyi düşünmektedir."

MURAT OKTAY CAN

Raporda konu edilen ikinci şüpheli asker ölüm olayı ise, 5 Eylül 2009 tarihinde Tunceli'nin Hozat ilçesine bağlı Sarıtaş Jandarma Karakolu'nda yaşandı. Murat Oktay Can için raporda, "Olay yerine giden Askeri savcılıkça alnının tam ortasından vurulan er için G-3 piyade tüfeğiyle anlının üstüne tam ortasına dik vaziyette nasıl nişan aldığı açıklanmaksızın olayın intihar olduğu kanaatine varılmıştır" denildi.

Askeri savcılıkların, ölüm için "intihar" diyerek dosyayı kapattığına dikkat çekilen raporda, "Ancak askerin cesedi aile tarafından gömülmeden önce fotoğrafları çekilmiş ve burunun altından da bir ayrı kurşun deliği olduğu tespit edilmiştir" denildi. Ailenin, otopsi raporunu düzenleyen 3 doktor ve 1 teknisyen hakkında açtığı davanın sonuçsuz kaldığına dikkat çekilen raporda, "Baba Oktay Can, Danıştay'a başvurdu. Olayla ilgili incelemesini yapan Danıştay 1. Dairesi, şüpheliler hakkında soruşturma açılmasına karar verdi. Ancak buna rağmen Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olay hakkında takipsizlik karar verilmiştir. Aile bu kararda itiraz etmiş ancak adalete olan güvenlerin yitirmişleridir" diye belirtildi.

MAZLUM KARABULUT

Mazlum-Der'in raporunda son olarak Mazlum Karabulut'un 13 Mart 2012 tarihinde Çerkezköy 3. Zırhlı Tugay Mekanize Piyade Taburu'nda şüpheli ölümü ele alındı. Olay yerinde bulunan silahtan parmak izinin dahi alınmadığına dikkat çekilen raporda, "Olay yerinde bulunan ve Er Mazlum Karabulut'a ait olduğu söylenen silah şarjörünün 30 mermili bir şarjör olmasına rağmen, şarjörde 28 mermi bulunması ve iki merminin de nereye gittiğinin araştırılmaması ciddi bir eksiklik oluşturmaktadır. Bu mermiler hakkında tutulan olay yeri tutanağı ile sonradan tutulan tutanak arasında fark bulunmaktadır" denildi.

Raporda, olay yerinde mermi kovanının bulunamadığını belirtilirken, hukuka aykırı süreç ile ilgili şu değerlendirmelere yer verildi:

"Olay yerinde kullanılan merminin kovanı bulunamamıştır.
Er Mazlum Karabulut'un ölümüne sebep olan mermi çekirdeğinin nasıl bir silahtan atıldığı tespit edilmemiştir.
Olay yerinde bulunan silahın o gün kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamıştır.
Ön önemlisi ise olaya müdahale eden savcının tutmuş olduğu ölü muayenesi tutanağında merminin Er Mazlum Karabulut'un sol şakağından girip sağ kulak üstünden çıktığı yazmaktadır. Otopsi yapan adli tıp raporunda ise merminin sağ alın üstünden girip sol kulak altından çıkığı yazmaktadır. Aynı vaka için taban tabana zıt tutulan bu iki evrakın neden böyle olduğu halen açıklanmamıştır.
Olay sonrasında alınan adli tıp raporunda olayın intihar olduğu zikredilmiştir. Bunun üzerine Tekirdağ Askeri Savcılığı'nca olay hakkında takipsizlik karar verilmiştir. Ailenin karara itirazda sonuçsuz kalmış aile şimdi Anayasa Mahkemesi'ne ardından AİHM gitmeyi düşünmektedir."

(etha)


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.