Header Ads

Dünden Bugüne Irkçılık

- SEMA ÜLPER OKTAR -
Felsefenin çağdaş ve pratik sorunlarını, sahip olduğu güçlü teorik donanım eşliğinde inceleyen Sinan Özbek’in, ilk baskısı 2003 yılında yapılan Irkçılık adlı yapıtı geçen günlerde ikinci baskısıyla okurlarla buluştu. Pratik Felsefe Yazıları, Schriften zur Praktischen Philosophie am Beispiel der Türkie gibi yapıtlarının ardından piyasaya çıkan Irkçılık, felsefe çevrelerinde bir otorite kabul edilen güçlü bir teorik perspektif sunuyor. Yazarın ideoloji kuramları konusundaki uzmanlığı, ırkçılık gibi çağdaş bir sorunu ele alışına güçlü bir altyapı oluşturuyor.

Sinan Özbek, bu yapıtına ırk kavramı ve kuramlarını inceleyerek başlıyor. Bu kavramsal araştırma, tarihsel olarak ırk kavramının dilsel kökeni üzerine odaklanıyor. Kavramın Batı dillerinde ve Türkçenin çeşitli lehçelerindeki kullanılış biçimlerini araştırarak incelikli bir araştırma içine giren yazar, bu kullanımlar arasındaki farklılıklara ve benzerliklere de işaret ediyor. Batı’da bir politika ve sosyal bilim kavramı olarak kullanılan ırk kavramının, Türkçede daha çok Türk milliyetçiliğini yaratan kuramsal tartışmalarda kullanılmasına dikkat çekiliyor. “Irk” sözcüğünün Arapça kökeni konusundaki görüşleri ikna edici bulmayan Sinan Özbek, kavramın Türkçe kökenini savunan dilbilimcilerin görüşlerini kabul ediyor. Kavramın dilsel kökeni Göktürk yazılarından Abdülkadir İnan’ın Oğuz Destanı’na, Kaşgarlı Mahmud’un Divani Lugat-it Türk adlı eserine dek inceleniyor. Bu derinlikli araştırma yazarın sorunun kavramsal derinliğine verdiği önemi gösteriyor.

Irkçılık’ın bir diğer tartışma başlığı, felsefecilerin üstünde pek de mutabık olmadıkları bir tartışmayla özetleniyor. “Antikçağ’da ırkçılık var mıydı?” sorusu kavramın tarihsel kökenini, felsefenin büyük filozoflarından biri olan Aristoteles’in “ırkçı” olduğu savunulan görüşlerinden örneklerle tartışıyor. Sinan Özbek, Claude Levi-Strauss’un görüşlerini anarak tartışmaya devam ediyor. Irkçılığı kapitalizmin bir ideolojisi olarak ele alan Özbek, Antik Yunan’da ırkçılık sorgulamasında kapitalizmin ortaya çıkmasından çok uzun süre önce yaşamış olan Aristoteles’in görüşleriyle hesaplaşmayı zorunlu bir tartışma başlığı olarak görüyor. Ek olarak antisemitizmin ırkçılık başlığı altında incelenebilirliğini sorgulayan yazar, Memmi ve Poliakov gibi isimlerle tartışıyor. Özbek’in oldukça önemli olan görüşlerinden biri, antisemitizmin modern anlamdaki ırkçılığa dönüşmesine kadar geçen zamanda Yahudilerin uğradıkları kıyımların temel olarak dini gerekçelere dayandığını ifade ettiği görüşler. Sorunun Türkiye ayağına da sıklıkla değinilen yapıtta Türkiye’deki antisemitist görüşlerin yaygınlaşması ve ırkçı bir nitelik kazanması da Yahudilerin ekonomide tuttukları yerle ilişkilendiriliyor.

Emeğe satmak...
Yapıttaki en önemli tartışmalardan biri ırkçılığın tarihsel ve ekonomik köklerinin incelendiği üçüncü bölümde geçiyor. Irkçılığın modern zamanların bir kavramı oluşu bu bölümde olumlanıyor. Yazara göre ırkçılığın baskıcı bir öğreti olarak ortaya çıkması, genellikle sömürgecilik dönemiyle birlikte tartışılıyor. Immanuel Geiss’ın ve Albert Memmi’nin görüşlerinden referanslarla modern anlamda ırkçılığın yakın zamanların bir kavramı olduğu ifade ediliyor. Sinan Özbek bu vurguyu Alex Collinicos’la birlikte bir adım daha ilerletiyor: Irkçılık kapitalizmin dünya ölçeğinde bir üretim tarzı olmasıyla ortaya çıkmış bir ideoloji olarak tanımlanıyor. Kavramın tarihsel kökeni 17 ve 18. yüzyıllara, Yenidünya’nın sistemli köleciliğiyle birlikte anılarak geriye götürülüyor. Özbek ırkçı ideolojinin maddi olarak temellendiğini belirttiği noktayı ise Collinicos’a yönelttiği “Antikçağ’da köle emeğinin kullanılması neden bir ırkçı ideolojiyle temellendirilmeye kalkışılmadı?” soru üstünden açıklıyor. Devam eden görüşlerini Özbek şöyle özetliyor: “Callinicos şöyle cevaplıyor: Bu soru, değişik toplumlarda emeğin taşıdığı nitelik ile ilişkilidir. Bilindiği gibi kapitalizm öncesi toplumlarda sömürü özgür olmayan emeğe dayanır. Köleci toplumlarda kölenin kendisi özel mülktür. Feodal toplum, eşit olmayan gruplar ayrımıyla oluşur. Bu toplumlarda grupların eşit olmayışı hukuksal olarak belirlenmiştir. Kapitalizmde ise sömürü özgür ücretli emeğe dayanır. İşçi, emeğini satmakta ya da satmamakta özgürdür. Tam da bu nokta, ırkçı ideolojinin maddi olarak temellendiği yerdir.” Bu belirlemeler yapıtın teorik gücünü bir kez daha ortaya koyuyor.
Bu önemli tartışma başlıklarına ek olarak ortaya konan diğer görüşler; Irkçılık ve Heterofobi Irkçılık ve Cinsiyetçilik, Irkçılık ve Milliyetçilik gibi ilgi çekici başlıklarda inceleniyor.

Irkçılığın ve cinsiyetçiliğin aynı ideolojiler olup olmadığı yönündeki sorun, yapıtın sistematik yapısıyla son derece uyumlu görüşlerle tartışılıyor. Her iki ideoloji de yapıtta aynı üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir toplumsal sistemin ürünü olarak tartışılıyor ve her ikisi de “söz konusu toplumsal sistemin birtakım tıkanıklarını aşabilmenin, bu sistemin devam edebilmesinin araçları” olarak tanımlanıyor. Yine de Özbek, bunları aynı ideolojik yapılarmış gibi ele almanın, kadınların ırkçı ideolojiyle olan ilişkilerini kavramayı engellediğini belirtiyor. Görüşlerine cinsiyetçi ve ırkçı ideolojilerin köklerini bireylerin son derece derinlerine saldığını ekleyen yazar, bireylerin bu ideolojileri kendilerinden ayıklamasının özel bir sorgulama ve bilinçlenme çabasını gerektirdiğini ifade ediyor.

Yapıtta benzer şekilde milliyetçiliğin de ırkçılık gibi aynı üretim ilişkisi içinde ortaya çıkışı anlatılıyor. Irkçılığın da, milliyetçiliğin de içinden doğdukları üretim ilişkisinin yerleşmesini ve devamını sağlayan ideolojiler olduğunu ifade eden Özbek, bu yapıtında ırkçılık sorununu bütün derinliğiyle ele alan incelikli tartışmalara girişiyor.

Batılı kaynaklarla girdiği tartışmalara ek olarak sorunun Türkiye’de kavranış ve uygulanış biçimlerini felsefeci kimliğiyle ele alan Sinan Özbek, Türkiye’de Irkçılık başlığı altında son derece ilgi uyandıran bir sorgulama süreci içine girerek sosyal bilimler alanında ırkçılık konusunu bütün çeperleriyle kuşatmayı başarıyor. Irkçılık konusunda bir kaynak niteliği taşıyan yapıt bir kez daha yeni baskısıyla okuyucularıyla buluşuyor.

Sema Ülper Oktar

IRKÇILIK
Sinan Özbek
Notos Kitap
2012, 165 sayfa, 14 TL.

*radikal kitap

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.