İHD Raporu: Mazlum Akay'ı Güvenlik Kuvvetlerinin Kontrolsüz Gücü Öldürdü
Adana’da 29 Temmuz’da polisin attığı gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 11 yaşındaki Mazlum Akay’ın ölümünün ardından İnsan Hakları Derneği Adana şubesi bir ön inceleme raporu hazırladı. Raporda görgü tanıklarıyla yapılan görüşmelere yer veriliyor. Raporun sonuç bölümünde de güvenlik güçlerinin kontrolsüz güç kullanımının sonuçlarına dikkat çekiliyor:
Nedret Esmer( Olayın olduğu sokakta görgü tanığı): “Olayın olduğu saatte evin damındaydım, çocuklar sokakta oyun oynuyorlardı, polis gaz bombası sıktı ve Mazlum’un arkadan kafasına değdi. Mazlum yüz üstü yere düştü daha sonra yanındaki arkadaşları onu komşunun evinin bahçesine aldılar. Mazlum yere düştüğünde elinde 2.50 TL kola ve ekmek vardı. Sokağımızda eylem olmamasına rağmen her Pazar günü gaz bombasına maruz kalıyoruz.”
Saadet Dizman ( Çocuğu yerde ilk gören komşusu): “Olayın olduğu sokakta oturuyorum İftardan sonra namaz kılıyordum. Kızım Hatice bağırarak ‘Çocuğun kafasına gaz bombası düştü, anne koş’ deyince, önce kendi çocuğum sandım. Namazı bırakıp sokağa çıktığımda komşumun oğlu Mazlum Akay’ın yerde yüzü koyun yattığını gördüm. Çocuğun ağzından burnundan kanlar akıyordu. Kafasının arkası balon gibi şişmişti ve bir dişi de kırılmıştı. Çocuk ‘Anne’ diye inliyordu. Çocuğu kaptığım gibi evine götürdüm. Çocuğun başına isabet eden gaz bombasının boş kovanını komşum Osman Kara’ya teslim ettim.”
Osman Durmaz (Mazlum Akay’ı hastaneye götüren komşusu): “KOAH astım rahatsızlığım var. Atılan gaz bombaları nedeniyle defalarca fenalık geçirdim. 29.07.2012 tarihinde saat 21 sularında evde oturuyordum kapı komşum olan Mustafa Akay’ın evinde ağlama sesleri duydum. Bunun üzerine koşarak Mustafa Akay’ın evine gittiğimde Mazlum Akay’ın ağzından burnundan kanlar akıyordu, çocuğun şuuru açıktı, kendisini motosiklete atarak hastaneye götürdüm. Çocuğun ailesi geldikten sonra ben eve döndüm. Mahalleye geldiğimde ara sokaklara halen gaz bombası sıkılıyordu kendimi eve zor attım.”
Yeni bir örnek oluşturdu
Raporun sonuç bölümünde ise şu görüşlere yer veriliyor: ”Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 10.04.2012 tarih 9829/07 numaralı kararıyla ‘kontrol altındaki kişi ve gruplara’ yönelik olarak yaygın uygulanan göz yaşartıcı gaz kullanımını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve diğer kötü muamele yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlali olarak değerlendirmiş ve Türkiye’yi mahkûm etmiştir. Yukarıdaki tanık ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, güvenlik kuvvetleri kimyasal ajanları, bir olayı kontrol altına almak için kullanmaktan ziyade korku salma, insanları sindirme, evlerine hapis etme aracı olarak kullandığı görülmektedir. Çocuğun başına aldığı gaz bombası fişeği darbesi ile yaşamını yitirmesi olayı kimyasal ajanların güvenlik kuvvetleri tarafından kontrolsüz ve aşırı bir şekilde kullanımının ne tür olumsuz sonuçlar yaratabildiğine yeni bir örnektir.”
haber: Burcu Karakaş/Milliyet
Nedret Esmer( Olayın olduğu sokakta görgü tanığı): “Olayın olduğu saatte evin damındaydım, çocuklar sokakta oyun oynuyorlardı, polis gaz bombası sıktı ve Mazlum’un arkadan kafasına değdi. Mazlum yüz üstü yere düştü daha sonra yanındaki arkadaşları onu komşunun evinin bahçesine aldılar. Mazlum yere düştüğünde elinde 2.50 TL kola ve ekmek vardı. Sokağımızda eylem olmamasına rağmen her Pazar günü gaz bombasına maruz kalıyoruz.”
Saadet Dizman ( Çocuğu yerde ilk gören komşusu): “Olayın olduğu sokakta oturuyorum İftardan sonra namaz kılıyordum. Kızım Hatice bağırarak ‘Çocuğun kafasına gaz bombası düştü, anne koş’ deyince, önce kendi çocuğum sandım. Namazı bırakıp sokağa çıktığımda komşumun oğlu Mazlum Akay’ın yerde yüzü koyun yattığını gördüm. Çocuğun ağzından burnundan kanlar akıyordu. Kafasının arkası balon gibi şişmişti ve bir dişi de kırılmıştı. Çocuk ‘Anne’ diye inliyordu. Çocuğu kaptığım gibi evine götürdüm. Çocuğun başına isabet eden gaz bombasının boş kovanını komşum Osman Kara’ya teslim ettim.”
Osman Durmaz (Mazlum Akay’ı hastaneye götüren komşusu): “KOAH astım rahatsızlığım var. Atılan gaz bombaları nedeniyle defalarca fenalık geçirdim. 29.07.2012 tarihinde saat 21 sularında evde oturuyordum kapı komşum olan Mustafa Akay’ın evinde ağlama sesleri duydum. Bunun üzerine koşarak Mustafa Akay’ın evine gittiğimde Mazlum Akay’ın ağzından burnundan kanlar akıyordu, çocuğun şuuru açıktı, kendisini motosiklete atarak hastaneye götürdüm. Çocuğun ailesi geldikten sonra ben eve döndüm. Mahalleye geldiğimde ara sokaklara halen gaz bombası sıkılıyordu kendimi eve zor attım.”
Yeni bir örnek oluşturdu
Raporun sonuç bölümünde ise şu görüşlere yer veriliyor: ”Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 10.04.2012 tarih 9829/07 numaralı kararıyla ‘kontrol altındaki kişi ve gruplara’ yönelik olarak yaygın uygulanan göz yaşartıcı gaz kullanımını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve diğer kötü muamele yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlali olarak değerlendirmiş ve Türkiye’yi mahkûm etmiştir. Yukarıdaki tanık ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, güvenlik kuvvetleri kimyasal ajanları, bir olayı kontrol altına almak için kullanmaktan ziyade korku salma, insanları sindirme, evlerine hapis etme aracı olarak kullandığı görülmektedir. Çocuğun başına aldığı gaz bombası fişeği darbesi ile yaşamını yitirmesi olayı kimyasal ajanların güvenlik kuvvetleri tarafından kontrolsüz ve aşırı bir şekilde kullanımının ne tür olumsuz sonuçlar yaratabildiğine yeni bir örnektir.”
haber: Burcu Karakaş/Milliyet
YORUM YAZIN