Yeni İsyan Kuşağının İlk Önderi: Şafak Bay
![]() |
- yazı: EVREN HASPOLAT - |
AKP ise 10 yıllık iktidarı boyunca kurduğu yapıyı kurumsallaştırarak kalıcılaştırmanın derdinde.
Bunun için yeni anayasa çalışmaları, bunun için başkanlık tartışmaları, bunun için işsizlik oranı gençlerde % 25’lere varmışken hâlâ 3 çocuk dayatmaları, bunun için 4+4+4 yasaları, bunun için haksızlığa isyan eden gençliğe karşı dindar ve itaatkâr nesil özlemleri.
Bunun için tüm yolların Roma’ya çıkması gibi, haksızlığa tepki gösteren memurun, işçinin, HES’e direnen 80’lik ninelerin, barınma hakkına sahip çıkan yurttaşın, eğitim hakkına sahip çıkan öğrencinin, 1 Mayıs’a katılan Antikapitalist Müslümanların, kürtaj hakkını savunan kadınların, grev yapan hava yolu çalışanlarının üstüne hep baskı ile gidilmesi. Bunun için yeni coplar, yeni biber gazları, bunun için her yıl atanan 15.000 polis.
Ama olmuyor işte. Tutmuyor plan. Ne iktidarın, ne de ürünü olduğu 12 Eylül’ün planları.
12 Eylül, Türkiye’yi serbest piyasaya eklemleyerek Batı’nın açık pazarı haline getirmek için, üretmeden tükettirip sürekli borçlandırmak için, gelir uçurumlarını arttırıp zengini daha zengin, yoksulu ise daha yoksul yapabilmek için, yani 24 Ocak Kararları’nı uygulayabilmek için ülkesinin dertlerine kafa yoran, “ne olacak bu memleketin hali?” sorusunu soran ve çözüm üretmeye çalışan, araştıran, okuyan, sorgulayan, yanlışa yanlış demesini bilen toplumcu-halkçı bir gençlik kuşağını bastırıp yerine sorgulamayan, okumayan, hesap sormayan, itaat eden, beynine takılan at gözlükleri ile kariyer basamaklarını çıkan, bencil, köşe dönmeci bir kuşak yaratmak istedi. Yarattı da. Gerçekliğe ad vermesini bilenlerin bu apolitik, itaatkâr kuşağa dönemin ‘ustası’ olarak Özal’ın adını vermesi, onları Özal Kuşağı olarak adlandırması boşuna değildi. Yeni dönemin ‘ustası’ da ürünü olduğu düzenin devamı için ‘ustalarının’ izinden gidiyor. O da isyankâr kuşağa karşı dindar kuşak istiyor.
Ama 30 yıllık proje su kaynatıyor, açık veriyor. Bütün planlar, isyan etmeyen bir gençlik düşü üzerine inşa edilmişti.
Ama tepki, isyan her yerde, sorgulama çok yönlü. Artık tekil kurtuluşların, kariyer diye kendilerine dayatılanların her kapıyı açan sihirli anahtar olmadığını görüyor Özal Kuşağı.
Bireyci çöküşe karşı toplumcu çıkışı, örgütsüz sessizliğe karşı örgütlü haykırışı, itaate karşı isyanı ile çıkıyor meydanlara. Çıkarken de örnek alıyor.
Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’nu ve platformun kurucusu Şafak Bay’ı.
Yıllardır tekil atama sorunları ile boğuşan ve bu sorunların içinde boğulan atama bekleyen öğretmenler, Şafak’la birlikte öğrendi sorunlarının şahsi olmayıp bir sistem sorunu olduğunu. Hakkı olan için örgütlenmeyi ve örgütlemeyi, kanserli Şafak ile 3 gün açlık grevine oturduğunda öğrendi. Mücadelelerini boğmak için Milli Eğitim Bakanından yalnız Şafak’a gelen “sana kadro verelim” önerilerini “ben sadece kendim için değil, tüm arkadaşlarım için kadro istiyorum” dediğinde öğrendi, köşe dönmeci bireyciliğe karşı kolektivizmin ne olduğunu. Tedavi için yurtdışına gönderilmediği, geri dönüşünde ise kendisi ile ilgilenecek bir doktor bulamadığı zaman yaptıklarıyla öğrendi, direnmenin, seferber etmenin, mücadele ile hakkı olanı söküp almanın ne demek olduğunu.
Tarihte haksızlığa isyan eden her kuşak, her halk kendi döneminin ilklerini, önderlerini örnek almıştır hep. Şimdi hakkı olanı talep eden, dönemin ustasının deyimi ile isyan eden herkes kendi çağının ilk önderini, hayatını çifte mücadele ile taçlandıran Şafak’ı örnek kalıyor.
Evet, Şafak deli gömleği gibi bir sistemle eli-kolu-aklı-vicdanı zincirlenen Özal Kuşağı’nın zincirlerini çözdü. Onun içinden çıkıp, onu kalbinden ve beyninden vurdu. Çünkü deli gömleğinin içinden akılla, birliktelikle, mücadeleyle ve her şeyden önemlisi örgütlenmeyle çıkılacağını öğretti. Saramago’nun Körlük’ünü kurgu olmaktan çıkarıp, Türkiye’nin gerçekliğine taşıdı. Kendi kuşağını karanlıktan aydınlığa çıkarmak için tüm ülkeyi kocaman bir açık hava dersliğine çevirdi. Şafak bir öğretmen olarak Fakir Baykurt’un tespit ettiği gibi, öğretmenin aydınlatma görevini yerine getirdi. İçinden çıktığı Özal Kuşağına aydınlık geleceğin kapısını araladı.
Şafak, çifte mücadelesi ile yaşarken bize çok şey öğretti. 10 Haziran 2011’de bedeni aramızdan ayrıldı. Ama bütün hayatı mücadele olan Şafak, gerçek bir öğretmen olarak öldükten sonra da öğretmeye, yeni kuşağın önderlerini yetiştirmeye hep devam edecek.
Çünkü O Yeni İsyan Kuşağının İlk Önderi.
* Yrd. Doç. Dr. Evren Haspolat
evrenhaspolat78@yahoo.com
twitter.com/evrenhaspolat
**sendika.org
YORUM YAZIN