12 Genç Vicdani Reddini Açıkladı
Vicdani Ret Haftası'nın son eylemi Taksim'de yapıldı. Tünel'den Taksim Meydanı'na yürüyen vicdani retçiler, boyunlarına barışı simgeleyen beyaz tülbentler taktı.
"Askere gitme kardeş kanı dökme", "İtaatsizlik özgürlüktür", "Ne okula ne kışlaya liseliler isyana" pankartlarının taşındığı eylemde "Barış için vicdani ret", "Reddet, diren, hayır de askere gitme", "Hiç kimse asker doğmaz", "Kadınların vicdanı reddediyor savaşı" sloganları atıldı, dövizleri taşındı.
Yürüyüş sırasında alkışlarla destekler olurken, bazı gençler "Her Türk asker doğar" şeklinde slogan atarak ve küfürlü saldırıda bulunarak provokasyon yaratmaya çalıştı. Kitle "Herkes bebek doğar", "Ne mutlu insanım diyene" sloganlarıyla yanıt verdi.
Uzun süren yürüyüşün ardından Taksim Meydanı'nda yapılan basın açıklamasında 1997 yılından bu yana 15 Mayıs Dünya Vicdani Ret Günü'nde etkinlikler yapıldığı hatırlatıldı. Barış dolu bir yaşam için, militarizm, savaş ve kardeş kanı dökmeye karşı vicdani retlerini açıklayacaklarını duyuran vicdani retçiler, "Savaşın acımasızlığını en derin biçimde yaşadığımız bu coğrafyanın insanları olarak savaşa karşı seslerimizi hep birlikte yükseltiyoruz, halkı askerlikten soğutuyor vicdani retlerimizi açıklıyoruz" dedi.
"Askere gitme kardeş kanı dökme", "İtaatsizlik özgürlüktür", "Ne okula ne kışlaya liseliler isyana" pankartlarının taşındığı eylemde "Barış için vicdani ret", "Reddet, diren, hayır de askere gitme", "Hiç kimse asker doğmaz", "Kadınların vicdanı reddediyor savaşı" sloganları atıldı, dövizleri taşındı.
Yürüyüş sırasında alkışlarla destekler olurken, bazı gençler "Her Türk asker doğar" şeklinde slogan atarak ve küfürlü saldırıda bulunarak provokasyon yaratmaya çalıştı. Kitle "Herkes bebek doğar", "Ne mutlu insanım diyene" sloganlarıyla yanıt verdi.
Uzun süren yürüyüşün ardından Taksim Meydanı'nda yapılan basın açıklamasında 1997 yılından bu yana 15 Mayıs Dünya Vicdani Ret Günü'nde etkinlikler yapıldığı hatırlatıldı. Barış dolu bir yaşam için, militarizm, savaş ve kardeş kanı dökmeye karşı vicdani retlerini açıklayacaklarını duyuran vicdani retçiler, "Savaşın acımasızlığını en derin biçimde yaşadığımız bu coğrafyanın insanları olarak savaşa karşı seslerimizi hep birlikte yükseltiyoruz, halkı askerlikten soğutuyor vicdani retlerimizi açıklıyoruz" dedi.
REDDETTİLER
Açıklamanın ardından aralarında kadınların da bulunduğu 12 genç, vicdani retlerini açıkladı. Gençler vicdani ret gerekçelerini şu şekilde açıkladı.
Mercan Doğan (Anarşist-Kadın): Askerlikle daha çok belirginleştirilen toplumsal cinsiyet rollerini kabul etmiyorum. Askere gitmek ve elime silah almak zorunda bırakılmasam dahi, varlığını militarizmden alan erk kültürün şiddetini hayatımın her alanında yaşıyorum.
Ben de militarizmin ve devletlerin savaşlarının görünen ya da görünmeyen öznesi olmayı reddediyor, vicdani reddimi açıklıyorum.
Yusuf Özgüler (Anarşist-Erkek): Kendi tercihim olmadan bu topraklarda doğdum. Daha sonra bana bir kimlik yüklendi, Türk olduğum söylendi. Ve sonra 'Her Türk asker doğar' denildi. Oysaki benim Türk olmam genetik bir kazaydı ve asker olarak değil insan olarak doğmuştum.
6 yaşıma geldiğimde insanlık dışı vahşi militarizm hayatıma girmişti. Her sabah asker gibi sıraya sokulup, anlamının bilincinde olmadığım sözler söyletilirdi. Ortaokula geldiğimde beden eğitimi derslerinde üçerli beşerli sıraya sokulup uygun adım yürütülmeye başladım. Asker olarak doğmadım ama asker gibi itaat eden, düşünmeyen sorgulamayan bir birey olabilmem için ellerinden geleni yaptılar. Bir anarşist olarak 'adam' olmayı, asker olmayı, militarist olmayı reddediyorum, vicdani reddimi açıklıyorum.
Gizem Şahin (Kadın): Militarizm öldürür, öldürür çünkü eline silah verir. Gidersin kardeşlerini öldürürsün, ölürsün. Reddetmekten bu kadar korktuğun için, öldürmeyi umursamazsın. Sen silahını atmıyorsun ya elinden, sen olmasan savaş da olmayacak unutuyorsun. Üzgünüm kardeşim reddetmezsen öldüreceksin, öleceksin.
Ben reddediyorum kardeşim. Silah firmalarını, devletin öldürmenin adına şehit olmak deyip sıyrılışını, küçük çocuklara atılan küçük kurşunları, orduyu, hazır olda durmayı, bayrağa vatana millete tapıp hayali betonlarla örülmüş çizginin dışındaki kardeşlerimi öldürmeyi, militarizmi reddediyorum.
Serhat Yaşar (Erkek): Asker olarak doğmadım, öldürmek için doğmadım. Elime silah alıp bir toprak parçası için savaşmak, bana düşman gösterilen insanları öldürmek için doğmadım. Yaşamak ve yaşatmak için doğdum. Yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Bir hiç uğruna öldürmeyi reddediyorum. Ben Serhat, YAŞAR; yaşar SERHAT. Vatan sağolmasın.
Nehir Sel (Anarşist-Erkek): Devleti ve onun kullandığı araçlardan olan militarizmi reddediyorum. TC'nin uzun yıllardır Kürt halkına ve bu topraklardaki tüm halklara uyguladığı zulmün kaynağı devletin ve efendilerin militarist algılarında yatar. TC devleti okullardan ve sokaklardan topladığı gencecik insanları sistematik bir şekilde birer savaş makinesine dönüştürerek, Kürdistan’daki ezilen halkların üzerine sürüyor. Öldürüyor. Tecavüz ediyor. Köyleri boşaltıyor. İtaat etmeyenleri hapsediyor. Delirtiyor. Sivil ölüme mahkum ediyor.
Ben yaşamı savunan bir anarşist ve anti militarist olarak, devleti ve onun militarizmini reddediyor ve vicdani reddimi açıklıyorum. Bütün ordular terörist, bütün devletler katildir.
Selinay Hazal Erişen (Kadın): İnsanların hür iradeleri hiçe sayılarak, zorla, korkutularak askere alınanlar, devletlerin kirli oyunları adına öldürmeye mecbur bırakılıyor. İnsanlığı hiçe sayıp, milliyetçi duygularla çizilen sınırlar ve bu sınırlar için yapılan savaşlar her gün çocuk, kadın, suçlu, suçsuz demeden birçok insanın ölümüne sebep oluyor. İnsanların savaşlarda ölmediği, çocukların hak ettiği yaşama sahip olmaları ve militarizmin barınamayacağı bir dünya için vatansızlığımı ve vicdani reddimi açıklıyorum.
Eylül Özdamar (Lise öğrencisi-Kadın): 17 yaşında bir kadınım. Saçımdan etnik kökenime, çorabımdan ideolojime, cinsiyetimden dinlediğim müziğe varana kadar devletin elinin üzerimde olduğunu hissederek yaşıyorum. Pazartesi-Cuma günleri 'tören' adı altında koyun gibi dizildiğimiz sıralara sokulup yıllardır söylemekten bıkmış ve hiçbir zaman anlam veremediğim marşı okumaya zorlanıyor, söylemiyorum.
Bu devlet benim yaşıtlarımı öldürdü, cezaevlerine kapattı, darp etti, tecavüz etti. Ben Uğur Kaymaz’la Ceylan Önkol’la büyüdüm. Ben büyüdükçe onlar da büyüdü ve öfkemiz gün geçtikçe büyüyor. Ben yaşıtlarımı havan toplarıyla, mermileriyle, bombalarıyla öldüren bu devleti reddediyorum.
Belen Yıldırım: (Anarşist-Kadın): Dünyanın her yerinde her gün katliamlar yaşanıyor. Irak, Afganistan, Tunus, Meksika, Suriye kulağımızın alıştıkları. Ben alışmıyorum. Alışmayı kabullenmiyorum. Hiyerarşinin şekillendirdiği hayatlarımızda evden sokağa her an her yerde maruz kaldığımız devlet organizasyonunun militarizmi kullanarak insanları köleleştirip, tahakkümü normalleştiren uygulamalarına göz yummuyorum. İktidarın kurguladığı herhangi bir oluşumun bir parçası olmamak için vicdani reddimi açıklıyorum.
Esra Güleç (Görme engelli-Kadın): Ben sınırsız, sömürüsüz, efendisiz, engelsiz, barışçıl bir dünya istiyorum. İleri teknoloji diye sundukları savaş araçlarının yok edilmesini istiyorum. Savaşların özellikle fiziksel engele sebep olduğunu belirterek engelsiz bir dünya istiyorum.
Aşkın cinsiyetsiz olduğu heteroseksist bir toplum yaratılma çabalarının ortadan kalktığı aşkı özgürce yaşayabildiğimiz bir dünyanın hayallerini kuruyorum.
İşte bütün bu nedenlerden dolayı savaşı, militarizmi, tek tipleştirilmeyi reddediyorum.
Polen Ünlü (Sosyalist-Kadın): Savaşlar sadece erkekleri değil kadınları da öldürüyor. Bu nedenle vicdani reddimi açıklıyorum.
haber: etha
Uğur Polat (Sosyalist-Erkek): 20 yaşında sosyalist Kürt genciyim. Ailemde, okulda ve toplumda bana öğretilenleri reddediyorum. İşçi sınıfı ve ezilenlere karşı kurulmuş ordunuzda yer almayı reddediyorum.
Açıklamanın ardından aralarında kadınların da bulunduğu 12 genç, vicdani retlerini açıkladı. Gençler vicdani ret gerekçelerini şu şekilde açıkladı.
Mercan Doğan (Anarşist-Kadın): Askerlikle daha çok belirginleştirilen toplumsal cinsiyet rollerini kabul etmiyorum. Askere gitmek ve elime silah almak zorunda bırakılmasam dahi, varlığını militarizmden alan erk kültürün şiddetini hayatımın her alanında yaşıyorum.
Ben de militarizmin ve devletlerin savaşlarının görünen ya da görünmeyen öznesi olmayı reddediyor, vicdani reddimi açıklıyorum.
Yusuf Özgüler (Anarşist-Erkek): Kendi tercihim olmadan bu topraklarda doğdum. Daha sonra bana bir kimlik yüklendi, Türk olduğum söylendi. Ve sonra 'Her Türk asker doğar' denildi. Oysaki benim Türk olmam genetik bir kazaydı ve asker olarak değil insan olarak doğmuştum.
6 yaşıma geldiğimde insanlık dışı vahşi militarizm hayatıma girmişti. Her sabah asker gibi sıraya sokulup, anlamının bilincinde olmadığım sözler söyletilirdi. Ortaokula geldiğimde beden eğitimi derslerinde üçerli beşerli sıraya sokulup uygun adım yürütülmeye başladım. Asker olarak doğmadım ama asker gibi itaat eden, düşünmeyen sorgulamayan bir birey olabilmem için ellerinden geleni yaptılar. Bir anarşist olarak 'adam' olmayı, asker olmayı, militarist olmayı reddediyorum, vicdani reddimi açıklıyorum.
Gizem Şahin (Kadın): Militarizm öldürür, öldürür çünkü eline silah verir. Gidersin kardeşlerini öldürürsün, ölürsün. Reddetmekten bu kadar korktuğun için, öldürmeyi umursamazsın. Sen silahını atmıyorsun ya elinden, sen olmasan savaş da olmayacak unutuyorsun. Üzgünüm kardeşim reddetmezsen öldüreceksin, öleceksin.
Ben reddediyorum kardeşim. Silah firmalarını, devletin öldürmenin adına şehit olmak deyip sıyrılışını, küçük çocuklara atılan küçük kurşunları, orduyu, hazır olda durmayı, bayrağa vatana millete tapıp hayali betonlarla örülmüş çizginin dışındaki kardeşlerimi öldürmeyi, militarizmi reddediyorum.
Serhat Yaşar (Erkek): Asker olarak doğmadım, öldürmek için doğmadım. Elime silah alıp bir toprak parçası için savaşmak, bana düşman gösterilen insanları öldürmek için doğmadım. Yaşamak ve yaşatmak için doğdum. Yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Bir hiç uğruna öldürmeyi reddediyorum. Ben Serhat, YAŞAR; yaşar SERHAT. Vatan sağolmasın.
Nehir Sel (Anarşist-Erkek): Devleti ve onun kullandığı araçlardan olan militarizmi reddediyorum. TC'nin uzun yıllardır Kürt halkına ve bu topraklardaki tüm halklara uyguladığı zulmün kaynağı devletin ve efendilerin militarist algılarında yatar. TC devleti okullardan ve sokaklardan topladığı gencecik insanları sistematik bir şekilde birer savaş makinesine dönüştürerek, Kürdistan’daki ezilen halkların üzerine sürüyor. Öldürüyor. Tecavüz ediyor. Köyleri boşaltıyor. İtaat etmeyenleri hapsediyor. Delirtiyor. Sivil ölüme mahkum ediyor.
Ben yaşamı savunan bir anarşist ve anti militarist olarak, devleti ve onun militarizmini reddediyor ve vicdani reddimi açıklıyorum. Bütün ordular terörist, bütün devletler katildir.
Selinay Hazal Erişen (Kadın): İnsanların hür iradeleri hiçe sayılarak, zorla, korkutularak askere alınanlar, devletlerin kirli oyunları adına öldürmeye mecbur bırakılıyor. İnsanlığı hiçe sayıp, milliyetçi duygularla çizilen sınırlar ve bu sınırlar için yapılan savaşlar her gün çocuk, kadın, suçlu, suçsuz demeden birçok insanın ölümüne sebep oluyor. İnsanların savaşlarda ölmediği, çocukların hak ettiği yaşama sahip olmaları ve militarizmin barınamayacağı bir dünya için vatansızlığımı ve vicdani reddimi açıklıyorum.
Eylül Özdamar (Lise öğrencisi-Kadın): 17 yaşında bir kadınım. Saçımdan etnik kökenime, çorabımdan ideolojime, cinsiyetimden dinlediğim müziğe varana kadar devletin elinin üzerimde olduğunu hissederek yaşıyorum. Pazartesi-Cuma günleri 'tören' adı altında koyun gibi dizildiğimiz sıralara sokulup yıllardır söylemekten bıkmış ve hiçbir zaman anlam veremediğim marşı okumaya zorlanıyor, söylemiyorum.
Bu devlet benim yaşıtlarımı öldürdü, cezaevlerine kapattı, darp etti, tecavüz etti. Ben Uğur Kaymaz’la Ceylan Önkol’la büyüdüm. Ben büyüdükçe onlar da büyüdü ve öfkemiz gün geçtikçe büyüyor. Ben yaşıtlarımı havan toplarıyla, mermileriyle, bombalarıyla öldüren bu devleti reddediyorum.
Belen Yıldırım: (Anarşist-Kadın): Dünyanın her yerinde her gün katliamlar yaşanıyor. Irak, Afganistan, Tunus, Meksika, Suriye kulağımızın alıştıkları. Ben alışmıyorum. Alışmayı kabullenmiyorum. Hiyerarşinin şekillendirdiği hayatlarımızda evden sokağa her an her yerde maruz kaldığımız devlet organizasyonunun militarizmi kullanarak insanları köleleştirip, tahakkümü normalleştiren uygulamalarına göz yummuyorum. İktidarın kurguladığı herhangi bir oluşumun bir parçası olmamak için vicdani reddimi açıklıyorum.
Esra Güleç (Görme engelli-Kadın): Ben sınırsız, sömürüsüz, efendisiz, engelsiz, barışçıl bir dünya istiyorum. İleri teknoloji diye sundukları savaş araçlarının yok edilmesini istiyorum. Savaşların özellikle fiziksel engele sebep olduğunu belirterek engelsiz bir dünya istiyorum.
Aşkın cinsiyetsiz olduğu heteroseksist bir toplum yaratılma çabalarının ortadan kalktığı aşkı özgürce yaşayabildiğimiz bir dünyanın hayallerini kuruyorum.
İşte bütün bu nedenlerden dolayı savaşı, militarizmi, tek tipleştirilmeyi reddediyorum.
Polen Ünlü (Sosyalist-Kadın): Savaşlar sadece erkekleri değil kadınları da öldürüyor. Bu nedenle vicdani reddimi açıklıyorum.
haber: etha
Uğur Polat (Sosyalist-Erkek): 20 yaşında sosyalist Kürt genciyim. Ailemde, okulda ve toplumda bana öğretilenleri reddediyorum. İşçi sınıfı ve ezilenlere karşı kurulmuş ordunuzda yer almayı reddediyorum.
YORUM YAZIN