Hayırlı Olmadı!
![]() |
| - ZEYNEP ALTIOK AKATLI - |
Yepyeni katliamlara uyanırken, Uludere’nin bile acısı soğumamışken bizler 19 yıllık uzun hukuksuzluk sürecini temcit pilavı gibi gündeme getirmek zorunda kaldığımız için utanıyoruz.
“İnsanlık suçları’nda zamanaşımı olmasın!” derken bunu sadece Sivas Katliamı özelinde söylemedik. Zira zamanaşımı kararı çıkmadan önce kimlerin yargıya getirildiği ya da getirilmediği aşikâr. Aranan şahısların yabancı ülke sınırlarında yakalansalar bile iadelerinin sağlan(a)madığı hukuki ve idari bir ortamda zamanaşımı olmasa ne değişecek ki? Böyle bir tablo içinde Sivas Katliamı’nın gerçek failllerinin bulunmasını umut etmek safdillik olur.
SÖZÜN VE VİCDANIN GÜCÜYLE...
İki yıl kadar önce bu ülkenin her dönemde tek tek farklı yöntemlerle susturduğu, öldürdüğü, işkence ettiği aydınlık insanların evlatları bir araya geldik. Amacımız kendi acılarımızın hesabını sormak, kendi cinayetlerimizin çözülmesini sağlamak değildi. Tıpkı bu topluma kanaat önderliği yapmış babalarımız gibi sözün ve vicdanın gücüyle ülkemizin geleceği için sözümüz olsun istemiştik. Bir “toplumsal bellek” yaratarak acılarımızı unutturmayıp milletçe almamız gereken dersleri alarak yetkilileri yıllardır yapmadıkları görevlerini yapmaya çağırmak istedik. Sık sık dile getirilen “açılım” çabalarını, yakın tarihin ayıplarıyla hesaplaşma vaatlerini de önemsedik. Ciddiye aldık. Ve art niyet aramadan, hiçbir partiye yakın durmadan bu ülkenin parlamentosuna gittik. Taleplerimizi ilettik. 2010 yılında yaptığımız ilk ziyarette bizi MHP dışında tüm partiler kabul ettiler. Haklı sesimizi duyduklarını ifade ettiler. Faili meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerin aydınlatılması için “yetkileri artırılmış” bir araştırma komisyonu kurulması ve “insanlık suçları”nın zamanaşımına uğramaması için gerekli düzenlemelerin yapılmasına yönelik taleplerimizin takipçisi olacaklarını ifade ettiler. Bu ziyaretin ardından CHP ve BDP tarafından defalarca sunulan önergeler MHP dahil tüm partiler tarafından desteklenirken sadece AKP oylarıyla reddedildi. Yılmadık, küsmedik,
6 Aralık Sivas Katliamı davasının “zamanaşımı” ile yüzleşeceği duruşma öncesinde bir kez daha gittik Meclis'e. Bu kez görüşme talebimiz MHP ve AKP tarafından reddedildi. Yine CHP ve BDP önergeler sundu. CHP miletvekilleri Meclis'e insanlık suçlarında zamanaşımına karşı bir yasa tasarısı da sundular. Bu tasarının Meclis'te görüşülmesi dahi istenmedi. Bu öneri de salt AKP oylarıyla reddedildi. O gün 13 Mart'a ertelenen Sivas davası duruşmasından bu yana İnsan Hakları Komisyonu ile yaptığımız görüşmede bize verilen olumlu yaklaşım iş, eylem ve karara gelince toz oldu. Ve işte 13 Mart günü HSYK başkan vekilinin dava görülmeden sonuca ilişkin yaptığı açıklamaların gerçeği yansıttığını gördük. Sivas Katliamı “insanlık suçu” olarak kabul edilmesine rağmen karar alındı. 5 firari sanık “adalet” Bakanı tarafından “sadece 5 kişi can” diye hafife alındı. Sanıklar göz göre göre zamanaşımından faydalandırıldı. Abdi İpekçi, Kemal Türkler cinayetlerinden sonra Sivas Katliamı da zamanaşımından nasibini aldı. Sırada bekleyenler için hâlâ çok geç değil!
YENİ GÜN YENİ CEFALAR GETİRİYOR
Herkesin kardeş olduğu, barış ortamında bir ülke yönetmekle övünüp mağdur olana kapı kapatan; tek umudu, ölmüş canlarının ateşini tutuşturanları serbest bırakan bir adalet (!) olan ve o umudu “tuhaf” ve çelişkili bir kararla bir kez daha yerle bir edilen bizleri gaz bombasıyla bir kez daha cezalandıranlara tepkisiz kalan ve tüm bunları HAYIRLI bulan yetkilileri izliyoruz!
Gaffar Okkan’ı, Hrant Dink’i unutuyor, onca kayıp insanı yok sayıyor ve kendi dönemlerinde cinayet olmamasıyla övünüyorlar. Oysa her konuşan, sonuçlandırılmayan iddianamelerle akıl almaz sürelerdir tutsak. Öğrenciler, akademisyenler, gazeteciler teröristlikle, tecavüzcülükle suçlanıyor. Hüküm giymiş firari sanıklar için demokratik hak olan yürüyüşler Metin Lokumcular için ölüm fermanı oluyor. Evladını doyuramayan analar kendini öldürüyor. Masum insanların üzerine savaş silahlarıyla saldırılıyor. Yeni katliamlara çanak tutacak söylevler çekiliyor. Kendi ülkemizin katliamlarına tepkisiz kalan, zamanaşımı kararını gündem dışı bulan yöneticiler meydanlarda başka ülkelerin acılarını kaşıyor. Din, kin ve nefret söylemlerine alet ediliyor. Askerlerimiz başka ülkelerin sahalarında ölüyor. Her gün şehit haberleri geliyor. Ve hepsi, hepsi ertesi gün uzak bir acıya dönüşüyor çünkü yeni gün yeni cefalar getiriyor.
Söyler misiniz bunların nesi hayırlı?
• • •
Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık... (Metin Altıok)
• • •
Biz umutla ülkemize hayırlı olacak haberleri ve adaleti bekliyoruz...
Çünkü, acıyı yaşadık ...
Çünkü, “acıyı bal eyledik” ...
Çünkü biliyoruz ki; kimse bu kadar zalim olamaz.
Çünkü bu ülke ve biz iyilikleri hak ediyoruz.

YORUM YAZIN