Tutuklu Gazete'nin 2. Sayısı Çıktı: Terörist Değil Gazeteciyiz!
Tutuklu gazeteciler tarafından yayına hazırlanan Tutuklu Gazete'nin 2. sayısı, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde çıktı.
"Özgür basın varsa, özgür toplum vardır" sloganıyla çıkan gazetenin manşeti ise "Terörist değil gazeteciyiz".
Gazete; Evrensel, Birgün ve Aydınlık gazetelerinin eki olarak yayınlandı. Atılım Gazetesi de, 14 Ocak'ta yayınlanacak yeni sayısında Tutuklu Gazete'yi gazetenin eki olarak yayınlayacak.
Tutuklu Gazete'nin yazar kadrosu, 'KCK operasyonu' adı altında 35 basın emekçisinin tutuklanmasının ardından genişledi.
Ömer Çelik: Karşımdaki duvarda adaletinden sual olunmaz bir devlet bayrağı ve onun yan duvarında kendisinden boşalan yatağa uzandığım Ragıp Zarakolu hocamın geride unuttuğu siyah kasketi...
Çağdaş Kaplan: Şırnak'ta 35 sivil yurttaşımızın yaşamını yitirdiği olayın ardından meslektaşlarımız neden sustu? Tamam, varsayalım ki, bizler 'örgüt üyesiyiz'; peki ya bu vahim olayın ardından haberin nasıl verileceğine ilişkin hükümetten talimat bekleyerek susan kişilere 'gazeteci' denilebilir mi?
Hüseyin Deniz: Bizler daha büyük ve derin suskunlukları yaratmak için seçildik. Kürt olmak ve/veya Kürt sorunu ile ilgilenmek ya da sınıfsal olarak yoksulların yanında yer almak gibi tehlikeli bir iş üstlenerek bu durumu 'hak ettik'.
Azadiya Welat Gazetesi çalışanı Murat İlhan ise "Hişarê" adlı Kürtçe bir yazıyla gazeteye katkı sundu.
Nedim Şener: 100 meslektaşım tutukluysa ben 100 kere tutukluyum. 100 gazeteci tutukluysa, gazetecilik tutukludur. Ama ben özgürsem, sen özgürsen, biz hepimiz ancak o zaman özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak.
Ahmet Şık: Polis ve savcıların nezaretinde, muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan 'tehcir' uygulanıyor.
Hasan Coşar: Biz devlet zorunun hedefindeki insanlarız. Hedefteyiz ve her soluk alış verişte ürkütücü derecede suç işlemiş sayılırız. İktidarlar itiraz edenleri sevmez. Ne var ki insanlık da itiraz edenlerin sayesinde statükoyu bozmuştur. Bu büyük suçu insanlık tarihi boyunca işledik ve bundan sonra da aynı suçu işlemeye devam edeceğiz.
Barış Açıkel: "Emret 'Büyük Birader'" diyen -memur- gazeteci olmadığımızdandır; izleniyoruz, dinleniyoruz, hukuki olmayan iddialarla suçlanıyor-yargılanıyoruz.
Ece Temelkuran: Günün birinde "Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz" diye sormuştum. Sanırım artık o soru fazlasıyla naif. Artık şunu sormak gerekiyor: Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz?
Füsun Erdoğan: Bilirsin bu ülke, yargılı ve yargısız infazlar cennetidir. Sana yaşatılanlar ve bu erken gidişin de yargı yoluyla işlenmiş bir cinayet olarak tarihe geçecek.
"Özgür basın varsa, özgür toplum vardır" sloganıyla çıkan gazetenin manşeti ise "Terörist değil gazeteciyiz".
Gazete; Evrensel, Birgün ve Aydınlık gazetelerinin eki olarak yayınlandı. Atılım Gazetesi de, 14 Ocak'ta yayınlanacak yeni sayısında Tutuklu Gazete'yi gazetenin eki olarak yayınlayacak.
Tutuklu Gazete'nin yazar kadrosu, 'KCK operasyonu' adı altında 35 basın emekçisinin tutuklanmasının ardından genişledi.
DİHA MUHABİRLERİ YAZIYOR
Tutuklanan özgür basın çalışanlarından, DİHA muhabirleri Çağdaş Kaplan, Ömer Çelik ve Evrensel Gazetesi köşe yazarı Hüseyin Deniz şunları kaydetti:Ömer Çelik: Karşımdaki duvarda adaletinden sual olunmaz bir devlet bayrağı ve onun yan duvarında kendisinden boşalan yatağa uzandığım Ragıp Zarakolu hocamın geride unuttuğu siyah kasketi...
Çağdaş Kaplan: Şırnak'ta 35 sivil yurttaşımızın yaşamını yitirdiği olayın ardından meslektaşlarımız neden sustu? Tamam, varsayalım ki, bizler 'örgüt üyesiyiz'; peki ya bu vahim olayın ardından haberin nasıl verileceğine ilişkin hükümetten talimat bekleyerek susan kişilere 'gazeteci' denilebilir mi?
Hüseyin Deniz: Bizler daha büyük ve derin suskunlukları yaratmak için seçildik. Kürt olmak ve/veya Kürt sorunu ile ilgilenmek ya da sınıfsal olarak yoksulların yanında yer almak gibi tehlikeli bir iş üstlenerek bu durumu 'hak ettik'.
Azadiya Welat Gazetesi çalışanı Murat İlhan ise "Hişarê" adlı Kürtçe bir yazıyla gazeteye katkı sundu.
ŞIK VE ŞENER SİLİVRİ'DEN BİLDİRİYOR
Odatv davasında tutuklu yargılanan ve 6 Ocak'taki duruşmada tahliye edilmeyen Ahmet Şık ve Nedim Şener, Tutuklu Gazete için yazdı.Nedim Şener: 100 meslektaşım tutukluysa ben 100 kere tutukluyum. 100 gazeteci tutukluysa, gazetecilik tutukludur. Ama ben özgürsem, sen özgürsen, biz hepimiz ancak o zaman özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak.
Ahmet Şık: Polis ve savcıların nezaretinde, muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan 'tehcir' uygulanıyor.
TAHLİYE OLANLAR TUTUKLU GAZETE'DE
Kısa süre önce tahliye olan gazeteciler Hasan Coşar ve Barış Açıkel, Tutuklu Gazete için yazdı. Tahliye olan gazeteciler şunları kaydetti:Hasan Coşar: Biz devlet zorunun hedefindeki insanlarız. Hedefteyiz ve her soluk alış verişte ürkütücü derecede suç işlemiş sayılırız. İktidarlar itiraz edenleri sevmez. Ne var ki insanlık da itiraz edenlerin sayesinde statükoyu bozmuştur. Bu büyük suçu insanlık tarihi boyunca işledik ve bundan sonra da aynı suçu işlemeye devam edeceğiz.
Barış Açıkel: "Emret 'Büyük Birader'" diyen -memur- gazeteci olmadığımızdandır; izleniyoruz, dinleniyoruz, hukuki olmayan iddialarla suçlanıyor-yargılanıyoruz.
'PROFESYONEL ZALİMLER'
Gazetenin konuk yazarları ise geçtiğimiz günlerde Başbakan'ı eleştiren köşesinin ardından Habertürk Gazetesi'nin işine son verdiği Ece Temelkuran'la Proleter Devrimci Duruş dergisinden Nevin Berktaş.Ece Temelkuran: Günün birinde "Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz" diye sormuştum. Sanırım artık o soru fazlasıyla naif. Artık şunu sormak gerekiyor: Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz?
SUZAN ZENGİN ANISINA
Gazeteci Füsun Erdoğan, sağlık sorunlarına rağmen 2 yıl boyunca tahliye edilmeyen, cezaevinden çıktıktan sonra yaşamını yitirmiş gazeteci Suzan Zengin için yazdı.Füsun Erdoğan: Bilirsin bu ülke, yargılı ve yargısız infazlar cennetidir. Sana yaşatılanlar ve bu erken gidişin de yargı yoluyla işlenmiş bir cinayet olarak tarihe geçecek.
YORUM YAZIN