Header Ads

Ortalama Ahlakın Yeni Özneleri: Bir Nobelli Erkek Yazar ve Bir Kadın

-  EDA SARAÇ -
Memleketimizde kadın düşmanlığı çok yoğun yaşanan bir şey, bunun artık farkındayız, her seferinde rastladığımız ve de göğüslemek zorunda kaldığımız bir gerçek bu. Ama kadın düşmanlığının ayyuka çıktığı durumlarsa, genelde büyük gürültü koparan olaylar oluyor. En son Karolin Fişekçi`nin Orhan Pamuk`la ilgili açıklamalarıyla patlak verdi bu durum.

Karolin Fişekçi, sebebi kendisini ilgilendirecek biçimde Orhan Pamuk`la olan `gönül arkadaşlığı` hakkında konuşmaya başlayınca dananın kuyruğu koptu. (Olayın detaylarını yalnızca bir kişiden dinleyebildiğimiz için ve ihtarname maalesef benim gözümde olayın detaylarını karşı taraftan alma adına yeterli bir araç olmadığı için, mevzuya `gönül arkadaşlığı` adını veriyorum) Benim görebildigim ve gözlemleyebildiğim kadarıyla herkes, Karolin Fişekçi`yi karalamaya, `kötü, çenebaz kadın` ilan etmeye başladı.

Kimin neyi ne için yaptığını elbette bilemeyiz ancak demek ki ortada New York`ta çekilen fotoğraflar da olduğuna göre, ortada kalbi kırılmış, çok yüksek ihtimalle yerinin ne olduğunu hep sorgulamış ancak cevap alamamış, ne olduğunu anlamaya çalışmış bir kadın söz konusu. Çok yüksek ihtimalle de bir şeyler paylaştığı adama ulaşmaya çalışmış ama yanıt alamamış. O da herhalde, son bir umut ekranlara çıkıp derdini anlatmaya karar vermiş.

Herkesin birden üstüne gitmesi de ne peki? Özel hayatın mahremiyeti iki kişinin özel alanı içerisindedir elbette, birisi konuşmaya başlayınca diğeri de konuşabilir, ama ihtarname yollamak da ne demek oluyor? Bütün bunların dışında, benim takıldığım bir başka nokta da, yakın çevremden de gördüğüm `e seksi bir kadınmış, neden takılmış ki ilişkinin nasıl tanımlandığına`, `verdiği pozlara baksana` şeklinde geri bildirimler ve de yorumlar oldu. Bunu da çok hazin buluyorum. Yani bir kadın cesur fotoğraflar veriyorsa, cesur beyanlarda bulunuyorsa; o kadına yapılacak her türlu kötü muamele müstehaktır, gibi bir anlam çıkıyor açıkçası buradan. Bu da zaten kadın düşmanlığının dik alası zaten.

Gerçi artık şaşırmıyoruz, kadın düşmanlığı ve de cinsiyetçilik ; kimi zaman `laikçi menapoz teyze` şeklinde çıkıyor karşımıza, kimi zaman da cesur fotoğrafları yüzünden her türlü muameleye layık olduğu düşünülen bir kadınla.

Orhan Pamuk, Amerika`da da tanınan ve üniversite çevrelerinde bilinen bir yazar. Kazanılmış bir Nobel ödülü var ve de Nobel`i siyasi veyahut edebi tasarruflarıyla kazanmış olması da bir değişiklik yaratmıyor çünkü Nobel`in prestiji büyük. Eminim hiçbirimiz de Orhan Pamuk`un böylesine bir magazin figürü olabileceğine ihtimal vermiyordu ancak gözüken o ki kendisi belirttiği üzere, `kadınları seviyor, renkli bir özel hayatı var` ancak bunun da faturası ortaya çıkıp duyguları ve de nasıl hissettiği hakkında konuşma cesaretini gösterebilen bir kadına çıkıyor! Zamanında bu kadınla bir paylaşımda bulunmuş adamınsa kadını doğrudan muhatap almaktansa kendisine ihtar yolluyor!

Ne diyelim, Tanrı hiç kimseyi kadın düşmanlığı ve de cinsiyetçilikle muhatap etmesin…

1 yorum:

  1. İhtarname bir açıklama değil belki ama hiç kimsenin özel hayatını açıklama mecburiyeti yok. Gerçekten de iki kişi arasında olanları bilemiyoruz. Yüksek ihtimalle şöyle olmuş böyle olmuş'tan yola çıkan bir ön yargı eleştirisi kendisiyle çelişiyor bana kalırsa.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.