Header Ads

Asit Kuyularından Kör Hücrelere

- KAZIM ŞEKER -
Bir gazeteci ne zaman devletin hedefi haline gelir? Gerçekleri ifşa ettiği zaman… Lafı dolandırmadan, kafaları bulandırmadan, karanlıkları yaran bir ok gibi eline aldığı kalemi hakikat mürekkebine daldırıp körelmiş yürekleri on ikiden vurduğu zaman en büyük tehlikedir gazeteci.

Hele bir de “gerçekler karanlıkta kalmayacak” sloganı ile yola çıkmışsanız. Karanlıklarda yaşayan akbabaları ürkütmüş, hedef haline gelmişsiniz demektir. Uzun ve meşakkatli bir yolculuk bekler artık sizi. Bu yol bazen BOTAŞ kuyularında son bulur, bazen de gerçeklerin hapsedildiği karanlık gecelerde ensenize sıkılan tek kurşunla. Bilge başınız, ak saçlarınız kızıla boyanır.

Bayrağı başkaları devralır. Habere giderken ölüme gider gibi helalleşirsiniz arkadaşlarınızla. Toplu mezarlardan geçer yolunuz. Sarılıp ağlayacakları mezarları olsun isteyen kayıp yakınları haber bekler sizden. Emekçilerin grev davulu çalmaz siz yetişmeden. Nerede bir hak ihlali varsa soluğu orada alırsınız. Boynunuza asıp fotoğraf makinenizi duyurursunuz dünyaya parçalanmış cesetleri, dökülen gözyaşlarını, dinmeyen feryatları... İşte o zaman devletin hedefi olursunuz. Korku sarar bacayı. Devreye girer akbabalar, elde taşınan resim olursunuz. Her vurulup düştüğünüzde toprağa bir yıldız daha parlar karanlıkta. Gerçekler yıldız yağmuru gibi düşer yeryüzüne. Görünmeyen gözler açılır, duymayan kulaklar işitir, nasırlaşmış yüreklere kan akar. Coşku sarar benliği.

Karanlıklara açılan bir savaştı Özgür Gündem’in hikâyesi. 70’in üzerinde çalışanı katledildi, binaları bombalandı. Sayısız kez kapatıldı. Yüzlerce dava açıldı, çalışanlarına binlerce yıl hapis cezaları istendi, para cezaları kesildi. Bayilerden korkarak istedi okurlar. Saklamak için karanlık gazetelere sardı. Yoluna devam etti Özgür Gündem. Her seferinde Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğdu. Bir bayrak açtı, bir gelenek yarattı. Kervana DİHA ve Azadiya Welat da katıldı. Özgür basının sarsılmaz temsilcileri oldular.

4 Nisan’da yayın hayatına başlayan Özgür Gündem’e devlet sekiz ay tahammül edebildi. 20 Aralık’ta Özgür Gündem, DİHA, Demokratik Modernite ve Özgür Halk, Etik Ajans, Azadiya Welat, Gün Matbaası ve Fırat Dağıtım’a yapılan polis baskınlarında 36 çalışma arkadaşımız tutuklandı. Hem de mesnetsiz iddialarla. Yaptıkları haberler delil sayıldı. Aydınlık kalemler karanlık hücrelere hapsedildi. Gerçekler karanlığa gömülmek istendi.

Ama olmadı. 1994’te binamız bombalandığında dostlarımızın ev sahipliğinde dört sayfa olarak “Bu ateş sizi de yakar” manşeti ile çıkan gazetemiz, 20 Aralık’taki polis baskınında da dostlarımızın yardımı ile dört sayfa olarak “Susturamayacaksınız” manşeti ile çıktı. Tarihin önemli bir kesitine altın harflerle not düştü.

Yüzlerce gönüllü muhabir ağı ile çalışmalarını sürdüren DİHA gerçekleri duyurmaya devam etti. Şırnak’ta katledilen 35 kaçakçı olayını bütün dünyaya dakika dakika duyurdu. Karanlıktan korkanlar, onlara ortak olanlar ise ertesi gün yarım ağızla haber i verdi. Özgür basın birçokları gibi kaçakçıların taşıdığı malların sigara ya da silah olmasına bakmadı. Öldürülenler her şeyden önce insandı. Ne katırların sırtında taşınanlar tuval ve fırçaydı, ne de cesetlerin üzerinden şiir ve makaleler çıktı. Keşfe çıkan bilim insanları da değillerdi. Geçim dertleri vardı. Katledildiler. Yalın gerçek buydu. Fakatsız ve amasız. Özgür basın susmadı, gerçekler bir kez daha karanlıkta kalmadı.


Kazım ŞEKER
Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi
B2-4-60 Koğuşu
KOCAELİ

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.