20 Ocak'taki Duruşmamıza Bekliyoruz
![]() |
| - NACİYE YAVUZ - |
Evet, onlar tüm bunları hatta daha da fazlasını yapabilirler. Ama bizleri korkutup sindiremezler. Değerlerimizin, savunduğumuz düşüncelerimizin doğruluğu bize güç veriyor. Bu güçle, inançla egemenlerin baskıları karşısında dirençli oluyor, korkmuyoruz.
Osmanlılar nasıl ki Bedreddinler’e, Pir Sultanlar’a zulmedip düşüncelerinden vazgeçirmeye çalıştıysa, bugünkü Osmanlı torunları da aynısını yapmaya çalışıyor. Ama bizler de Bedrettinler’in, Pir Sultanlar’ın soyundanız ve onlar gibi direnmeye koşuluyuz zalim karşısında. Pir Sultan nasıl darağacında kendi ipini çekme cüreti gösterdiyse biz de Osmanlı zulmünün hüküm sürdüğü günümüzde; düşüncelerimizin doğruluğunu, inandığımız değerlerimizi savunup “KORKMUYORUZ” diyeceğiz zalimlere.
Evet, korkmuyoruz ama bu korkusuzluğumuz salt gözü kara oluşumuzdan değil. Doğruluğumuza inancımızdan, örgütlü oluşumuzdan, olaylara, gelişmelere sınıfsal temelde bakabilmemizdendir.
12 Eylül’ü aratmayan günler yaşıyoruz. Sivilleşme, demokrasi maskesi altında bugün de sürüyor 12 Eylül zihniyeti. Ve buna karşı durabilmenin tek yolu birlik olmak, örgütlü olup direnmektir. Ezilenlerin birbirini sahiplenmesi, egemen karşısında bir güç olmasıdır. Birlikte hareket etmeyip tek tek bireyler olarak kaldığımızda egemenlerin işi çok kolay olacaktır. Onlar bunu bildikleri için terör propagandası yapıp, örgüt fobisi yaratarak, bizlerin yani halkın örgütlenmesini engelliyorlar. Ve en çok güç aldıkları nokta da halkın örgütsüz oluşudur. “Böl, parçala, yönet” yıllardır uyguladıkları bir politikadır. Onların bu politikasını örgütlenip birleşerek yenebiliriz. Örgütsüz, tek tek insanlar kolayca korkar, siner, yalnızlık ve güçsüzlük duygusuna kapılır. Yalnız insan korkar, kendini çaresiz güçsüz hisseder. Oysa güçsüz değiliz. Birlik olduğumuzda egemenlerden daha güçlüyüz biz.
Ve egemenlerin karşısına örgütlü bir güç olarak çıktığımızda ancak bu saldırılar amacına ulaşamayacaktır. Bu nedenle örgütlenmekten korkmadan her alanda kendi örgütlenmelerimizi yaratmalı büyütmeliyiz.
Bugün AKP iktidarı en küçük muhalif sese bile tahammülsüz. Bu nedenle herkese saldırıyor. Hapishaneler öğrenciler, gazeteciler, avukatlar, öğretim görevlileri, aydın-sanatçı ile dolu. Ve hepsinde aynı gerekçe: “Onlar öğrenci değil terör örgütü üyesi, onlar gazeteci değil terörist…”
Hayır, bizler “terörist” değiliz. Devrimci, sosyalist gazetecileriz. Asıl terörist baskı, şiddet ile korku dağları yaratmak isteyen ve bunun için bizleri hapishanelere atan bu iktidardır.
İşte, bu terörlerinin sonucudur ki Yürüyüş Dergisi çalışanları olarak 13 ay sonra ilk defa mahkemeye çıkacağız. Sorgusuz, sualsiz, delilsiz, kanıtsız 13 ay tecrit hücrelerinde tutulduktan sonra ilk defa mahkemeye çıkacağız ve orada da adaletin uygulanmayacağını biliyoruz.
Son söz olarak diyorum ki; tüm bu zulme ve adaletsizliğe rağmen korkmuyoruz ve düşüncelerimizden vazgeçmeyeceğiz. Gücümüzü haklılığımızdan ve birlikteliğimizden alıyoruz.
Ve bu duygularla tüm dostları, adaletten, haklıdan yana olanları 20 Ocak 2012 tarihinde Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmamıza bekliyoruz.
O mahkeme salonlarında sahiplenmenin gücünü gösterelim diyoruz.
Naciye YAVUZ
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
J-3 Koğuşu
ANKARA

YORUM YAZIN