Header Ads

Bedelli Vicdan


- TUĞÇE ÖZSOY -
"Sanıyorum bayram sonrasında, yılbaşına kalmadan bu konuda bir gelişme olacak. Yıllardır askerliğini bir şekilde yapamamış, yaş konusu da kanunda ayrıca gösterilecek çok sayıda insanın belli bir bedel mukabilinde askerliğini yapmış sayılması kanunlaşmış olacak. Bunu da umutla bekliyoruz. Bizim beklediğimiz gibi binlerce insanımız da bekliyor."

"Ancak artık bu resmen açıklandıktan sonra af gibidir, bu bedelli de dile getirildikten sonra, kamuoyunun gündemine düştükten sonra en kısa zamanda tamamlanması lazım. Bayramdan sonra arkadaşlar belli bir noktaya gelmiş çalışmayı tamamlayacaklar. Tamamlandıktan sonra da biz sayın Başbakanımıza arz edeceğiz. Bakanlar Kurulu'nda değerlendirecek. Nihai açıklamayı sayın Başbakanımız yapacaktır diye düşünüyorum."

Bu hafta yine devletin 2 bakanından yukarıdaki “müjdeli” açıklamalar geldi. İlkini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bolu Dağı tünelinden seslendirdi; ikincisini ise Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Sivas'ta dile getirdi. İkisi de açıklamalarından bin mesut, bu naçizane hakkın ulaklığını yapmaktan mutlu ifadelerle anlattılar. Ve hemen ardından, hatta öncesinde hazırlıklarına başlamış olan bankalar da 5 senelik, yüzde 1.5'lik faizli kredilerini inci gibi dizmek için kollarını sıvamaya başladı. Özeller yaparken, kamu da “hani bana, hani bana” demeyi kendine yediremeyince, onlarda da krediler için çalışmalar başladı elbet.

Bedelli askerlik, öldürmeyi reddetmek ve devlet yasasından azad edilebilmeniz için de basın parayı, özgür olun diyor, “vicdanınızı boş verin.” Vicdanın da, özgürlüğün de bir bedeli vardır çünkü bu uygulamayı akilane bulanlar için ve onlar da bunun yolundan giderler. Gittiler de. Ve biçildi fiyat. 10 bin euro. Varsa nakit, yoksa da borçlanıverin; utanılacak bir şey yok, koskoca ülke veriyor cari açık, siz de verin hayatınızdan açık, sanki azmış gibi. Hem kredi kartına da bölerler yakında, hiç merak etmeyin. Ha oturma odası satın almışsınız, ha vicdan, ne fark eder?

Pınar Selek ne güzel anlatır 'Sürüne Sürüne Erkek Olmak' kitabında, içinize dokunur. Vicdani reddi anlayamayanlar kışlada sürünmemek için alternatif sunuyor işte kendince. Artık kışlada değil, arzu ederseniz borçlarınızla sürünme hakkı veriliyor. Türk halkı için “erkek olmanın” diploması olarak görülen tezkereyi, parayla satın alma hakkı veriliyor. Çünkü vicdanınız beş para etmiyor, anlamadınız mı artık? Vicdan, hava ve su kadar bile vergi geliri sağlamıyor kimseye, ne gerek var o vakit, değil mi? Atın çöpe özgürlük isteğinizi, silahlanmama isteğinizi, öldürmeme, namluyu doğrultmama çabanızı, direnme isteğinizi bu düzene.

Peki ya İnan Suver, Enver Aydemir ve diğerleri, isimlerini sıkça duymadıklarımız? Onların önemi yok. Onlar da bulsunlar para vakti gelince, kurtulsunlar vicdanlarından, neye yarar ki vicdan zaten, başınıza bela olmaktan başka?

İnsan Hakları derslerinde ilk olarak pozitif ve negatif haklar öğretilir. Yaşama ve ölmeme hakkınız mesela. İnsan gibi yaşamayı isteme hakkınız. 'Yaşasak mı?', 'nasıl yaşasak?' sorularını her gün, her dakika sormamanız için kendinize. Bedelli askerlik de bunlardan bazılarına cevap olmaya çalışıyor kendi çapında; ancak önce “bu yukarıda dediğiniz haklarınız aslında yok” diye şart koşuyor.

Dışarıdan duyacağımız (duymamıza izin verilen) karşıt sesler de, “her Türk'ün asker doğduğu” ve AKP'nin askeri yıldırma çabalarından biri olduğu yönünde gelecek ne yazık ki. Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalacak, neyi söylerseniz nefretle bakılan taraftan olacaksınız “ya vicdani red?” diye sorduğunuzda. Görünmez olmaya devam edecek, parasız ve acılı bedeller ödemek zorunda kalmaya devam edeceksiniz.

Peki ya bedellinin bedelleriyle ne yapılacak? Depremde hayatlarla ödenen bedellerde olduğu gibi duble yol mu? Daha fazla aile hekimi mi? İlkokul öğrencilerine akıllı telefonlar ve iPad'ler mi?

Yok yaşama hakkınız, özgürlük ya da vicdan kelimelerini dile getirirseniz işte.
Yok başka çıkış.
Ödemek zorundasınız bedelini.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.