Operasyon Bölgesinde Açıklama Yapmak Yasak
Genelkurmay Başkanlığı’nın Silvan'daki çatışma sonrası gazetecilerin bölgeye girişlerini hata olarak değerlendirmesinin ardından, bugün operasyon bölgesine gitmek isteyen sendika ve meslek örgütlerine izin verilmedi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen'in de aralarında bulunduğu heyet, Silvan Dolapdere Köyü kırsalında açıklama yapmak istedi. Heyet, Hazro İlçesi girişinde durduruldu. Zırhlı araçla yolu trafiğe kapatan jandarma, operasyonların sürdüğü gerekçesiyle Diyarbakır Valiliği tarafından bölgeye girişe izin verilmeyeceği bildirildi.
Burada basın açıklaması yapan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Diyarbakır Valiliği'ne tüm çabalarına rağmen ulaşamadıklarını söyledi. Kararı protesto ettiklerini belirten Özgen, çatışmanın olduğu bölgeye yapmak istedikleri ziyaretin bizzat Diyarbakır Valisi ve İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla engellendiğini ifade ederek, "Başbakan defalarca çatışmanın olduğu yerin sivil toplum örgütlerine açık olduğunu, istenildiği kadar inceleme yapılabileceğini söylemesine rağmen güvenlik güçlerinin engeliyle karşılaştık. Bu engellemenin tamamen Başbakan Erdoğan'ın ve hükümet yetkililerinin ikircikli tutumlarından kaynaklı olduğu açıkça ortadadır. Gerek İçişleri Bakanlığı'nın bu tutumu, gerekse de valiliğin bizi engellemeye yönelik kararını protesto ediyoruz" dedi.
Görüşmelerden sonuç alamayan ve bir saatlik bekleyişin ardından Diyarbakır’a dönen heyet TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda basın açıklaması yaparak Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’a tepki gösterdi.
Tüm girişimlere rağmen Vali Toprak'a ulaşamadıklarını söyleyen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, "Bugün kesilen sadece bizim yolumuz değil, barışın ve ülke insanının ihtiyaç duyduğu şeylerin de yolu kesildi" dedi.
Operasyon bölgesine gitmek isteyen heyet adına ilk açıklamayı KESK Genel Başkanı Lami Özgen yaptı. Özgen, karşılaştıkları uygulamanın 90'lı yılları aratmadığını söyledi. Yolun askerlerce tamamen kapatılarak hiçbir araç geçişine izin verilmediğini söyleyen Özgen, Diyarbakır Valiliği'nin talimatıyla geçişlerinin engellendiğini ifade etti.
Başbakan ve hükümet yetkililerinin söz konusu süreci bahane ederek sarf ettiği sözlerin ülke genelinde milliyetçilik, militarizm ve şovenizmi geliştirdiğini belirten Özgen, açıklamaların hemen ardından da ülkenin çeşitli illerinde Kürt halkına yönelik saldırı ve linç girişimlerinin başladığını, buna neden olanların başında da Başbakan Erdoğan'ın geldiğini söyledi. Son dönemlerde Başbakan'ın sarf ettiği sözlerle neyi amaçladığını soran Özgen, "Yeniden geçmişe mi dönmek istiyor? Eğer geçmişe dönmek istiyorsa geçmişi bir parça hatırlatmakta yarar var. Başta hükümet olmak üzere parlamentodaki bütün siyasi partileri göreve davet ediyoruz. Sorumluluklarını yerine getirsinler. Yoksa bu ülkenin değişik yerlerinde mevcut operasyonal süreçlere bağlı olarak meydana gelen her çatışma olgusu üzerinden yeni, yeni milli mutabakat ortamı oluşturmak ne hükümete ne parlamentodaki diğer partilere ne de Türkiye toplumuna bir şey kazandırmayacaktır" diye konuştu.
Kürt sorununun çözümünün silahların değil, barışın yükseldiği bir yerden konuşulması gerektiğini ifade eden TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı ise, "İleri demokrasi anlayışı içinde olduğunu iddia eden AKP'nin valisi toplumun vicdanı olan örgütlerin bölgeye gitmesini engelledi. AKP'nin ileri demokrasi anlayışının göstergesi, Kürt sorununun ötesinde bir hadisedir bu. Bu emri veren İçişleri Bakanlığını ve Diyarbakır Valiliğini şiddetle kınıyorum. Biz oraya gitseydik ne olacaktı? Sadece olayın nasıl olduğunu görecektik. Çünkü bütün Türkiye toplumu bu konuyu hassasiyetle takip etmektedir. Ki birçok ilde bu hassasiyetler üzerinden milliyetçi ve ırkçı hadiseler meydana gelmektedir. Bu nedenle barışçıl demokratik çözüm isteyen insanların sesini kısarak Kürt sorunun çözümünde bir yere varamazlar" dedi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, çatışmanın yaşandığı bölgenin panzerlerle kapatılarak geçişlerine izin verilmemesini sıradan bir yol kesme olayı olmadığını ifade etti. Özellikle kendilerine yönelik bir tutum olduğunu söyleyen Bilaloğlu, engellenmelerinin nedenini de bölge ve Diyarbakır Valiliği için tehdit unsuru olarak görüldüklerinden kaynaklandığını söyledi.
Bilaloğlu, "Bu konu ile ilgili mutlaka bir soruşturma açılmalıdır. Yolu kesilen biri olarak şikâyetçiyim. Demek ki birileri için tehdit ve tehlike oluşturuyoruz. Nasıl? Teçhizatımızla değil, mevcut söyleyeceklerimizle. Artık yeter dediğimiz bir durumdayız. Eşit şekilde bir ortamda yaşama talebimiz tehdit ve tehlikeli olarak bulunuyor. Anayasa yapılacak deniliyor. Türkiye'nin önemli sorunlarının çözümü için ortak bir zeminde ortak bir akıl ile bir şeyler yapılacak deniliyor. 3-5 örgütün temsilcilerinin olduğu bir ziyaret yol kesme eylemi ile durduruluyor. Bu şekilde mi ileri demokrasi uygulanıyor. Bu ülkede barış en temiz, en saf haliyle yürekten savunulan bir barış çatışmasız bir ortamda kimse için bir tehdit ve tehlike değildir. Bugün kesilen sadece bir yol değil, barışın ve ülke insanının ihtiyaç duyduğu şeylerin yolu kesildi. Bu anlayışla anayasa olmaz. Bu nedenle bize düşen Ankara'ya gidince de bu işin küçük bir mesele olmadığını, İçişleri Bakanlığı ya da savcılara söylemek olacaktır" şeklinde konuştu.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen'in de aralarında bulunduğu heyet, Silvan Dolapdere Köyü kırsalında açıklama yapmak istedi. Heyet, Hazro İlçesi girişinde durduruldu. Zırhlı araçla yolu trafiğe kapatan jandarma, operasyonların sürdüğü gerekçesiyle Diyarbakır Valiliği tarafından bölgeye girişe izin verilmeyeceği bildirildi.
Burada basın açıklaması yapan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Diyarbakır Valiliği'ne tüm çabalarına rağmen ulaşamadıklarını söyledi. Kararı protesto ettiklerini belirten Özgen, çatışmanın olduğu bölgeye yapmak istedikleri ziyaretin bizzat Diyarbakır Valisi ve İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla engellendiğini ifade ederek, "Başbakan defalarca çatışmanın olduğu yerin sivil toplum örgütlerine açık olduğunu, istenildiği kadar inceleme yapılabileceğini söylemesine rağmen güvenlik güçlerinin engeliyle karşılaştık. Bu engellemenin tamamen Başbakan Erdoğan'ın ve hükümet yetkililerinin ikircikli tutumlarından kaynaklı olduğu açıkça ortadadır. Gerek İçişleri Bakanlığı'nın bu tutumu, gerekse de valiliğin bizi engellemeye yönelik kararını protesto ediyoruz" dedi.
Görüşmelerden sonuç alamayan ve bir saatlik bekleyişin ardından Diyarbakır’a dönen heyet TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda basın açıklaması yaparak Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’a tepki gösterdi.
Tüm girişimlere rağmen Vali Toprak'a ulaşamadıklarını söyleyen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, "Bugün kesilen sadece bizim yolumuz değil, barışın ve ülke insanının ihtiyaç duyduğu şeylerin de yolu kesildi" dedi.
Operasyon bölgesine gitmek isteyen heyet adına ilk açıklamayı KESK Genel Başkanı Lami Özgen yaptı. Özgen, karşılaştıkları uygulamanın 90'lı yılları aratmadığını söyledi. Yolun askerlerce tamamen kapatılarak hiçbir araç geçişine izin verilmediğini söyleyen Özgen, Diyarbakır Valiliği'nin talimatıyla geçişlerinin engellendiğini ifade etti.
Başbakan ve hükümet yetkililerinin söz konusu süreci bahane ederek sarf ettiği sözlerin ülke genelinde milliyetçilik, militarizm ve şovenizmi geliştirdiğini belirten Özgen, açıklamaların hemen ardından da ülkenin çeşitli illerinde Kürt halkına yönelik saldırı ve linç girişimlerinin başladığını, buna neden olanların başında da Başbakan Erdoğan'ın geldiğini söyledi. Son dönemlerde Başbakan'ın sarf ettiği sözlerle neyi amaçladığını soran Özgen, "Yeniden geçmişe mi dönmek istiyor? Eğer geçmişe dönmek istiyorsa geçmişi bir parça hatırlatmakta yarar var. Başta hükümet olmak üzere parlamentodaki bütün siyasi partileri göreve davet ediyoruz. Sorumluluklarını yerine getirsinler. Yoksa bu ülkenin değişik yerlerinde mevcut operasyonal süreçlere bağlı olarak meydana gelen her çatışma olgusu üzerinden yeni, yeni milli mutabakat ortamı oluşturmak ne hükümete ne parlamentodaki diğer partilere ne de Türkiye toplumuna bir şey kazandırmayacaktır" diye konuştu.
Kürt sorununun çözümünün silahların değil, barışın yükseldiği bir yerden konuşulması gerektiğini ifade eden TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı ise, "İleri demokrasi anlayışı içinde olduğunu iddia eden AKP'nin valisi toplumun vicdanı olan örgütlerin bölgeye gitmesini engelledi. AKP'nin ileri demokrasi anlayışının göstergesi, Kürt sorununun ötesinde bir hadisedir bu. Bu emri veren İçişleri Bakanlığını ve Diyarbakır Valiliğini şiddetle kınıyorum. Biz oraya gitseydik ne olacaktı? Sadece olayın nasıl olduğunu görecektik. Çünkü bütün Türkiye toplumu bu konuyu hassasiyetle takip etmektedir. Ki birçok ilde bu hassasiyetler üzerinden milliyetçi ve ırkçı hadiseler meydana gelmektedir. Bu nedenle barışçıl demokratik çözüm isteyen insanların sesini kısarak Kürt sorunun çözümünde bir yere varamazlar" dedi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, çatışmanın yaşandığı bölgenin panzerlerle kapatılarak geçişlerine izin verilmemesini sıradan bir yol kesme olayı olmadığını ifade etti. Özellikle kendilerine yönelik bir tutum olduğunu söyleyen Bilaloğlu, engellenmelerinin nedenini de bölge ve Diyarbakır Valiliği için tehdit unsuru olarak görüldüklerinden kaynaklandığını söyledi.
Bilaloğlu, "Bu konu ile ilgili mutlaka bir soruşturma açılmalıdır. Yolu kesilen biri olarak şikâyetçiyim. Demek ki birileri için tehdit ve tehlike oluşturuyoruz. Nasıl? Teçhizatımızla değil, mevcut söyleyeceklerimizle. Artık yeter dediğimiz bir durumdayız. Eşit şekilde bir ortamda yaşama talebimiz tehdit ve tehlikeli olarak bulunuyor. Anayasa yapılacak deniliyor. Türkiye'nin önemli sorunlarının çözümü için ortak bir zeminde ortak bir akıl ile bir şeyler yapılacak deniliyor. 3-5 örgütün temsilcilerinin olduğu bir ziyaret yol kesme eylemi ile durduruluyor. Bu şekilde mi ileri demokrasi uygulanıyor. Bu ülkede barış en temiz, en saf haliyle yürekten savunulan bir barış çatışmasız bir ortamda kimse için bir tehdit ve tehlike değildir. Bugün kesilen sadece bir yol değil, barışın ve ülke insanının ihtiyaç duyduğu şeylerin yolu kesildi. Bu anlayışla anayasa olmaz. Bu nedenle bize düşen Ankara'ya gidince de bu işin küçük bir mesele olmadığını, İçişleri Bakanlığı ya da savcılara söylemek olacaktır" şeklinde konuştu.
YORUM YAZIN