Kışlada Asker, Mahkemede Hukuk 'Cinayeti'
“Psikolojik problemleri” olduğu gerekçesiyle silah dahi verilmeyen ve kafasının arkasından MP-5 silahla “intihar” ettiği ileri sürülen er Caner Bahar'ın ölümünün üzerinden 2,5 yıl geçti. Savcının takipsizlik kararına yapılan itirazın ardından soruşturma tamamlandı, dava Ankara Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Baba Bahar, “Komutan oğlumu vurdu birinci cinayeti işledi, askeri mahkeme de ikinci cinayeti işliyor” diyor.
Er Caner Bahar'ın Kastamonu Bozkurt İlçe Jandarma Komutanlığı'nda askerliğini yaptığı sırada 4 Şubat 2009'da “intihar” ettiği iddia edildi. Aile, intihara inanmıyor, “cinayet” diyor. Nitekim Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporu bu şüpheyi daha da güçlendiriyor. Raporda, merminin bitişik atış mesafesinden kulak üstünden girdiği ve alın bölgesinden çıktığı belirtiliyor. Uzmanlar 70 cm. uzunluğunda 2,5 kg olan MP-5 marka silahla, kişinin tek başına başının arkasından ateş edemeyeceğini belirtiyor. Çünkü merminin alnından çıkabilmesi için kişinin kafasının arkasından ya da çapraz bir şekilde ateş etmesi gerekiyor.
Er Bahar'ın ölümündeki tek şüphe ve çelişki bu da değil. Bunun yanı sıra olaydan önce Karakolda yaşananlar ve askerlerin anlatımları, askeri makamların hazırladığı raporda yer alan çelişkili bilgiler... Ancak askeri savcılar bu delilleri, tanıkları ve hatta davada sanık olan olarak yargılanan dönemin Bozkurt İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tesbihli'yi dahi dinlemiyor.
4 ASKERİN TANIK OLDUĞUNDAN HABERİ YOK
Dosyada yer alan belgelere ilişkin yeni bilgiler veren Ramazan Bahar, dosyada oğlu Caner'in arkadaşlarından 4'ünün haberleri olmadan tanık olarak yazıldığını belirtti. “Caner Bahar'ın intihar olayı ile ilgili tanık askerlerin isim listesi” başlıklı yazıda Nurettin Demir, İhsan Demir, Tanju Uğurlu ve Mustafa Demirdoğan adlı askerlerin isimlerini tanık olarak yer alıyor. Ancak onların bilgisi yok. Oğlunun arkadaşları ile onu kaybettikten sonrada görüşmeyi sürdürdüğünü söyleyen acılı baba şöyle devam etti: “Dosya da bu belgeyi görünce hepsini aradım, 'böyle bir evrak var ve sizin isimleriniz yazılı. Caner'in ölüm olayına ilişkin tanıklığınız nedir? İntihar ettiğine tanık mısınız?' diye sordum. Dördü de, 'Biz kesinlikle bu konuda ne ifade verdik, ne tanıklığımız var ne de herhangi bir belge imzaladık. Bu evraktan kesinlikle haberimiz yok' dediler.” Baba Bahar, “Peki böyle bir evrak ne amaçla, nasıl hazırlanır ve dosyaya girer?” diye soruyor.
'ASKERLERİN İFADELERİNİ SAVCININ KALEMİ TAMAMLADI'
Ramazan Bahar, olayın hemen ardından ifade veren askerlere ise “burada verdiğiniz ifade önemli değil, asıl ifadenizi savcılıkta vereciksiniz” denildiğini hatırlattı. Recep Esen adlı askerin kendisini arayarak, “Ben vicdanımı rahatlatmak için seni arıyorum. İdari tahkikat sırasında biz ne kadar da doğruyu söylesek de ifadelerimizi değiştirerek yazdılar ve bize zorla imzalattılar. Olay kesinlikle olduğu gibi değil. Olayı örtbas etmeye çalışıyorlar. Sakın bu işin peşini bırakmayın. Benim şimdi sizinle konuştuğu bilseler benim askerliğimi yakarlar” söylediğini anlattı.
Baba Bahar savcılık tarafından yapılan ilginç ama önemli bir hatayı şöyle anlatıyor: “Karakol Komutanı Mehmet Tesbihli'nin kantin borcunu kapatmak için oğluma zorla kağıt imzalatmıştır. Oğluma bu nedenle hakaretlerde bulunmuş ve tehdit etmiştir. Bu konuyla ilgili bir önceki kantin görevlisi Nadir Sağnak'ın dinlenmesini talep ediyorum. Bunun üzerine Nadir Sağnak'a gönderilen tebligatta, “Caner Bahar'a zorla kantin devir teslim evrağı imzalatmışsın. Bu konuda bildiklerini anlat” diyor.
Askeri savcının suçluyu koruma içgüdüsü ile davrandığını söyleyen Baba Ramazan Bahar, kantin görevlisi Nadir Sağnak ile görüştüğünü ve önümüzdeki celsede tanık olarak dinlenmesini talep edeceklerini söyledi.
SANIĞIN HUZURDA DİNLENMESİ TALEBİNE RET
Sanık Karakol Komutanı Mehmet Tesbihli'nin de huzurda dinlenmesi, çapraz sorguya alınması yönündeki taleplerinin de mahkeme tarafından reddedildiğini söyleyen Baba Bahar, “Komutanın ifadesi talimat ile Adana'da alınacak. Yani suçlunun mahkemeye gelmemesi normal midir? Bu suçluluk duygusu ile davranmak değil midir? Düşünün üzerinize bir suç atılıyor, siz nasıl olur da gelip kendinizi savunmazsınız. Savcının sanık konumunda olan birini duruşmaya çağırmaması hangi hukukta var?” diye sordu.
“Tüm taleplerimiz reddediliyor. Şimdi bu durumda biz oğlumuzu kimin öldürdüğünü nasıl bulacağız, falcıya fal mı baktıralım?” diye soran Ramazan Bahar şöyle devam etti: “Savcı oğlumun ölüm olayını faili meçhul cinayetler zincirine bir halka olarak eklemek istiyorlarsa, eklettirmem. Size temin ediyorum bu olay tarafsız bir mahkeme tarafından araştırılsa soruşturulsa arkasında çok derin bağlantılar çıkacak. Çünkü bir komutan arkasında kimse olmadan, bağlantıları olmadan bir ilçede uyuşturucu işleri ile uğraşamaz. Buna cesaret edemez, mümkün değil.”
Baba Bahar, ilk günden beri söylediği şeyi tekrarladı: “Benim oğlum intihar etmedi, onu öldürdüler”
'ASKERİ MAHKEME İKİNCİ CİNAYETİ İŞLİYOR'
Savcısından, komutanına, olay yeri inceleme uzmanından, doktoruna kadar herkesin görevinden bihaber olduğunu söyleyen Ramazan Bahar, “Komutan oğlumu vurdu birinci cinayeti işledi, askeri mahkeme de ikinci cinayeti işliyor. Çünkü bu yapılan yargılama değil hukuk katliamıdır” diyor.
Davanın sümen altı edilmemesi için mücadelesini sürdüren Baba Bahar, Cumhurbaşkanlığı'na yazı yazdığını, yazının Milli Savunma Bakanlığı'na havale edildiği bilgisini verdi. Başbakan'ın müşaviri ile de görüştüğünü aktaran Bahar, hatırladığı dosyayı götürdüğünü, cinayetin perde arkasında başka bağlantıların olduğunu söyleyerek, araştırılmasını istediğini aktardı.
'BEN DE ÖLDÜRÜLEBİLİRİM'
Baba Bahar, sözlerine çarpıcı bir sözle son veriyor: “Benim oğlum çok özeldi. Kendini öldürecek kadar da aptal değildi. Bu davada gerçeklerin ortaya çıkması engellemek için beni öldürebileceklerini bile düşünüyorum. Şuradan çıktığımda alnıma kurşun yiyeceğimi bilsem yine adımımı atarım. Ölümden korkmuyorum. Oğlumun davası uğruna, her şeye hazırım. Ne olacak, ikinci cinayet ile birincisini tescillemiş olacaklar. Ya bu dava aydınlanacak ya ben de öleceğim. Bu cinayeti intihar diye kapattırmayacağım.”
haber: isminaz ergün/etha
YORUM YAZIN