Header Ads

Bedelli Muhalefet

- GÖKSUN YAZICI -
Ahmet Altan, Başbakan’dan korkan yazarlara yüklenmiş. “Niye korkuyorsunuz, yazın ve bedelini ödeyin” diyor. Yani öyle bedavadan muhalefet yok. Sen koskoca başbakanı eleştireceksin de bunun bir bedeli olmayacak mı yani… eğer yemiyorsa bırakırsınız.

Yok, limon satın diyen o değildi, TRT’den başka bir arkadaştı ama kanka olmalılar. Sayın Altan, “cesaret” diyor, gazeteciler cesur olmalı ve bedeli göze almalı. Yine Taraf gazetesinden Mithat Sancar ise yaptığı konuşmasında –hem de Ulus Baker Buluşması’nda!– siyaset “risk” işidir diyor, sanıyoruz ki siyaseti piyasayla karıştırıyor. Sancar, satır aralarında sanki biz büyük ağbimiz “yargı”yı kavgayı çağıran oyunbozan muhallebi çocuğuymuşuz gibi, “bu işler toplumsal muhalefetle olur ama kaybedersiniz o ayrı, kaybederseniz de kabul edin” diyor. Araya serpiştirilen “toplumsal muhalefet” gibi sözler bildiğiniz göz boyama. Nereden mi biliyorum? Sancar, en önemli siyasi sorun olarak “türban”ı gösteriyor ve buyurgan haliyle, türban sorununu ele almayan hiçbir şeyi siyaset bile saymıyor.

Toplumsal muhalefet de toplumsallığını bilsin yani, ne konuda konuşacağını da sayın Sancar’dan öğrensin. Elbette ki türban siyaseti hiç de “risk” işi değil, AKP, MHP ve hatta CHP uğraşıyor, sivil toplum örgütleri, YÖK uğraşıyor daha ne kadar siyasi aktör lazım bu siyasete? Yani hiç risk almayan siyaseti de kendine alıyor Sancar. Ama siz başka bir konuda bir şey söylerseniz ki muhtemelen kaybedeceksiniz, efendice Sancar’ı dinleyin ve yenilgiyi kabul edin, kazananın şartlarını kabul edin –hırtlık etmeyin!– ve sonra da Altan’ı dinleyin gidin işkence mi göreceksiniz, tutuklu mu yargılanacaksınız artık neyse aslanlar gibi bedelinizi ödeyin.

Zihniyeti özetleyelim: “Siyaset risk işidir, alt yapıyı değiştirmeye uğraşmayın, girin kaybedin kaybedince oyunbozanlık edip sonuca itiraz etmeyin – e, tabi fair play beyler! Yenilginin bedelini ödeyin.” Şimdi efendim, “alt yapı” desek, kelime-i şahadet getirip aman bu “Marksist” diyecekler…

Aman ne yapalım biz de onlara karşı elimizde sarımsakla geziyoruz zaten. Toplumsal muhalefetin kaybetmesi için her türlü alt yapı yani piyasa mekanizmasından hukuğuna, muhafazakar kültüründen, üç çocuk öğüdüne kadar her şey çalışırken hangi toplumsal muhalefetten söz edilebilir ki? Bu ülkede insanlar yıllardır siyasi “risk”lerin bedelini ödüyor. Evet aslanlar gibi, ama iktidarların yaraladığı bedenler bu izlerden gurur duymaktan daha fazla şey yapabilirdi. Zaten daha fazlasını yapabilecekleri için yaralandılar. İşkence izlerinizle kimse övünmeyecek, tüm işkence izleri bu bedenlerin yaratabilecekleri özgür yaşamın yaralanmasıydı.

Alt yapının ve elbette üst yapının her türlü muhalefeti boğması için çalışıp ardından bu “risktir, hadi yiyorsa gir siyasete”, “bunun bedeli var hadi yiyorsa yaz bakalım” diyerek sözde kahramanlığa teşvik ettiğiniz insanların kanına mı susadınız? Piyasa mekanizmasıyla hazır kankayken sarımsak simsarlarıyla ilişkinizi sıcak tutun ki fiyatlar yükselsin, yoksa tonlarca sarımsağı sizlere karşı evlerimize asacağız….

* bu yazı ilk olarak birdirbir.org'da yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.