Ertuğrul Kürkçü: "Polis 'Her Yer Taksim Her Yer Devlet Şiddeti' Diyor"
BDP Mersin Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Ertuğrul Kürkçü, polisin
dün İstanbul'da adalet yürüyüşçülerine yönelik sert saldırısına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Yaklaşık bir ay önce Antalya'dan yola çıkan gençlerin şiddetsiz, silahsız hatta sessiz bir şekilde yürüyüşü İstanbul'da tamamladığını söyleyen Kürkçü, dün Gümüşsuyu'nda polisin gençlere ve onlara destek verenlere sert bir şekilde saldırdığını hatırlattı.
Kürkçü, saldırıdan kendisinin de nasibini aldığına işaret ederek, polis şiddetinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Konunun takipçisi olacağını ifade eden Kürkçü, şöyle konuştu:
"Sebebi ne olursa olsun hiçbir biçimde hiçbir milletvekiline karşı böyle bir saldırıda bulunulmasını kabul edebilecek herhangi bir milletvekili ya da kamu yöneticisi olduğunu düşünemiyorum. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i de milletvekillerine karşı kamu görevlileri eliyle gerçekleştirilen saldırılara karşı etkin tavır almaya davet ediyorum. Meclis Başkanı, milletvekilleri ve meclisin onurun korumaya, bütün milletvekillerinden daha çok yetkilidir. Bu herkesten fazla onun görevidir. Ancak bu konularda Meclis Başkanımızın sesini çok duyamıyoruz. Görev ve yetkisini kötüye kullanan emniyet yetkililerinin güçlerinin Meclis Başkanı'ndan daha fazla olması Türkiye'deki iktidar pratiğinin çok somut bir görüntüsü."
'POLİS HER YER TAKSİM HER YER DEVLETİN' DİYOR
Kürkçü, "Emniyet yetkilileri, İstanbul Valiliği'nin İstanbul'un her yerini hatta Türkiye'nin her yerini Gezi Parkı ilan ettiği bir emrinden söz ediyor. 'Biz Gezi Parkı'na doğru gideceğini düşündüğümüz bütün yürüyüşleri nerede olursa olsun kesmekle mükellefiz' diyorlar. Bu mantığa göre Türkiye'nin her yeri Gezi Parkı'dır. Çünkü direnişçiler de öyle diyor 'her yer Taksim her yer direniş.' Polis de bence şöyle diyor artık: 'Her yer Taksim her yer devlet şiddeti.' Madem öyle bu yolun solunu nasıl bulacağımız hakkında Türkiye'yi yönetenlerin fikir söylemesi gerekir" diye konuştu.
Toplantı ve gösterilerin anayasal hak olduğunu hatırlatan Kürkçü, ekledi: "Bu olayda gösteri bile yok ki. 8 genç ve onları karşılamaya gelmiş birkaç kişi yollarında yürürken önleri kesildi. Hiçbir şey yapmadılar, yere oturdular, başka bir şey yapamazlardı çünkü. Hiçbir şey yapmadıkları için bir şey yapmakla itham edildiler ve üzerlerine saldırıldı. Bu saldırı sırasında haklar, özgürlükler, dokunulmazlıklar gözetilmedi."
DİKENLİ TEL YA DA POLİS, FARK YOK
Ertuğrul Kürkçü, hükümetin dünyanın her yerinden demokrasi savunucusu göründüğünü ifade ederek, Mısır, Suriye ve Filistin tavrını örnek gösterdi. Kürkçü, ekledi: "Fakat o ülkelerde demokrasiyi gerçekleştirmemekle itham ettiği güçlerin pratiğini de Türkiye'de hükümet tarafından uygulanırken görüyoruz. Meydanları dikenli tellerle çevirmek ile polisle çevirmek arasında ne fark vardır?"
Hükümetlerin başka ülkelerin yurttaşlarının haklarını savunabileceğini kaydeden Kürkçü, "Bu bakımdan hükümeti sadece kutlayabiliriz ama bunun için önce evinde ne yaptığını hepimizin sorması lazım. Evde olan budur; milletvekillerine saldırı, yürüyen gençlere saldırı, sınırsız gaz ve cop kullanımı, herhangi bir biçimde hakların gerçekleşmesini kolaylaştıracak bir tedbir olmayışı..." diye konuştu.
dün İstanbul'da adalet yürüyüşçülerine yönelik sert saldırısına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Yaklaşık bir ay önce Antalya'dan yola çıkan gençlerin şiddetsiz, silahsız hatta sessiz bir şekilde yürüyüşü İstanbul'da tamamladığını söyleyen Kürkçü, dün Gümüşsuyu'nda polisin gençlere ve onlara destek verenlere sert bir şekilde saldırdığını hatırlattı.
Kürkçü, saldırıdan kendisinin de nasibini aldığına işaret ederek, polis şiddetinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Konunun takipçisi olacağını ifade eden Kürkçü, şöyle konuştu:
"Sebebi ne olursa olsun hiçbir biçimde hiçbir milletvekiline karşı böyle bir saldırıda bulunulmasını kabul edebilecek herhangi bir milletvekili ya da kamu yöneticisi olduğunu düşünemiyorum. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i de milletvekillerine karşı kamu görevlileri eliyle gerçekleştirilen saldırılara karşı etkin tavır almaya davet ediyorum. Meclis Başkanı, milletvekilleri ve meclisin onurun korumaya, bütün milletvekillerinden daha çok yetkilidir. Bu herkesten fazla onun görevidir. Ancak bu konularda Meclis Başkanımızın sesini çok duyamıyoruz. Görev ve yetkisini kötüye kullanan emniyet yetkililerinin güçlerinin Meclis Başkanı'ndan daha fazla olması Türkiye'deki iktidar pratiğinin çok somut bir görüntüsü."
'POLİS HER YER TAKSİM HER YER DEVLETİN' DİYOR
Kürkçü, "Emniyet yetkilileri, İstanbul Valiliği'nin İstanbul'un her yerini hatta Türkiye'nin her yerini Gezi Parkı ilan ettiği bir emrinden söz ediyor. 'Biz Gezi Parkı'na doğru gideceğini düşündüğümüz bütün yürüyüşleri nerede olursa olsun kesmekle mükellefiz' diyorlar. Bu mantığa göre Türkiye'nin her yeri Gezi Parkı'dır. Çünkü direnişçiler de öyle diyor 'her yer Taksim her yer direniş.' Polis de bence şöyle diyor artık: 'Her yer Taksim her yer devlet şiddeti.' Madem öyle bu yolun solunu nasıl bulacağımız hakkında Türkiye'yi yönetenlerin fikir söylemesi gerekir" diye konuştu.
Toplantı ve gösterilerin anayasal hak olduğunu hatırlatan Kürkçü, ekledi: "Bu olayda gösteri bile yok ki. 8 genç ve onları karşılamaya gelmiş birkaç kişi yollarında yürürken önleri kesildi. Hiçbir şey yapmadılar, yere oturdular, başka bir şey yapamazlardı çünkü. Hiçbir şey yapmadıkları için bir şey yapmakla itham edildiler ve üzerlerine saldırıldı. Bu saldırı sırasında haklar, özgürlükler, dokunulmazlıklar gözetilmedi."
DİKENLİ TEL YA DA POLİS, FARK YOK
Ertuğrul Kürkçü, hükümetin dünyanın her yerinden demokrasi savunucusu göründüğünü ifade ederek, Mısır, Suriye ve Filistin tavrını örnek gösterdi. Kürkçü, ekledi: "Fakat o ülkelerde demokrasiyi gerçekleştirmemekle itham ettiği güçlerin pratiğini de Türkiye'de hükümet tarafından uygulanırken görüyoruz. Meydanları dikenli tellerle çevirmek ile polisle çevirmek arasında ne fark vardır?"
Hükümetlerin başka ülkelerin yurttaşlarının haklarını savunabileceğini kaydeden Kürkçü, "Bu bakımdan hükümeti sadece kutlayabiliriz ama bunun için önce evinde ne yaptığını hepimizin sorması lazım. Evde olan budur; milletvekillerine saldırı, yürüyen gençlere saldırı, sınırsız gaz ve cop kullanımı, herhangi bir biçimde hakların gerçekleşmesini kolaylaştıracak bir tedbir olmayışı..." diye konuştu.
YORUM YAZIN