Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (20 Şubat 2013)


İngiltere Basını
Times gazetesi, kendi şirketini dolandırmak suçundan geçen yıl İngiltere'de 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir'in hiç mal varlığı ve geliri olmadığını söylemesine rağmen yatırımcılara tazminat olarak beş milyon sterlin (yaklaşık 8 milyon dolar) ödediğini aktarıyor.

Mahkeme kararına göre Asil Nadir bu parayı ödemeseydi cezasına ek olarak altı yıl daha hapis yatacaktı.

Times'a göre, tazminatın ödenmesiyle Asil Nadir'in cezasının kalan bölümünü çekmesi için Türkiye'ye iade edilmesinin önündeki büyük bir engel kalktı.

Haberde özetle şöyle deniyor:

"Destekçileri Nadir'in tüm faturalarının arkadaşı ve Onur Air'in sahibi Hamit Cankut Bagana tarafından ödendiğini söylüyor.

"Davaya yakın bir kaynak beş milyon sterlini Bagana'nın ödediğini söyledi. İngiltere ve Türkiye vatandaşlığı bulunan Nadir'in cezasının kalan bölümünü Türkiye'de geçirmek için çaba harcadığı söyleniyor."

"Nadir'in Türkiye'ye gönderilmesi için Türk ve İngiliz yetkililer arasındaki görüşmelerin ileri bir noktaya geldiği anlaşılıyor."

Ancak iade kararı iktidardaki Muhafazakar Parti'ye yönelik kayırmacılık suçlamalarını gündeme getirebilir. Asil Nadir, 1980'lerde Muhafazakar Parti'ye 400 bin sterlinden fazla bağışta bulunmuştu."

Bankalara yeni düzenleme

Financial Times gazetesi, Avrupa bankalarının, birlik sınırları içinde bankacılığı daha güvenli hale getirmeye yönelik düzenlemeler çerçevesinde her ülkede elde ettikleri karı ve ödedikleri vergiyi açıklamak zorunda kalabileceklerini yazıyor.

Gazete manşet haberinde Avrupa Parlamentosu'nun bunlara ek olarak bankaların çalışanlarına verdikleri ikramiyelerin sınırlandırılması konusunda da ısrarcı olduğunu aktarıyor.

Financial Times'a göre Avrupa Komisyonu da bu taleplere destek veriyor ama üye ülkeler girişime büyük oranda karşı çıkıyor. Gazete bankaların, muhasebe uygulamalarını kökünden değiştirecek bu düzenlemelerin yasalaşmasından endişe ettiklerini bunun sonucu olarak ödedikleri vergiler konusunda kamuoyunun baskısı altında kalmaktan korktuklarını belirtiyor.

Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler 30 müzakere turunun ardından dün düzenlemede uzlaşılması konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içindeydi. Ancak ikramiye ve şeffaflığa ilişkin maddeler yüzünden görüşmeler koptu. Gelecek hafta görüşmelere devam edilmesi planlanıyor.

Euro krizi?

Aynı gazetenin yazarlarından Martin Wolf, yazısında Euro bölgesindeki krizin henüz sona ermediğini söylüyor. Yazar şöyle diyor:

"Geçen yılın son üç aylık döneminde, Euro bölgesinde toplam hasıla, kriz öncesindeki zirve noktasından yüzde üç daha düşük. Aynı dönemde İtalya'nın gayri safi yurt içi hasılası 2000'lerdeki düzeyde. İspanya'nın gayri safi yurt için hasılası kriz öncesi dönemin yüzde 7,6 altında. Bu ülkede işsizlik yüzde 26'ya ulaştı. İrlanda dışında krizin vurduğu tüm ülkelerde ekonomi yıllardır düşüşte. İrlanda ekonomisi durgun. Almanya'nın gayri safi yurt içi hasılası ise kriz öncesindeki zirve noktasından sadece yüzde 1,4 daha fazla. Mal sattığı pazarlardaki ekonomik gerileme nedeniyle Almanya'nın ihracatı da zayıfladı."

Times gazetesi Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Yunanistan ziyaretinde "İlk savaşı kazandık. Euro bölgesi artık krizde değil. Bundan sonraki aşama büyüme ve istihdamı sağlamak yeni fedakarlıklarda bulunmak değil" dediğini aktarıyor.

Financial Times yazarı Tobias Buck da İspanya Başbakanı Mariano Rajoy'un bugün parlamentoda yapacağı yıllık konuşmasında halkı ekonominin düzlüğe çıkmaya başladığına ikna etmeye çalışacağını belirtiyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Başbakan ekonominin durumunun iyi olmasa bile toparlanma işaretlerinin görülmeye başlandığını, bütçe açığının azaldığını, bankaların temizlendiğini, ihracatın artmaya başladığını ve yatırımcı güveninin geri döndüğünü söyleyecek."

Yazar, her dört kişiden birinin işsiz olduğu ülkede Rajoy'un halkın ikna etmesinin kolay olmayacağını, yolsuzluk iddialarının Başbakan'ın işini daha da zorlaştırdığını belirtiyor. İktidardaki Halk Partisi'nde yakın bir zamana kadar aralarında Rajoy'un da bulunduğu kimi parti ileri gelenlerine kayıt dışı binlerce Euro ödeme yapıldığı öne sürülüyor.

Enerji darboğazı

Independent gazetesi manşetinde ülkenin enerji özdenetim kurulu başkanının açıklamalarına dayanarak İngiltere'nin 2015'ten itibaren enerji darboğazına girebileceğini aktarıyor.

Gazete 2015'te eskiyen bazı santrallerin devre dışı kalacağını ve yeni nükleer santraller inşa edilinceye enerji sıkıntısı yaşanabileceğini belirtiyor.

Daily Telegraph da aynı uyarıyı manşetine taşımış. Gazeteye göre, Avrupa Birliği'nin hava kirliliğine neden olan bazı termik santrallerin kapatılmasına yönelik hava kirliliği yasası nedeniyle İngiltere elektrik üretmek için ithal gaza daha bağımlı hale gelecek.

Gazete Japonya gibi, ithal doğal gaza bağımlı olan ülkelerde gazın yüzde 60 daha pahalı olduğunu İngiltere'de de enerji üretimi maliyetinin siyasi açıdan kabul edilemeyecek seviyeye çıkabileceğini vurguluyor.

Almanya Basını
Almanya'da yeniden patlak veren çifte vatandaşlık tartışmaları ve at eti skandalı Alman basınının başlıca yorum konularını oluşturuyor.

Die Welt gazetesi Federal Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger’in Almanya’daki Türklerin çifte vatandaşlık alabilmelerinden yana görüş bildirmesini memnuniyetle karşılıyor.

"Almanya’da doğup büyüyen Türk gençlerin, 23 yaşına gelinceye kadar hangi ülkenin vatandaşı olmak istediğine karar vermesini zorunlu kılan yasanın değiştirilmesi için birçok sebep var. Hür Demokrat Partili Adalet Bakanı, gençlerin seçim yapmak yerine her iki pasaporta da sahip olması gerektiği konusunda çok haklı. Zira giderek yaşlanan Almanya’nın vasıflı gençlerden feragat etme lüksü bulunmuyor. Sadece sosyal devletin sunduğu imkanlar nedeniyle Almanya’da yaşayanlar, zaten burada kalmaya devam edecektir. Diğer göçmenlere ise Almanya'yı daha cazip hale getirmek için bizlerin bir şeyler sunması gerekiyor: Onları hayatlarının şansını bizde bulacaklarına inandırmamız gerek. Gelsenkirchenli bir genç, bunu çoktan yaptı bile. Mesut Özil’i Türkiye de istedi ama o Alman Milli Takımı’nda karar kıldı. Zira biz daha iyi bir takıma sahibiz.”

Münih’te çıkan Münchener Merkür gazetesi, yorum sütunlarında, boyutları giderek büyüyen at eti skandalında nasihat üzerine nasihat veren politikacıları sert bir şekilde eleştiriyor.

"Zaten tüketiciler de tam bu nasihatı bekliyordu. Ülkenin her yerinde politikacılar, ne yapacağını şaşırmış tüketiciye, ucuz kıymalı makarna yerine pahalı et satın almasını tavsiye ediyor. Bunun arkasında dile getirilmeyen şu suçlama yatıyor: Demek ki at eti skandalından suç örgütleri, dikkatsiz ticari gıda zinciri ve işi başından aşkın denetleme kurulları sorumlu değil. Aksine dolandırıcılara süpermarketlerde iş çıkaran ev hanımları sorumlu. Cebine giren her sentin hesabını yapan işçi semtlerinde, eminim insanlar bu öğütleri duymaya pek meraklıdır. Kendi vatandaşının parasını, gücünün sınırına dayanacak kadar kopar, ondan sonra da onların gidip ucuz gıda satın almasını hayretle karşıla. İşte asıl skandal budur!"

Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi, Alman Belediyeler Birliği’nin son beş yıl içerisinde Romanya ve Bulgaristan’dan gelen 'yoksul göçmen' sayısının iki kattan fazla artması ile ilgili endişesini, şöyle değerlendiriyor:

"Bazı kentlerin Doğu Avrupa’dan gelen yoksul ve eğitimsiz göçmenlerle ciddi sorunlar yaşadığına yönelik haberler, büyük endişe yaratıyor. Bu göçmenler arasında işi, sağlık sigortası olmayan, insafsız işverenlerce ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakılan, suça itilen, çocukları yurtlara teslim edilmek zorunda bırakılan birçok Roman da bulunuyor. 2014 yılında Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarının AB’de serbest dolaşımdan yararlanmaya başlayacak olmasının, Alman Belediyeler Birliği’nde bu sorunların tırmanması endişesini uyandırması, kesinlikle anlaşılabilir bir durum. O nedenle belediyelerin, sorunların çözümü için federal hükümet ve eyalet yönetimlerinden yardım istemesi de anlaşılabilir. Sonuçta AB genişlemesi kapsamında bu sorunu belediyelerin başına yıkan ve sorunun çözümünde onları yalnız bırakan da federal hükümet ve eyalet hükümetlerinin kendisi.”

Süddeutsche Zeitung ise bir başka önemli gelişmeye değiniyor. Gazete, Anayasa Mahkemesi’nin eşcinsel çiftlerin evlat edinme imkânlarını kısıtlayan yasayı, eşitlik ilkesine aykırı bulmasını yorum sütunlarına taşıyor:

"Eşcinsel çiftlerin heteroseksüel çiftlerle tamamen eşit haklara sahip hale gelmesi konusunda kapsamlı toplumsal bir tartışma gerekli. Yasal düzenlemeye bu tartışmalar eşlik etmeli. Hiçbir mahkeme bu tartışmanın yerini tutamaz. En yüksek mahkeme bile. Zira evliliği sonsuz bir müessese, Tanrısal bir dünya düzeni olarak gören kişiye ne yasa koyucu ne de Anayasa Mahkemesi ders verebilir. Ama eşcinsel evliliklerinin medenî hukukta tanınması, evlilik müessesinin sonu anlamına gelmez. Vatandaşlar değiştiği gibi medenî evlilik de değişiyor. Önemli olan ve değişmemesi gereken, insanların partner olarak seçtiği kişiler için sorumluluk üstlenmeleri.“
(bbc türkçe-dw türkçe)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.