19 Aralık Davası Başladı
19 Aralık 'Hayat Dönüş' operasyonu davası bugün Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 10 yıl sonra görülmeye başlanan davada tamamı tutuksuz 39 er yargılanıyor.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, 26 tutuksuz sanıkla Bakırköy Cezaevi'nde yaşamını yitiren siyasi tutukluların yakınları ve operasyonda yaralananlar katıldı.
ÇHD Genel Merkezi adına Av. Selçuk Kozağaçlı, ÇHD İstanbul Şubesi adına Av. Güray Dağ, İHD İstanbul Şubesi adına Av. Abdülbaki Boğa ile TİHV İzmir ve Mersin büroları davaya müdahillik başvurusunda bulundular.
Av. Özkan Yücel, cezavi operasyonlarının bir “hükümet tasarrufu" olarak önceden planlandığını kaydetti. Yücel, "Her ne kadar Ceza ve Tevkif Evi Müdürünün talebi ve Cumhuriyet Savcılığının emri ile yapıldığı söylense de 20 cezaevinde aynı anda yaşanmış olması bir tesadüf olmadığının göstergesidir" dedi.
Av. Güray Dağ, davada 29 erin yargılanmasının gerçek bir yargılama yapılmadığının göstergesi olduğunu belirtti. Hayata Dönüş operasyonu adı altında yapılan operasyonun kamuoyunun vicdanını yaraladığını ifade eden Dağ, "Dönemin Ceza ve Tevkif Evi Müdürü, şimdi HSYK üyesidir ve devlet tarafından üstün görev madalyası vermiştir. Operasyon emrini veren başbakan ve Adalet Bakanı yargılanmalıdır" diyerek davaya müdahil olmak isteklerini dile getirdi.
Davayı, BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, Av. Eşber Yağmurdereli, yazar Yalçın Küçük, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu üyesi Mücella Yapıcı, yönetmen Sırrı Süreyya Önder ile birlikte 60'ın üzerinde avukat izledi. Avrupa'dan gözlemciler de davaya müdahillik talebinde bulundu.
Sanık avukatı Neşe Tükenmez, ilk duruşmada baronun kendisini yeterince bilgilendirmediğini gerekçe göstererek, taraf olduğu müvekkillerinin eylemlerinin kendi görüşüne aykırı olduğu gerekçesiyle sanık avukatlığından çekilmek istediğini belirtti. Av. Tükenmez, davanın sonraki aşamalarına müdahil avukat olarak katılmak istediğini söyledi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan 19 Aralık katliamı davasında duruşmaya verilen ara sırasında, Bayrampaşa Cezaevi'nde ağır yaralı olarak kurtulan Hacer Arıkan bir basın açıklaması yaptı.
“Bizi diri diri yaktılar” çığlığı ile hafızalara kazınan Arıkan, iddianamede mağdur olarak bile görülmediğini belirterek, bunun nedenini kendisinin de bilmediğini ve bunu mahkemeye taşıyacağını söyledi.
Arıkan, yargılanan 39 askerin ise asıl sorumlular olmadığını, asıl sorumluların operasyon emrini verenler ile operasyonu yönetenler olduğunu kaydetti. Arıkan, mahkemeye asıl sorumluların getirilmesi ve Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü'nü yargılanması gerektiğini belirtti.
Arıkan, operasyon anında ilk ateş edildiğinde henüz yatakta olduklarını, silah sesleri geldiğinde ise, askerlerin koğuş önünde ateş ettiklerini gördüğünü söyledi. Arıkan, "Biz C1 koğuşunda kalıyorduk. 27 kadındık. İçeriye ne olduğunu bilmediğimiz maddeler atıldı. Ben o maddelerin yarattığı şey sonucu yandım. Arkadaşlarım yanmayı göze alarak beni kurtardı. Bende başka bir arkadaşımın hayatını kurtarmak istiyordum. Ama kurtaramadım" diyerek olay gününü anlattı.
Davayı izlemeye gelen Ergenekon sanığı yazar Yalçın Küçük ise gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kendisinin de geçmişte Sultanahmet Cezaevi'nde kaldığını söyleyen Küçük, Türkiye cezaevlerinde sorunların geçmişten bugüne sürdüğünü ifade etti, “Biz de 1983'de açlık grevine başladık. Bazı arkadaşlar açlık grevini ölüm orucuna çevirdi. Operasyon başladığı zaman Gebze Cezaevi'nde bize silahlı bir hareket olmadı, biber gazı yedik” dedi. Küçük, "Buradaki dava, bu sisteme tepkidir. İnsanlık onurunu korumak içindir" diye konuştu.
haber: etha
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, 26 tutuksuz sanıkla Bakırköy Cezaevi'nde yaşamını yitiren siyasi tutukluların yakınları ve operasyonda yaralananlar katıldı.
ÇHD Genel Merkezi adına Av. Selçuk Kozağaçlı, ÇHD İstanbul Şubesi adına Av. Güray Dağ, İHD İstanbul Şubesi adına Av. Abdülbaki Boğa ile TİHV İzmir ve Mersin büroları davaya müdahillik başvurusunda bulundular.
Av. Özkan Yücel, cezavi operasyonlarının bir “hükümet tasarrufu" olarak önceden planlandığını kaydetti. Yücel, "Her ne kadar Ceza ve Tevkif Evi Müdürünün talebi ve Cumhuriyet Savcılığının emri ile yapıldığı söylense de 20 cezaevinde aynı anda yaşanmış olması bir tesadüf olmadığının göstergesidir" dedi.
Av. Güray Dağ, davada 29 erin yargılanmasının gerçek bir yargılama yapılmadığının göstergesi olduğunu belirtti. Hayata Dönüş operasyonu adı altında yapılan operasyonun kamuoyunun vicdanını yaraladığını ifade eden Dağ, "Dönemin Ceza ve Tevkif Evi Müdürü, şimdi HSYK üyesidir ve devlet tarafından üstün görev madalyası vermiştir. Operasyon emrini veren başbakan ve Adalet Bakanı yargılanmalıdır" diyerek davaya müdahil olmak isteklerini dile getirdi.
Davayı, BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, Av. Eşber Yağmurdereli, yazar Yalçın Küçük, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu üyesi Mücella Yapıcı, yönetmen Sırrı Süreyya Önder ile birlikte 60'ın üzerinde avukat izledi. Avrupa'dan gözlemciler de davaya müdahillik talebinde bulundu.
Sanık avukatı Neşe Tükenmez, ilk duruşmada baronun kendisini yeterince bilgilendirmediğini gerekçe göstererek, taraf olduğu müvekkillerinin eylemlerinin kendi görüşüne aykırı olduğu gerekçesiyle sanık avukatlığından çekilmek istediğini belirtti. Av. Tükenmez, davanın sonraki aşamalarına müdahil avukat olarak katılmak istediğini söyledi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan 19 Aralık katliamı davasında duruşmaya verilen ara sırasında, Bayrampaşa Cezaevi'nde ağır yaralı olarak kurtulan Hacer Arıkan bir basın açıklaması yaptı.
'BAKANLAR VE GENEL MÜDÜR YARGILANMALI'
“Bizi diri diri yaktılar” çığlığı ile hafızalara kazınan Arıkan, iddianamede mağdur olarak bile görülmediğini belirterek, bunun nedenini kendisinin de bilmediğini ve bunu mahkemeye taşıyacağını söyledi.
Arıkan, yargılanan 39 askerin ise asıl sorumlular olmadığını, asıl sorumluların operasyon emrini verenler ile operasyonu yönetenler olduğunu kaydetti. Arıkan, mahkemeye asıl sorumluların getirilmesi ve Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü'nü yargılanması gerektiğini belirtti.
Arıkan, operasyon anında ilk ateş edildiğinde henüz yatakta olduklarını, silah sesleri geldiğinde ise, askerlerin koğuş önünde ateş ettiklerini gördüğünü söyledi. Arıkan, "Biz C1 koğuşunda kalıyorduk. 27 kadındık. İçeriye ne olduğunu bilmediğimiz maddeler atıldı. Ben o maddelerin yarattığı şey sonucu yandım. Arkadaşlarım yanmayı göze alarak beni kurtardı. Bende başka bir arkadaşımın hayatını kurtarmak istiyordum. Ama kurtaramadım" diyerek olay gününü anlattı.
'HAYATA DÖNÜŞ' 28 TUTUKLUNUN HAYATINA MAL OLDU'
Arıkan şöyle konuştu: "Ben bu süre içinde aileme yaşıyorum diyemedim. O zaman cezevinde olan 2 kardeşimin yaşayıp yaşayamadığını öğrenemedim. Aradan 10 yıl geçti, sorumlular burada yargılanmıyor."Davayı izlemeye gelen Ergenekon sanığı yazar Yalçın Küçük ise gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kendisinin de geçmişte Sultanahmet Cezaevi'nde kaldığını söyleyen Küçük, Türkiye cezaevlerinde sorunların geçmişten bugüne sürdüğünü ifade etti, “Biz de 1983'de açlık grevine başladık. Bazı arkadaşlar açlık grevini ölüm orucuna çevirdi. Operasyon başladığı zaman Gebze Cezaevi'nde bize silahlı bir hareket olmadı, biber gazı yedik” dedi. Küçük, "Buradaki dava, bu sisteme tepkidir. İnsanlık onurunu korumak içindir" diye konuştu.
haber: etha
YORUM YAZIN